Bütün zor işler zamanında yapmadığımız kolay işlerin birleşmesinden kaynaklıdır diyen bir bilginin sözünü her hatırladığımda acaba hiç kendiliğinden zor olan iş yok mu diye düşünüp dururum. Ama doğrusu zor bildiğim her işin mutlaka daha önce ihmal edilen tarafının olduğunu düşündüğüm için de bu sözün doğruluğundan yana kayarım.
Zor iştir insan olmak; çünkü emaneti yüklenmiş olmanın sorumluluğu omuzlarımızda.
Zor iştir Müslüman olmak; çünkü Muhammed (as) getirdiği her şeye inanmak ve gereğini yapmak her kesin harcı değildir.
Zor iştir vasat ümmet olmak; zira insanlara örneklik etmek öyle sıradan bir iradeyle yapılmaz.
Zor iştir salih kul olmak; zira ifsadın, münkerin nefsi cezp etmesi karşısında direnmek, öyle bayağı kişiliklerin becereceği bir tutum değildir.
Zor iştir adam olmak; çünkü adam gibi olmanın erdem görüldüğü devirlerde adamlığın kendisini yansıtmak öyle alelade bir sıfatla mümkün değildir.
Zordur bütün bunlar.
Ama zorluklar bundan da ibaret değil! Zorlukları zor görmemek, zorlukların üstesinden gelmek, zorluklarla baş edebilme inancını taşımak daha da zordur. Zoru, zorluklara göğüs gerebilmekle yenmenin mümkün olabildiğini kabullenmek de zor.
Nerden başlanacağını bilmeden bir işe koyulmak o işi en çok zorlaştıran şeydir. Her şeyin bir başı vardır. Her tarafı baş olan ya da baş olmada her tarafı eşit olan bir şey veya iş olamaz. O halde başlangıcı yapmak kadar başlanacak yeri tespit etmek de önemli.
Bütün işlerde bütün fillerde başlanacak noktayı doğru tespit ettiğimiz oranda doğruya doğru yol alırız.
Bizim için en başta olan şey hangi hayırlı iş olursa olsun ALLAHın adıyla başlamak olmalıdır. ALLAHın adıyla başlanan her iş tüm zorluğuna rağmen kolay olmaya hazır hale gelir. ALLAHın adıyla başlamak bir işi kolaylamanın en garanti yoludur. Onun adıyla başlanan işte, onun ile devam edildiğinde, hep inayetine mazhar olma durumu vardır.
Ondan yardım dilemek onun yardımına sığınmak yalnız kalmamaktır. Yalnız bilinmene rağmen en çok ve en güçlü dosta sahip olmaktır. Dostu, nasırı ALLAH olanın yalnızlığı yoktur.
Öze dönmek için fıtrata dönmek baştaki amaçtı bizim için. Bunun için Bismillah deyip başlandı bir yıl önce.
Önce Bismillah dedik. Sonra hep dua diledik dostu ALLAH olanlardan. İnandık ki her dua bir katık oldu bize. Her bir el açılınca Mevlaya yüreklerimiz huzur buldu. Açılan ellerin duaları güç ve takat oldu emeği geçenler için. Zor gibi görünen kolay oldu.
Şimdi daha zor olanlarla karşı karşıyayız. Hakkıyla şükrü ifa etmenin sorumluluğuyla! İnandığımız doğruları ALLAHın rızasının dışında başka hiçbir niyet taşımaksızın paylaşmanın duruluğuyla ve bu duruluktan şaşmadan yola devam etmenin zorluğuyla!
Bu zoru aşmak için şükrü anında ifa etmek; duayı ertelemeden zamanında Mevladan yardım istemek gerek!
Geciken her şükür şımarmanın, ertelenen her dua yalnızlaşmanın / kimsesizleşmenin davetçisidir. Zorluklara duçar kalıp o zorluklar içinde nusretsiz kalmanın, nefisle baş başa kalıp yenilmenin hazırlayıcısıdır.
Bir yılını doldurduğumuz mütevazi sitemizin okuyanıyla yazanıyla bütün emektarları! Birbirimize samimi dualarla sahip çıkma gereğini unutmadan daha özveriyle paylaşımda bulunmayı sağlamak ilk sıralardaki görevlerimizdendir!
Unutmamak gerekir ki çok şey bilmek asıl hüner değildir. Asıl hüner az da olsa doğru bilmek ve bildiğimiz kadarıyla doğru yaşamaktır.
Doğru yaşamak hiçbir zaman küçümsenmemelidir. Varsa doğru bilip doğru yaşadıklarımız olanca azlığına rağmen kıymetlidir. En değerli sermayemiz budur.
Sermayemizi arttırmak için her yolun mubah olmadığını bilerek meşru bir çizgide daha çok bilgiye daha çok yaşamaya talip olarak sebatkâr bir şekilde yola devem etmenin kararlılığı içinde olmalıyız.
Sermayesi helal olanların, birikimi meşru olanların sadakaları ancak makbuldür.
Maddi manevi her türlü birikimimizin helal olması için azami çaba içinde olmak ve bundan şaşmamak temel ilkemiz olmalı ve daima böyle kalmalıdır.
Kısa ve öz bir dua ile ALLAHa emanet olun!
