Besmeledeki Hikmet:
Gerek dünya gerekse ahiret ile ilgili olsun, hayırlı ve meşru her işe Allah-u Teâlâ'nın adını anarak "Besmele" ile başlamak, her müslümanın üzerinde titizlikle durması gereken görevlerdendir.
Kur'an-ı kerim'de buna işaret eden emirler vardır. Ezcümle bir Âyet-i kerime'de şöyle buyurulmaktadır:
"Atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir anışla Allah'ı anınız." (Bakara: 200)
Bir müslüman meşru bir işe başlarken ihlâs ve samimiyetle Allah-u Teâlâ'nın İsm-i şerif'lerini anarsa, onun her hareketi rızâ-i Bâri'ye uygun yapılmış olur. O, Allah-u Teâlâ'nın yardımları ve nimetleri ile karşılaşır. Şeytanın iğvâlarından, hile ve desiselerinden korunur.
"Bismillâhirrahmânirrahîm."
"Bismillah" öyle bir Zât'ın ismidir ki;
Allah ile, Allah'ın adı ile başlamak. "Allah" ism-i azamdır. "Celâl" sıfatıyla tecelli eder, "Rahman"dır ve "Rahim" ismi "Cemâl" sıfatıdır.
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz besmelesiz başlanan her işin feyizsiz ve bereketsiz olacağını Hadis-i şerif'lerinde beyan buyurmuşlardır:
"Meşru işlerin her hangisi olursa olsun, Besmele-i şerife ile başlanmazsa nasipsiz, güdük (hayrı kesik) olur." (Münâvî)
Hadis-i şerif'te geçen Emr-i zîbâl; hayırlı iş, şerefli, meşru, mübah gibi mânâlara gelmektedir. Yemek-içmek, giyinmek-kuşanmak, konuşmak, yazmak, ilmî meşguliyet hep buna dahildir. Şu halde bütün bunlara zikrullahla başlamak, o meşru işleri ibadete çevirmek demektir. Bu ise uhrevî sevaplara sebep olur, böylece hayrı devam eder.
"Besmele"siz olursa hayrı kesilir, eksik güdük olur.
Hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor:
"Abdesti olmayanın namazı yoktur, Besmele çekmeyenin abdesti yoktur. Bana iman etmeyen Allah'a iman etmiş olmaz. Ensarı sevmeyenin bana imanı yoktur." (Ramuz el-Ehadis)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz diğer bir Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Bir tehlikeye düştüğün zaman bu duâya devam etmeli. Allah-u Teâlâ bunların şerefiyle belâ ve musibetlerin her türlüsünü kaldırır."
(Bismillâhirrahmânirrahîmi velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîm)
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile. Güç ve kuvvet ancak ve ancak pek yüce, azamet sahibi Allah'ındır." (Nevadir-ül usûl)
Bir defasında Resulullah Aleyhisselâm'ın bineği tökezlemişti. Terkisinde bulunan Üsâme bin Umeyr -radiyallahu anh- "körolasıca şeytan!" dedi.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdu ki:
"Körolasıca şeytan deme. Çünkü sen böyle söyleyince o böbürlenir ve 'Gücümle onu yere yıktım!' der. Bunun yerine 'Bismillâh' diyecek olursan, sinek gibi oluncaya kadar küçülür." (Nesâi)
İşte bu, Besmele-i şerife'nin nuru, bereketi iledir.
Hadis-i şerif'te Besmele-i şerife'nin fazileti beyan buyurulmaktadır:
"Cehennemin başlıca memurları bulunan on dokuz zebâniyenin azâb etmesinden kurtulmasını arzu eden kimse Besmele-i şerîfe'ye devam etsin." (Nevâdir'ül-usûl)
Allah ile kulları arasındaki derûnî münasebeti ifade eden "Bismillâhirrahmânirrahîm; Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla." Kelime-i tayyibe'sinin Kur'an-ı kerim'den bir Âyet-i kerime olup olmaması hususu şöyledir:
Neml Sûre-i şerif'inin 30. Âyet-i kerime'sinde geçen "Besmele"nin Âyet-i kerime olduğu kesindir. Tevbe Sûre-i şerif'inin başında bulunmaması istisnâ edilirse, Sûre-i şerif'lerin başlarındaki 113 Besmele'nin her birinin sûreden mi, yoksa müstakil birer Âyet-i kerime olup olmadığında ihtilâf vardır.
İmâm-ı Şâfi -rahmetullahi aleyh- Hazretleri, her birinin başında bulunduğu Sûre-i şerif'ten bir Âyet-i kerime olduğunu söylemiş, böyle olunca da Fâtiha sûre-i şerif'inin başındaki Besmele'yi birinci Âyet-i kerime olarak kabul etmiştir.
İmâm-ı Âzam -rahmetullahi aleyh- Hazretleri ise, her birinin müstakil bir Âyet-i kerime olduğunu, fakat başında bulunduğu Sûre-i şerif'in bir cüz'ü olmadığını, sadece Sûre-i şerif'lerin arasını ayırmak ve teberrük olunması için nâzil olduğunu söylemiştir.
Vahiy kâtiplerinden olan İbn-i Mesud -radiyallahu anh- Hazretleri;
"Biz iki sûre arasındaki fasılayı, 'Bismillâhirrahmânirrahîm' ininceye kadar bilmiyorduk." buyurmuşlardır.
