İman Artar, Eksilir Mi?

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,677
İman Artar, Eksilir Mi?

Bu konuda, imanin asli vehakikati hakkindaki görüs ayriligina dayannan farkli görüslervardir. “Amel, imandandir; amel ve taat, imanin hakikat vemahiyetine dahil olan bir cüzdür” kanaatinda olarak artma eksilmekabul edecegi asikardir. Cünkü imandan bir cüz olan salih amellerarttikca, tasdik ve amelden tesekkül eden imanin tamami da süphesizartmis olacaktir. Bu bakimdan; imanin artma ve eksilme meselesi,amelin imandan bir cüz olup olmadigi konusundan dogan birproblemdir. İki konu arasinda siki irtibat vardir, denilmistir. Bukanaatta olanlar; Hariciler ile, Mutezile ve itikadda bazi Mutezilegörüslere yakin sayilan Şia mezhebleridir. Bunlara göre, amel vetaat imanin hakikatina dahil bir cüz, hatta asli rükün oldugundan;zaman icinde amel ve taat arttikca iman da artar. Günahlar veisyanlarla da iman eksilir, hatta bazan yok olur. Amel ve taatlarinimanin aslindan degil kemalinden sayildigi, Ehli Sünnet alimlerincekabul ve ispat edilmis, Mutezile ve Haricilerin zikredilen mezheblerikesin delillerle red ve cerhedilmistir.

Yukarda aciklanan vedelilleri de etraflica kaydedilen Ehli Sünnet mezheb ve alimlerinincumhuruna göre imanin hakikati ve asli rüknü; kalpteki iz´anderecesine ulasan tasdiktir. Amel ve taatlar ise, imanin aslindandegil, kemalindendir. Bu manadaki imanda; inanilan esaslar icmaliveya tafsili olarak bir bütün oldugundan, imanin hakikati artma veeksilme kabul etmez. Ancak daha kuvvetli veya daha zayif olmasisözkonusu olabilir. Bu sebeble Ehli Sünnet alimleri söyledemislerdir: “İmanin hakikati ve mahiyeti, ne artar ne de eksilir,cünkü iman; a. “Mü´minün bih” denilen “iman edilecekseyler” bakimindan da, b. Asli ve hakikat bakimindan da fazlalik venoksanlik kabul etmez. Halbuki amel ve taatlar, tabiati ve keyfiyetiitibariyle zaman icinde günbegün artis gösterir. Kalpteki tasdikise, o haliyle bakidir. Esas itibariyle keyfiyeti malum olan böylebir tasdikte bir degisiklik olmaz. Cünkü iman da aslolan tasdik,inanilacak seylere iz´an ve kabul ile tereddütsüz inanmaktir. İmanve tasdikin kesbi ve ihtiyari olusundan maksat budur. Zira tasdik, busekilde kesin ve tereddütsüz olmazsa, o tasdik degil,“tasavvur”dur, “zan”dir. Zan ve süphe ise, kesin imanlabagdasmaz. Bu esasa göre Şer´i iman; ne asli ve hakikati ve ne detaaluk ettigi seyler bakimindan fazlalik ve noksanlik kabul etmez.”

İmam-i Azam Ebu Hanife (r.h.a); “İman ne artar, ne de eksilir.Cünkü imanin fazlaligi, ancak küfrün azalmasini; imanin azalmasida, ancak küfrün artmasini tasavvur etmek suretiyle anlasilir. Buise, bir sahsin bir anda hem mü´min, hem de kafir olmasinigerektirir. Bu hüküm batildir, gecersizdir. Cünkü mü´minhakikaten mü´mindir. Mü´minin imaninda sek süphe bulunmaz.Nitekim kafirin de küfründe terreddüdü yoktur” demekte ve buhususta delalet eden (yukarda zikrettigimiz manadaki) ayetlerizikretmektedir (Ehli Sünnet ve Aliyyu´l Kari Şerhi, s. 78).

İman,taaluk ettigi mü´menun bih (inanilacak seyler) bakimindan daartmaz, eksilmez. Cünkü iman edilmesi gereken hususlar, RasulullahHz. Muhammed (s.a.s)´in getirdigi ilahi esaslarin tamamidir.Bunlarin hepsine inanmak farzdir. Bazisina inanilir, bazisinainanilmazsa (veya alay konusu yapilirsa) buna iman denmez.


El-Enfal suresinde gecen;“Allah´in ayetleri onlara okudugu zaman imanlari artar” (8/2)mealindeki ayet-i kerimede artacagi bildirilen imanin kemali olduguifade edilir. İmam-i Azam, bu artmayi söyle aciklar: “Ashab-iKiram Asr-i Saadette, Hz. Peygambere ve Kur´an-i Kerim´e , esasitibariyle icmalen (topluca) iman etmislerdir. Sonra farz kilinan birhükmün gelisini bir baska farz veya vacib hüküm takip ettikce,onlar da, yeni hükümlere iman etmekte idiler. Yeni hükümlereinaniyorlar, ayrica icmalen anlatilanlar tafsil edilip aciklandikcaonlara da inaniyorlar, böylece imanlari da fazlalasiyordu.”

Dolayisiyla imanedilmesi gereken ser´i hükümler arttikca, iman da artar. Bu ise,Peygamber (s.a.s)´in asrindan baska bir zaman icin düsünülemez.Bu ayet söyle de te´vil edilmistir: İman ve tasdik sabit ve daimolmak, her an iman üzerine bir ziyadeliktir. Yani, zamanin artmasiile iman da bu manada artmis olur. Cünkü iman, imanla kaim olan biraraz, bir sifattir. Ancak emsalinin yenilenmesi suretiyle varlik vedevamlilik arzeder. Zira bir araz iki zamanda baki olmaz. İmaninartmasi, bereket ve tesirinin artmasi, nurunun parlamasi ve kalbicindeki ilahi isigin kuvvetlenip artmasi anlamina da gelir.

Sözün özü sudur: EhliSünnet´e ve Muhakkik alimlerin cogunluguna göre iman; hakikati vetaalluk ettigi seyler bakimindan, fazlalik ve noksanlik kabul etmez.İmanda ziyade ve noksandan maksat; imanin kuvvetli veya zayif olmasidemektir. Bir müslümanin imani, bu manada, daha kuvvetli veya dahazayif olabilir. Nitekim, mesela müslümanlardan herhangi birininimaninin, Rasulullah (s.a.s) Efendimizin imani veya Hz. Ebu Bekir(r.a)´in imani kadar tahkik ve yakin bakimindan kuvvetliolmadiginda, ittifak, hatta icma vardir. Mesela , peygamberlerin,Allah Teala´ya ve Meleklere imandaki tasdik ve yakini ümmettenbirinin tasdiki ve yakini gibi degildir.

