ÜC TALAK MESELESİ
Bismillah ve Billahi´t-Tevfik!.
1-Evvela bir lafz ile verilen üc talakin bir talak sayilacagina dair Kur´anda bir ayet mevcud degildir. İbn Kayyim´in; <kitab> dan kasdi, Bakara suresinin 229. ayeti olan: <<
</kitab>
O talak iki defadir.>>nazm-i celilidir. Halbuki mezkur ayet-i kerime, bu maksadi : bir lafz ileverilen üc talakin bir sayilacagini ispat hususunda bir nass degildir. Bu ayet-i celile ; ric´i yoluyla yapilan talakin iki defa oldugunu, ondan sonra ise ; zevceyi, ya maruf vechile nikah altinda tutmak veya onu güzellikle salivermek lazim geldigini beyan etmektedir. Kaldiki, başta Imam Buhari olmak üzere bir cok muhaddisler ve bir hayli mufessirler ayni ayetle istidlal ederek üc talakin vaki olacagina hükmetmişlerdir. Ayrica üc talakin vukuuna kaail olan cumhur ulema ; müddealarini,Talak suresinin 1. (birinci) ayetinin son firkasi ile ispat eylemişlerdir. Nitekim yukarida takrir etmiştik.
2-İbn-i Teymiyyecilerin, bu batil iddialarini isbata elverişli Sunnetten de bir delil mevcud degildir. Ebu Rukane hadisinin zaif ve munker oldugunu ; İmam Şafii, Ebu Davud, Darekutni, Hakim ve İbn-i Hibban gibi huffazin rivayet ettigi en subutlu rivayete muhalif bulundugunu ve binaenaleyh, ihticaca layik olmadigini, sahih olan rivayetin ise ;-- ki Rukane Hadisidir-- üc talakin vaki olacagina delalet ettiginide evvelce görmüştük.
En kuvvetli deliller olan İbn-i Abbas Hadisinin mahiyetini, zahiri metruk oldugunu, hatta ma´lul ve munker bulundugunu da, mufassal bicimde inceleyerek ortaya koymuştuk.
3-İbn-i Kayyim´in; <<bu olmadigi.="" hasil="" sonradan="" da="" icmain="" bir="" edecek="" ibtal="" vebunu="" icma´bulundugu="" kadim="" hususta=""> yolundaki garib iddiasi ise ; ilmi hic bir delile mustenid degildir. İbn-i Abbas´in, kendisinin dahi amel etmedigi, Ebu´s-Sahba´nin ondan rivayet ettigi mezkur Hadis-i <<İcma´>>delili olmaktan cok uzaktir.
</bu><h <<elKavlu´l-Camiu="" iddiasini,="" bu="" Kayyim´in="" İbn-i="" Mutii,="" Buhayt-i=""><h iddiasini,="" bu="" Kayyim´in="" İbn-i="" Mutii,="" Buhayt-i="" <strong="">Merhum Allame Şeyh Buhayt-i Mutii, İbn-i Kayyim´in bu iddiasini, el-Kavlu´l-Camiu adli risalesinde şöyle reddetmiştir:
</h></h>
<<İbn-i Kayyim´in ; <<buhususta olmadigi.="" hasil="" da="" icma´bulundugu="" kadim="" icma´iummet="" hilafina="" bunun="" bilahare="" ve=""> yolundaki iddiasina gelince; bu acaib, garib (hayreti mucib) bir davadir. İbn-i Kayyim icin, böyle bir davaya dayanmak ve onun huccet kabul etmek nasil caiz oldu bilemiyorum. Halbuki icmain munakid olmasi icin, onun iddia ettigine (üc talakin bir sayildigina) dair verilen fetvanin şöhret buldugu, bu fetvanin herkese balig oldugu ve bunu işiten herkesin ikrar edip ona karşi sukut ettigi sahihan sabit olmalidir. Halbuki ; bunlardan hic biri sabit olmamiştir. İbn-i Kayyim bunu (kadim icma´iddiasini) İbn-i Abbas Hadisinin siyakindan almiştir.Onda ne oldugunu (hakkinda neler söylendigini) de sen cok iyi biliyorsun! Bununla beraber bu (üc talakin bir sayilmasi hususu)nun hakkinda, Hz. Ömer (r.a.)´in meclis akdedip üc talaki imza ve ilan etmesinden önce meydana gelmiş kadim bir icma´oldugu haberi sihhatli olsaydi, Ömer (r.a.)´in, sirf kendi reyi ile Sunnet-i Sahihaye ve keza icmaa muhalefet etmiş olmasi lazim gelirdi. Yine böyle Hz. Ömer´in devrinde bulunup da istişare meclisi akdettigi vakit orada mevcud olan ve onun imza eyledigi şey (üc talaki infaz) karşisinda kendisine muvafakat edenlerin hepsinin Sunnete, keza İcmaa muhalefette bulunmuş olmalari gerekirdi. Böylece ummet(Ashab) ; evvela icma´(an hükm)ettikleri şeyin hilafina olarak ikinci bir netice hasil olurdu : Ummet, hata üzere icma´ve ittifak) etmiştir ; ya birincide veya ikincide!. Halbuki bunlarin hepsi batildir (cünkü ummet-i Muhammed´in : ulemanin hata ve delalet üzerinde ittifak edip birleşmeleri kabul degildir)!. Zirabu mevzuda Hz. Ömer´e muvafakat edenler, asrindaki Sahabe ve Tabiun muctehidlerinin tamamidir. Bunlarin hic birinden, Ömer Faruk´a muhalefet ettigi nakl-u rivayet olunmamiştir (binaenaleyh bu suretlebu mesele hakkinda devr-i Faruki´de iki kere degil, yanliz-- bir defa sukuti icma´ munakid olmuştur).
