Buhari´nin Ebu Hanife Hakkinda Tenkitleri

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,679
BUHARİ´NİN EBU HANİFE HAKKINDAKİ TENKİTLERİ

Aşağıda okuyacağınız sözler İmam Buharinin Ebu Hanife hakkındaki söylemleridir.

1-“Güvenilmez Adam.” (Tarihul Kebir c. 8 s.81)

2-“Sapık Mürcie Mezhebinin Mensubu.” (Tarihul Evsat c.2 s.93)


3-“Küfründen dönmesi için iki defa tövbeye çağrılan adam.”(Kitabuz Zuafa s.132)

Ehl-iSunnet için meşhur olan, ünlü Muhaddis, alim ve Fakih, Süfyanbin Uyeyne, Ebu Hanifenin Ölüm haberi kendisine gelince, kendisiİmam Buhariden geri kalmayarak şöyle demiştir:

“Allahona lanet etsin! İslam’ın can damarlarını, bir, bir kopardı.Müslümanlar arasında ondan daha şerir biri doğmamıştır.”(İbni Abdulbirr, El İntika s.149-150) İbnül Carud ise EbuHanifeyi tanıtırken şu korkunç sözü söylüyor: “Müslümanolup olmadığı tartışmalıdır.” (El İntika s.150)

Bir diğer Mezhep İmamı olan İmam Malik ise şöyle demiştir:

“EbuHanife, İslam bünyesinde doğan en şerir varlıktır. Bu ümmete,fikirleri yerine kılıçla vursaydı daha iyi olurdu.” (El İntikas.150)

EbuHanife hakkında o dönem pek çok iddia ve söylem ortaya atılmışişte onlardan bir kısmı :

EbuşşeyhTabakat Dediki: Asım b. Yezid’i şöyle derken işittim Sufyan es-Sevrisöyledi ki: Ebu Hanife hem sapık hemde saptırıcı idi.(EbuşşeyhTabakat 2/110) Ahmedb.Hanbel Kitabul-İlel Sufyanes-Sevri: Ebu Hanife’nin iki kere tevbeye davet edildiğininakleder. (Ahmed b.Hanbel Kitabu’l-İlel.II/69/428-32)

Malik b.Enes: Ebu Hanife az kalsın dini yıkacaktı der. (Ahmed b.Hanbel-Kitabu’l-İlel.II/69/428-32)

Hammad bin Seleme: Ebu Hanife bir şeytandı: Hz Peygamber’in sözlerinikendi görüşlerine dayanarak reddederdi (İbn Adi el-Kamil fiZuafair-Rical.8/239)(Ahmed b.Hanbel İlel II/68/428
II/246/1775)

Ebu’l-Hasanel-Eş’ari: Sufyan es-Sevri İmam Ebu Hanife’nin hocası Hammadbin Ebu Süleyman’dan şu sözü nakletmiştir: O Müşrik EbuHanife’ye söyle ben ondan tamamen beriyim onunla hiçbir ilişkimyoktur (Eşari.el-İbane.77)

İmam Buhari et-Tarihul-Kebir İmamBuhari: Ebu Hanife Murcii’dir rey ve hadisleri terk edilmiştir(Buhari et-Tarihul-Kebir VIII.81)
İmam Müslim b Hacac Kitabul Kuna vel Esma İmam Muslim şöyle der: Ebu Hanife Numan b Sabit rey sahibidir Hadisi muztaribtir ve fazla sahih hadisi yoktur (İmam Müslim b HacacKitabul Kuna vel Esma .31)

İbn Adi el-Kamil fi Zuafai’r-Rical İmam Malik: Ebu Hanife dini mahveden hastalıklardan biridir.(İbn Adiel-Kamil fi Zuafair-Rical.8/237)
İbnEbi Davud:Ebu Hanife’ye saldırı ve onu itham, İslam ümmetininicma noktalarından biridir: Basra’nın fıkıh imamı Eyyübes-Sahtiyani onun aleyhinde konuşmuştur.Küfe’nin imamı Süfyanes-Sevri öyle Hicaz bölgesinin imamı Malik bin Enes öyle Mısır’ınimamı Leys bin Sa’d öyle Şam?ın imamı Evzai öyle Horasan’ınimamı Abdullah bin Mübarek öyle Kısacası yeryüzünün heryanındaki İslam uleması onun hakkındaki kanaati menfidir.(İbnAdi el-Kamil fi Zuafair-Rical.8/241)