İmam Fahreddin er-Razi´yegöre; tasdikte aranan yakinin üc derecesi vardir. Bunlar;ilme´l-yakin, ayne´l-yakin ve hakka´l-yakin´dir. Ücüncüsü ikincinden, ikincisi de biricisinden daha kuvvetli ve yüksektir. Buyakin derecelerine göre, bir müslümanin imani digerlerinden dahakuvvetli veya zayif olabilir. İman kuvvetinde hakka´l-yakinderecesine ulasmak; peygamberlere, ilim sahibi evliyaullaha veilmiyle amil, büyük alimlere mahsustur. Bu esasa göre; imaninkelaminden sayilan amel ve taat (salih amel ve ibadetler)´in fazlaolmasi, imana kuvvet; eksik olmasi ise zayiflik verir.


Önemli bir husus dasudur:
Şayet amel imaninhakikatindan bir rükün olsaydi, büyük günah isleyen asimüslümanlarin iman dairesinden cikmalari ve tekfir edilmelerigerekirdi. Bu ise, cogunlugu avam olan ve bir büyük günahislemekten kurtulamayan, ama kalbi imanla mutmain olarak Rabbinin afve magfiretinden ümidini kesmeyen milyonlarca müslüman icin, cokaci bir son, cok kati ve tehlikeli bir hüküm oludu. Halbuki EhliSünnet alimlerine göre; yanilip islenen büyük bir günah,sahibini imandan cikarmaz ve onu küfre sokmaz. Ancak islenen günahihelal saymamak, onu hafife veya alaya almamak sarttir. Nitekim Asr-iSaadetten günümüze kadar, asi müslüman sayilmis iseler de,isledikleri büyük günahlardan dolayi -tevbe etmeseler dahi-,mü´min ve ehli kible sayilarak tekfir edilmemislerdir. Bu gibilerölünce, namazlari kilinmis, kendileri icin dua ve istigfardabulunulmus ve müslüman mezarligina gömülmüslerdir. O haldekebire sahibi asi müslümanlarin mü´min olduklarinda, ölüncekendilerine müslüman muamelesi yapilmasi gerektiginde icma vadir.

Sonuc olarak su gercegide iyi bilmek gerekir ki; hakiki imana sahip gercek mü´min olandan(ergec) Cennete girmek mümkün olmamakta ise de; Allah´in rizasinikazanarak Cehennem azabindan kurtulmak ve Cennete girerek ebedisaadete ermek te, ancak, yakini imanla beraber, Allah Teala´yahakkiyla ibadet etmek ve salih amel islemekle mümkün olacaktir.Allah´in rahmet ve magfireti, takva sahibi olan gercekmü´minlerledir. (Şamil İslam Ansiklopedisi Ct. 3. Sf.149.150/Heyet)

İMAN ARTMAZ – EKSİLMEZ

(Gök ve yer ehlininimani ne artar, ne eksilir.)

Gök ehlinden kasit,meleklerle cinlerdir. Yer ehlinden maksat, peygamberle, veliler, iyive kötü müminlerdir.

İman, iman edilen seyleracisindan artmaz ve eksilmez. Zira tasdik, gerceklesmis seklindeolmazsa zan ve tereddüt mertebesinde olur. Zan ise inanc makamindabir sey ifade etmez. Bu konuda Allah Teala söyle buyuruyor:

“Zira zan, gercegiifade etmez.”(Necm, 53/28).
İsin dogrusu İmamRazi´nin de dedigi gibi, iman yönünden degil tasdikin asliyönünden artma ve eksilme kabul etmez. Zira dinin olgunlugundaoldugu gibi yakin ehlinin mertebeleri muhteliftir. Nitekim AllahTeala bu konuya söyle isaret buyuruyor:

“İbrahim: Rabbim, banaölüleri nasil dirilttigini göster, demisti. Allah da: İnanmadinmi? buyurdu. İbrahim: Evet, lakin kalbimin tatmin olmasi icin,dedi.”(el-Bakara, 2/260).

Zira aynel-yakinmertebesi, ilmel-yakin mertebesinden daha üstündür. Bu sebeble,haber, bizzat görmek gibi degildir, buyurulmustur. Her ne kadarbazilari, <eger artmazdi="" yakinim="" acilmasaydi,="" perde=""> demislersede bu söz, görme aninda yakinin artmasina aykiri degildir. Mesela,Kabe´yi giyaben bilen ile bizzat görenin bilgisi gibi. Bizzatgörenin bilgisi aynel-yakindir. Giyaben bilenin bilgisi ise,ilmel-yakindir. Buna göre, imanda artma ve eksilmeden maksat,kuvvetlilik ve zayifliliktir. Zira günesin dogdugunu tasdik etmek,bu alemin sonradan yaratilmis oldugunu tasdik etmekten dahakuvvetlidir. Bunlar, tasdik edilen noktasinda her ne kadar müsaviiseler de, kuvvet ve zaaf bakimindan esit degillerdir. Biz kesin birsekilde biliriz ki, bütün ümmetin fertlerinin imani, Hz. Peygambersallallahu aleyhi ve sellem´in imani gibi, yahut Hz. Ebu Bekir´inimani gibi degildir. Bu husus, Hz. Peygamber´den rivayet edilen suhadisin manasidir:</eger><hz. gelir.="" imanindanagir="" mümünlerin="" bütün="" imani="" Bekir´in="" Ebu="" tartilsa,="" kefeyekonarak="" öbür="" da="" diger="" konsa,="" kefeye="" bir="" Bekir´inimani,="">
</hz.>

Buradaki imanin agirgelmesi, imanin semereleri bakimindan degil, Allah´i gercektentanimasi, yakininin üstünlügü, kalbinin vakari ve imaninin sebatibakimindandir; İman semereleri ve ihsan bakimindan degildir. Cünküiman ehli insanlarin fertleri; taatlerin coklugu ve isyanin azligibakimndan muhteliftir. İkan sifatinda ve iman vasfinda imanin aslibaki olmakla beraber noksanlik mertebesinde de durum aksinedir.Bilenler arasinda ihtilaf görünüstedir.. esasta degildir.

Bu sebeble <el-hulasa>adli kitabta belirtildigine göre, İmam Muhammed rahimehullah söyledemistir: <bir diyebilir.="" ettim="" iman="" de="" ben="" ettiklerine="" Cebrailaleyhisselam´in="" Lakin,="" görürüm.="" cirkin="" demesini="" gibidir="" aleyhisselam´inimani="" Cebrail="" imanim="" benim="" kimsenin,="">Bunun sebebi de, birinci söz, her yönden onun imaninin Cebrailaleyhisselam gibi oldugunu hatira getirir. Halbuki durum böyledegildir. İki iman arasinda fark vardir. </bir></el-hulasa>

İmam Azam, <el-vasiyye>adli kitabinda söyle diyor: <son da="" bir="" de=""
</son></el-vasiyye>

“O kimseler ki Allah´ive paygamberini inkar ederek kafir oldular, Allah ilepeygamberlerinin arasini ayirmak isterler ve peygamberlerin birkismina inaniriz, bir kismini inkar ederiz, derler. Ve böyleceimanla küfür arasinda orta bir yol tutmak isterler. İste bunlargercekten kafirdirler.”(Nisa, 4/150-151).

