Osmanlının Bilinmeyen Özellikleri

Turan

Sp Kullanıcı
31 Ocak 2017
2,092
360
Osmanlı Padişahlarının Bilinmeyen Özellikleri
Şair padişahlar
Osmanlı Padişahlarının çoğu şairdir. Bazılarının divanı vardır. Şiirde isimlerinden ayrı lakaplar kullanmışlardır. Bunlar:
2. Murad – ‘’Muradi’’ / Fatih – ‘’Avni’’ / 2. Bayezid – ‘’Adni’’ / 1. Ahmed – ‘’Bahti’’ / Genç Osman – ‘’Farisi’’ / 4. Murad – ‘’ Muradi’’ / 2. Mustafa – ‘’İkbali’’ / 3. Ahmed – ‘’Necip’’ / 1. Mahmut – ‘’Sebkati’’ / 3. Mustafa – ‘’Cihangir’’ / 3. Selim – ‘’İlhami’’ / 2. Mahmud – ‘’Adli’’.

 

Turan

Sp Kullanıcı
31 Ocak 2017
2,092
360
Ordunun başında savaşa gidenler
Osman Gazi, Orhan Gazi, 1. Murad, 1. Bayezid, 1. Mehmed, 2. Murad, Fatih Sultan Mehmed, 2. Bayezid, Yavuz Selim, Kanuni Süleyman, 3. Mehmed, 2. Osman, 4. Murad, 2. Mustafa.
Savaşta şehit olan
1.Murad (Kosova’da)
Savaşta yaralanan
Fatih Sultan Mehmed.
Esir olan
Yıldırım Bayezid
Pehlivan olan padişahlar
4. Murad, Abdülaziz
İhtiyarken tahta çıkan
5. Mehmed Reşat 65 yaşında tahta çıkmakla en yaşlı çıkan padişah olmuştur.
En genç tahta çıkan
4. Mehmed 7 yaşında tahta çıkmıştır.
 

Turan

Sp Kullanıcı
31 Ocak 2017
2,092
360
Kullandıkları lakaplar
Osmanlı Padişahlarının 16’sının isimlerinden ayrı olarak lakapları bulunmaktadır.
-1. Osman ile oğlu Orhan’ın lakapları Gazidir.
-1. Murad’ın ‘’Hüdavendigar’’
-1. Mehmed’in ‘’Çelebi’’
-2. Mehmed’in ‘’Fatih’’
-2. Bayezid’in ‘’Sofu-Veli’’
-1. Selim’in ‘’Yavuz’’
-1. Süleyman’ın ‘’Kanuni’’
-2. Selim’in ‘’Sarı’’
-3. Mehmed’in ‘’Eğri Fatihi’’
-1. Mustafa’nın ‘’Deli’’
-2. Osman’ın ‘’Gen璒
-4. Murad’ın ‘’Bağdat Fatihi’’
-4. Mehmed’in ‘’Avcı’’
-3. Selim’in ‘’Halim’’
-2. Mahmud’un ‘’Adli’’dir.
(Resimli Osmanlı Tarihi – Nesil Y. Yavuz Bahadıroğlu 2007)
 