İbn Abdilberr el-İntika Sufyanbin Uyeyne: Allah ona lanet etsin: İslam’ın can damarlarını birbir kopardı Müslümanlar arasında ondan daha şerir biridoğmamıştır.(İbn Abdilberr el-İntika/149-150)

İbnül-Carud: Müslüman olup olmadığı tartışmalıdır.( İbn Abdilberrel-İntika.150)
Abdullahbin Mübarek şöyle diyor: Biz önceleri onu tanımıyorduk ve sohbetlerine devam ediyorduk.Ne Zaman ki onu yakından tanıdık kendisini terk ettik.( İbn Abdilberr el-İntika./151)

Hatibel-Bağdadi Tarihu Bağdad’da şöyle der: Onun hakkında dinin hemesaslarına hem de fürüatına ilişkin şecaatleri yüzünden çoksözler söylenmiştir.Gerçek şu ki Ebu Hanife bütün ilmikudretine rağmen bizim bu eserimizde tanıttığımız ulema gibiörnek alınacak bir insan değildir (Hatibel-Bağdadi 13/371-372)

İbn Ebi Şeybe: Sanıyorum Ebu Hanife Yahudi idi (Hatib 13/413) Sufyanes-Sevri: Zındıklığından dönmesi için iki kez kafirliğinden dönmesi içinse defalarca tövbeye çağrıldı.(Hatib el-Bağdadi13/382-383)
İmam Malik: Benim için Ebu Hanife’nin sözüyle hayvan pisliği arasında hiçbir fark yoktur. (Hatib el-Bağdadi Tarihu Bağdad.13/411)

Ebu Davud Suleyman es-Sicistani şöyle diyor: İmam Malik Şafii ve İbnHanbel Ebu Hanife?nin dalalet içinde olduğunda ittifaketmişlerdir.(Hatib el-Bağdadi Tarihu Bağdad 13/383-384)

Görüldüğü gibi Peygamberimizin Kur’ana muhalif söz etmeyeceğini savunan ve buna ayeti kerimeyi delil gösteren bir Alime söylenen sözleri, ona yapılan ithamları ve onu nihai anlamda nasıl katlettikleri ortadadır. Tarih boyunca her daim Allah’ın Tevhid dini ile Şirk dini mücadele etmiştir. Ve bunlar ne hikmetse kürsülerde, minberlerde hiç anlatılmıyor, milyonlarca Müslüman buy aşananlardan haberdar bile olmadın bu dünya hayatınıt amamlıyor. Her Müslüman inandığı dini, kimi ne için ve niye takip ve tasvip ettiğini bilmekle, öğrenmekle mes’ul ve yükümlüdür. Ve her daim haklıya haklı haksıza haksız diyebilmelidir.
Alıntı

İmamBuhari, İmam Azam Ebu Hanife Hakkinda Neler Söylemis?!..

İstesn. S. Uludag mahud kitabinin 58 inci sayfasinda da, bu konuyaisilerek sunlari kaydetmistir:

En büyük hadis alimi İmam Buhari, Ehl-i reyin reisi olan Ebu Hanife´yi zayif bir hadis ravisi olarak görüyor, kendisini metruk sayiyor ve : “Halktan biridir” (kale ba´zu´n-nas) diyordu. Ne Buhari´de ne de Muslim´de İmam Azam´dan tek bir hadis rivayet edilmemis olmasi bile, Ehl-i Hadis ile Ehl-i rey arasindaki gecimsizligin ve uyusmazligin derecesi hakkinda bize bir fikir verebilir.

SAYIN ULUDAG´IN BU SÖZLERINI TAHLILE GELELIM!