<Ümmet-i Muhammedicinde Allah´a karsi isyanda bulunanlarin hepsi gercektenmümindirler, kafir degillerdir.>

İmam azam bu sözü ileAllah´a karsi isyanin imana zid olmadigina isaret etmistir. NitekimEhli Sünnet vel Cemaat mezhebinin görüsü de böyledir.Haricilerle Mutezile ise bu görüse muhaliftirler. Onlara göre,Allah´a isyan ile iman birarada bulunamazlar. Biz ise bu durumuimanin kemaline hamlederek, isyan ile kamil iman bir arada bulunmazdiyoruz. Zira müminlerden tamamiyla kötülügü ve Allah´a isyanisöküp atmak mümkün degildir, muhal gibidir. Allah Teala´nin:

“Onlara Allah´inayetleri okudugu zaman, imanlarini artirir.”(el-Enfal, 8,2)ayetinin manasi bize göre, imanlari yakin derecesi bakimindan artar,demektir. Yahut, bu ayetten maksat, inanilacak Kur´an ayetleriindikce imanin arttigi seklinde tevil edilmistir. Hz. Peygambersallallahu aleyhi ve sellem´e imanin artip eksilmesiden sorulunca:

<evet, sokar.="" sahibiniCehennem´e="" ki="" öyle="" Eksilir,="" sokar,="" Cennet´e="" sahibini="" imanartar,=""> seklinde beyan buyurduklari hadis manasi, imanmüminin güzel amelleri sebebiyle artar, ta ki onu Cennet´e öncegötürür. Kötü amelleri irtikab etmesi sebebiyle noksanlasir, taki sahibini önce Cehennem´e, sonra da imani sebebiyle yine Cennet´egötürür, demektir. Nitekim Ehli Sünnet vel Cemaat Mezhebinindüsüncesinin geregi budur. Tasdik, insan icin kalb isidir. Yakinderecesinde kuvvet ve zaaf itibariyla artma ve eksilmeyi kabul eder.Sonra taat ve ibadet imanin meyvesi, yakinin neticesi ve kalbin irfannuru ile nurlanmasidir. Allah´a isyan degildir. Zira Allah´a isyankalbi karartir, Allah´a karsi olan sevgiyi zayiflatir. AllahTeala´dan afiyet ve güzel bir akibet isteriz. (İmam Azam Fikh-iEkber Aliyyul Kari ŞerhiSf. 160-163/Yunus Vehbi Yavuz)</evet,>
 

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,677
İMANDA ARTMA-EKSİLME

Ameli imanin parcasi verüknü sayan Hariciyye, Mutezile, Zeydiyye ve Selefiyye´ye göreiman, hem kemiyet (nicelik) hem de keyfiyet (nitelik) yönüyle artarve eksilir. Bu durumda, islenen iyi fiilerle iman artar, günahlarlagünahlarla eksilir. Zira Kur´an-i Kerim´de gecen bir kisim ayetlerimanin artip eksildigini göstermektedir.

“İman edenlere gelince(her inen süre) onlarin imanini artirir.”(Tevbe 9/124).
“İmanlarini bir katdaha artirsinlar diye mü´minlerin kalplerine güven indirenO´dur.”(Feth 48/4).
“Mü´minler ancak,Allah anildigi zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah´inayetleri okudugunda imanlarini artiran ve yanliz Rabbleri´ne dayanipgüvenen kimselerdir.”(Enfal 8/2).


Ehli Sünnetkelamcilarina göre, imanin artip-eksilmesi konusuna iki yöndenbakmak geerekir.
1.İman, inanilmasigereken hususlar (mü menün bih-iman esaslari) yönünden artmaz veeksilmez. Cünkü bir kimse, iman esaslarindan Allah´a, kitablarina,peygamberlerine, ahirete inanip da mesela, meleklere inanmasa imanetmis sayilmaz, iman esaslarindan birini kabul etmeme durumunda imangerceklesmemistir ki, artip eksilmesi söz konusu olsun. Herkes ayniseylere iman etmekle yükümlüdür. İnanilacak esaslar konusundaalimle cahil, peygamberle alelade bir mü´min, kadinla erkekarasinda hicbir fark yoktur. İmanin inanilacak seyler (kemiyet)acisindan artmasi ancak Asr-i Saadet´te konusu edilebilir.

2.İman nitelik(keyfiyet) yönüyle artma gösterir. Kimisinin imani kuvvetli,kiminin zayiftir. Kiminin kamil, kiminin noksandir. Kimininkiilme´l-yakin seviyesindedir, kiminin de ayne´l-yakin veyahakka´l-yakin seviyesindedir. Yukarida anilan ayetlerde bu cesit birartma ve eksilmeden bahsedilmektedir. Mesela, İbrahim (a.s.) ölülerinasil dirilttigini göstermesini Allah´tan istemis, ayet-i kerimedebuyuruldugu gibi Allah Teala´nin “inanmadin mi“ sorusuna, Hz.İbrahim “(Gözümle de görerek) kalbim tam yatissin (mutmainolsun) diye”(Bakara 2/260) cevabini vermistir. Böylece O´nunayne´l-yakin derecesindeki imaninin ilme´l-yakin seviyesindekiönceki imanindan daha kuvvetli oldugu haber verilmistir.(Anahatlariyla İslam Akaidi ve Kelam´a Giris Sf. 52-54/Prof. Dr. A.Saim Kilavuz)

İmanda ziyade ve noksan

Şimdiye kadar verilenizahattan, imanin tasdikten ibaret oldugu, dil ile ikrarin ise sadecedünya ahkaminin yürütülebilmesi icin sart bulundugu anlasilmisoldu. O halde tasdikin mevcudiyetiyle iman tesekkül eder; bu imandaziyade ve noksan (artma ve eksilme, azlik ve cokluk) düsünülemez.İ mam Şafii (r.h.) bu görüse muhalefet ederek amelleri imandansaymis ve amellerin artmasiyla imanin artmasina, onlarin eksilmesiylede imanin eksilmesine hükmetmistir. Biz bu görüsü bir öncekibölümde reddetmistik.

Cenab-i Hakkin <...imanlarini artrir...> (el-Enfal, 8/2) mealindeki ayet-i kerimesinegelince, bu nevi ayetlerin bir kac manaya gelmesi muhtemeldir. Birdefa, Peygamber aleyhisselam asrinda, iman mevzularin ayrintilaribakimindan ziyade ihtimali bahis konusu olabilir. Şöyle ki Asr-iSaadette her an bir ayet nazil oluyor, her an yeni bir hüküm vucudbuluyordu. Böylece ashab-i kirama, aslinda icmali imanlarina dahilbulunan bu nevi ayet ve hükümlere ayri ayri iman etmek gerekir (veiman maddelerinde bir nevi ziyade hasil oluyor) du. Saniyen, bahismevzuu edilen ayetin, diger arazlarda oldugu gibi <teceddüd-iemsali size="1" teceddüd-iemsali="" (1)<="">> bakimindan ziyadelesme manasi alinmasi mümkün olmakla beraber imanin bereket ve tesirinin artmasi ve nurunun parlamasi manasina da gelmesi ihtimal dahilindedir. Tevfika erdiren yanliz Allah´tir.