Turan

Sp Kullanıcı
31 Ocak 2017
2,092
360
Işığı Uyandırma (Osmanlı kültürel hayatından seçmeler)
İnsanlarımız eskiden edeplerindeki inceliklerine binaen ‘Işığı yak’ demezlerdi. Çünkü yakmak olumsuz bir kelimedir. Bunun yerine ‘Işığı uyandır’ derlerdi
Geceleyin yatarlarken de ‘Lambayı (mumu) söndür.’ demezler (Allah kimsenin ışığını söndürmesin.),çünkü söndürmek olumsuzluk çağrıştırdığı için ‘Lambayı dinlendir’ derlerdi.
Aynı şekilde ‘Kapıyı kapat’ denilmez (Allah kimsenin kapısını kapamasın) ‘Kapıyı ört’ veya ‘Sırla’ derlerdi.
Kapıların üzerinde de‘ kapılar açan, müşküller gideren, kalplere inşirah veren’ manasında ‘’Ya Fettah’’ yazılırken günümüzde “itiniz” gibi manasız ve faydasız, boş bir kelime yer almaktadır.
Batı kültüründe sahip olunan asaleti, makamı öne çıkarma varken mesela General Patton, Matmazel Eleni, Kont Ferdinand gibi… Bizim kültürümüzde esas olan şey ise ‘eşrefi mahlukat’ olan insandır unvan değil. Önce isimler gelir sonra unvanlar. Mesela Süleyman Paşa, Ayşe Sultan, Yunus Ağa, Süleyman Çelebi gibi…
Eskiden evlere misafirler geldikleri zaman ev sahibi onların ayakkabılarının burunlarını dışarıya doğru değil içeriye doğru baktırırdı. Böyle yapmakla ‘’Biz sizin misafirliğinizden çok hoşnut kaldık, evimizi yeniden şereflendirmenizi bekleriz” demek isterlerdi.’’
Eski zamanlarda insanlarımızın evlerinin ekserisi ahşap gibi dayanıksız malzemelerden, boylarının servi boyunu ve edeben mahalle mescidini geçmeyecek, kıdem hakkına riayet ederek komşusunun manzarasını kapatmayacak şekilde inşa edilirlerdi.
Bunun bir hikmeti de, ahşabın insan mayası olan toprak ile iletişimin kesmeyen geçirgen bir malzeme olmasından dolayıdır. Çağımız insanın yaşadığı betonarme binalar ise bu özelliğe sahip olmadığından dolayı, insanın enerji boşalımını sağlamamakta stres, depresyon, anksiyete vs gibi hastalıklara zemin hazırlamaktadır. (Ulu Çınarın Gölgesinde – İbrahim Refik Kaynak Y. 2007)
 

Turan

Sp Kullanıcı
31 Ocak 2017
2,092
360
Osmanlıda Para
İlk kez Osman Gazi döneminde kullanılan Paralar Selçuklu Sultanı Gıyaseddin Mesud adına bastırılmıştı. Alâeddin Paşanın teklifi üzerine bundan vazgeçildi ve sonraki dönemde Orhan Gazi adına para basıldı.
Akçe adı verilen bu madeni değer ölçüsü, Osmanlılarda basılan ilk paradır. Paranın bir yüzünde ‘’La ilahe illallah Muhammeden Resulullah’’ yazıyordu. Çevresinde dört halifenin adı vardı. Bu şekilde, Dünyanın en etkileşimli aracı olan para ile uğraşırken Allah’ı unutmamak gerektiği vurgulanmak istenmişti.
Öbür yüzünde ise ‘Orhan bin Osman/Bursa’ yazısı ile 3 yazısı vardı. Orhan Gazinin beylikteki 3. yılına işaret olarak konulmuştu. Basım tarihi olarak Hicri 727 yer alıyordu ki bu da Miladi 1327’ye denk geliyordu. Paranın çapı 1,8 cm, ağırlığı ise 1,6 gr civarında idi. Ayrıca Orhan Gazi dönemine ait olduğu kuvvetle muhtemel, basım tarihleri yazılmayan, gümüşten yapılma başka paralara da rastlanmıştır.
(Söğütten Çınara - Hüseyin Gökçe, Mehmed Bahadır Dördüncü, Latif Genç Kaynak Y.2006)
 

Turan

Sp Kullanıcı
31 Ocak 2017
2,092
360
Kepaze
Kepaze kelimesi ok atma çalışmalarında kullanılan antrenman yayından gelmektedir. Kullanıla kullanıla işe yaramaz hale geldiği için ‘Kepaze’yi atın denilmiştir. Bu kelime de günümüze değin kepaze olarak gelmiş ve dilimize yerleşmiştir.
 