</buhususta>
İbn-i Kayyim´in; <<Şu kadar ki Emiru´l-Mu´minin, halkin talak işini hafife aldiklarini ve üc talaki birden vermenin onlardan cok vaki oldugunu görmüş ve bunu bir ukubet olmak üzere aleyhlerine imza etmiştir... İlh>> sözü de batildir. Cünkü Sunnete ve icmaa muhalefet etmek ve bu iki aslin hilafina olarak yeni bir hüküm inşa eylemekle ukubet (ceza vermek) kat´iyyen caiz olmaz. Hz. Ömer (gibi, Sunnete hakkiyla sarilan adil bir halife), Sunnet ve icma´hilafina bir hüküm ihdas etsin ve bu bid´ata dayanarak halki cezalandirmayi maslahatau ygun görsün, öyle mi? Haşa O´nu tenzih eyleriz. Halbuki buiddia sahih olsaydi O´nun; sunnete ve icmaa muhalif olarak hüküm ihdas etmesinin cürmü nasin yaptiklarindan daha büyük olur (binaenaleyh Hz. Faruk kendisi, halktan daha fazla ukubete, daha şiddetli cezaya müstehak bulunur)du>>.(Merhum Şeyh Buhayt´in cevabi burada sona erdi (El-Ta´kibu´l-Mufid. S:72)
Bismillah ve Billahi´t-Tevfik!.
1-Evvela bir lafz ile verilen üc talakin bir talak sayilacagina dair Kur´anda bir ayet mevcud degildir. İbn Kayyim´in; <kitab> dan kasdi, Bakara suresinin 229. ayeti olan: <<
</kitab>
O talak iki defadir.>>nazm-i celilidir. Halbuki mezkur ayet-i kerime, bu maksadi : bir lafz ileverilen üc talakin bir sayilacagini ispat hususunda bir nass degildir. Bu ayet-i celile ; ric´i yoluyla yapilan talakin iki defa oldugunu, ondan sonra ise ; zevceyi, ya maruf vechile nikah altinda tutmak veya onu güzellikle salivermek lazim geldigini beyan etmektedir. Kaldiki, başta Imam Buhari olmak üzere bir cok muhaddisler ve bir hayli mufessirler ayni ayetle istidlal ederek üc talakin vaki olacagina hükmetmişlerdir. Ayrica üc talakin vukuuna kaail olan cumhur ulema ; müddealarini,Talak suresinin 1. (birinci) ayetinin son firkasi ile ispat eylemişlerdir. Nitekim yukarida takrir etmiştik.
2-İbn-i Teymiyyecilerin, bu batil iddialarini isbata elverişli Sunnetten de bir delil mevcud degildir. Ebu Rukane hadisinin zaif ve munker oldugunu ; İmam Şafii, Ebu Davud, Darekutni, Hakim ve İbn-i Hibban gibi huffazin rivayet ettigi en subutlu rivayete muhalif bulundugunu ve binaenaleyh, ihticaca layik olmadigini, sahih olan rivayetin ise ;-- ki Rukane Hadisidir-- üc talakin vaki olacagina delalet ettiginide evvelce görmüştük.
En kuvvetli deliller olan İbn-i Abbas Hadisinin mahiyetini, zahiri metruk oldugunu, hatta ma´lul ve munker bulundugunu da, mufassal bicimde inceleyerek ortaya koymuştuk.
3-İbn-i Kayyim´in; <<bu olmadigi.="" hasil="" sonradan="" da="" icmain="" bir="" edecek="" ibtal="" vebunu="" icma´bulundugu="" kadim="" hususta=""> yolundaki garib iddiasi ise ; ilmi hic bir delile mustenid degildir. İbn-i Abbas´in, kendisinin dahi amel etmedigi, Ebu´s-Sahba´nin ondan rivayet ettigi mezkur Hadis-i <<İcma´>>delili olmaktan cok uzaktir.