(1)el-Kifaye´de söyle denilmektedir. (varak 89b): <benzerlerinin da="" bir="" iman="" Cünkü="" ancak="" olur.="" yenilenmesiylemümkün="" ardarda="" benzerlerinin="" devamliligi="" onun="" devamedemez,="" icinde="" zaman="" iki="" araz="" arazdir,="" Zira="" yolladüsünülebilir.="" bu="" devami="" nefesinde)="" (insan="" imanin="" ihtimaldahilindedir.="" manasi="" ziyadelesmesi="" yoluyla="" devamliyenilenmesi="">(Nureddin Es-Sabuni Maturidiyye Akaidi Sf.174.175/Prof. Dr. Bekir Topaloglu)</benzerlerinin>
İman, Fazlalik ve Noksanlik Kabul Eder Mi?

Bu konuda da, imaninhakikati hakkindaki fikir ayriligindan dogan cesitli görüslervardir.

Hariciler ve Mutezile,ameli imandan bir cüz kabul ettiklerinden, amelin fazla veya noksanolmasiyla, imanin da noksan veya fazla olabilecegini iddiaetmislerdir. Fakat amel imanin hakikatindan olmadigina göre, buiddia da kabule sayan degildir.

Yukarda mezheblerini izahettigimiz Ehli Sünnet imam ve alimleri ise; amelin imaninaslindan bir cüz olmadigina inandiklarindan, <İman, fazlalikve noksanlik kabul etmez.> demislerdir. Cünkü bunlara göreiman, tasdik manasina oldugundan, tasdik, ne hakikati, ne de ilgilioldugu seyler bakimindan, fazlalik ve noksanlik kabul eder.

Cünkü tasdik, bir seyeiz´an ve kabul ile kesin olarak inanmaktir. Tasdik, bu sekilde kesinve tereddütsüz olmazsa, o, tasdik degil, zandir. Zan ve süphe iseiman ile bagdasamaz. O halde iman, asli ve hakikati bakimindannoksanlik veya fazlalik kabul etmez.

İmam-i Azam bu hususu söyle izah etmistir:

<İman ne artar ne deeksilir. Cünkü iman´in fazlaligi, ancak küfrün azalmasini,imanin azalmasi da, ancak küfrün artmasini tasavvur etmek suretiyleanlasilir. Bu ise, bir sahsin bir anda hem mü´min, hem de de kafirolmasini gerektirir. Bu ise batildir. Cünkü mü´min hakikatenmü´mindir. Mü´minin imaninda sek süphe bulunmaz. Nitekim<kafirin de="" yoktur.="" küfründe="" tereddüdü=""> demekte ve buhususu ayetle beyan ve te´yid etmektedir. </kafirin>

İman, taalluk ettigi veilgili oldugu sey bakimindan da artmaz ve eksilmez. Cünkü imanedilecek olan sey, Peygamberimizin getirdiklerinin tamamidir.Bunlarin hepsine inanmmayip da, bazisina inanilir, bazisinainanilmazsa, buna iman denmez.

Hülasa: Ehli Sünnete ve Muhakkiklarin ekserisinegöre iman, hakikati ve ilgili oldugu seyler bakimindan, fazlalik venoksanlik kabul etmez.

Fahreddin-i Razi de aynikanaatte olmakla beraber, insanlarin, dinin kemalindeki <yakin>bakimindan olan <ayne´l-yakin>, <İlme´l-Yakin>´den<hakka´l-yakin> de <ayne´l-yakin>´den yüksektir. Buyakin derecelerine göre insanlar ve imanlari derecelenir. </ayne´l-yakin></hakka´l-yakin></ayne´l-yakin></yakin>

Bu esasa göre imanda ziyade ve noksandan maksat;imanin kuvvetli veya zayif olmasidir.

Bir kimsenin de imani bumanada daha kuvvetli veya daha zayif olabilir. Nitekim, meselamüslümanlardan herhangi birinin imaninin, Peygamber (s.a.v.)´inveya Hz. Ebu Bekir (r.a.)´in imani kadar tahkik ve yakin bakimindankuvvetli olmadiginda ittifak vardir.

İman´in kemalinden sayilan, ibadet ve iyi amelinfazla olmasi: imana kuvvet, noksan olmasi ise, zayiflik verir.

Şunu da iyi bilmekgerekir ki; hakiki imana sahip olunmadan, cehennemde ebediyyenkalinmakta ve cennete girmek mümkün olmamakta ise de, ahiretazabindan kurtularak Allah´in rizasini kazanmak ve ebedi saadeteermek de, ancak Allah´a ibadet etmek, iyi amel islemek ve güzelahlaka sahip olmakla mümkün olur.(İslam İnanclari Tevhid ve İlm-iKelam Sf. 170-171/Dr. Ali Arslan Aydin)

İman; Ne Artar, Ne de Eksilir.

İmanin hakikatitaatlarla artmaz, ziyadelesmez. Masiyetlerle de noksanlasmaz. Bu,amellerin imanin mahiyetinden cikmasinin bir feridir.

Nitekim Fahreddin´iRazi´den nakl olundugu gibi. Bu Ebu Hanife (RadiyallahuAnh)´in ve ulemadan bircoklarinin İmam-i Haremeyn´indemezhebidir. Cünkü o, cezm ve iz´an haddine varan bir tasdikinismidir. Onda ziyade ve noksan tasavvur olunmaz. Cünkü ziddinihtimalini gerektirir. Halbuki yakini tasdik, ona muhtemel olmaz.Halbuki imanin ziyadesi, küfrün noksan olmasini iktiza eder. Küfrünnoksanligi ise küfrün ziyadeligini iktiza eder. Bu ise bir teksahista muhaldir.

Es´arilere göreise -ki bu Şafii (RahmetullahiAleyh)´den hikaye olunmustur- iman artar ve eksilir.

Mevakif Sahibi dedi ki: Hak olan tasdikin, kuvvet ve za´f yönünden ziyade ve noksani kabuletmesidir. Peygamberin ve ümmetinin imani gibi, yine bir delil ileiman edenin ve taklitcinin iman etmis olmasi gibi. Hatta mükasefatave gözlemler neticesinde vasil olanin imani gibi.

Allahu Tealaİbrahim (Aleyhisselam)´dan hikaye ederek buyurdu ki: ”Fakat kalbimin mutmain olmasi icin..”(Bakara suresi; ayet: 260) demisti.

Yakini; hakkel-yakin veaynel-yakin ve ilmel-yakin kisimlarina taksim etmislerdir.
Fakat Şerif Allame,“Muhtasar-i Adud Ala Iradeti Beyani muradihi” serhininhasiyesinde, yakini seylerde kuvvet ve zaaf yönünden farkliliginolmayacagini tasrih etmistir. Zanli seyler ise böyle degildir.Hatirdan gecen sey, onun ziyade ve noksani kabil olmasi, onlarinkatinda amellerin imana dahil olmasinin fer´i bir mesele oldugudur.

