Hayat Onunla Güzel

NoktA

Sp Kullanıcı
21 Mar 2017
4,419
513
İnsan bazen ne kadar dikkatli olursa olsun bir şeyleri unutup gözden kaçırabiliyor. Malumunuz bu sayfada yazdığım yazılarımdan hadisler üzerine olanları "Hayat Onunla Güzel" adını verdiğim yeni kitabımda bir araya getirdim. Kitap geçen hafta itibarıyla yayın hayatına girdi. Şöyle bir baktığımda daha önceki yazılarım arasından önemli gördüğüm bir tanesini kitaba almadığımı fark ettim. Önce üzüldüm, sonra da "bunda da vardır bir hayır" dedim. Bakarsınız yeni kitabımın ilk yazısı o yazı olur.

Yazı şu şekilde:

Bir gün Allah Resûlü’ne (s.a.v.) bir sahabî “İslam’ın [insanlar arası ilişkilere dair] hangi özelliği en hayırlı özelliktir?” şeklinde bir soru sorar. Allah Resûlü (s.a.v.) kısa ve net bir cevap verir: “Yemek yedirmen ve tanıdığın-tanımadığın kimselere selam vermen!” (Buharî, Müslim)

İlk bakışta ne kadar yavan ve sıradan geliyor değil mi? Bize sorulsa uzun uzun izahlar yapar, avurtlarımızı şişire şişire, boğazımızı gere gere neler döktürürdük! Oysa bizim söyleyeceğimiz hiçbir söz, atacağımız hiçbir nutuk Allah Resûlü’nün (s.a.v.) şu iki cümleciğine denk olamaz. Çünkü bu iki cümlede dünya üzerinde yaşayan Müslüman toplulukların selameti, dirliği, düzenliği gizli. Öyle uzun söze gerek yok: Kısa ve net!

Hadisi biraz anlamaya çalışalım…

Allah Resûlü (s.a.v.) İslam’ın insanlar arası ilişkilerde en hayırlı olan iki özelliğini “yemek yedirmek” ve “tanıyıp tanımadığına selam vermek” olarak niteliyor. Bunlar ne anlama geliyor?

Bugün dünyada milyonlarca insanın açlık ve susuzluk yüzünden ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu, dahası başta Afrika kıtası olmak üzere dünyanın pek çok yerinde binlerce insanın her gün açlıktan öldüğünü, belki de siz bu yazıyı tamamlayıncaya kadar açlıktan ölecek yüzlerce kişinin olduğunu biliyor musunuz? İsterseniz internet üzerinde bir araştırma yapın ve korkunç rakamları görün! Bizim sırf bir vakit abdestte kullandığımız suyu, yeme-içme de dahil iki üç hafta boyunca kullanmaya muhtaç olan milyonlarca kişinin olduğunu biliyor musunuz? Çöpten ekmek toplayan, pazar yeri dağıldığında atılan sebze ve meyveleri toplayan milyonlarca kişinin olduğunu biliyor musunuz? Oruç tuttuğunuzda acıktığınız zaman vaktin nasıl da durduğunu bilirsiniz. Oysa topu topu iftar vaktine kadar açlığınız sürecek. İftar gelince envai çeşit yiyecek sofranızı donatacak. Bunu bildiğiniz halde birkaç saatlik açlık ve susuzluk size zor geliyor. Ya, akşam olduğunda kurulu bir sofrası olmayacak olanlar? Ya, ne zaman doyacağını, hatta doyup doymayacağını hiçbir zaman bilemeyecek olanlar?

Karnı aç olan adamın ihtiyacını gidermedikçe siz insanlığa hangi erdemden, faziletten, üstün değerden bahsedeceksiniz? Karnı aç olan adam, yanmakta olan ev gibidir. Önce yangını söndürmeli değil mi? Öyleyse bir insanın, diğer bir insana yapabileceği en büyük iyilik aç ise onun karnını doyurmak, susuz ise su vermek, çıplak ise giydirmek, yersiz-yurtsuz ise ona bir barınak temin etmektir. Komşusu açken tok yatan bizden değildi hani? Kur’an’da sadece aç olanları doyurmak değil, bunun için diğer insanları teşvik etmek de emredilir. Müşrik ve münafıklardan bahsedilirken onların açları doyurmadığı gibi, açları doyurmaya teşvik de etmediğinden sıkça söz edilmez mi?