S.Uludag´in burada -İmam Buhari´ye atfen yazdiklari -kismen de olsa dogrudur. Şeyhu´l-Muhaddisin İmam Buhari; zaman zaman Ebu Hanife´ye ta´rizde bulunmus ve pek cok fikhi meselede Hanefiler ile görüs birliginde oldugu halde, bazi meselelerde Hanefi fuhakasini,-hem de haksiz yere; örneklerde görülecegi üzere- suclamaktan kendini alamamistir. Bu da o büyük muhaddisin yüce sanina gölge düsürmüstür!..

Burada yanlis olan bir husus vardir; o da, Uludag hazretlerinin (!) Ebu Hanife (r.a.)´in aleyhinde, -saglam, cürük demeden- her buldugunu yazmasi ve fakat bu büyük İmam´in lehinde söylenen, menakibi vemeziyetleri hakkinda yazilan; yüzlerce alimin takdir ve ihtiramhissi ile dolu sözlerini ve kitablarini görmezlikten gelmis olmasive bir kelime ile de olsa, bunlardan bahsetmemis bulunmasidir!

Bu ise, ilmi emanete ters düsen bir olaydir. Bunu yapan kisi,muhaddisler nazarinda emin insan degildir. Nakd-i rical ilmindetakrir olunmustur ki; bir ravinin bir hadis (veya fikih) alimininaleyhinde söylenen (cerh u tesri)leri söyleyip de, leh´indesöylenen övgü, takdir ifadeleri (demek olan ta´dil ve tezkiyeleri)nden hic bilgi vermemesi zulüm ve hiyanettir.

Bu kisiler, mübarek alimlere karsi, ihanette bulunmus olurlar! Adig ecenin bunu bilmeyecegini sanmiyorum. Ne var ki Ebu Hanife´ye olan düsmanligi, koyu taassubu, onu böyle tek tarafli olmaya, ve sadece– sayet varsa- eksikleri görmeye mecbur etmistir!. Nitekim bir Arab sairi söyle demistir:

“Hosnud (olan)in gözü, bütün ayiplara karsi fersizdir (görmez)!

Nitekim hisimlinin gözü ise, olunca eksikligi aciga cikarir!

Şu kadar ki, baskalarinin ayibini arastiranlar, kendi kusurlarini meydana cikartmis olurlar!.. cünkü -amiyane tabirle- Süt´e sokulmamis ak kasik degiller ya!..

İmam Buhari´nin, Ebu Hanife´den İ´raz ve İnhiraf etmesinin Sebebi Nedir?
İmam Buhari´nin Ebu Hanife´den yüz cevirmis olmasinin sebebi, Nuaym İbn-i Hammad Mervezi´nin sohbetinde bulunmasidir. Adi gecen -Nuaym-Ebu Hanife´ye karsi taassub icin de idi. Ebu Hanife´nin kinanip ayiplanmasi icin hikayeler uydurmustu. Buhari, bununla etkilendi ve İmam Azam´dan inhiraf etmesinin bir sebebi bu oldu!.

Hafiz Zehebi (“El-Mizan”da: 4/269) bu Nuaym´in hakkinda söyledemistir:
“Ezdi dedi ki: Nuaym, Sünneti takviye icin hadis uyduranlardan idi ve Ebu Hanife (Numan)´in, kinanip suclanmasi icin tamamen yalan hikayeler tertib ederdi.

Hafiz İbn-i Hacer de onun hal tercemesini verirken; “Tehzibu´t-Tehzib:10/460-463 de, sunlari kaydetmistir:
“Abbas b. Musab demistir ki: Nuaym b. Hammad, Muhammed İbnu´l-Hasen ve seyhi (Ebu Hanife) aleyhinde bir kitab cem´etti. Nesai; “O zayiftir” dedi. Ve baskasi dedi ki: hadis vaz´ederdi ve Ebu Hanife´nin tezyif edilmesi icin hikayeler naklederdi ki, hepsi yalandir!..

(İncau´l-Vatan)adli kitabin müellifi de :) 1/22 de); Nuaym b. Hammad´i, Ebu Hanife´ye husumeti oldugunu vurguladi ve onun, Ebu Hanife hakkinda bir yalan söz düzmekle itham etti. Onun bu yalan makalesini, Buharide, “Tarih-i Sagir” S: 174 de nakl etti...
O halde, Nuaym b. Hammad´in Hanefi fukahasi ile ilgili sözlerine inanilmaz. Cünkü taassub, gözü görmez, kulagi isitmez eder. Bak sana! Bu hastalik ondan Buhari´ye de sirayet etmistir!..

