Kuranda Azap Kavramı

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
TASVİR EDİLEN CEHENNEM AZAPLARI





Yakında Biz onun hortumu (burnu) üzerine damga vuracağız. (Kalem Suresi, 16)



Gözleri ´korkudan ve dehşetten düşük´ yüzlerini de bir zillet kaplamış; işte bu, kendilerine vadedilmekte olan (kıyamet ve azap) günüdür. (Mearic Suresi, 44)



O gün, öyle yüzler vardır ki kararmış-ekşimiştir. (Kıyamet Suresi, 24)



İnkarcılar İçin Demir Kamçılar Vardır



Bundan dolayı, Rabbin, onların üzerine bir azap kamçısı çarpıverdi. (Fecr Suresi, 13)



Onlar için demirden kamçılar vardır. (Hac Suresi, 21)



Vücutları Ateşte Dağlanacaktır



Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek). (Tevbe Suresi, 35)



Bukağılara Vurulacaklardır



O gün suçlu-günahkarların (sıkı) bukağılara vurulduklarını görürsün. (İbrahim Suresi, 49)



Çünkü Bizim yanımızda bukağılar ve cayır cayır yanan bir ateş vardır. (Müzemmil Suresi, 12)



Zincirlere ve Demir Halkalara Vurulacaklardır



Doğrusu Biz kafirlere zincirler, demir halkalar (tomruklar) ve çılgınca yanan bir ateş hazırladık. (İnsan Suresi, 4)



Eğer şaşıracaksan, asıl şaşkınlık konusu onların şöyle söylemeleridir: "Biz toprak iken mi, gerçekten biz mi yeniden yaratılacağız?" İşte onlar Rablerine karşı inkara sapanlar, işte onlar boyunlarına (ateşten) halkalar geçirilenler ve işte onlar -içinde ebedi kalacakları- ateşin arkadaşları olanlardır. (Ra´d Suresi, 5)



Za´fa uğratılanlar da büyüklük taslayanlara: "Hayır, siz gece ve gündüz hileli düzenler (kurup) bizim Allah´ı inkar etmemizi ve O´na eşler koşmamızı bize emrediyordunuz" dediler. Azabı gördüklerinde pişmanlıklarını saklarlar; Biz de inkar edenlerin boyunlarına halkalar geçirdik. Onlar, yaptıklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı? (Sebe Suresi, 33)



Gerçekten Biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır. (Yasin Suresi, 8 )



Boyunlarında demir-halkalar ve (ayaklarında) zincirler olduğu halde sürüklenecekler; (Mümin Suresi, 71)



Ateş Azabı Vardır



Ayetlerimize karşı inkara sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi, 56)



Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler. (Müminun Suresi, 104)



Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "İşte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek). (Tevbe Suresi, 35)



İnkarcılar Cehennem Odunu ve Yakıtı Olacaklardır



Zulmedenler ise, onlar da cehennem için odun olmuşlardır. (Cin Suresi, 15)



Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler. (Tahrim Suresi, 6)



Şüphesiz inkar edenler, onların malları da, çocukları da kendilerine Allah´tan (gelecek azaba karşı) hiçbir şey kazandırmaz. Ve onlar ateşin yakıtıdırlar. (Al-i İmran Suresi, 10)



Gerçekten siz de, Allah´ın dışında taptıklarınız da cehennemin odunusunuz, siz ona varacaksınız. (Enbiya Suresi, 98)



Orada Kaynar Suyla Karşılanacaklardır



Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kuran´la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah´tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azap vardır. (Enam Suresi, 70)



Ve eğer o, yalanlayan sapıklardan ise, Artık (onun için) alabildiğine kaynar sudan bir şölen vardır. Ve çılgınca yanan ateşe bir atılma da. (Vakıa Suresi, 92-94)



"Onu tutun da cehennemin orta yerine sürükleyin." "Sonra kaynar suyun azabından başının üstüne dökün;" "(Azabı) Tat; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun." "Gerçekten bu, sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir." (Duhan Suresi, 47-50)



"Ashab-ı Şimal", ne (mutsuzdur o) "Ashab-ı Şimal." Hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su, (Vakıa Suresi, 41-42)



Sonra kendileri için onun üzerinde kaynar su karıştırılmış bir içkileri de vardır. Sonra onların dönecekleri yer, elbette (yine) çılgınca yanan ateştir. (Saffat Suresi, 67-68)



İşte bu; tatsınlar onu: Kaynar su ve irin. (Sad Suresi, 57)



Kaynar bir kaynaktan içirilirler. (Gaşiye Suresi, 5)