</bu><h <<elKavlu´l-Camiu="" iddiasini,="" bu="" Kayyim´in="" İbn-i="" Mutii,="" Buhayt-i=""><h iddiasini,="" bu="" Kayyim´in="" İbn-i="" Mutii,="" Buhayt-i="" <strong="">Merhum Allame Şeyh Buhayt-i Mutii, İbn-i Kayyim´in bu iddiasini, el-Kavlu´l-Camiu adli risalesinde şöyle reddetmiştir:
</h></h>
<<İbn-i Kayyim´in ; <<buhususta olmadigi.="" hasil="" da="" icma´bulundugu="" kadim="" icma´iummet="" hilafina="" bunun="" bilahare="" ve=""> yolundaki iddiasina gelince; bu acaib, garib (hayreti mucib) bir davadir. İbn-i Kayyim icin, böyle bir davaya dayanmak ve onun huccet kabul etmek nasil caiz oldu bilemiyorum. Halbuki icmain munakid olmasi icin, onun iddia ettigine (üc talakin bir sayildigina) dair verilen fetvanin şöhret buldugu, bu fetvanin herkese balig oldugu ve bunu işiten herkesin ikrar edip ona karşi sukut ettigi sahihan sabit olmalidir. Halbuki ; bunlardan hic biri sabit olmamiştir. İbn-i Kayyim bunu (kadim icma´iddiasini) İbn-i Abbas Hadisinin siyakindan almiştir.Onda ne oldugunu (hakkinda neler söylendigini) de sen cok iyi biliyorsun! Bununla beraber bu (üc talakin bir sayilmasi hususu)nun hakkinda, Hz. Ömer (r.a.)´in meclis akdedip üc talaki imza ve ilan etmesinden önce meydana gelmiş kadim bir icma´oldugu haberi sihhatli olsaydi, Ömer (r.a.)´in, sirf kendi reyi ile Sunnet-i Sahihaye ve keza icmaa muhalefet etmiş olmasi lazim gelirdi. Yine böyle Hz. Ömer´in devrinde bulunup da istişare meclisi akdettigi vakit orada mevcud olan ve onun imza eyledigi şey (üc talaki infaz) karşisinda kendisine muvafakat edenlerin hepsinin Sunnete, keza İcmaa muhalefette bulunmuş olmalari gerekirdi. Böylece ummet(Ashab) ; evvela icma´(an hükm)ettikleri şeyin hilafina olarak ikinci bir netice hasil olurdu : Ummet, hata üzere icma´ve ittifak) etmiştir ; ya birincide veya ikincide!. Halbuki bunlarin hepsi batildir (cünkü ummet-i Muhammed´in : ulemanin hata ve delalet üzerinde ittifak edip birleşmeleri kabul degildir)!. Zirabu mevzuda Hz. Ömer´e muvafakat edenler, asrindaki Sahabe ve Tabiun muctehidlerinin tamamidir. Bunlarin hic birinden, Ömer Faruk´a muhalefet ettigi nakl-u rivayet olunmamiştir (binaenaleyh bu suretlebu mesele hakkinda devr-i Faruki´de iki kere degil, yanliz-- bir defa sukuti icma´ munakid olmuştur).
</buhususta>
İbn-i Kayyim´in; <<Şu kadar ki Emiru´l-Mu´minin, halkin talak işini hafife aldiklarini ve üc talaki birden vermenin onlardan cok vaki oldugunu görmüş ve bunu bir ukubet olmak üzere aleyhlerine imza etmiştir... İlh>> sözü de batildir. Cünkü Sunnete ve icmaa muhalefet etmek ve bu iki aslin hilafina olarak yeni bir hüküm inşa eylemekle ukubet (ceza vermek) kat´iyyen caiz olmaz. Hz. Ömer (gibi, Sunnete hakkiyla sarilan adil bir halife), Sunnet ve icma´hilafina bir hüküm ihdas etsin ve bu bid´ata dayanarak halki cezalandirmayi maslahatau ygun görsün, öyle mi? Haşa O´nu tenzih eyleriz. Halbuki buiddia sahih olsaydi O´nun; sunnete ve icmaa muhalif olarak hüküm ihdas etmesinin cürmü nasin yaptiklarindan daha büyük olur (binaenaleyh Hz. Faruk kendisi, halktan daha fazla ukubete, daha şiddetli cezaya müstehak bulunur)du>>.(Merhum Şeyh Buhayt´in cevabi burada sona erdi (El-Ta´kibu´l-Mufid. S:72)