Dedikodu ve Gıybet Günahından Nasıl Tövbe Edilir?

NoktA

Sp Kullanıcı
21 Mar 2017
4,419
513
DEDİKODU / GIYBET GÜNAHINDAN NASIL TÖVBE EDİLİR?

Tövbenin belirli bir zamanı, mekânı olmamakla birlikte belirli zamanlarda yapılan tövbe kabul edilmeye daha uygundur. Ramazan ayı da bunlardan biridir. Tövbenin şartları konusunda en doyurucu ve özlü açıklamayı İmam Nevevî, el-Ezkâr adlı eserinde yapmıştır. O "gıybet günahından tövbe etme" konusunda şöyle demektedir:

***

Bil ki bir günah işleyen kimsenin derhal tövbe etmesi gerekir.
Allah hakkı olan bir konuda tövbenin üç şartı vardır:

1. Günahı derhal terk etmek,
2. Yaptığı günahtan dolayı pişman olmak,
3. Bir daha o günahı işlememeye azmetmek.

Kul hakkı olan günahlarda bu üçü yanında bir dördüncü şart olarak şunun yapılması gerekir: Haksızlık yaptığı kimsenin hakkını geri vermek veya onun affetmesini istemek yahut da ibra etmesini talep etmek.

Buna göre gıybet / dedikodu yapan bir kimsenin bu dört şarta riayet ederek tövbe etmesi gerekir. Çünkü gıybet kul hakkıdır. Bu sebeple kişinin hakkını yediği kişiyle helalleşmesi şarttır.

Burada şu soru gündeme gelir: Kişinin gıybetini yaptığı kişiye “senin gıybetini yaptım, bana hakkını helal et” demesi yeterli midir yoksa hangi konuda gıybet ettiğini açıklaması mı gerekir? Bu konuda Şâfiî âlimlere ait [diğer mezheplerde de böyledir] iki görüş bulunmaktadır:

1. Hangi konuda gıybetini yaptığını açıklaması gerekir. Şayet bunu beyan etmeden diğer şahıs hakkını ibra ederse bu sahih olmaz. Bu tıpkı kişinin meçhul bir alacaktan borçluyu ibra etmesine benzer.

2. Bu şart değildir; çünkü bu, göz yumulan hususlardan olduğu için karşı tarafın gıybetin ayrıntısını bilmesi gerekmez. Mal ise bundan farklıdır.

İlk görüş daha doğrudur; çünkü insan bir konuda kendisi hakkında yapılan gıybete müsamaha etse bile başka bir konudakine müsamaha etmeyebilir.

Gıybeti yapılan şahıs ölmüşse veya yok ise ve kendisinden helallik almak mümkün değilse [artık hak sahibinin ibra etmesi suretiyle] bu günahtan beri olmak imkânı kalmamıştır. Âlimler bu durumdaki bir şahsın bolca tövbe istiğfar etmesi, dua etmesi ve hayır-hasenatta bulunması gerektiğini belirtmişlerdir.

Gıybeti yapılan şahıstan helallik istendiğinde onun helal etmesi farz değil ama müstehaptır. Farz değildir; çünkü bu bir bağış ve hakkını ıskat etmek anlamına gelir. Bu ise kendisinin seçimine bağlıdır. Bununla birlikte onun helal etmesi kuvvetli bir biçimde müstehaptır. Böylece Müslüman kardeşi bu günahın vebalinden kurtulmuş olur, affeden kimse de Allah’ın affedenlere verdiği büyük sevabı ve Allah’ın muhabbetini kazanmış olur. Çünkü Allah şöyle buyurmuştur: “Onlar ki öfkelerini yutar ve insanları affederler. Allah da böyle güzel davrananları sever.” [Âl-i İmran, 134]

Gıybeti yapılan kişinin karşı tarafı affetmesi konusunda gönlünü yatıştırması kendisine şunu hatırlatmasıyla olur:

Bu iş bir kere olmuş, artık bunu geriye çevirmek mümkün değil. Hal böyle iken ben bunun sevabını ve Müslüman kardeşimi bundan kurtarma imkânını kaçıramam. Allah Teâlâ şöyle buyurmuş: “Kim sabreder ve bağışlarsa işte bu, gerçekten azmedilmeye değer işlerdendir.” [Şura, 43], “sen af yolunu tut”. [Araf, 199]

(Nevevî, el-Ezkâr, Daru’l-fikr, s. 344-347)

(Soner Duman /09.Haziran.2017/Cuma)

https://m.facebook.com/groups/1640469562926185?view=permalink&id=1689566158016525
 

Son mesajlar

Cevaplar
2K
Görüntüleme
59K