Dini Terimler Sözlüğü 26 Ü Harfi

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
ÜCRET nedir? ne demektir?

Bir iş, hizmet, bir şeyden faydalanma veya satılan bir şey karşılığında verilen para veya
mal, karşılık.

Âyet-i kerîmede meâlen buyruldu ki:

Ey kavmim! Peygamberliği tebliğ işinden dolayı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak Allah'a âittir. (Hûd sûresi: 29)

Allah için gazâ edip buna ücret alan, Mûsâ aleyhisselâmın annesine benzer. O hem kendi çocuğunu emzirdi hem de ücret aldı. (Hadîs-i şerîf-Buhârî)

İşçinin ücretini teri kurumadan ödeyiniz. (Hadîs-i şerîf-Et-Tergîb vet-Terhîb)

Her san'atı ve ticâreti yapmak, maaş, ücret karşılığında mubâh olan işleri yapmak, meselâ çobanlık, bahçıvanlık yapmak, inşâatta ve hafriyâtta çalışmak ve sırtında yük taşımak tezellül (aşağılık) değildir. Peygamberler ve velîler bunları yapmışlardır. Peygamber efendimiz ücret ile çalışmış ve çalıştırmıştır. (Hâdimî)

Velîsinin izni olmadan, çocuğa iş yaptıran, ücret vermeye mecbûrdur. (Alâüddîn-i Haskefî)

Ücret ile okunan Kur'ân-ı kerîmden ölüye ve okuyana sevâb hâsıl olmaz. (Aynî, Hayreddîn-i Remlî)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
ÜLÜ'L-AZM nedir? ne demektir?

Şerîat sâhibi, yeni din getiren peygamberlerden altı tânesine ve en büyüklerine verilen ad. Bunlar; Âdem, Nûh, İbrâhim, Mûsâ, Îsâ ve Muhammed aleyhimüsselâmdır. Allahü teâlânın emir ve yasaklarını insanlara anlatırken çok sıkıntı çektikleri ve bu sıkıntılara sabr ettikleri için kendilerine bu isim verilmiştir.

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:

Peygamberlerden ülü'l-azm olanların sabrettikleri gibi sen de sabr et. Onlara azâb verilmesi için duâ etmekte acele etme. (Ahkâf sûresi: 35)

Peygamberlerin aleyhimüsselâm sayısı belli değildir. Yüz yirmi dört binden çok oldukları meşhûrdur. Bunlardan üç yüz on üç veya üç yüz on beş adedi resûldür. İçlerinden altısı daha yüksek, ülü'l-azm peygamberlerdir. (Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî)

Peygamberlik makâmı dört derecedir. Birincisi nebîler (kendilerine din gönderilmeyen peygamberler), ikincisi resûller (din gönderilen peygamberler), üçüncüsü ülü'l-azm peygamberlerdir. Dördüncü derece hâtem-ül-enbiyâ olmak yâni son olarak gelmek derecesidir. Bu en yüksek derece Muhammed aleyhisselâma mahsûstur. (Ali bin Emrullah)

Allahü teâlâ her bin senede bir ülü'l-azm peygamber göndermiş ve o insanların buna uymalarını emr buyurmuştur. Allahü teâlâ her yüz sene başında bu ümmetin âlimleri arasında bir müceddid, yenileyici, kuvvetlendirici seçerek, bununla İslâmiyet'i tâzeler. Hele bin sene geçince, geçmiş ümmetlerde ülü'l-azm bir peygamber gönderdiği ve onun işini bir nebiye bırakmadığı gibi, bu ümmete de tam bilgili bir âlim, ârif seçer. Bu zât geçmiş ümmetlerdeki, ülü'l-azm peygamberlerin işini yapar. (İmâm-ı Rabbânî)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
ÜMMET nedir? ne demektir?

Topluluk, cemâat. Bir peygambere inanan tâbi olan insanlar. Bir dîne bağlı topluluğun tamâmı.