Onlarin katinda hakikatiinsanlarin bilhassa müslümanlar bilmelidir ki; ameller imaninaslindan cüz degillerdir. Bilakis onun kemalinden cüzlerdir.Amellerin; imanin kemalinden bir cüz olmalari ise bizim ashabimizkatinda nefy olunmus degildir. Bilakis o ittifakla kabul edilmistir.O halde ayrilik, lafzidir.

İmamimiz İmam Azam (Rahmetullahi Aleyh)´in Fikh-i Ekber´de tasrih ettigi acikladigi su husus bunu teyid eder.

Gök ve yer ehlinin imanimü´minün bihin yani kendisine iman edilen yönünden ne artar, neeksilir. Yakin cihetinden ise artar ve eksilir.

O halde İmamin; ziyadenin olmamasindan muradi, ancak kendisine iman edilecek olan seybakimindandir. Yoksa zatinin kuvvet ve za´fi cihetinden degildir.Zikr olunan meselelerden yazdigi sey, imanda kesin karar veyakini´nin lazim oldugudur. Bu ise Şerh-i Mekaasid´daki seyemüvafik (uygun) olandir.

İtikadi konularda zanniseylere itibar yoktur. Nihaye Sahibi´nden nakl olunan su meseleye demüvafik olandir: İtikadi seylerde asil olan hakk-i yakinidir ki;onun muhalifi yakinen batil olur. Bu Allahu Teala´nin su kavlininzahirine göredir:

“Zan ise süphesiz gercegi ifade etmez.”(Necmsuresi; ayet: 28).

Bir de Allahu Teala´nin su ayetine bakalim:

“Biz kiyamet nedir bilmiyoruz, (isimiz) ancakbir zandan ibaret.”(Casiyesuresi; ayet: 32).

Şunu tesrih etmislerdir(aciklamislardir) ki; kendisiyle birlikte (ziddin) ihtimali kalbe(hatira) gelmeyen zann-i gaalib; hakiki imandir. Taklidi iman isehakikaten zanna racidir. Fikh-i Ekber Şerhi´nde zikredilmistir ki,meshura itikad, imana dahildir. Onun bundan muradi; onun zanna dairolmasidir.

Zanni bazi itikadimeselelerde kifayet etmesinde ihtilaf yoktur. Rü´yet, tekvinsifati, bazi enbiyanin bazisi üzerine efdal olusu ve hatta sem´i vebasar sifatinin ve benzerlerini isbati meselesi gibi.

Yine tasdiki imani vetasdiki mizaniyi ayni kabul ettiler. Halbuki tasdiki mizani zanna dasamildir, zanni da icine alir. Cünkü istidlal ve nazara lazim olanbazan zan olabilir. O halde hakkiyla ve etraflica düsünülmesigereken bir meseledir.(Berika-Tarikat-i Muhammediyye Şerhi HadimiCt. 2. Sf. 32-33/Heyet)

İman´in Artip Eksilmesi

Bu hususta ehli sünnetarasinda ihtilaf lafzi bir ihtilaf olduguna göre her iki kesimindigerine karsi gösterdigi bir haksizliktan ve bundan dolayi ayriligadüsmekten baska hicbir sakincasi yoktur. Diger bir sakincasi dabunun yerilmis kelam ehline mensub Mürcie ve benzerlerinin bir takimbid´at görüslerinin, fasikligin ve masiyetlerin ortaya cikmasinasebeb teskil etmesidir. Cünkü bu tutuma sahip bir kimse; bengercekten müslümanim, iman ve İslami kamil bir kimseyim, Allah´invelilerinden birisiyim, der ve isledigi masiyetlere aldirmaz. İstebu anlama gelecek sekilde Mürcie söyle demistir: “İman ilebirlikte hicbir günahin o günahi isleyene bir zarari yoktur”,ancak bu görüsün kat´i olarak batil olduguortadadir.(el-Akidetu´t-Tahaviyye ve Şerhi İbn Ebi´l-İzzel-Hanefi Sf. 267.268/M. Besir Eryarsoy)

İmanin Artip Eksilmesi

Selef alimleri, imanintaat ile artacagini, günahlar ile eksilecegi konusunda icma ettiler.Buradaki eksilme, iman edilmesi gerekenler hakkinda kusku duymak veyabilmemek degildir. Zira bu bir tür küfürdür. Bu artma ve eksilme,iman edilmesi gereken hususun, bireydeki bilgi ile akil ve kalptekibelirginlik derecesidir. Nitekim, hepimiz üzerimize düsen görevleriyerine getirmeye calismakla birlikte, bizim kullugumuz ile Hz.Peygamber´in kullugu derece bakimindan farklidir.(El-İbane İmamEs´ari Sf. 150/Doc. Dr. Ramazan Bicer)

İman Artip Eksilir Mi?

İmam Ebu Hanife vetaraftarlarina göre iman artmaz ve eksilmez. İmam Şafii, ise imanartar ve eksilir demistir. İmam Şafii bu görüsünde, “İnananlarancak o kimselerdir ki, her ne zaman Allah´tan söz edilse kalplerikorkuyla titrer ve kendilerine her ne zaman O´nun ayetleriulastirilsa inanclari (artar) ve Rablerine güven beslerler”(el-Enfal8/2) ayetine dayanmistir. Hz. Peygamberin “Eger Ebubekir´in imaniile ümmetin imani karsilastirilsa, Ebubekir´in imani daha agirbasar”(Sahavi, el-Mekasidu´l-hasane, 1/555.)hadisi de konuylailgili bir referanstir. Ayni sekilde Ebu Hureyre, Enes b. Malik, EbuSaid el-Hudri ve Abdullah b. Abbas (r. anhum) Peygamber Efendimizinsöyle buyurdugunu rivayet etmislerdir: “Kalbinde arpa tanesi kadariman olan kisi, cehennemden cikar”(Buhari, “İman”, 33). Baskabir rivayette “zerre kadar” denilmistir. Bu veriler, imanin artipeksildigini göstermektedir.

İmam Maturidi yolundagidenlerin bu konudaki görüsü ise, iman tasdikten ibaret olupartma ve eksilmeyi kabul etmez seklindedir. Konuyla ilgili olarak“İmanlarina iman katsin diye” seklindeki ayette söz konusuedilen durum, sahabeyle ilgilidir. Cünkü Kur´an her an iyiyor veindikce ona iman ediyorlardi. Bu ikinci tasdiklerine de inen ayet,ondan öncekine nazaran ziyadelik sagliyordu. Ayetin Maturidileregöre böyle bir anlam ilgisi yoktur. Cünkü vahiy kesilmistir.“İnananlar ancak o kimselerdir ki, her ne zaman Allah´tan sözedilse kalpleri korkuyla titrer ve kendilerine her ne zaman O´nunayetleri ulastirilsa inanclari güclenir (artar) ve Rabblerine güvenbeslerler” ayetinin anlami ise, burada anlatilanlar, mü´minlerinsifatidir. Mü´minler Allah´a kulluk konusunda birbirinden farkliolup, iman hususunda aynidirlar. “İmanlarini arttirir” sözündenkastedilen ´yakin´ anlamidir. Ebubekir (r.a.) hadisinde ise, onunsevap alaninda bütün ümmetten ileride olduguna isaret vardir.Cünkü o iman konusunda ümmetin önüne gecmistir.

