[h=1]İMÂM-I ŞÂFİÎ KİMDİR?[/h]
İmam Şâfiî hicrî 195 senesinde tekrar Bağdata geldi. Bu ikinci gelişinde, artık o Irak ve Hicaz fıkıh ekollerini derinlemesine incelemiş, fıkıhta kendi usulünü ortaya koymuş olarak talebe yetiştirmeye başladı. Hicrî 198 yılında Mısıra gitti ve 204 (820) yılında orada vefat etti. Vefat ettiği zaman elli dört yaşında idi. Mısırda kaldığı dört sene içinde tecrübeleri ve yeni muhitin şartları ışığında eski bilgilerini yeniden etüt etmeye başladı, bazı görüşlerinden vazgeçti, yenilerini ortaya koydu. Böylece onun rücû ettiği eski görüşleri ile yeni görüşlerinden oluşan mezheb-i kadîmi ve mezheb-i cedîdi teşekkül etmiş oldu. O hicrî 204 yılında Mısırda vefat ettiği zaman arkasında zengin bir fıkıh hazinesi ve kalabalık bir talebe topluluğu bıraktı. Mekke, Bağdat ve Mısırda yetiştirdiği seçkin talebeleri onun eserlerini okuttular, görüşlerini ve diğer fakihlerle olan ihtilâflarını naklettiler. İşte bu öğrencilerin gittikçe genişleyen ders halkaları neticesinde Şâfiî mezhebi ortaya çıkmış oldu.
Şâfiî mezhebi önce Mısırda sonra Suriye, Irak, Horasan ve Mâverâünnehirde yayıldı. Çoğu zaman fetvada ve öğretimde Hanefîlerle yan yana yer aldı. Bugün Şâfiî mezhebi ülkemizin güneydoğu ve doğu illeri ile yukarıda sayılan bölgelerde yaygın durumdadır.
Kaynak: İslam İlmihali 1, TDV Yayınları, 2002
İMÂM-I ŞÂFİÎ KİMDİR? | İslam ve İhsan
İmam Muhammed b. İdrîs eş-Şâfiî İslam hukuku bilgini, Şafiî mezhebinin kurucusudur.
Şâfiî mezhebinin kurucusu sayılan, Muhammed b. İdrîs eş-Şâfiî 150 (767) yılında Gazze şehrinde (Filistin) doğdu. İmam Mâlikten Medine fıkhını, İmam Muhammedden Irak fıkhını öğrendi. Böylece Hicaz fıkhı ile Irak fıkhını birleştirdi. İmam Şâfiî Bağdatta muhtemelen iki yıl kadar kaldıktan sonra Mekkeye döndü ve Mekkede dokuz sene ders verdi. Bu devir Şâfiînin ilim hayatının en verimli devridir. Çünkü o, Mekkeye ehl-i rey fıkhı ile ehl-i hadîs fıkhını birleştirerek dönmüş, yaptığı seyahatlerde asrında yaşayan âlimlerin görüşlerine vâkıf olmuş, onları incelemiş, rivayet ettikleri hadislerin çoğunu toplamıştı.
İmam Şâfiî hicrî 195 senesinde tekrar Bağdata geldi. Bu ikinci gelişinde, artık o Irak ve Hicaz fıkıh ekollerini derinlemesine incelemiş, fıkıhta kendi usulünü ortaya koymuş olarak talebe yetiştirmeye başladı. Hicrî 198 yılında Mısıra gitti ve 204 (820) yılında orada vefat etti. Vefat ettiği zaman elli dört yaşında idi. Mısırda kaldığı dört sene içinde tecrübeleri ve yeni muhitin şartları ışığında eski bilgilerini yeniden etüt etmeye başladı, bazı görüşlerinden vazgeçti, yenilerini ortaya koydu. Böylece onun rücû ettiği eski görüşleri ile yeni görüşlerinden oluşan mezheb-i kadîmi ve mezheb-i cedîdi teşekkül etmiş oldu. O hicrî 204 yılında Mısırda vefat ettiği zaman arkasında zengin bir fıkıh hazinesi ve kalabalık bir talebe topluluğu bıraktı. Mekke, Bağdat ve Mısırda yetiştirdiği seçkin talebeleri onun eserlerini okuttular, görüşlerini ve diğer fakihlerle olan ihtilâflarını naklettiler. İşte bu öğrencilerin gittikçe genişleyen ders halkaları neticesinde Şâfiî mezhebi ortaya çıkmış oldu.
Şâfiî mezhebi önce Mısırda sonra Suriye, Irak, Horasan ve Mâverâünnehirde yayıldı. Çoğu zaman fetvada ve öğretimde Hanefîlerle yan yana yer aldı. Bugün Şâfiî mezhebi ülkemizin güneydoğu ve doğu illeri ile yukarıda sayılan bölgelerde yaygın durumdadır.
Kaynak: İslam İlmihali 1, TDV Yayınları, 2002
İMÂM-I ŞÂFİÎ KİMDİR? | İslam ve İhsan