Oku (dini piyes) (tiyatro oyunlari, skeçler, piyesler, oratoryolar, rondlar, monolog)

NoktA

Sp Kullanıcı
21 Mar 2017
4,419
513
OKU (DİNİ PİYES) (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR, RONDLAR, MONOLOGLAR, DRAMALAR, CANLANDIRMALAR)

AÇIKLAMA:Sahnede birbirinden bağımsız gruplar vardır. Birbirlerini görmüyor gibi hareket ederler. Bu gruplar sıra ile sahneye çıkarlar. Rolü biten sahnede kalır. Daha sonra sıradaki diğer grup gelir. Bu oyun, Kuran-ı Kerim okumanın gerekliliğini, Kuran’ın hayatımızda olması gereken yerini işleyen bir oyundur.

1.GRUP

(Dört kişiden oluşur:iki esnaf ve onların yolunu kesen adam, bir de mendil satan çocuk-iki esnaf telaşlı telaşlı sahneye girip koşturmaya başlarlar. Yüzleri gergindir. Sakız satan çocuk özellikle kısa boylu biri olmalıdır.)

1.ESNAF:Yahu Salih abi dur ya, koştura koştura dalağım kalktı.
2.ESNAF: Koş koş durma, banka kapanmadan yetişip şu çeki ödemeliyiz. Yoksa karşı tarafın avukatı bizim dükkandaki malları hacizle kaldıracak. Sen de dalağından bahsediyorsun.(bağırır) Koş koş…
MENDİL SATAN ÇOCUK: (Sahnede koşturmakta olan adamların yolunu keser, onlara zorla mendil satmaya çalışır. Öndeki adama sarılarak onu durdurur çingene ağzıyla konuşur)
__Abi nolur bir mendil al, çoluk çocuk aç, ekmek parası.
1.ESNAF(satıcı çocuktan kurtulmaya çalışır. Satıcı çocuk bırakmaz. Güreş tutuyorlarmış gibi bir hal oluşur.)
2.ESNAF:Bırak diyorum çocuk bıraksana.
MENDİL SATAN ÇOCUK: Abi nolur bir mendil al, çoluk çocuk aç, ekmek parası.
1.ESNAF:(Mendil satan çocuğu tuş edip ayağa kalktıktan sonra)
__Ulan köftehor, sen kaç yaşındasın da çoluk çocuğun var?
MENDİL SATAN ÇOCUK:Abi, kızancığım be abi, evde bir çomar köpeğim var bi de tekir kedim be abi.
2.ESNAF:Maşallah, Allah bağışlasın…
MENDİL SATAN ÇOCUK :Hayvancağızlarım üç gündür et yüzü görmediler, ekmekle idare ederler be abi.
1.ESNAF (saatine bakarak şaşkınlıkla bağırır) :Salih abiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii…
2.ESNAF:noldu, nasırına basılmış danalar gibi ne bağırıyorsun,
1.ESNAF:Salih abi, saat beş, banka kapandı.
DIŞ SES: (En'am suresi 32. ayeti okur. Ses yankılı olarak verilir. Ayet mealleri okunurken patlar ışıklar yanar söner. Okuyuş biter bitmez sahne aydınlanır.)
"Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Elbette Allah'tan korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır.”
2.ESNAF:Ulan senin yüzünden haciz gelecek dükkana, yedim ulan seni…(satıcı çocuk önde, esnaflar arkada kovalamacayla sahneden çıkarlar.)


2.GRUP

(yaşlı bir teyzeyle onun, ortaokula giden torunundan oluşur. Torun ile babaanne sahneye girer. Babaannenin beli büküktür, elinde bastonu vardır. Babaanne, bilge biridir. Daha once sahneye yerleştirilmiş bir banka otururlar. Sohbet ederler. Diğer ışıklar kapanır. Üzerlerine spot ışık vurur.)