Sizin tümünüzün dönüşü O´nadır. Allah´ın va´di bir gerçektir. İman edip salih amellerde bulunanlara, adaletle karşılık vermek için yaratmayı başlatan, sonra onu iade edecek olan O´dur. İnkar edenler ise, küfürleri dolayısıyla, onlar için kaynar sudan bir içki ve acı bir azab vardır. (Yunus Suresi, 4)



İşte bunlar çekişen iki gruptur, Rableri konusunda çekiştiler. İşte o inkar edenler, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür. (Hac Suresi, 19)



Dumanlı ve Pusludur



Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler. Ki o, ne serindir, ne ferahlatıcı (kerim). (Vakıa Suresi, 43-44)



Dar ve Sıkışık Yerlere Atılırlar



Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok ouşu isteyip-çağırırlar. Bugün bir yok oluşu çağırmayın, birçok (kere) yok oluşu isteyip-çağırın. (Furkan Suresi, 13-14)



Azap konusunda senden acele (davranmanı) istiyorlar. Oysa cehennem, o inkar edenleri gerçekten kuşatıp-durmaktadır. Azabın onları üstlerinden ve ayaklarının altından kaplayacağı gün (Allah): "Yaptıklarınızı tadın" der. (Ankebut Suresi, 54-55)



Zakkum Ağacı ve Darı Dikeni Yiyeceklerdir



Nasıl, böyle bir konaklanma mı daha hayırlı yoksa zakkum ağacı mı? Doğrusu Biz, onu kafirler için bir fitne (bir imtihan konusu) kıldık. Şüphesiz o, ´çılgınca yanan ateşin´ dibinde bitip çıkar. Onun tomurcukları, şeytanların başları gibidir. Artık gerçekten, ondan yiyecekler böylelikle karınlarını ondan dolduracaklar. (Saffat Suresi, 62-66)



Onlar için (zehirli olan) darı dikeninden başka bir yiyecek yoktur. Ne doyurup-semirtir, ne açlıktan korur. (Gaşiye Suresi, 6-7)



"Çünkü, o, büyük olan Allah´a iman etmiyordu." "Yoksula yemek vermeye destekçi olmazdı." "Bundan dolayı bugün, kendisine hiçbir sıcak dost yoktur." "İrin ve kan karışımından başka bir yemek yoktur." "Bunu da, hata edenlerden başkası yemez." (Hakka Suresi, 33-37)



(Böylesinin) Önünde cehennem vardır ve (orada) irinli sudan içirilecektir. Yutkunmaya çabalayacak ve boğazından geçirmeyi başaramayacak, ona her yandan ölüm gelecek, oysa ölmeyecek de. Ardından daha katı bir azap olacak. (İbrahim Suresi, 16-17)



Doğrusu, o zakkum ağacı; Günahkar olanın yemeğidir. Pota gibi; karınlarda kaynar-durur; Kaynar-suyun kaynaması gibi. (Duhan Suresi, 43-46)



Ateşten Elbiseler Giyerler



İşte bunlar çekişen iki gruptur, Rableri konusunda çekiştiler. İşte o inkar edenler, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür. (Hac Suresi, 19)



Giysileri Katrandandır



Giyimleri katrandandır, yüzlerini ateş bürümektedir. (İbrahim Suresi, 50)



Cehennemin Duvarları İnkarcıyı Çepeçevre Kuşatır



Ve de ki: "Hak Rabbinizdendir; artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin. Şüphesiz Biz zalimlere bir ateş hazırlamışız, onun duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. Eğer onlar yardım isterlerse, katı bir sıvı gibi yüzleri kavurup-yakan bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içkidir o ve ne kötü bir destektir. (Kehf Suresi, 29)



Cehennemin, Korkunç Homurtusu Duyulur



Rablerini inkar edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü dönüş yeridir o. İçine atıldıkları zaman, kaynayıp-feveran ederken onun korkunç homurtusunu işitirler. (Mülk Suresi, 6-7)



Allah İnkarcılarla Konuşmaz



Allah´ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar... İşte onlar; onlar için ahirette hiçbir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap vardır. (Al-i İmran Suresi, 77)



Uzaktan Korkunç Öfkesi ve Uğultusu İşitilir



(Ateş,) Onları uzak bir yerden gördüğünde, onlar bunun gazablı öfkesini ve uğultusunu işitirler. (Furkan Suresi, 12)



Hor ve Aşağılık Kılınmışlardır



"Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu ´hor ve aşağılık´ kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur." (Al-i İmran Suresi, 192)