Nitekim Hz.Peygamber(s.a.), “Hayra yol gösteren onu yapan gibidir”demistir. Öte yandan “Kalbinde arpa tanesi kadar iman olan kisicehennemden cikar” mealindeki hadis, bazi rivayetlerde gecen“kalbinde iman olan cehennemden cikar” seklinde gelen rivayetlerdogrultusunda yorumlamak gerekir.(Bahru´l-Kelam Ebu´l-Muinen-Nesefi Sf. 67.68/Doc. Dr. Ramazan Bicer)
</teceddüd-iemsali>
 

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,677
İMANIN ARTMASI-EKSİLMESİ

İman, inanilmasigereken hususlar, yani iman esaslari bakimindan artmaz ve eksilmez.Bir kimse inanilmasi gereken ilkelerin bütününe inanip tasdiketmedikce mü´min sayilmaz. Bu konuda bilginle, cahil, kadinla erkekarasinda bir fark yoktur.

İman güclü veyazayif olma bakimindan farklilik gösterebilir. Cünkü kiminin imanigüclü, kimininki zayif olabilir. Sadece isitme veya görmeye dayaliinanma olabilecegi gibi, yasayarak ve gönülden duyarak inanma daolabilir. Nitekim Hz. İbrahim, inancini pekistirmek icin Allah´inölüleri nasil diriltecegini anlamak istemis, “İnanmadinmi?” sorusuna, “İnandim,fakat (gözümle de görerek) kalbim tam yatissin diye..”(Bakara,2/260) cevabini vermistir. Burada, onun imaninin, diriltmeyi gözlegörünce daha da güclenecegi aciktir.

Kur´an-i Kerim´incesitli ayetlerinde imanin artabilecegi ifade edilir:
“İman edenlere gelince (her inen sure) onlarinimanini artirmistir.”(Tevbe,9/124)

“İmanlarini bir kat daha artirmalari icin,inananlarin kalplerine huzur indiren O´dur.”(Fetih,48/4)

“Gercekten iman edenler, o kimselerdir ki, Allahanildiginda kalpleri ürperir. Allah´in ayetleri kendilerineokundugu zaman bu onlarin imanini artirir.”(Enfal,8/2)

Bu ayetler ve Hz. Peygamber (s.a.)´in yukarida zikrettigimizAmmar İbn Yasir´in imaniyla ilgili hadis ve benzerleri imaninkalpte yerlesme gücünün farkli olabileceginigösterir.(Delilleriyle İslam İlmihali Sf. 103/Prof. Dr. HamdiDöndüren)

İmanin Artip Eksilmesi

İmani, kalbin vebenligin onayladigi ve baglandigi bir durum olarak kabul ettigimizde,bu baglilik ve onayin güclenmesi ve zayiflamasi yönünden de birartis ve eksilmesi elbette mümkündür. Münafik karakterlikimselerde imanin azaldigi ve küfre yaklastigi görülür. Gercekmü´minlerde ise imanin artisi ve bagliligin güclenmesi,olgunlasmasi göze carpar. Kur´an´da bunu acikca görebiliriz: “Birsure indirildigi zaman, münafiklar arasinda ´bu sure, hanginizinimanini artirdi?´diyenler vardir. İste o sure iman edenlerinimanini artirmistir ve bunu birbirlerine müjdelerler.”(9/Tevbe,124); “Onlara bazi kimseler, ´insanlar size karsi birlestiler,onlardan korkun.´demislerdi de bu, onlarin imanini artirmis ve Allahbize yeter, O, ne güzel vekildir.´demislerdi.”(3/Ali İmran,173); “Ve bu, onlarin ancak imanlarini ve teslimiyetleriniartirdi.”(33/Ahzab, 22);

“Mü´mimler o kimselerdir ki, Allahanildigi zaman yürekleri ürperir, kendilerine Allah´in ayetleriokundugu zaman bu, imanlarini artirir.”(8/Enfal, 2); “Kitabverilmis olanlar iyice inansin, iman edenlerin imaniniartirsin.”74/Mudessir, 31); “Allah onlarin hidayetini artirmis veonlara takvalarini vermistir.”(47/Muhammed, 17); “Allah, onlarinküfürleri dolayisiyla lanetlemistir. Bu sebeble cok azinanirlar.”(4/Nisa, 46).

İman muhteva (icerik)yönünden ise, yani iman edilmesi gereken hususlara parca parcapeyderpey inanma gibi bir artis veya bunda bir azalma kabul etmez.Cünkü dogru iman, ancak tam teslimiyet ve bütünüyle kabuletmekle gecerli olur. Kismi iman, kismi küfür demektir. Birkisimini inkar da tamamini inkar gibidir. İman edilmesi gerekenunsurlar birbirine bagli bir bütündür. Dolayisiyla ya tam iman, yada küfür var demektir. Küfrün az veya cok olmasi küfür olmasinidegistirmez. “Siz Kitab´in bir kismina inanip bir kismini küfr(inkar) mi ediyorsunuz? Sizden böyle yapanin cezasi, dünyahayatinda zilet, kiyamet gününde azabin en siddetlisineugratilmaktir.”(2/Bakara, 85) Hosuna giden seylere iman eden,hoslanmadigi ve zor gelen seyleri inkar eden, ancak arzularini ilahedinen menfaatperest kimsedir.(Müslümanin Akaidi Sf. 516.517/Ahmed Kalkan)

İMAN ARTAR VEYA EKSİLİR Mİ?

Ehli sünnetin üc mezhebimamina (r.a.), bu üc mezhebe tabi olan ilim adamlarina ve bütünkelam ve hadis alimlerine göre iman, ziyade ve noksan olabilir.Örnegin: Resulullah (s.a.v.) Efendimizin ve Ebu Bekir EsSiddik(r.a.)´nun imani herhangi bir müminin imani ilekiyaslanamayacak kadar fazla ve kuvvetlidir, imanin kemal vefazlaliginda, amel ve ibadetin coklugu ve yüce mevlaya tam ve kamilmanada inkiyad ve teslimiyetin etkisi büyüktür. Bu ana unsurlarinnoksan ve zafiyeti ise, imana zafiyet etkisi büyüktür. Buna dairbir cok ayetin zahiren delalet ettigi aciktir

İmam Ebu Hanife (r.a.)ve ona tabi olanlara göre iman kalbi bir tasdik olmasi itibariylafazlalik ve noksanlik kabul etmez, imam (r.a.) ´Fikhul Ekber´adindaki eserinde söyle diyor: Sema ehlinin (meleklerin) veyerdekilerin imani artmaz ve noksan da olmaz. Kesin inanc bakimindanfazlalik ve eksiklik vardir, iman ve tevhid bakimindan esit olanmüminler, amel bakimindan birbirlerinden farklidirlar. Bu konuhakkinda ayetler tevil edilir.