Hadiste ikinci olarak “tanıyıp tanımadığına selam vermek” ifade ediliyor. Biz zannediyoruz ki selam vermek, biriyle karşılaşınca söyleniveren iki üç kelimeden ibaret basit bir söz… Ne kısır bir bakış! Selam bir paroladır. Selam, karşımızdakilere “selamet / esenlik / güvenlik sizin üzerinize olsun. Benden size asla bir zarar gelmez. Benden korkmanıza, çekinmenize, ürkmenize gerek yok” demektir. Bugün en şikâyetçi olduğumuz meselelerin başında “güven” problemi gelmiyor mu? Birbirine güvenen, her şeyiyle güvenen iki Müslüman bulmak neredeyse imkânsız gibi. Gönül rahatlığıyla malınızı emanet edeceğiniz, sizi arkanızdan çekiştirmeyecek olan, yüzünüze gülüp ardınızdan kuyunuzu kazmayacak olan bir Müslüman kardeşiniz olsun istemez misiniz? Her gün televizyon ekranında gördüğümüz bizleri dehşete düşüren vahşetler sizleri de ürkütmüyor mu? Çocuğunuzu sokağa rahatça salabiliyor musunuz, komşuya gönül huzuruyla gönderebiliyor musunuz? Bir güven toplumu olması gereken İslam toplumu niçin güvensiz hale geldi? Niçin karı-koca, işçi-patron, öğretmen-öğrenci, konu-komşu birbirine güvenmiyor? Hani müslümanlar "elinden ve dilinden diğer müslümanların selamette olduğu kimse" idi? Hadis, bu güvenliğin sadece tanıdıklarımıza yönelik değil, tanımadığımız insanlara yönelik olmasını da istiyor. Yani müslüman bir kimse karşısındakini tanısın ya da tanımasın ona zarar vermez, veremez! Veriyorsa müslümanlığında problem var demektir.

Kureyş suresini gözünüzün önüne getirin. O sûrede Allah, vahyin ilk muhatabı olan, Mekke’deki Kureyş kabilesine yönelik bir çağrıda bulunarak verdiği nimetlere nankörlük etmeyip Allah’a kulluk etmelerini emrediyor. Ne buyuruyor? “Kışın ve yazın [ticaret kervanlarıyla] yolculuklara çıkmak Kureyş kabilesine alıştırıldığı için Kureyş kabilesi bu beytin [Kâbe’nin] Rabbine kulluk etsin. O Rab ki [bu ticarî yolculuklar sayesinde] onların açlıklarını giderdi ve onları [düşman saldırılarından kaynaklanan] korkuya karşı güvende kıldı.”

İşte burada da aynı şeyi görüyoruz. Burada da Rabbimiz, insanlara yönelik iki önemli nimetini hatırlatıyor: Açlığın giderilmesi ve güvenlik.

Bugün İslam toplumları dünya üzerindeki en büyük servete, yeraltı-yerüstü kaynaklarına sahip olmasına rağmen hâlen açlık ve yoksulluk probleminin en çok görüldüğü yerler Müslümanlara ait! İç savaşların, kargaşaların, fitnelerin, zulümlerin kol gezdiği coğrafyalar hep bizim coğrafyalarımız.

İşte şimdi, Allah Resûlü’nün niçin “İslam’ın en hayırlı hasletleri” olarak bu iki şeyi zikrettiğini daha iyi anlıyoruz.

Rabbimiz İslam’ı, Kur’an’da Allah Resûlü’nün (s.a.v.) sünnetinde yer aldığı gibi anlamayı ve yaşamayı, bu sayede bireysel ve toplumsal tüm dert ve sıkıntılardan kurtulmayı, dünyayı cennete çevirmeyi bizlere nasip eylesin.

(Soner Duman /23.Rebîülâhir.1439/Çarşamba)


https://m.facebook.com/story.php?story_fbid=10215377850138364&id=1199869809
 

Yaren

Fesleğen
Sp Kullanıcı
30 Ocak 2017
4,706
7,257
Selam vermek ve yedirmek çok şükür bende olan,yapmaktan keyif aldığım özelliklerim ,ancak özellikle yedirme konusunda bu yazıyı okuyunca sınıfta kaldığımı üzülerek gördüm zira yedirme deyince tanıdık,eş dostla sınırlı ne yazık ki,oysa aslolan ihtiyaç sahiplerine ulaşabilmek..
Soner Bey'e yine mesajım var,ilk başta bu tarz yalın yazılarınızı daha çok seviyorum,söylemek istedim bir de lütfen geçerli olan takvimi kullanın...
 

Son mesajlar