Muhammed Zahidu´l-Kevseri hoca, Buhari´nin Ebu Hanife´ye karsi olan taassubu icin bir baska sebeb daha göstermektedir.

Hazimi´nin:“Şurutu´l-Eimmeti´l-Hamse” kitabina yazdigi Talik´in 56. sayfasinda ve: “Hüsnü´l-Tekadi Fi Sireti´l-İmam Ebi Yusufel-Kaadi” adli kitabinin da, (Himis baskisinin) 86-89. sayfalarinda özetle söyle demistir:

“Buhari ´re´y´de nazar etmis ve re´y ehlinden olan Buhara fukahasindan fikih ögrenmisti. Tahsil-i ilm icin sefere cikmasindan evvel ilk seyhlerinden biri, Ebu Hafs-i Kebir´dir, İmam Şafii (r.a.)ín yastasidir.

Hatibin “Tarih-i Bagdad” adli kitabinda :)2/7); Buhari İbn-i Mubarek´in ve Veki´in kitablarini ezberlemis ve 16 yasinda iken Irak ulemasinin fikhini ögrenmistir (cünkü bu alimlerin ikisi (İbn-i Mubarek ile Veki)´de Ebu Hanife´nin talebesidir.

Buhari, ilim tahsilinden memleketine alim ve muhaddis olarak avdet edince beldesindeki alimler ona hased ettiler; cekemediler ve nihayet beldesi olan Buhara´dan onu cikardilar. Onu cikaranlarin basinda, Ebu Hafs-i Sagir; Muhammed b. Ahmed b. Hafs vardi...

Bu Ebu Hafs-i Sagir, ilmi tahsili icin sefer etmis; Ebu´l-Velid Tayalisi´den. Humeyd ile Yahya b. Main´den ve baskalarindan hadis ögrenmis ve Buhari´ye de tahsil hayatinda bir müddet arkadas olmustu. Sika bir imam idi, vera takvaya sahib, zahid ve sünnete sarilan Rabb´e ait bir kul idi. Babasi Ebu Hafs-i Kebir ise, İmam Muhammed İbnu´l-Hasen´in büyük tilmizlerinden idi...

O halde, Buhari´nin Ebu Hanife´ye tesri u ta´rizlari, bu iliskilerin etkisi altinda kalarak vaki, olmasi da akildan uzak degildir. Cünkü nefsani duygularin serrinden kurtulmak, peygamberlerden baskasi icin mümkün bile degildir!...

Sonra gecenlere ilaveten sunu da akildan uzak tutma ki; Buhari bir fakihtir: muctehiddir, ancak o da ha ziyade hadise, esere (Sahabi sözlerine) agirlik vermistir. Onun re´yince, amel de imanin cüz´üdür. Ona göre İman; kalben tasdik, dil ile ikrar ve erkanile ameldir!..

Ebu Hanife ise; fikih ve re´y u kiyas yöne agir basan bir muhaddisdir. Ebu Hanife, amelin imandan bir cüz, olduguna kaail degildir. Bu iki firka arasinda ise nice cefa ve cekismeler meydana gelmistir.

Kaadi İyad´in: “Tertibu´l-Medarik” isimli kitabinda :) 1/91 ve:3/181 de) Ahmed İbn-i Hanbel (r.a.) hazretileri söyle demistir:
“Biz re´y ehlini, onlar de bizi (birbirimizi) kötüler dururduk. Nihayet İmam Şafii geldi de aramizi buldu”.

