İslamda evlilik ve önemi

Zümrüt

Sp Kullanıcı
30 Ocak 2017
1,175
3,304
İSLAMDA EVLİLİK VE ÖNEMİ

"Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.(Nur Suresi,32.Ayet)
Bu toplumun onları evlendirmesine yönelik bir emirdir. Ancak çoğu alimler buradaki emrin teşvik amaçlı olduğu görüşündedirler. Bunun için de Hz. Peygamberin -salât ve selâm üzerine olsun- döneminde birçok bekarın olmasını, buna rağmen evlendirilmemelerini delil göstererek "Şayet bu ayetteki emir bir zorunluluğu ifade etseydi Hz. Peygamber bu bekarları evlendirirdi" derler. Biz bu ayetteki emrin yerine getirilmesi gereken bir görev olduğu düşüncesindeyiz. Kuşkusuz devlet başkanının bekarları evlenmeye zorlaması anlamında değil. Bu görev, evlenmek isteyenlere yardım etmeyi üstlenmesi ve pratik korunma, ayrıca İslâm toplumunu fuhuştan arındırma yöntemlerinden biri olması bakımından korumalarını sağlaması anlamındadır. Hiç kuşkusuz İslâm toplumunu fuhuştan arındırmak, yerine getirilmesi zorunlu olan bir vaciptir. Vacibi yerine getirmek için gerekli olan yöntem de vaciptir.

Bununla beraber, şu noktayı da vurgulamamız gerekir: Her şeyi her yönüyle çözümleyen bir düzen olması nedeniyle İslâm, ekonomik (zorluklar) temelden çözümler, normal fertlerin, para kazanmalarını, rızıklarını elde etmelerini, devlet bütçesinden yardıma ihtiyaç duymayacak duruma gelmelerini sağlar. Ancak bazı özel durumlarda devlet bütçesinden bazı yardımlarda bulunmayı zorunlu görür. İslâm ekonomik düzeninde aslolan her ferdin kendi geliri ile kendi kendine yeterli duruma gelmesidir. İslâm ekonomi düzeni bu yardımlar esasına dayanmaz.

İslâm dininde düğün gibi şenlikler için erkeklerin ve kadınların ayrı ayrı olmak şartıyla kendi aralarında İslâm'ın yasaklamadığı şarkı, türkü ve şiir söyleyip oynamalarında bir sakınca yoktur.

Hz. Peygamber Efendimizin düğünlerini tek tek ele almak yerine hadisler ışığında düğünlerin genel bir açıklamasını yapmayı daha uygun bulduk.

İslamî usul ve kaidelere göre, israfa kaçmadan, fazla borç yükü altına girmeden; içkisiz ve gayrımeşru eğlencesiz olmak şartıyla düğün yapmak, bu mutlu güne akrabaları, komşuları, arkadaşları ve dostları davet etmek suretiyle düğün yemeği (velime) vermek, Peygamber (s.a.v.)'in teşvik ettiği sünnetlerinden ve İslam'ın güzel adetlerindendir.

Düğünler, yörelere göre değiştiği için,herkes kendi örf ve adeti doğrultusunda düğün yapar. Burada önemli olan harama yönelmemek ve İslam'ın getirdiği usul ve kaidelere aykırı hareket etmemek gerekmektedir.

Düğün Eğlencesi (Çalgı ve Müzik):
İslam dini, insanların her anını kontrol altına alarak, kendisini yaratana daha iyi kulluk edebilmesi ve şeytana karşı durabilmesi için her türlü kolaylığı sağlamıştır. Allah (c.c.), insanların şeytana kulluk etmemesi ve onun yalanlarına kanmaması için ilk yaratılıştan itibaren peygamberler ve kutsal kitaplar göndermiştir. Böylece insanlar şeytanın hilelerine ve vesveselerine karşı, Allah (c.c.)'a sığınmış ve onun taarruzlarına karşı koymuştur.

İnsanı her anından hesaba çekecek olan Allah (c.c.), yediklerinden içtiklerine; giydiklerinden çıkardıklarına; kazandıklarından harcadıklarına; gülmesinden ağlamasına; oturmasından kalkmasına; evlenmesinden boşanmasına kadar her konuda onun nasıl hareket etmesi gerektiğini açıklamıştır. Düğün konusunda da gerekli ölçüler konulmuş ve bu ölçülere uyulması istenmiştir. Zaten insanlar, ahiret günü her şeyden hesaba çekilecektir. Allah (c.c.) bir ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor: "Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden hesaba çekileceksiniz."(1)

KUR'AN ve SÜNNET IŞIĞINDA EVLİLİK ve MAHREMİYETLERİ

Yeni bir hayatın başlangıcı olan evliliğe, eğlence ve törenle neşe ve sevinç içinde girmek dünyanın her yanında yapıla gelen bir adettir.