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:

(İbrâhim aleyhisselâmı dünyâda hayırlı, âhirette sâlihlerden) kıldığımız gibi, ey müslümanlar sizi (de) seçkin ve hayırlı bir ümmet kıldık ki, kıyâmet gününde peygamberlerin ümmetlerine vahyi tebliğ ettiklerine şâhidler olasınız, Peygamber de sizin adâletiniz üzerine şâhid ola. (Bekara sûresi: 143)

Siz ümmetlerin en iyisi oldunuz. İnsanların iyiliği için yaratıldınız. İyilik yapılmasını emreder, kötülükten nehyedersiniz. (Âl-i İmrân sûresi: 110)

Ümmetimin âlimleri İsrâiloğullarının peygamberi gibidir. (Hadîs-i şerîf-Mektûbât-ı Rabbânî)

Ümmetimden büyük günâh işleyenlere şefâat edeceğim. (Hadîs-i şerîf-Müsned-i ibni Hanbel

Ümmetimden Ehl-i beytimi sevenlere şefâat edeceğim. (Hadîs-i şerîf-Hatîb-i Bağdâdî)

Peygamberler (aleyhimüsselâm) ümmetlerini Allahü teâlâya çağırmak, azgın, yanlış yoldan, doğru seâdet yoluna çekmek için gönderilmişlerdir. (Seyyid Abdühakîm Arvâsî)

Âhirette azâblardan kurtulmak, ancak Muhammed aleyhisselâma tâbi olmaya bağlıdır. O'nun ümmeti olan müslümanlar, O'na tâbi oldukları için bütün insanların hayırlısı ve en iyileri oldu. Cennet'e gireceklerin çoğu bunlar oldu ve Cennet'e herkesten önce gireceklerdir. (İmâm-ı Rabbânî)

Oğlum! Şimdi o zamandayız ki, geçmiş ümmetlerde böyle çok karanlık zaman gelince, büyük bir peygamber gönderilerek yeni bir din kurulurdu. Bu ümmet, ümmetlerin en iyisi olduğu için ve bu ümmetin Peygamberi, peygamberlerin sonuncusu olduğu için bunların âlimlerine, İsrâiloğullarının peygamberlerinin mertebesi verilmiştir. Peygamberlerin vazîfeleri bu âlimlere yaptırılmaktadır. (İmâm-ı Rabbânî)

Niçin kılmazsın farz u sünneti,
Değil misin Muhammed'in ümmeti
Anmaz mısın, Cehennem'i, Cennet'i
Îmân sâhibi kul böyle mi olur?
(M. Sıddîk Gümüş)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Ümmet-i İcâbet nedir? ne demektir?

Kendilerine gönderilen peygamberin dâvetini kabûl edip, ona inanan ve tâbi olan kimseler.

Muhammed aleyhisselâmın ümmeti, son sınıf talebesi gibi olduğundan, insanları dünyâda ve âhirette kurtuluşa götüren sırların toplandığı Kur'ân-ı kerîm ile muhâtab oldular. Kur'ân-ı kerîmin indirilmesinden sonra yeryüzündeki insanların hepsinin Muhammed aleyhisselâma tâbi olmaları emredildi. O'nun dâvetini kabûl edenler ümmet-i icâbet, kabûl etmeyenler ümmet-i dâvettirler. (Muhyiddîn-i Arabî)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
ÜMM-İ VELED nedir? ne demektir?

Efendisinden (sâhibinden) çocuğu olan câriye, köle kadın.

Ümm-i veled satılamaz ve hibe olunamaz. Efendisi vefât edince âzâd (hür) olur ise de, zevce gibi vâris olamaz. Oğlu ise, mîrâsçı ve hür olur. (M. Zihni Efendi)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
ÜMM-ÜL-MÜ'MİNÎN nedir? ne demektir?

"Mü'minlerin anası" mânâsına Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem mübârek zevcelerinden her birine verilen lakab (isim).