Kaadi İyad bunu söyle tevcih ediyor: Ahmed İbn-i Hanbel sunu demek istiyor:
Şafii sahih hadislere sarildi, onlarla amel etti. Sonra onlara; re´y u kiyasin da ihtiyac duyulan ve üzerine ser´i hükümler bina kilinan kisimlari oldugunu da gösterdi... Bundan sonra Ashab-i Hadis bildiki, sahih re´y, aslin fer´idir. Ashab-i Re´y´de bildi ki, fer,mutlaka asildan sonradir ve sünnetleri, sahih asari evvela takdim etmek (öne gecirmek)ten müstagni olmak mümkün degildir!..(İ´lau´s-Sunen: 1/233-235 Mu)

İste Buhari´yi, Ebu Hanife´ye karsi tahamül ve taassuba sevkeden sebebler; bunlar veya biri, ya da bunlarin benzeri hususlar olabilir!..

Buhari´ni: Kale ba´zu´n-nas :) Halk´tan biri dedi ki)” sözü ile kasdettigi kimdir?

Unutulmasin ki, S. Uludag´in Buhari´ye isnad ettigi tesni ifadelerinde bu sözde vardir. Uludag´a göre, Buhari bu ta´rizi ile de Ebu Hanife´yi kasd etmistir.

İmam Buhari, “Kitabu´l-Vasaya”nin 8 inci babinda, Nisa suresinin 11 inci ayetinden cümlesini bahis konusu yapmistir. Meali ise;“Varislere verilecek bu paylar) ölenin yapacagi vasiyetten ve borctan sonradir”, demektir.
İste bu ayetin tefsiri hakkinda Buhari sunlari kaydetmistir:

“Zikrolunur ki; Kadi Şureyh, Ömer İbn-i Abdilaziz, Tavus, Ata ve İbn-i Uzeyne; hastanin borc ikrar etmesini caiz görmüsler... (Daha sonra Buhari:

Nas´tan bazisi da dedi ki; (Varislerden bazisina) hastanin borc ikrar etmesi caiz olmaz. Cünkü (diger) varisler bu(nun ikrari)na sui zan ederler... Halbuki Nebi (s.a.s.): “Zandan sakinin (sebebsiz ithamdan cekinin)! Cünkü sui zan, sözlerin yalani cok olanidir” buyurmustur.

İmam Buhari bu hadisi burada, (borc ikrar eden) hastaya, su-i zan dabulunup da tasarrufuna mani olarak red kasdiyla sevketmistir. Bu ise,“Cünkü ona su-i zan ederler” diye gerekce gösteren o, “Nas´tanbazisina” aittir.

Dediler ki; Buhari´nin burada, iste bu “Nas´tan bazisi: Halktan biri”sözü ile kasdi Ebu Hanife´dir veya Hanefilerdir. Nitekim S.Uludag´in görüsü de budur.

Onun icin buhari Ebu Hanife´ye, “Halktan biridir” (Kale ba´zu´n-nas)diyordu, demistir.

Evvela; “Hastanin varislerinden bazisina borc ikrar etmesi caiz olmaz”diyen Hanefiler, bunu bu ibare ile ta´lil etmemisler: S-i zanederler, diye gerekce göstermemislerdir. Dogrusu Hanefiler, kalan varislere zarar verecegini, varislerden bazisina verilirken diger bazilarinin mahrum edilecegini gerekce göstererek hastanin ikrari caiz olmaz, demislerdir. Hem bunu da mutlak olarak degil de mukayyed halde söylemislerdir. Hanefi fukahasi; hastanin varisten baskasi icin borc ikrar etmesini caiz gördükleri gibi, varisler tasdikettigi, ya da sahidi bulundugu takdirde varis icin dahi borc ikrarinin cevazina kaail olmuslardir!..

Şu halde, Buhari´nin; “Nas´tan bazisi” ta´rizi ile kasdihanefiler olmamalidir, cünkü itirazlari, Hanefiler aleyhine variddegil, ancak hastanin borc ikrar etmesini mutlak surette ibtal eden fukahaya yöneliktir!..

Saniyen; İmam Malik´in görüsü de bu babda, Ebu Hanife´nin kavli gibidir. Şafiilerden, Ruyani´nin muhtari da budur ve Şafii´nin iki kavlinden biridir.

Kasim, Salim, Sevri, Şa´bi, Hakem, İbn-i Uzeyne ve Ata´nin: - Buhari´nin nakli hilafina olarak- “Hastanin, varisine borc ikrar etmesi mutlak surette caiz olmaz” dedikleri de rivayet edilmistir...

