Edebali ve Osman Gazi
Zamanında Ahi teşkilatının reisi olan Karamanlı Şeyh Edebali (ö.726/1326 - Bilecik), Şamda yüksek dinî ilimleri tahsil etmiş ve memlekete dönünce Bilecik (yahut Söğüt) civarında açtığı bir zaviyede halkı irşada başlamıştı. Rüya tabirini de iyi bilirdi. Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Gazi ise (ö.724/1324 - Bursa), birçok kimsenin uğrak yeri olan, fakir fukaranın ihtiyacının karşılandığı bu tekkeyi zaman zaman ziyaret eder, çeşitli konularda Edebali Hazretlerinin irşad ve görüşlerinden istifade ederdi.
Osman Gazi, Edebalinin misafiri olarak dergâhta kaldığı gecenin birinde şöyle bir rüya görmüş: Şeyh Edebalinin koynundan çıkan bir ay, gelip kendi koynuna girer. Hemen göbeğinden bir ağaç biter, büyüyerek dünyayı kaplar. Gölgesinde birçok dağlar görülür. O dağların dibinden pınarlar çıkıp akarsuya dönüşür. Bu sulardan kimi bağ-bahçe sular, kimi çeşmeler akıtır...
Ertesi gün rüyasını anlatan Osman Gaziye Edebali şöyle demiş: Ey Osman Gazi, sana müjdeler olsun! Yüce ALLAH sana ve nesline sultanlık verir ve bütün âlem, evladının himaye gölgesinde olur. Mübarek olsun. Benim kızım Malhan da senin helalin oldu. Bu müjdeyi verdikten sonra kızını Osman Gaziye nikahladı. (Kızın diğer adı Rabia yahut Bâlâ Hatundur.)
Bu sırada Edebalinin müritlerinden Turud (Turgud) adlı bir derviş de hazır bulunmuştu. O dedi ki: Ey Osman Gazi! Yüce ALLAH sana padişahlık verdi, bize de şükrâne (bir hediye) gerek. Osman Gazi: Padişah olduğum zaman sana bir şehir vereyim.. deyince derviş: Şehirden vazgeçtik, bize şu köyceğiz yeter. dedi. Osman Gazi bu isteği kabul etti. Derviş bunun üzerine: Bize şimdi yazılı bir belge ver. deyince Osman Gazi: Ben yazı yazmasını bilmem. Atadan kalma bir kılıcım ve maşrapam var. Bunları nişan olarak sana vereyim. dedi ve onları dervişe bıraktı.
Edebali hazretleri, yüz yirmi yıldan fazla yaşamış, biri gençliğinde, diğeri ihtiyarlığında iki hanım almış; ilk hanımından olan kızını Osman Gaziye vermiştir. Aşık Paşazâde der ki: Bu hikâyeyi Sultan Muradın babası Sultan Mehmet Çelebi zamanında Edebali oğlu Mahmud Paşadan işittim. Mahmud Paşa, yüz yaşından fazla yaşamış idi.
Aşık Paşazâde, Osmanoğullarının Tarihi (haz. Kemal Yavuz - Yekta Saraç, İstanbul 2003), s.57-59; Mehmed Neşri, Kitab-ı Cihannüma (Ankara 1987), 1/81-85; İ. Hakkı Uzun Çarşılı, Osmanlı Tarihi (Ankara 1988), 1/105, 560.
Zamanında Ahi teşkilatının reisi olan Karamanlı Şeyh Edebali (ö.726/1326 - Bilecik), Şamda yüksek dinî ilimleri tahsil etmiş ve memlekete dönünce Bilecik (yahut Söğüt) civarında açtığı bir zaviyede halkı irşada başlamıştı. Rüya tabirini de iyi bilirdi. Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Gazi ise (ö.724/1324 - Bursa), birçok kimsenin uğrak yeri olan, fakir fukaranın ihtiyacının karşılandığı bu tekkeyi zaman zaman ziyaret eder, çeşitli konularda Edebali Hazretlerinin irşad ve görüşlerinden istifade ederdi.
Osman Gazi, Edebalinin misafiri olarak dergâhta kaldığı gecenin birinde şöyle bir rüya görmüş: Şeyh Edebalinin koynundan çıkan bir ay, gelip kendi koynuna girer. Hemen göbeğinden bir ağaç biter, büyüyerek dünyayı kaplar. Gölgesinde birçok dağlar görülür. O dağların dibinden pınarlar çıkıp akarsuya dönüşür. Bu sulardan kimi bağ-bahçe sular, kimi çeşmeler akıtır...
Ertesi gün rüyasını anlatan Osman Gaziye Edebali şöyle demiş: Ey Osman Gazi, sana müjdeler olsun! Yüce ALLAH sana ve nesline sultanlık verir ve bütün âlem, evladının himaye gölgesinde olur. Mübarek olsun. Benim kızım Malhan da senin helalin oldu. Bu müjdeyi verdikten sonra kızını Osman Gaziye nikahladı. (Kızın diğer adı Rabia yahut Bâlâ Hatundur.)
Bu sırada Edebalinin müritlerinden Turud (Turgud) adlı bir derviş de hazır bulunmuştu. O dedi ki: Ey Osman Gazi! Yüce ALLAH sana padişahlık verdi, bize de şükrâne (bir hediye) gerek. Osman Gazi: Padişah olduğum zaman sana bir şehir vereyim.. deyince derviş: Şehirden vazgeçtik, bize şu köyceğiz yeter. dedi. Osman Gazi bu isteği kabul etti. Derviş bunun üzerine: Bize şimdi yazılı bir belge ver. deyince Osman Gazi: Ben yazı yazmasını bilmem. Atadan kalma bir kılıcım ve maşrapam var. Bunları nişan olarak sana vereyim. dedi ve onları dervişe bıraktı.
Edebali hazretleri, yüz yirmi yıldan fazla yaşamış, biri gençliğinde, diğeri ihtiyarlığında iki hanım almış; ilk hanımından olan kızını Osman Gaziye vermiştir. Aşık Paşazâde der ki: Bu hikâyeyi Sultan Muradın babası Sultan Mehmet Çelebi zamanında Edebali oğlu Mahmud Paşadan işittim. Mahmud Paşa, yüz yaşından fazla yaşamış idi.
Aşık Paşazâde, Osmanoğullarının Tarihi (haz. Kemal Yavuz - Yekta Saraç, İstanbul 2003), s.57-59; Mehmed Neşri, Kitab-ı Cihannüma (Ankara 1987), 1/81-85; İ. Hakkı Uzun Çarşılı, Osmanlı Tarihi (Ankara 1988), 1/105, 560.