İslam dini de yeni evlilerin bu mutluluğunu diğer müslümanlarla paylaşmalarını tavsiye etmiş ve bunun için gerekli olan kural ve kaideleri belirlemiştir. Bu konuda Rasulullah (s.a.v.) ve onun ashabının uygulamaları bizlere yol göstermektedir. Bununla ilgili delilleri Peygamber (s.a.v.)'in hadisleri aracılığıyla şöyle sıralayabiliriz:
"Nikâhı ilan edin, onu mescidlerde kıyın ve üzerine def çalın"(2)
"(Nikâhta) haramla helali ayıran fark def ve sestir."(3)

"Yetim kalan bir kız ensardan biriyle evlendirildi. Hz. Âişe de düğüne katılanlardandı. Gelini götürüp dönünce Rasulullah (s.a.v.) sordu: "Ey Âişe! Gelinle birlikte def çalıp şarkı söyleyecek bir cariye gönderdiniz mi?" Hz. Âişe ise: "Cariye ne diyecek?" diye sorunca, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: "Ensar gazeli seven bir kavimdir. Onlara şöyle deseydiniz: Size geldik, size geldik. Allah (c.c.) size de bize de hayat versin. Kızıl altın olmasaydı, badiyenize konaklamazdı. San buğday olmasaydı bakireleriniz semirmezdi."(4)

Rubeyye binti Muavviz (r.a.) şöyle anlatıyor: Ben evlendiğim zaman, Rasulullah (s.a.v.) geldi ve yatağımın üzerine oturdu. Bu sırada cariyelerimiz def çalıp, Bedir günü şehit düşen atalarımız hakkında mersiyeler söylemeye başladılar. İçlerinden birisi; " Aramızda yarın olacakları bilen Peygamber var" manasında bir mısra okudu.Bunun ü-zerine Hz. Peygamber (s.a.v.); Böyle deme! Söylemekte olduğun diğer şeyleri söyle" dedi.(5) İbn Ma'ce'nin rivayetinde şöyledir: "Hayır, bunu söylemeyiniz. Çünkü yarın olacakları bilen Allah (c.c.)'dır."(6)

EVLİLİK VE HÜKÜMLERİ

Yukarıdaki hadisler bize, def çalmanın ve bazı şarkıları söylemenin caiz olduğunu göstermektedir.

Peygamber (s.a.v.) sadece düğünlerde değil, bazı bayram ve sportif gösterilerde de eğlenceye müsamaha gösterdiği bilinmektedir.

Hz. Âişe anlatıyor: "Bir gün Rasulullah (s.a.v.) yanıma girdi. Yanımda iki de cariye vardı. Buas günü şarkısını söylüyorlardı. Rasulullah (s.a.v.) yatağa uzandı ve yüzünü öbür tarafa çevirdi. Bu arada babam Ebu Bekir (r.a.) de yanımıza girdi ve beni azarlayarak: "Rasulullah (s.a.v.)'in yanında şeytan çalgısını mı çalıyorsunuz?" dedi. Rasulullah (s.a.v.) ona dönerek: "Onları bırak" dedi. Başka bir rivayette de Peygamber (s.a.v.)'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ey Ebu Bekir! Her toplumun bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır. "(7)

Yine Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor: "Ben mescidde oynayan Habeşlileri seyrederken Rasulullah (s.a.v.) beni ridasıyla örttüğünü hatırlıyorum. Bu hal, ben seyretmekten usanıncaya kadar devam etti. Benim gibi genç yaşında bir kızın eğlenceye ne kadar düşkün olacağını varın siz takdir edin."(8)
Bu hadisler, şarkı söylemenin caiz olduğunu göstermektedir. Burada önemli nokta, şarkı sözlerinin insanı isyana, harama sevketmemesi ve sözlerin isyan ifadeleri olmamasıdır.
Sonuç olarak, Peygamber (s.a.v.), düğünlerde, bayramlarda ve bir takım merasimlerde def çalındığını ve şarkı söylendiğini duymuş ve buna engel olmamıştır. Yukarıda zikrettiğimiz deliller, fuhşa, taşkınlığa, içkiye sebebiyet vermemek ve şarkının sözlerinde isyan, kadın, içki tasvirleri veya mümini kötüleyen ifadeler taşımaması şartıyla mübahtır.Fakat gerek şarkı ve gerekse müzik,dinleyicilerin cinsel arzularını tahrik ediyorsa yasaktır.

1- Tekâsür 8
2- Tirmizî, Nikâh 6
3- Tirmizî, Nikâh 6; Nesâî, Nikâh 72
4- İbn Ma'ce, Nikâh 21; A. ibn Hanbel, İV/78
5- Tirmizî, Nikâh 6; İbn Ma'ce, Nikâh 21
6- Buharî,. Tefsir-i Sûre-i Ra'd 1; İbn Ma'ce, Nikâh 21
7- Buharî, îdeyn 3; îbn Ma'ce, Nikâh
8- Buharî, Salât 69, îydeyn 2, 3, 25, Cihad 81, Menâkıb 15, Fezâilu'l-Ashab 46, Nikâh 82, 114; Müslim, îydeyn 18; Nesâî, îydeyn 35
 

Son mesajlar