Pekala, Buhari bu; “Ba´zu´n-nas: Nas´tan bazisi” sözü ile Hanefileri ta´n ü tesri, etmeyi kasd ediyor, diyen sarihler, bunu nereden almislar ve nasil anlamislar ki? Hanefiler, bu konudaki hükümlerinde de – görüldügü üzere- yanliz degillerdir ki!.. Hayretler dogrusu!.. (İrsadu-s-Sari : 5/10 Umdetu´l-Kaari: 6/488 ve İlau´s-Sunen: 15/479)

İmam Buhari, “Kitabu´l-Ahkam”in 40 inci babinda ( :Hakimler icinTerceme Babinda” sunlari kaydetmistir:
“Bir tercüman caiz olur mu” dedikten sonra; Zeyd b. Sabit (r.a.)´in,Nebi (s.a.s.)´in emriyle, 15 gün zarfinda Yehud hattini belledigi, Nebi (s.a.s.)´in, Yehud´a gönderdigi mektublari yazdigini ve onlardan gelen mektublari da kendisine okudugunu, kaydetmistir... Ve daha sonra Ebu Cemre:

“Ben İbn-i Abbas ile halk arasinda tercümanlik yapardim” dedigini zikretmis ve hemen bunun ardindan:

“Nasin bazisi da dedi ki, Hakim icin beheme hal iki tercümana ihtiyac vardir” ibaresine yer vermistir.

Şimdi burada, hakim icin iki tercümana ihtiyac var midir, yoksa bir tercüman kafi gelir mi?.. Sarf-i nazar ederek, Buhari; “Nasin bazisi” tabiriyle kimi kasdetmistir acaba? İste bunun üzerinde durmak istiyoruz!..

Şarih Kirmani´nin nakline göre, Mogoltay demistir ki; Buhari bu ifadesiyle Şafii´yi muradetmis gibidir. (Bu ise, “Buhari; bazu´n-nas diyor ki, dedigi zaman bununla Ebu Hanife´yi kasdetmi solur” diyenlerin sözünü redd etmektir).

Bazilarida (Hafiz İbn-i Hacer); “Nasin bazisi” tabirinden maksad, Muhammed b. Hasen´dir, cünkü tercümanin iki kisi olmasinin sart kosan ve terceme isini sahidlik mesabesinde gören odur, demistir. Şafii de ona (İmam Muhammed´e) muvafakat etmistir.

Burada, bunlari kaydettikten sonra Allame Ayni :)11/421 de) ve onun söylediklerini nakleden Zafer Ahmed Osmani (İlau´s-Sunen:157147-149 da) demislerdir ki:

“Buhari´nin bu sözünden murad, Muhammed İbnu´l-Hasen´dir diye, kesin hükümde bulunan o kisiye teaccüb olunur! Alaeddin Mogoltay´in dedigi gibi,bununla muradin, İmam Şafii olmasindan kacmalari nicin?.. Halbuki Şafii de kasdedilmis olsa, onun sanini tenkis lazim gelmez ve o büyük imamin yüce kadrinden bir sey eksilmez ki!.. (Zira sadece meyvali agac taslanir). Halbuki Buhari, Şafii hazretlerinin saninada hürmet etmez. Eger onu saysaydi (hürmet etseydi), İmam Malik´ten rivayet ettigi gibi Şafii´den de rivayet ederdi. İmam Malik´ten bir cok rivayet etmis, keza: Ahmed İbn-i Hanbel´den de, Magazi´nin sonunda, Kitabu´s-Sadakat´da ve Nikah babinda rivayetlerde bulunmustur...

Buhari, Şafii´yi dfe, Sahih´inin iki yerinde anmistir. 1) Babu´r-Rikaz´da,2) Kitabu´l-Buyu´un (Tefsiru´l-Araya) kisminda... Ondan bahs ederken de, adini anmamis, sadece “İbn-i İdris: İdris oglu”demistir. İmam Malik, İmam Şafii´yi Sahih´inde anmis, Şafii´nin ashabindan hadis almis olmasi, onlardan birinin mezhebine tabi olduguna delil olmaz. O, taklidden beridir, hic bir mezhebe bagli degildir. Cünkü kendisi muctehiddir. Ebu Hanife ile Ebu Yusuf ve Muhammed´in ashabinin cogundan da hadis isitmis, Abdullah İbn-i Mubarek´in, Veki İbn-i Cerrrah´in... kitablarini da ezberlemistir...

