ERKEK VE KADININ KARŞILIKLI HAK VE VAZİFELERİ
İnsan,tek başina yaşarken bile ferdi vazifelerinin mesuliyeti altindadir.Cemiyet halinde yaşanilan yerlerde ise, insani ve ictimai cihetten karşilikli hak ve vazifeler başlar. Cemiyet hayatinin en Kücük parcasi aile ferdleridir. Aile, kari ve kocadan teşekkül eder.Yavrular bu gövdenin dal ve budagi mesabesindedir. O halde mevcudiyetleri ile bir aile teşkil eden kadin ve erkegin karşilikli hak ve vazifeleri olacaktir. Ancak bu hak ve vazifeleri ihmal etmeyenler, ruhan mesud ve bahtiyardirlar.
Vazife mefhumu, daima haktan önce gelir. Bir kimse, başkasindan hak isteyebilmek icin, önce kendi üzerine düşen vazifeyi yapmak mecburiyetindedir. Hak, ayaklar altinda cignenir ve vazifeler yapilmaz hale gelirse, cemiyette saadet aramak beyhude ve hayal üstü hayal olur.
Bir işci, vazifesini iş sahibiyle yapilan söyleşmeye uygun olarak yapmadigi takdirde mal sahibi onun ücretini tam olarak ödemez. Bu süretle her ikisi arasinda işci ve patron mücadelesi başlamiş olur.
Kadin ve erkek kendilerine düşen vazifeyi yapmadiklari takdirde, yuvada huzursuzluk baş gösterir. Önü alinmayacak olursa, büyür ve tehlikeli bir hal alir.
Beklenen saadetin dogmasi bakimindan erkek ve kadin, kendilerine düşen vazifeleri bilmek ve yapmak mecburriyetindedirler. Esasen Kur´an-i Kerim kadin ve erkegin aralarindaki münasebeti ve birbirlerine olan ihtiyaclarini şöyle ifade etmektedir:
Onlar sizin icin, siz de onlar icin birer libassiniz.(Bakara suresi, 187)
Elbise; vucudu soguk ve sicaktan korudugu gibi, kadin ve erkek de birbirinin irzini zinadan, şerefini leke teşkil edecek her türlü davraniştan korurlar. Elbise, insanin fitri güzelligini daha cok ziynetlendirir. Kadin ve erkegin fitri kabiliyetleri, evlendikleri zaman artar ve şahsiyet kazanir.
Elbise, insani Hakk´in huzurunda durabilme ve halkin yanina varabilme imkanina sahip kilar. Evli kimseler de kalb huzuru ile Allah´in divanina durabilme, halkin yanina endişesiz olarak varabilme iktidarina sahip olurlar.
Başka bir ayeti kerimede buyurur ki:
Size nefislerinizden, kendilerine isinasiniz diye, zevceler yaratmiş olmasi, aranizda bir sevgi ve esirgeme yapmasi da onun ayetlerindendir.(Rum suresi, 21.)
İc aleminde huzur duyabilmek ve birbirine isinabilmek ancak, bu vazifelerin ifasi ile kabildir. Bu huzurun temini icin de, Kur´an-i Kerim´de, Onlar (kadinlarinizla) iyi gecinin(Nisa suresi, 19) buyurulmuştur.
Birbirlerine karşi saygi, lutuf ve merhamet kaidelerine riayet etmek süretiyle kari ve kocanin aralarindaki sevginin devami mümkündür. Bu hakikatler karşisinda kadin ve erkek kendilerine düşen vazifenin nelerden ibaret oldugunu elbette bilmek isteyeceklerdir. İşte onlari aşagiya siraliyoruz:
KADININ KOCASI ÜZERİNDEKİ HAKLARI
a)Yediginden yedirmek, giydiginden giydirmek, yüzüne tokat vurmamak, onu (kötü sözlerle) takbih etmemek.(et-Tergib ve´t-Terhib Ct. 3, Sf. 1.)
Ebu Hureyre´den (R.A.) rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadir:
Allah yolunda sarf ettigin, köle azadina harcadigin, yoksul (un ihtiyacin) a sarf ettigin ve ehl-i (beyti)nesarf ettigin paranin sevabca en büyügü, ailenin nakafasina harcadigin paradir.(et-Tergibve´t-Terhib Ct. 3, Sf. 61.)