İmam Fahreddin Er Razi(r.a.) ve bir cok kelam alimleri diyorlar ki:

“Bu konu hakkinda vakiolan ihtilaflar sadece sözdedir. Zira iman ziyade ve noksanligikabul etmez diyenler -ki, bunlar Ebu Hanife ve etbaidir- hakiki imanikast ederler. İman ziyade ve noksanligi kabul eder diyenler -ki ücmezheb imami ve onlarin vasileridir- imanin semerelerini, parlayannurunu ve kalbe verdigi aydinligi kast ederler. Bu itibarla imanintaatle artmasinda ve günah islemekle eksilmesinde süphe yoktur.”(ElMilel vel Nihel, 1263.)

İmam Gazali (r.a.) imankonusunda söyle diyor: “Eger dense ki selef ulemasi imanin eksikveya fazla olmadiginda ittifak etmistir. İbadetle fazlalasmadigigibi günah islemekle de azalmaz, iman tasdikten ibarettir hükmükabul edildigi takdirde, tasdikte eksiklik ve fazlalik tasavvuredilmez.

Buna cevaben derim ki:Selef seriat sahibini, Resulullahi gören adil insanlardir. Onlarinsözlerinden hicbir ehli iman dönmez, onlar neyi söylemislersedogru ve haktir. Ancak ihtilaf, selefin sözünü anlamaktan meydanagelmektedir. O söz de: Salih amel, imanin bir parcasi ve varligininrükünlerinden olmadigina dair delil vardir. Salih amelin, imanesasina eklenen bir fazlalik oldugu muhakkaktir. Bu fazlalik varoldugu zaman iman artar, olmadigi takdirde de eksik olur. Artan davardir, eksilen de vardir. Kendi nefsinde bir seyin artmadigi damuhakkaktir.

Binaenaleyh insan gövdesinin üzerindeki basiyla artardenilmez. Ancak sakaliyla ve sismanligiyla artar denilebilir. Namazrükü ve sucutla artar demek dogru olmaz. Ancak namaz, adab vesünnetlerle artar, iste selef alimlerinin bu hükmü salihamellerden evvel imanin varligini acikca belirtmektedir, iman varolduktan sonra, salih amellerle artar ve tersiyle de eksilir.”(İhya.Cilt: 1, Sf: 559. (Arabca nusha) Cilt: 1, Sf: 90, Misir-1312.)

Yukaridan beri yaptigimiz alintilardan ve mevcut naslardan anlasiliyor ki: İman, kalbin kesinve süphesiz derecede yanliz tasdikinden ibarettir. Bununla beraber,Allah Teala´ya devamli ibadet ve itaat eden, zuhd ve takva sahibibir kimse ile, o yüce yaraticiya isyan eden, nefsinin ve seytaninesiri olan fasik ve facirin imanlarinda-ki temizlik ve kuvvet,elbette ki ayni derecede degildir-, iman gibi büyük varligimuhafaza etmek icin, Allah Teala´nin emirlerine simsiki bir sekildebaglanmak, yasaklardan kesinlikle sakinmak lazimdir. Zira ulema vemuhaddislerin bir coklarina göre; salih ameller kamil imanin birparcasidir. Her ne kadar dini bir emri tembellik ederek terk edenkimse dinden ve imandan cikmiyor ise de, imanin kemalini kaybeder,onu tehlikeye atmis olur. Allah Teala bizleri salih amel isleyen,günahlardan sakinan, kamil imana sahip olan kullarindan eylesin.Amin.(Ehli Sünnet Akidesi Sf. 51-52/Mehmet Caglayan)

 

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,677
İmanin artmasi –eksilmesi

Fikih, hadis ve kelam alimlerinden cumhurunun mezhebi, <iman, ile="" ve="" icradir="" organlarla="" ileikrar="" dil="" tasdik,="" kalb="">, (tasdikun bi´l-cenan, ikrarunbi´l-lisan ve amelun bi´l-erkan), seklinde tarif ettiklerinden, Müellif Ömer Nesefi, bunu redde isaret ederek dedi ki:</iman,>
<amel ve="" <="" itibariyla="" taatleresas="" strong="">
(gün begün, anbean) artis gösterir. Halbuki iman ne artar ne de eksilir>
</amel>


Burada iki husus söz konusudur:
1.Ameller iman (ve akidekavramin)´a dahil degildir. Cünkü yukarida da gectigi gibi imaninhakikati ve mahiyeti tasdiktir. Bunun diger sebebleri de sunlardir:

a)Kur´an´da vehadislerde amel imanin üzerine atfedilmistir. Misal: “İman edenve iyi amel isleyen kimseleri Cennetlerimize koruz”(Nisa, 4/57).Atif, matuf ile matufun aleyhin baska baska olmalarini ve birininöbürüne dahil olmamasini gerektirir. Bu husus kesindir.

b)İman, amelin sihhatinin sarti kilinmistir. Misal: “Kim imanli oldugu halde iyiameller islerse zulme ugramaktan ve hakkinin yenmesindenkorkmaz”(Taha, 20/112); Enbiya, 21/94). Mesrut sarta dahil degildir. Zira bir seyin, kendisinin sarti olmasi imkansizdir.(Şartla mesrut arasinda bir ayrilik ve gayrilik vardir). Bu husus dakat´idir.

c)Amellerden bazilariniterkedenlerin imanlarinin mevcut oldugundan bahsedilmistir. Misal:“Eger müminlerde iki grup birbirleriyle cenk yaparsa...”(Hucurat,49/9). Yukarda da gectigi gibi, rüknü ve temel unsuru olmadan birsey gerceklesmez, var olmaz. Bu da kesindir. (Birbirini öldürenleremümin denildigine göre, haram olan adam öldürme fiili insanimümin olmaktan cikarmamaktadir, demektir).

Asikardir ki, bütün bu izahlar,
<amel mümin="" ve="" imanin="" denilmez="" terkedene="" Bunlari="" mahiyetininsartidir.="" hakikatinin="" taat,="">, diyenlere karsidelil olmak üzere ileri sürülebilir. Nitekim Mutezilenin (veHaricilerin) görüsü budur. <amel ve="" imanin="" hakikatinin="" taat,="" cikmaz="" disina="" vemahiyetinin="" terkeden="" taati="" Ameli="" sartidir.="" kamilolmasinin="" tam="">, görüsünde ve mezhebinde olanlaricin yukaridaki izahlar delil diye öne sürülemez. Ameli, kamilimanin sarti olarak gören de İmam Şafii´dir. Mutezilenintutundugu deliller; cevaplariyla birlikte daha evvel gecmisti.</amel></amel>

2.İmanin hakikati vemahiyeti ne artar ne de eksilir. Nitekim daha evvel de gectigi gibi,
<iman, bir="" ve="" tasdiktir="" kalbi="" ulasan="" kabullenme)haddine="" egerek="" boyun="" (kesinlik="" iz´an="" cezm="">. Bu manadaki imanda fazlalikve eksiklik tasavvur edilemez. Hatta, imanin hakikatini elde eden birkimse, ister ibadet ve taat islesin, isterse günah islesinmüsavidir, tasdiki hali üzere bakidir, esas itibariyla bu tasdiktebir degisiklik olmaz.
</iman,>

(“Allah´in ayetleriokundugu zaman onlarin imanlari artar.”(Enfal, 8/2) mealinde olupda) imanin ziyadelesecegine delalet eden ayetler, Ebu Hanife(r.a.)´nin zikrettigi manaya hamlolunur, te´vil edilir. Şöyle ki:Sahabe Hz. Peygamber(s.a.)´e ve Kur´an´a esas itibariyla icmalen(toptan) iman etmisti. Sonra farz olan bir hükmün gelisini digerbir farz takib etmekte, onlar da bu farza özel olarak inanmaktaidiler. (İcmalen anlatilan bir husus tafsil edilince, teferruatainanmak suretiyle imanlari fazlalasmakta idi).