BABAANNE: Ahhhhh yavrum, bilir misin cennet de cehennem de insanın daha bu dünyada bile insanın ayakları altındadır.
TORUN:Nasıl olur babaanne, ne demek istedin?
BABAANNE:Yavrum, Allah insanı bu dünyaya imtihan için göndermiştir. Dünyanın üzeri, bağları bahçelkeri, denizleriyle tıpkı bir cennet gibidir. Bazı insanlar bu yalancı cennete aldanıp ahiretteki gerçek cenneti unuturlar. Bu dünyanın yalancı cennetinde hiç ölmeyecekmiş gibi bir hayat sürerler. Ahiretin gerçek cennetine hazırlık yapmazlar. Böylece imtihanı kaybederler.
TORUN: peki, cehennem bu dünyanın neresinde.
BABAANNE:Cehennem de ayaklarının altında yavrum, dünyanın merkezinde.
TORUN: Nasıl yani?
BABAANNE:Kitaplarda okumadın mı yavrum, dünyanın merkezinde ne var, lav tabakası, ateş tabakası değil mi.
TORUN: Vaaaaaaaaaay babaanne, senin fen bilgisi öğretmenin kimdi?
¬¬ BABAANNE:Bunları bana rahmetli babam anlatırdı. Insane bu dünyada, cenneti kazanacak amellerde bulunmazsa, ahirette onu bekleyen (bilgi yelpazesi.net) yer, dünyanın merkezindeki ateş tabakası gibi bir yerdir evladım.
Söyle bakalım yavrum, kitap okuyor musun, en son ne zaman okudun?
TORUN:Okumayla pek aram yok be babaanne. En son bir takvim yaprağı okumuştum.
BABAANNE:Oku yavrum oku. Bürtün kitaplar, Allah’ın kitabı olan Kuran-I Kerim’i daha iyi anlamak için okunur.
(babaanne ile torun donuklaşırlar, oyun bitene kadar öylece sahnede kalırlar. patlar ışıklar yanar ve dış ses şu ayetleri okur.)
DIŞ SES:(ekoyla okur)
Yaratan Rabb'inin adıyla oku!
O, insanı alak'tan yaratandır.
Oku, Rabb'in sonsuz kerem sahibidir, kalemi kullanmayı öğretendir, insana bilmediğini belleten.
Hayır, muhakkak ki insan kendini yeterli görünce fütursuzca azar. Oysa sonunda dönüş elbette Rabbinedir.


3.GRUP

(grup üyeleri:öğretmen ve öğrencisi. Öğretmen, öğrencisine bisşeyler anlatarak sahneye girer. Eli, öğrencisinin omzundadır. Sahne ışığı onları takip eder.)
ÖĞRETMEN:Bazı insanların hayatlarında keskin değişmeler olmuştur. Bunlardan birini sana anlatmak istiyorum. Adı, Muhammed Esed.
ÖĞRENCİ:Anlatır mısınız hocam, nasıl değişmiş bu adamın hayatı?
(Öğretmen ve öğrenci sahnenin ortasına doğru yürüyerek gelirler, önceden sahneye yerleştirilen bir banka otururlar. Diğer ışıklar sönmüştür. Spot ışık onları aydınlatmaktadır. Samimi bir sohbete girişirler.)
ÖĞRETMEN:Bu adam, 1900 ile 1992 yılları arasında yaşamış bir insan. Yahudi bir aileye mensuptu. Dedesi bir hahamdı. Çalkantılı bir hayat yaşadı. Değişik işlerde çalıştı.
ÖĞRENCİ: peki hocam, bu adam nasıl Müslüman olmuş?
ÖĞRETMEN: Aaaaa, işte en can alıcı nokta burası. (öğretmen, çok gizemli bir konuyu anlatan insanlara mahsus bir ses tonu kullanır. Bununla, dinleyicinin heyecanını kamçılar.)
26 yaşında iken bir gün karısı Elsa ile Berlin metrosunda yolculuk etmektedir. Derken, yolculuğun verdiği sıkıntı ile insanların yüzlerini incelemeye koyulur. Bütün insanların yüzlerinde derin bir acı, derin bir kaygı görür. Bu tespitini yanında bulunan karısı ile paylaşır. O da aynı kanaattedir. Karısı Elsa şaşkınlıkla şöyle der:
__Bir cehennem azabı çekiyorlar sanki, acaba kendileri bunun farkında mı? Esed, bu ızdırabı, insanların peşinden koşturdukları dünya hırsına, mal mülk yığma kaygısına bağlar. Esed’e göre insanlık hiç bugünkü kadar açgözlü olmamıştı. Eve döndüklerinde onları bir sürpriz beklemektedir. Çokça okuyan Esed’in evinde Kuran da vardır ve tevafuk olarak masanın üzerinde, açık vaziyettedir. Öylesine bir göz gezdirdiğinde adeta çarpılır. Çünkü 1400 yıl önce indirilen bu kitap, metrodaki kaygılı insanların hallerini mükemmel bir şekilde tarif etmektedir. Okuduğu ayetleri karısına da gösterir ve birlikte Müslüman olurlar.