Hadis-i şeriften anlaşilmaktadir ki, bir erkegin, ailesinin nakakasini temin etmesi, vazifesi oldugu kadar, ayni zamanda manevi bir kazanc elde etmeye de bir vesile teşkil etmektedir. Kadin, zengin veya fakir olsun, nafakasi kocasina aittir. Erkek fakir olsa ve karisi ile henüz gerdege girmemiş bulunsa hüküm yine böyledir.
Nafakadan maksad , yemek, elbise ve meskendir. Nafakanin miktari kocanin maddi imkani nisbetinde farklilik arzeder: Şöyle ki:
Kadin ve erkek her ikisi de fakir iseler, fakirlerin nafakasi üzerinden ailesini doyurmak erkegin vazifesidir.
Biri zengin digeri fakir ise, orta yollu bir nafaka lazim gelir. Bu vaziyet karşisinda fakir olan erkek ise, kudretinin yettigi kadar nafaka temini ile mükelleftir. Koca; fakir iken zengin, zengin iken fakir düşecek olsa nafakanin miktari, zenginlik veya fakirlige göre artar ve eksilir.
Koca, ailesinin nafakasini bizzat temin eder. Karisi da mevcut olan gida maddelerinden erkeginden izin almaya muhtac olmadan, yer icer. Mevcut bulunan kumaştan elbise yapabilir.
Hz.Ali, Cenab-i Fatima validemizin vefatindan sonra dört kadinla evlendi. Her zevcesi icin dört günde bir defa, bir dirhem gümüş karşiligi et alirdi.
İbn Sirin, Her cuma günü cocuklara bir faluzec [pelte] yapip yedirmelidir.demiştir. Ailesinin ihtiyacindan artan yemekten fakirlere verilmesine erkek musaade etmelidir.(İhyau Ulumi´d-Din Ct. 2, Sf. 31.)
b)Mesken:
Koca, kendi arzu ettigi yerde karisinin oturtabilmek icin, dini esaslara uygun bir mesken temin etmeye mecburdur. Bu evi ister mülkiyet süretiyle, isterse kiralamak yoluyla temin edilebilir. Temin edilecek evin en az bir odasi, helasi ve mutfagi bulunmali, kapisi kilitlenebilir vaziyette olmalidir.
Karisinin cani sIKiliyor diye veya buna benzer bir sebeple, koca zevcesinin yaninda yoldaş bulundurmaya mecbur degildir. Fakat ailesinin korkmamasi icin, tedarik edecegi evi, iyi komşularin bulundugu bir muhitten temin etmelidir. Etrafinda komşu bulunmayan bir ev, dine uygun bir mesken degildir. Zira erkegin evde bulunmadigi bir sirada, kadin namus ve mal düşmanlarinin tecavüzüne ugrayacak olsa, kimden imdad isteyebilir?
Erkek, karisinin oturtmak icin temin ettigi evde başka aileden olmuş kücük cocugundan gayri herhangi bir hisimini, karisinin rizasi olmadikca oturtamaz. Kadin da kocasinin rizasi olmadikca, kendi hisimlarindan birini kocasinin evinde oturtamaz.
Erkek, karisinin anne ve babasini, kizlarini görmek üzere, haftada bir defa evine gelmekten men edemez. Onlar gelemeyecek halde iseler, karisini onlari ziyarete gitmekten alikoyamaz.
c)Ziyaret ve Harice Cikma:
Kadinin, anne ve babadan gayri hisimlarini, senede bir defa ziyaret etme hakki vardir. Bu hakki dinimiz vermiştir. Erkek buna mani olmaya kalkarsa, karisinin hakkina tecavüz etmiş ve ona karşi zulmetmiş olur. Fakat, yabancilari ziyaretten ve dügünlere gitmekten men edebilir.
Karisinin babasi, ölüm döşegine yatan bir hasta olsa ve bakacak kimsesi bulunmasa, kadin babasina bakabilir. Babasi Müslüman olmasa da hüküm böyledir. Ancak bu hizmet icin, babasinin evinde kaldigi müddetce nafakasi kocaya lazim gelmez.
Erkek, karisinin ögrenmek zorunda oldugu dini meseleleri, kendisi ögretmedigi takdirde, ailesinin bizzat ögrene bilmesi icin, va´z edilen ve ilim ögretilen yerlere, ara sira gitmesine izin vermelidir.
Koca, vuku bulan bir meselenin fetvasini sormaktan cekinirse, kadinizinsiz olsa bile-- fetva sormaya gidebilir.