Buhari´nin Şafii mezhebine tabi´imis gibi gösterilmesi, meshur meselelerde ona muvafakatindan dolayidir. Yoksaki, İmam Azam´a muvafakat ettigi yerler, Şafii´ye muvafakat ettiklerinden daha az degildir. Humeydi´nin tilmizi olmasi ise yaramaz. Cünkü buhari ayni zamanda, İshak İbn-i Rahuye´nin tilmizlerindendir. Halbuki bu zat Hanefi´dir.

Allame Muhaddis, Muhakkik Levzei, Şeyh Muhammed Bedr-i Alem“Feyzu´l-Bari”ye hizmet hakkindaki, o büyük islerinden bahsettigi kelamin sonunda, Buhari´nin Hanefi mezhebine muvafakat ettigi bablar ve meselelerden bir coklarina isaret etmistir, ne kadar güzel yapmistir :)4/45). (İsaret edilen yere müracaat edebilirsiniz...). Ve sonunda söyle demistir:

“Allah Subhanehu´den, bu metodu ben acmis olmami ve bu meslek´e ilk adimiben atmis olmami umarim, iftihar icin söylemiyorum. Bunlari belirtmekle ancak, Hanefilerin hadis babinda nasibleri olmadigini iddia eden mütecaviz güruhun, kusur ve kabahatlarini teshir etmekistedim. O iddia, onlarin kuruntularidir. Şu gercegi bilmis olsunlar ki, Buhari gibi bir büyük muhaddis, bir cok bablar (ve mevzular)da Hanefilerin fikhina muvafakatta bulunmustur. Birisi kalkip, Buhari´nin muvafakat ettigi yerler, muhalefet ettikleinden daha azdegildir, diye iddia etse yalan söylemis olmaz...

Buhari´nin, Ebu Hanife´ye: “Kale ba´zu´n-nas (bazi adem ogullari)” diyerek ta´riz ve tecavüz de bulundugu yerlerden biri de, Kitabu´z-Zekat´ta“Bab-Firrikazi el´humus”dur. İmam Buhari burada:

“Bazi Adem ogullari da; maden, (zekat hususunda) cahiliyet defineleri gibi Rikaz´dir (rikazda ise humüs harc vardir)” demistir, diyerek tecavüzde bulunmustur.

Allame Bedruddin Ayni der ki:
İbnu´t-Tin dedi ki: Buhari´nin “Bazi Nas”ile kasdettigi Ebu Hanife´dir.

İbnu´t-Tin; bununla muradin Ebu Hanife oldugunu kesin söylemesini nereden almistir? Murad ettigi zat, Kufe ehlinden Sufyan Sevri ve Şam halkindan Evzai nicin olmasin? Halbuki onlar da Ebu Hanife´nin kavline benzer ictihadda bulunmus. Maden rikaz gibidir, onda ise, azinda, cogunda humüs harc vardir, buyurmuslardir. Fakat İbnu-t-Tin;-zahirdir ki-, Buhari´nin Tarih´inde, Ebu Hanife hakkinda söylediklerine vakif olunca, -ki degil erkan-i dinden biri olan birimam hakkinda kalk tabakasindan birisi hakkinda bile söylenmesi yakisik almayan seylerdir bunlar “burada, bazi nas ile”Buhari´nin muradi, Ebu Hanife´dir., hükmünü sarahaten söyleyebildi. Lakin meyvasi olmayan agaca tas atilmaz ki!...(Umdetu´l-Kaari: 4/453-457).