Ümm-ül-mü'minîn Âişe vâlidemiz şöyle buyurdu: Resûlullah'ın sallallahü aleyhi ve sellem karnı hiçbir zaman yemekle doymamıştır. Bu hususta kimseye yakınmamıştır. İhtiyâc, ona zenginlikten daha iyi idi. (İslâm Âlimleri Ansiklopedisi)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
ÜVEYSÎ nedir? ne demektir?

Üstâdı, hocası olsun olmasın, hayatta veya vefât etmiş bir büyüğün rûhâniyetinden istifâde ederek, terbiye görerek yetişen, olgunlaşan kimse. Bu şekilde yetişme yoluna üveysîlik denir.

Üveysî olmak öyle yüksek bir mertebedir ki, o dereceye ulaşmak pek ender (az) olur. Veysel Karânî, Abdülhâlık Goncdüvânî, Behâüddîn-i Buhârî ve İmâm-ı Rabbânî hazretleri bu mertebeye erenlerdendir. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)

Peygamberler aleyhimüsselâm ve evliyâ vefât ettikten sonra, bunlardan yardım istemeğeâlimler câizdir, olur dedi. Tasavvuf büyükleri bunun doğru olduğunu bildirdi. Büyüklerden çoğu üveysîlik yoluyla yükseldiler. (Abdülhak-ı Dehlevî)

Behâüddîn-i Buhârî'nin üstâdı (hocası),Seyyid Emîr Külâl hazretleri idi. Fakat ayrıca Hâce Abdülhâlık Goncdüvânî'nin rûhâniyetinden istifâde ettiği için aynı zamanda üveysî idi. (İmâm-ı Rabbânî)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
ÜLFET nedir? ne demektir?

Bir topluluğun din ve dünyâ düşüncelerinde inançlarında birbirlerine uygun olmaları. Dostluk, yakınlık kurmak, kaynaşmak.

Allahü teâlâya en sevimli olanınız, ülfet edip, kendisiyle ülfet olunandır. Allahü teâlâya en sevimsiziniz de koğuculukla gezip, dostları birbirinden ayıranınızdır. (Hadîs-i şerîf-Taberânî)

Mü'min, geçim ehli olup, herkes ile iyi geçinendir. Ülfet etmeyen ve ülfet olunmayan kimsede hayır yoktur. (Hadîs-i şerîf-Taberânî)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
ÜLÜ'L-EMR nedir? ne demektir?

Emir sâhibleri. Devlet başkanı ve onun vazîfe verdiği kimseler veya İslâmiyet'in emir ve yasaklarını insanlara öğreten ve anlatan âlimler.

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:

Ey îmân edenler! Allah'a itâat edin. Peygambere ve sizden olan ülü'l-emre itâat edin... (Nisâ sûresi: 59)

Bütün mezheb imâmları; "Ülü'l-emr'in, sultânın, âmirin Allah'a isyân ve günâh olmayan emirlerine uymak vâcibdir" demişlerdir.Hattâ bir günün oruçlu geçirilmesi hakkında emir verse bu emre uymak gerekir denmektedir. (İbn-i Âbidîn ve Hâdimî)

Sultânın kendi aklı, düşüncesi ile verdiği emre itâat da elbette vâcib olmaz. Ancak emri veren zulüm, işkence yaparsa, milleti sıkıştırırsa, onun şerrinden, öldürmesinden korkan kimsenin hele kan dökücü başkanın mubahları yasaklamasına itâat etmek vâcib olur. Çünkü bir müslümanın kendini tehlikeye sokması câiz değildir. Fakat bu yasağa, harâm veya mekrûh olduğu için değil, kanını, ırzını, kurtarmak için uymaya niyet etmek lâzımdır. Ülü'l-emre itâat demek, müslüman olan âmirlerin hak üzere olan emir ve yasaklarına uymak demektir. (Abdülganî Nablüsî)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

Son mesajlar