Evin mefruşatini; su, sabun, sac tarafi vesaire gibi temizlikle alaka liihtiyaclari ve eve ait lüzumlu aletleri temin etmeye erkek mecburdur. Fakat, kullanilmasinda dini bir mahzur bulunmayan, kina ve sürme gibi süs maddelerini, zaruri ihtiyaclar arasinda bulunmayan fistik, findik ve cekirdek gibi cerezleri temin etmek mecburiyetinde degildir.
d)Namusunu Korumak ve Kiskanmak:
Erkek, karisinin namus bekcisidir. Bu hususta lazim gelen gayreti göstermesi, erkegin vazifeleri cümlesindendir. İnsanin namus gayreti imaninin kemaline işarettir.
Muazb. Cebel (R.A.), karisini delikten dişari baktigi icin dövmüştür.
Sad b. Ubade (R.A.) demiştir ki: Aileme bir erkegin saldirdigini görsem, onu kilicimla öldürürüm. Hz. Sad´in bu sözünü Resulullah´a haber verdikleri zaman buyurdular ki:
Sad´in kiskancligindan hayrete mi düşüyorsunuz? Allah´a andolsun ki ben ondan daha kiskancim. Allah da benden daha gayretlidir.
Mu´min olan bir erkek, karisini ve cocuklarini, dünyada felakete, ahirette azaba sürükleyecek hareketlerden ve haricten gelecek her türlü tecavüzlerden korumakla mükelleftir. Cenab-i Hakk buyuruyor ki:
Ey iman edenler, gerek kendilerinizi, gerek ailelerinizi ateşten koruyun.(Tahrim suresi, 6)
e)Kocalik Vazifesini İfa Etmek:
Kadinin kocasi üzerindeki haklarindan biri de, ona karşi kocalik vazifesini ifa etmektir. Bu vazife nafile ibadetten önce gelmektedir. Halife Hz. Ömer´in huzuruna bir kadin gelerek:
-Ey mu´minlerin emiri, kocam geceleri ibadete kalkiyor, gündüzleri devamli oruc tutuyor, dedi. Hz. Ömer: Onun gece ibadete kalmasina, gündüz oruc tutmasina mani olmami mi istiyorsun? dedi. Bunun üzerine kadin birakip gitti, fakat bir müddet sonra tekrar geldi. (Ayni cevabi alinca birakip gitti, bir müddet sonra) ücüncü defa geldiginde Hz. Ömer ilk defa söylediklerini tekrarladi. Orada hazir bulunan Kab, Hazreti Ömer´e:
-Ey mu´minlerin emiri, (bu) kadin icin bir hak vardir, dedi. Hz. Ömer:
-Nedir onun hakki? dedi. Kab:
-Alla honun kocasina dört kadinla evlenmeyi helal kildi. Sen bunu dört kadindan biri olarak farzet. Her dört günde bir gün ve bir geceyi buna tahsis etmesi kadinin hakkidir, dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer, kadinin kocasina haber gönderdi ve dört gecede bir karisi ile birlikte yatmasini (ve kocalik vazifesini ifa etmesini), dört günde bir oruc tutmamasini emretti.(Keşfu´l-Gumme Ct. 2,. Sf. 82)
f)Latife:
İlmi calişmalara merakli bir hoca efendi evlenir ve fakat başini kitablardan kaldirip da ailesiyle konuşmaya vakit bulamazmiş. Bir taraftan yanlizlik, bir taraftan da kocasinin alakasizligi kadinin canini sIkmiş. Bir gün, kitablari ile meşgul bulunan kocasina:
-Hoca efendi, neye bakiyorsun? demiş.
Kocasi:
-Vankulu´na bakiyorum, cevabini vermiş. Kadin taşi gedigine koyarak:
-Ne olursun, biraz da ben kuluna bak, demiş.(Vankulu: Kamus tertibinde iki ciltlik bir lugattir.)
Erkek, omuzladigi bu haklari, hak sahiplerine vermek ve adilane bir hareket tarzi takip etmek zorundadir. İnsanin üzerinde bulunan kulluk vazifelerinden sonra, ana ve babasinin, daha sonra da ailesinin haklari gelmektedir. Her mu´min bu hakki gözetmekle mükelleftir.
Erkegin hane halki arasinda adeta bir coban gibi, titizlikle ifa ettigi bir muhafizlik vazifesi vardir.(et-Tergib ve´t-Terhib Ct. 3, Sf. 48)