Buhari´nin Ebu Hanife hazretlerin karsi, tehamül ve tecavüzü artik kesindir. Misal olmak üzere, “Tarih-i Sagir” kitabinin 158 ve 174. sayfalarina bakiniz! Buhari, Sahih´inin 18 yerinde, “Kaleba´zu´n-nas: Bazi adem ogullari dedi ki” diye Ebu Hanife´yi hedef alarak ta´riz de bulunmustur. Hafiz Zeylei´nin “Nasbu´r-raye”sinde: 1/355-356. sayfalara bakiniz. Buhari´nin Ebu Hanife´ye karsi, koyu taassuba sahib oldugunu ve asiri tehamülü bulundugunu acikca ifade etmistir. Kesmiri´nin “Feyzu´l-Bari” adli kitabinabak; S: 1/169...

Hanefi muhaddislerden bir cemaat, Ebu Hanife´ye ta´riz de bulundugu meselelerde, Buhari´ye, müstekil te´lifler ile cevablar vermisler, onu redd etmislerdir. Bedreddin Ayni de, Sahih´i Buhari Şerhi Umdetu´l-Kaari de, bu isin tam hakkini vermistir.

“Lubab” sahibi, Dimesk´li Allame Meydani hoca´nin da: “Kesfu´l-iltibas, Amma Evredehu´l-Buhari Ala Ba´zi´n-Nas” isimli son derece güzel bir reddiyesi vardir.

Biz, buradaki, yani; cevabi ve izahi ile mesgul oldugumuz“Kitabu´z-Zekat”taki tesniin cevablarini, -kisaltarak- Kamil Miras hocamiza birakiyoruz!..

Kamil Miras Hoca (Allah garik-i rahmet eylesin), Tecrid-i Sarihin, muctehidler arasinda ihtilafa mevzu olan: 746 inci hadisi hakkinda bazi aciklamalarda bulunduktan ve: Maden, Hazine, Rikaz ile ilgili lügavi, fikhi bir hayli bilgiler verdikten sonra besinci cildin 314. sayfalarindan itibaren (ikinci baski), söyle demistir:

“İmam Buhari, İmam Malik ve İmam Şafii´ye bu suretle İbraz-i müzaharet ettikten sonra İmam Ebu Hanife ile rüfeka-yi ictihadina karsi kapali ve tezyifkar bir lisan ile tecavüze basliyor. Ve Sahih´in de ilk defa olarak Ebu Hanife Hazretlerine karsi cephe alarak
(Bazi adem ogullari maden, tabi oldugu mali vecibe hususunda cahiliyet defineleri gibi rikazdir, demistir) diyerek tecavüz ediyor.

Sonra İmam Buhari, Ebu Hanife Hazretleri hesabina madenin cahiliyetd efineleri gibi rikazdan ma´dud olduguna istadlal ederek: Cünkü maden isletip de ocaktan cevher cikmaga baslayinca maden rikaza yani cevher vermege basladi” denir) diyor.

İmam buhari sonra da Ebu Hanife Hazretleri hisabina ortaya koydugu bu lügavi delili yine kendisi söyle cürütüyor:
Bir kimseye bir mal hibe edildiginde, yahud birisi bolca bir para kazandiginda, yahud meyva agacinin mahsulü bol oldugunda maden bulundu” denilir) diyor. Ve bunlardan da humüs derecesinde vergimi alinir? demek istiyor. Şu halde zebanzed olmasiyle madenin humüs vergiye tabi olmasina istidlal de dogru degildir, neticesine variyor.

Sonra İmam Buhari, Ebu Hanife Hazretlerinin ictihadinda tenakuz da buluyor, ve Sonra bu adem ogullari tenakuz da bulunup: madeni ketmederek humüs vermemekte beis görmemislerdir) diyor. Buhari´nin bu tenakuz iddiasi muhtac-i izahtir ve söyledir.

Guya Ebu Hanife Hazretleri: bulunan defineyi humüs vermemek icin ketm etmekte beis yoktur, demis; maden de Ebu Hanife´ye göre rikaz cümlesinde noldugundan, bunu saklayip da humüs vermemekte beis yoktur, demek oluyormus. Bu ise madenden humüs harc alinir davasina mugayir ve münakiz imis. İste Buhari´nin tehacümü burada nihayet bulunuyor. (Selef Müdafaasi Sf. 200-212/Ekrem Doganay)
 

Son mesajlar