DIŞ SES:(tekasür suresinin mealini ekolu bir şekilde okur. Ayetler okunurken sahnede patlar ışıklar yanar. Diğer ışıklar kapatılır.)

Bir açgözlülük saplantısı içindesiniz. Bu durumunuz, mezarlarınıza girinceye dek sürecek. Ama zamanı geldiğinde anlayacaksınız. Evet evet, zamanı geldiğinde anlayacaksınız. Hayır, onu tartışılmaz bir kesinlikle anlasaydınız, cehennemin yakıcı ateşini mutlaka görürdünüz. Sonunda onu, keskin bir gözle mutlaka göreceksiniz. Ve o gün, hayatın nimetlerine karşı yaptıklarınız için mutlaka sorguya çekileceksiniz.


4. GRUP

(grup oyuncuları 5 kişidir)

Bir kameraman
Bir muhabir
Kendisiyle röportaj yapılan öğrenci


Kendisiyle röportaj yapılan bayan
Kendisiyle röportaj yapılan beyefendi)
(kameraman ile muhabir sahneye girerler. Röportaj yapacak birilerini aramaktadırlar. Karşılarından da okul elbiseli, çantası sırtında bir öğrenci gelmektedir. Onu çevirirler ve soru sorarlar.)
MUHABİR: Hey delikanlı bakar mısınız, seninle bir ropörtaj yapabilir miyiz?
ÖĞRENCİ:Hangi diziye çekiyorsunuz abi, ben hepsini izlerim de hiç kaçırmam, Salı Avrupa Yakası, Çarşamba Sıla, Perşembe…
MUHABİR:yeter yeter kes… öğrenci değil televizyon anteni mübarek… Ders çalışmaya vaktin kalıyor mu bari ha, notlar nasıl bakalım?
ÖĞRENCİ: Ya abi, iki gözüm çıksın ki reklam aralarında çalışıyorum çalışıyorum, ya bu öğretmenler var ya hep onların yüzünden zayıf alıyom abi ya…
MUHABİR(alaylı bir dille) ah canım, yazııııııkkk. Neyse bırak bunları da bir iki sorum olacak onlara cevap ver tamam mı, hadi kayıt başlıyor, hazır…
Evinizde Kuran-ı Kerim var mı?
ÖĞRENCİ: Var var olmaz mı, Müslümanız elhamdülillah. Hem de evimizin baş köşesinde çiçekli bir örtünün içerisinde duvarda asılı durur.
MUHABİR:evinizde kimler Kuran okur, ne sıklıkla okunur?
ÖĞRENCİ:Valla abi, en son rahmetli dedem okurdu. O öldükten sonra kimse okumaz oldu, evde sadece annem okumasını bilir, o da benim gibi dizilere pek düşkün, anlarsın ya abi, vakit problemi oluyo…
MUHABİR:peki teşekkür ederiz. (muhabir mikrofonu o sırada oradan geçen bir bayana uzatır.)
Afedersiniz bayan birkaç sorum olacaktı. En son ne zaman Kuran okudunuz?
BAYAN: Ben Kuran okumayı bilmem. Dinlemeyi de sorarsanız, iki sene önce eltimler evlerinde mevlit okutuyorlardı. Orada Muazzez Ersoy’a benzeyen biri mevlit mi okuyordu, Kuran mı pek hatırlamıyorum ya…
MUHABİR:peki teşekkür ederiz. (muhabir mikrofonu oradan geçmekte olan orta yaşlı bir beyefendiye uzatır.)
Beyefendi söyler misiniz, bir insan niçin Kuran okumalıdır?
BEYEFENDİ: Sevgili kardeşim Kuran okumak, cenabı Mevla ile sohbet etmektir. Kuran okunan eve melekler iner. O evde bereket olur. Kuran her türlü dertlere devadır. Kuran okunmayan ev ölü evi gibidir. Bereketsizdir. Sıkıntılar, tartışmalar, bunalımlar eksik olmaz o evden. O yüzden her gün belli bir sayfa adedince Allah kelamını okumak gerekir.

NABİ KÜÇÜK


Bilgiyelpazesi.Com ?YEL?KS?Z BEDAVA B?LG? KAYNA?I
 

Son mesajlar

Cevaplar
2K
Görüntüleme
59K