BİRBİRİNİZE YAZIK ETMEYİN
Eşler olarak birbirimizin, ebeveynler olarak da çocuklarımızın moral dünyasını üç koldan çökertmeye çalışıyoruz ve bunun farkında değiliz.
Sebep, birbirimizin iyiliği için.
Bir yandan beyefendi;
Eşinin gün içinde onca işi arasında mükellef bir sofra hazırlamış olmasındaki başarısını,
Ayni gün evde çamaşır, bulaşık, temizlik, ütü, misafir ağırlama gibi birçok işi birden yapmış olmasındaki performansını,
Kıt kanaat eve bırakılan harçlıktan kenara para biriktirme gayretini, dudak ucuyla eline sağlık ya da boş geçmemek için sağ ol demenin dışında yüzüne karşı övmekten çekiniyor.
Sebep, şımarmasın.
Diğer taraftan hanımefendi;
Eşinin ek iş yaparak evini geçindirme çabalarını,
Çocuklarının geleceği adına, tatil bile yapmadan kendini feda edercesine yaptığı çırpınışlarını takdir etmekten, övmekten çekiniyor.
Sebep gevşemesin.
Bir başka açıdan, anneler babalar;
Çocuklarının okul, ev işleri, arkadaşlık ilişkileri gibi çeşitli konulardaki irili-ufaklı başarılarını, onların tembelliğe yeltenmemeleri için takdir etmekten uzak duruyoruz.
Sebep, performansları bozulmasın.
Bazen çocuk üstüne basa basa başarısını defalarca anlatacak olsa:
- Tamam dedik ya evladım Ne var bunda bu kadar büyütecek?
- Yeter ama, kaçtır anlatıyorsun
- Aferin dedik ya
- İyi güzel havalara uçuyorsun da, bakalım öbür sınavda ne yapacaksın. O zaman da bu başarıyı getir ki hep birlikte havalanalım. şeklinde güya, başarısıyla övünerek gerilemesini önlemek için.
Bazı ebeveynler sırf bu kuru gürültü adına, yani çocuklarını duraksatmamak ve onları rehavete sevk etmemek adına onların bekledikleri gibi onları moralize etmekte cimri davranabiliyorlar.
Sebep, sürekli başarmalarını sağlamak.
Çözüm olarak, eşlerin ve ebeveynlerin bu gibi yersiz yurtsuz kaygıları için diyeceğimiz o ki;
Dünyada, başarısı takdir edildiği için rehavete kapılan çocuk ve yetişkinin olduğunu kabul etmiyoruz.
Zira;
Tabir yerindeyse, başarının DNAsında; övüldüğü için bırakın geriye gitmeyi, duraksama isteği bile yoktur diye düşünüyoruz. Başarı, çocuğu ve yetişkini sürekli olarak yeni başarılara kanalize eden, dürten içsel bir enerji üretir.
Çocuğun, eşin ve diğer yetişkinlerin çabalarını frenleyen faktörün adı başarısızlık tır. Övülmek, takdir edilmek değildir.
Y,KURU
Eşler olarak birbirimizin, ebeveynler olarak da çocuklarımızın moral dünyasını üç koldan çökertmeye çalışıyoruz ve bunun farkında değiliz.
Sebep, birbirimizin iyiliği için.
Bir yandan beyefendi;
Eşinin gün içinde onca işi arasında mükellef bir sofra hazırlamış olmasındaki başarısını,
Ayni gün evde çamaşır, bulaşık, temizlik, ütü, misafir ağırlama gibi birçok işi birden yapmış olmasındaki performansını,
Kıt kanaat eve bırakılan harçlıktan kenara para biriktirme gayretini, dudak ucuyla eline sağlık ya da boş geçmemek için sağ ol demenin dışında yüzüne karşı övmekten çekiniyor.
Sebep, şımarmasın.
Diğer taraftan hanımefendi;
Eşinin ek iş yaparak evini geçindirme çabalarını,
Çocuklarının geleceği adına, tatil bile yapmadan kendini feda edercesine yaptığı çırpınışlarını takdir etmekten, övmekten çekiniyor.
Sebep gevşemesin.
Bir başka açıdan, anneler babalar;
Çocuklarının okul, ev işleri, arkadaşlık ilişkileri gibi çeşitli konulardaki irili-ufaklı başarılarını, onların tembelliğe yeltenmemeleri için takdir etmekten uzak duruyoruz.
Sebep, performansları bozulmasın.
Bazen çocuk üstüne basa basa başarısını defalarca anlatacak olsa:
- Tamam dedik ya evladım Ne var bunda bu kadar büyütecek?
- Yeter ama, kaçtır anlatıyorsun
- Aferin dedik ya
- İyi güzel havalara uçuyorsun da, bakalım öbür sınavda ne yapacaksın. O zaman da bu başarıyı getir ki hep birlikte havalanalım. şeklinde güya, başarısıyla övünerek gerilemesini önlemek için.
Bazı ebeveynler sırf bu kuru gürültü adına, yani çocuklarını duraksatmamak ve onları rehavete sevk etmemek adına onların bekledikleri gibi onları moralize etmekte cimri davranabiliyorlar.
Sebep, sürekli başarmalarını sağlamak.
Çözüm olarak, eşlerin ve ebeveynlerin bu gibi yersiz yurtsuz kaygıları için diyeceğimiz o ki;
Dünyada, başarısı takdir edildiği için rehavete kapılan çocuk ve yetişkinin olduğunu kabul etmiyoruz.
Zira;
Tabir yerindeyse, başarının DNAsında; övüldüğü için bırakın geriye gitmeyi, duraksama isteği bile yoktur diye düşünüyoruz. Başarı, çocuğu ve yetişkini sürekli olarak yeni başarılara kanalize eden, dürten içsel bir enerji üretir.
Çocuğun, eşin ve diğer yetişkinlerin çabalarını frenleyen faktörün adı başarısızlık tır. Övülmek, takdir edilmek değildir.
Y,KURU