Turan

Sp Kullanıcı
31 Ocak 2017
2,092
360
Tunuslu Hayrettin Paşa – En Emin Yol
Tunus 500 yıl arayla 2 büyük fikir adamı yetiştirmiştir. Biri 14. yy’da yetişen sosyolojinin babası Mukaddime’nin yazarı İbni Haldun’dur. Diğeri ise 19. yy’ın 2. yarısında yetişen ünlü devlet adamı Tunuslu Hayrettin Paşadır.
Hayrettin Paşa ‘Tunuslu’ lakabı ile şöhret bulmasına rağmen aslen Kafkasyalıdır. Çerkez asıllı olan Hayrettin Paşa çok küçük yaşta ailesinden koparılmış önce İstanbul’a, sonra Tunus Valisinin sarayına memluk (köle) olarak verilmiştir. Doğuştan gelen kabiliyetini kullanarak o zaman Validen sonra gelen en önemli makam olan ‘Vezir-i Ekber’likte bulunmuştur (1873-7).
1878-9 arası ise 2. Abdülhamid tarafından İstanbul’a Sadrazam olarak atanmış, fakat ayak oyunları ve rüşvet yüzünden bu büyük devlet adamını elimizde tutamamışızdır. Bugün modern Tunus’un kurucusu olarak Tunuslu Hayrettin Paşa gösterilmektedir.
İslam ülkeleri içinde ilk anayasa ‘Kanun al-Davla’ adıyla 1861’de Tunus’ta ilan edilmiştir. En önemli eseri Akvemü’l-Mesalik fi Ma’rifet_i Ahvali’l Memalik (Ülkelerin Durumunu Öğrenmek için En Emin Yol)’dir. 1868 Tunus devlet matbaasında basılmış olup 467 sayfadır. Bir mukaddime ve iki kitaptan ibarettir. Özeti aynı yıl Paris’te neşredildi. Kitap İslam dünyasında ve Avrupa’da geniş yankı uyandırdı. 1878’de Fransa’da 2. baskı yaptı. 1874 ‘te Atina’da İngilizcesi, 1876 ve 78 de İstanbul’da Türkçesi yayımlandı.
Paşa, bu reformlar kitabında, eski İslam toplumunun çöküş nedenlerini araştırdı. Avrupa’nın ilerleme nedenlerini araştırdı. Her iki uygarlık alanlarının karşılaştırarak Müslüman dünyasının Avrupa seviyesine nasıl gelebileceğini, neler yapması gerektiğini araştırdı. Reformların esasları üzerinde durdu. İslam dünyasını, tek tek ülkeler olarak ele almayıp bir bütün olarak değerlendirdi. Böylece geniş bir ufukta kaldı. Paşa’ya göre İslam dini ilerlemeye, çağdaşlaşmaya engel değildi. Tam tersine çağa ve medeniyete uymaya teşvik edici unsurlar mevcuttu. Avrupa’nın ilerlemesi toprağı, iklimi vb nedenlerle izah edilemezdi. Hürriyet ve adalet esasına göre siyasi kurumlar ve bunun sonucu oluşan ortam, Avrupa’nın refahını doğurmuştu. Avrupa’nın uygarlığı siyasi, kültürel ve eğitim kurumlarına bağlı olarak yükselmişti. İslam dünyası dinin ve şeriatın kesin yasakladığı konular dışında, Avrupa’dan kurum, bilgi, teknik vs alabilirdi. Çünkü İslam Şeriatı ilerlemeye cevaz veriyordu.
İslam ülkelerinde de liberal siyasi, sivil müesseselere benzer bir nizam kurulmalıydı. Aksi takdirde İslam Ülkeleri emperyalist ve teknolojik ilerleme içinde bulunan Avrupa devletlerine yem olacaktı. Hayrettin Paşa’nın eserinde anlattığı İslam Ülkesi Osmanlı Devleti idi.
Akvemü’l Mesalik Tunus’un 1857–64 reformlar dönemi tecrübelerini dile getiren bir eserdir. Kitapta o dönemin uyuşmazlık ve yolsuzlukları kapalı bir tarzda tenkid edilmektedir.
Tunuslu Hayrettin Paşa-En Emin Yol–Çevirenler Alev Alatlı, Şehabettin Yalçın -Ufuk Kitap 2004
 

Tuğba

Editör
Yönetici
Editör
30 Ocak 2017
3,030
11,922
Ee 3 kıtaya asırlarca hakim olmakda bunu gerektirir.
 

Son mesajlar