ALLAHım takatımızın yetmediğini bize yükleme!
Bizi Affet! Bize mağfiret et! Bize merhamet et! Sen bizim mevlamızsın! Bize kâfir kavimlere karşı yardım et!
Ahmet KAYA
Zor iştir insan olmak; çünkü emaneti yüklenmiş olmanın sorumluluğu omuzlarımızda.
Zor iştir Müslüman olmak; çünkü Muhammed (as) getirdiği her şeye inanmak ve gereğini yapmak her kesin harcı değildir.
Zor iştir vasat ümmet olmak; zira insanlara örneklik etmek öyle sıradan bir iradeyle yapılmaz.
Zor iştir salih kul olmak; zira ifsadın, münkerin nefsi cezp etmesi karşısında direnmek, öyle bayağı kişiliklerin becereceği bir tutum değildir.
Zor iştir adam olmak; çünkü adam gibi olmanın erdem görüldüğü devirlerde adamlığın kendisini yansıtmak öyle alelade bir sıfatla mümkün değildir.
Zordur bütün bunlar.
Ama zorluklar bundan da ibaret değil! Zorlukları zor görmemek, zorlukların üstesinden gelmek, zorluklarla baş edebilme inancını taşımak daha da zordur. Zoru, zorluklara göğüs gerebilmekle yenmenin mümkün olabildiğini kabullenmek de zor.
Nerden başlanacağını bilmeden bir işe koyulmak o işi en çok zorlaştıran şeydir. Her şeyin bir başı vardır. Her tarafı baş olan ya da baş olmada her tarafı eşit olan bir şey veya iş olamaz. O halde başlangıcı yapmak kadar başlanacak yeri tespit etmek de önemli.
Bütün işlerde bütün fillerde başlanacak noktayı doğru tespit ettiğimiz oranda doğruya doğru yol alırız.
Bizim için en başta olan şey hangi hayırlı iş olursa olsun ALLAHın adıyla başlamak olmalıdır. ALLAHın adıyla başlanan her iş tüm zorluğuna rağmen kolay olmaya hazır hale gelir. ALLAHın adıyla başlamak bir işi kolaylamanın en garanti yoludur. Onun adıyla başlanan işte, onun ile devam edildiğinde, hep inayetine mazhar olma durumu vardır.
Ondan yardım dilemek onun yardımına sığınmak yalnız kalmamaktır. Yalnız bilinmene rağmen en çok ve en güçlü dosta sahip olmaktır. Dostu, nasırı ALLAH olanın yalnızlığı yoktur.
Öze dönmek için fıtrata dönmek baştaki amaçtı bizim için. Bunun için Bismillah deyip başlandı bir yıl önce.
Önce Bismillah dedik. Sonra hep dua diledik dostu ALLAH olanlardan. İnandık ki her dua bir katık oldu bize. Her bir el açılınca Mevlaya yüreklerimiz huzur buldu. Açılan ellerin duaları güç ve takat oldu emeği geçenler için. Zor gibi görünen kolay oldu.
Şimdi daha zor olanlarla karşı karşıyayız. Hakkıyla şükrü ifa etmenin sorumluluğuyla! İnandığımız doğruları ALLAHın rızasının dışında başka hiçbir niyet taşımaksızın paylaşmanın duruluğuyla ve bu duruluktan şaşmadan yola devam etmenin zorluğuyla!
Bu zoru aşmak için şükrü anında ifa etmek; duayı ertelemeden zamanında Mevladan yardım istemek gerek!
Geciken her şükür şımarmanın, ertelenen her dua yalnızlaşmanın / kimsesizleşmenin davetçisidir. Zorluklara duçar kalıp o zorluklar içinde nusretsiz kalmanın, nefisle baş başa kalıp yenilmenin hazırlayıcısıdır.
Bir yılını doldurduğumuz mütevazi sitemizin okuyanıyla yazanıyla bütün emektarları! Birbirimize samimi dualarla sahip çıkma gereğini unutmadan daha özveriyle paylaşımda bulunmayı sağlamak ilk sıralardaki görevlerimizdendir!
Unutmamak gerekir ki çok şey bilmek asıl hüner değildir. Asıl hüner az da olsa doğru bilmek ve bildiğimiz kadarıyla doğru yaşamaktır.
Doğru yaşamak hiçbir zaman küçümsenmemelidir. Varsa doğru bilip doğru yaşadıklarımız olanca azlığına rağmen kıymetlidir. En değerli sermayemiz budur.
Sermayemizi arttırmak için her yolun mubah olmadığını bilerek meşru bir çizgide daha çok bilgiye daha çok yaşamaya talip olarak sebatkâr bir şekilde yola devem etmenin kararlılığı içinde olmalıyız.
Sermayesi helal olanların, birikimi meşru olanların sadakaları ancak makbuldür.
Maddi manevi her türlü birikimimizin helal olması için azami çaba içinde olmak ve bundan şaşmamak temel ilkemiz olmalı ve daima böyle kalmalıdır.
Kısa ve öz bir dua ile ALLAHa emanet olun!
ALLAHım takatımızın yetmediğini bize yükleme!
Bizi Affet! Bize mağfiret et! Bize merhamet et! Sen bizim mevlamızsın! Bize kâfir kavimlere karşı yardım et!
Ahmet KAYA