Gerek dünya gerekse ahiret ile ilgili olsun, hayırlı ve meşru her işe Allah-u Teâlâ'nın adını anarak "Besmele" ile başlamak, her müslümanın üzerinde titizlikle durması gereken görevlerdendir.
Kur'an-ı kerim'de buna işaret eden emirler vardır. Ezcümle bir Âyet-i kerime'de şöyle buyurulmaktadır:
"Atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli bir anışla Allah'ı anınız." (Bakara: 200)
Bir müslüman meşru bir işe başlarken ihlâs ve samimiyetle Allah-u Teâlâ'nın İsm-i şerif'lerini anarsa, onun her hareketi rızâ-i Bâri'ye uygun yapılmış olur. O, Allah-u Teâlâ'nın yardımları ve nimetleri ile karşılaşır. Şeytanın iğvâlarından, hile ve desiselerinden korunur.
"Bismillâhirrahmânirrahîm."
"Bismillah" öyle bir Zât'ın ismidir ki;
Allah ile, Allah'ın adı ile başlamak. "Allah" ism-i azamdır. "Celâl" sıfatıyla tecelli eder, "Rahman"dır ve "Rahim" ismi "Cemâl" sıfatıdır.
Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz besmelesiz başlanan her işin feyizsiz ve bereketsiz olacağını Hadis-i şerif'lerinde beyan buyurmuşlardır:
"Meşru işlerin her hangisi olursa olsun, Besmele-i şerife ile başlanmazsa nasipsiz, güdük (hayrı kesik) olur." (Münâvî)
Hadis-i şerif'te geçen Emr-i zîbâl; hayırlı iş, şerefli, meşru, mübah gibi mânâlara gelmektedir. Yemek-içmek, giyinmek-kuşanmak, konuşmak, yazmak, ilmî meşguliyet hep buna dahildir. Şu halde bütün bunlara zikrullahla başlamak, o meşru işleri ibadete çevirmek demektir. Bu ise uhrevî sevaplara sebep olur, böylece hayrı devam eder.
"Besmele"siz olursa hayrı kesilir, eksik güdük olur.
Hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor:
"Abdesti olmayanın namazı yoktur, Besmele çekmeyenin abdesti yoktur. Bana iman etmeyen Allah'a iman etmiş olmaz. Ensarı sevmeyenin bana imanı yoktur." (Ramuz el-Ehadis)
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz diğer bir Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:
"Bir tehlikeye düştüğün zaman bu duâya devam etmeli. Allah-u Teâlâ bunların şerefiyle belâ ve musibetlerin her türlüsünü kaldırır."
(Bismillâhirrahmânirrahîmi velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîm)
"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile. Güç ve kuvvet ancak ve ancak pek yüce, azamet sahibi Allah'ındır." (Nevadir-ül usûl)
Bir defasında Resulullah Aleyhisselâm'ın bineği tökezlemişti. Terkisinde bulunan Üsâme bin Umeyr -radiyallahu anh- "körolasıca şeytan!" dedi.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurdu ki:
"Körolasıca şeytan deme. Çünkü sen böyle söyleyince o böbürlenir ve 'Gücümle onu yere yıktım!' der. Bunun yerine 'Bismillâh' diyecek olursan, sinek gibi oluncaya kadar küçülür." (Nesâi)
İşte bu, Besmele-i şerife'nin nuru, bereketi iledir.
Hadis-i şerif'te Besmele-i şerife'nin fazileti beyan buyurulmaktadır:
"Cehennemin başlıca memurları bulunan on dokuz zebâniyenin azâb etmesinden kurtulmasını arzu eden kimse Besmele-i şerîfe'ye devam etsin." (Nevâdir'ül-usûl)
Allah ile kulları arasındaki derûnî münasebeti ifade eden "Bismillâhirrahmânirrahîm; Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla." Kelime-i tayyibe'sinin Kur'an-ı kerim'den bir Âyet-i kerime olup olmaması hususu şöyledir:
Neml Sûre-i şerif'inin 30. Âyet-i kerime'sinde geçen "Besmele"nin Âyet-i kerime olduğu kesindir. Tevbe Sûre-i şerif'inin başında bulunmaması istisnâ edilirse, Sûre-i şerif'lerin başlarındaki 113 Besmele'nin her birinin sûreden mi, yoksa müstakil birer Âyet-i kerime olup olmadığında ihtilâf vardır.
İmâm-ı Şâfi -rahmetullahi aleyh- Hazretleri, her birinin başında bulunduğu Sûre-i şerif'ten bir Âyet-i kerime olduğunu söylemiş, böyle olunca da Fâtiha sûre-i şerif'inin başındaki Besmele'yi birinci Âyet-i kerime olarak kabul etmiştir.
İmâm-ı Âzam -rahmetullahi aleyh- Hazretleri ise, her birinin müstakil bir Âyet-i kerime olduğunu, fakat başında bulunduğu Sûre-i şerif'in bir cüz'ü olmadığını, sadece Sûre-i şerif'lerin arasını ayırmak ve teberrük olunması için nâzil olduğunu söylemiştir.
Vahiy kâtiplerinden olan İbn-i Mesud -radiyallahu anh- Hazretleri;
"Biz iki sûre arasındaki fasılayı, 'Bismillâhirrahmânirrahîm' ininceye kadar bilmiyorduk." buyurmuşlardır.