Ebu Hanife özetledemek ister ki, iman edilmesi farz olan hususlar arttikca iman daartar. Bu ise, Peygamber (s.a.)´in asrindan baska bir zaman icindüsünülemez. Fakat bu tartisilabilir bir konudur. Cünküfarzlarin tafsilatina (peyder pey) vakif olmak, Peygamber (s.a.)´inasrindan baska zamanlar icin de mümkündür. İcmalen ve özetolarak bilinene icmalen, tafsilatli olarak bilinene tafsilatli olarakiman etmek farzdir. Asikardir ki, tafsilatli olan iman (icmaliolandan) daha fazla ve hatta daha da mükemmeldir. <İcmali iman,tasdik derecesinden asagi düsmez>, demeleri, imanin asli ilemuttasif olma itibariyladir.

(İmanin artacaginadelalet eden ayetler hakkinda söyle de) denilmistir: İmanda sabitve daim olma her an iman üzerine ziyadeliktir. Bu sözün de özetisudur: Zamanin artmasiyla iman da artar. Cünkü iman arazdir, ancakemsalinin yenilenmesi suretiyle baki ve daimi olur. (Zira bir araziki zamanda baki olmaz).

Bu da tartisilabilir birkonudur. Zira bir sey yok olduktan sonra onun dengi olan diger birseyin vucuda gelmesi, o seyde bir ziyadelik va fazlalik sayilmaz.Cismin siyahligi örneginde durum budur.

Şöyle de denilmistir:İmanin artmasi meyvesinnin, nurundaki parlakligin ve kalb icindekiisigin ziyadelesmesi manasina gelir. Şüphesiz ki (bu manada iman)amellerle artar ve günahla eksilir.
<amel imandandir="">,kanaatinda olanlara göre, imanin fazlalik ve eksiklik kabul edecegiaciktir. Bundan dolayi, imanin artmasi ve eksilmesi meselesi, amel vetaatin imandan bir parca olup olmadigi konusunun bir dalidir,denilmistir.
</amel>

Muhakkiklerden biri (olanAdudiddin İci)´nin kanaatina göre,
<tasdikin ve="" etmez="" kabul="" eksiklik="" fazlalik="" vemahiyeti="" hakikati="">, kaidesi kabul veteslim edilemez. Aksine tasdik, kuvvet ve za´f yönünden degisiklikgösterir. Zira kesinlikle bilinmektedir ki, Peygamber (s.a.)´in(Allah, melekleri...) tasdiki, ümmetten birinin tasdiki gibi degildir. Bundan dolayi (Hz. İbrahim, “Rabbim, ölüyü nasildirilttigini bana göster”, deyince Hakk Teala <yoksa İbrahim="" ya="" musun,="" imanetmiyor="">, demis iste o zaman) İbrahim (a.s.)<evet iman="" istiyorum="" bunu="" diye="" olsun,="" tatmin="" kalbim="" ama="" ettim,="">(Bk. Bakara, 2/260) demisti. (Ömer Nesefi Akaid Şerhi Taftazani Sf.280-282/Prof. Dr. Süleyman Uludag)
</evet></yoksa></tasdikin>

İmanin ziyade ve noksan olamayacagini bilmek gerektir

Ziyade veya noksanlik fiilerde olur. İmanda ziyade veya noksan tasavvur olunamaz. Zira,eksik veya ziyade mahlukta caizdir. Eger caiz görüyorsa imaninmahluk olmasi gerekir ki büyük tehlikedir.

Kur´an-i Kerim´deki
<ziyade> lafzini müfessirler yakin ile tefsir etmislerdir. Birde o, ilk devirde olan bir hadisedir. Cünkü Kur´an ayetleri naziloldukca birer birer, hepsine ayri ayri inanilmaktaydi. Onun icinherkesin imani da artmaktaydi. Fakat, elhamdulillah simdi Kur´an´dannazil olacak birsey kalmadi. Kur´an tamam oldu. Bundan sonra, imandaartacak birsey kalmadigina göre mü´minin yakini artar ve yakiniarttikca da iman, kesb-i kuvvet eder. </ziyade>

İmanin artmasinibekasiyla da tefsir edenler olmustur. Hanefi ulemasindan hic kimse,iman artar veya eksilir dememislerdir.

Kur´an mahluk degildirki bazan artsin ve bazan da eksilsin. İman da öyle degil mi?
Binaenaleyh, Kur´andakiayetleri kendi reyi ile tefsir edenler helaka giderler. Her yuvarlagiceviz sanmak cok abestir. Zerre miktari imani olanin Cehennemdencikacagina dair varid olan haberlere karsi demisler ki iman
<lailahe illallah=""></lailahe>
dan ibarettir. Bu, degismez bir kanundur. Baksaniza, <lailahe bir="" ve="" illallah="" gelir="" agir="" tevhid="" kelime-i="" konsa="" gözüne="" dediger="" gökler="" yerler="" gözüne,="" terazinin="" kelimesi=""> buyurulmustur.

Yine, CehennemdenPeygamberlerimizin sefaatiyla, (la ilahe illallah) diyen herkescikacaktir.
</lailahe>
Eger, imanda amel sartolsa amelsizlerin Cehennemde ebedi kalmalari lazim gelir. Bugün –dünde öyledir-- amelleri tam olan kac müslüman bulmak mümkündür?

İmanda, insallah demekcaiz degildir. İnsallah diyenlerin kasti baskadir. Son nefesteki halmechuldur. Buna binaen demis olmalari muhtemeldir.

İman, ziyade veya noksanolur demek de caiz degildir. Eger iman mahluktur derse küfürdür.
Ebu Hureyre (R.A.)´denvaki rivayette, söyle buyurulmaktadir:

"Bir takim insanlar gelip ResulullahEfendimiz´den imanin ziyade veya noksan olup – olmayacaginisordular; Resul-i Ekrem Hazretleri de: Ziyade veya noksan küfürdür.İman, ziyade veya noksan olmaz buyurdular"

Ömer b. Abdulaziz hutbesinde: Eger,iman ziyade veya noksan olsaydi Cenab-i Peygamber mirac gecesinde ummetine emrolunan elli vaktin bes vakte tahfifini istemezdi. Alti ay orucu bir olsun demezdi.
Binaenaleyh, iman artmaz ve eksilmez. (Ehli Sünnet Akaidi Sf. 76-78/Mehmed Zahid Kotku)










































 

Son mesajlar