O gün, öyle yüzler vardır ki, ´zillet içinde aşağılanmıştır.´ (Gaşiye Suresi, 2)



Orada Günahlarını İtiraf Edeceklerdir



Öfkesinin-şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak. Her bir grup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar: "Size bir uyarıcı gelmedi mi?" Onlar: "Evet" derler. "Bize gerçekten bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve: "Allah hiçbir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz, dedik." Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık." Böylece kendi günahlarını itiraf ettiler. Çılgınca yanan ateşin halkına (Allah´ın rahmetinden) uzaklık olsun. (Mülk Suresi, 8-11)



Dediler ki: "Rabbimiz, bizi iki kere öldürdün ve iki kere dirilttin; biz de günahlarımızı itiraf ettik. Şimdi çıkış için bir yol var mı?" (Mümin Suresi, 11)



Cennettekilerden Su ve Rızık İsteyeceklerdir, Ama Verilmeyecektir



Ateşin halkı cennet halkına seslenir: "Bize biraz sudan ya da Allah´ın size verdiği rızıktan aktarın." Derler ki: "Doğrusu Allah, bunları inkar edenlere haram (yasak) kılmıştır." (Araf Suresi, 50)



Cehennemden Çıkmak İçin Dünyaya Geri Dönmek İsteyeceklerdir



İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orada (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur. (Fatır Suresi, 37)



Oradan Kaçış Yoktur



Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır. (Kehf Suresi, 53)



Yok olmayı İsteyeceklerdir



Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip-çağırırlar. Bugün bir yok oluşu çağırmayın, birçok (kere) yok oluşu isteyip-çağırın. (Furkan Suresi, 13-14)



(Cehennem bekçisine:) "Ey Malik (bekçi), Rabbin bizim işimizi bitirsin" diye haykırdılar. O: "Gerçek şu ki siz, (burada) kalacak kimselersiniz" dedi. "Andolsun, size hakkı getirdik, fakat sizin birçoğunuz hakkı çirkin görüp-tiksinenlerdiniz." (Zuhruf Suresi, 77-78)



Gerçekten Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: "Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim" diyecek. (Nebe Suresi, 40)



Tutuşturulmuş Ateş Yüreklere Tırmanır



Hayır; andolsun o, ´hutame´ye atılacaktır. "Hutame"nin ne olduğunu sana bildiren nedir? Allah´ın tutuşturulmuş ateşidir. Ki o, yüreklerin üstüne tırmanıp çıkar. O, onların üzerine kilitlenecektir; (Kendileri de) Dikilip-yükseltilmiş sütunlarda (bağlanacaklardır). (Hümeze Suresi, 4-9)



Büyüklenenler Cehenneme Boyunlarını Bükerek Girerler



Rabbiniz dedi ki: "Bana dua edin, size icabet edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir. (Mümin Suresi, 60)



İnkar edenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki: "Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" Onlar: "Evet." dediler. Ancak azap kelimesi kafirlerin üzerine hak oldu. Dediler ki: "İçinde ebedi kalıcılar olarak cehennemin kapılarından (içeri) girin. Büyüklüğe kapılanların konaklama yeri ne kötüdür." (Zümer Suresi, 71-72)
 

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
İnkarcılar Birbirleriyle Çekişirler

(Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat arttırılmış bir azap ver diyecekler. (Allah da:) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek. (Araf Suresi, 38)

(Müşrik olan hakim güçlere:) "İşte bu(nlar) da sizinle birlikte (küfür ve zulümde) göğüs gerenlerdir. Onlara bir merhaba (bile) yok. Çünkü onlar ateşe gireceklerdir." (denilir). (Onlara uyanlar) Derler ki: "Hayır, sizler; asıl size bir merhaba yok. Bunu (azabı) siz bizim önümüze sürdünüz. Ne kötü bir durak." Derler ki: "Rabbimiz, kim bunu bizim önümüze sürdüyse, ateşteki azabını kat kat arttır." Ve derler ki: "Bize ne oluyor ki, kendilerini şerir (kötü)lerden saydığımız adamları göremiyoruz. "Biz onları bir alay konusu edinmiştik; yoksa gözler mi onlardan kaydı?" Bu, cehennem halkının birbiriyle çekişmesi kesin bir gerçektir. (Sad Suresi, 59-64)

Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki: "Andolsun Allah´a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz," "Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk. "Bizi suçlu-günahkarlardan başka saptıran olmadı." "Artık bizim için ne bir şefaatçi var," "Ne de candan-yakın bir dost." "Bizim bir kere daha (dünyaya dönüşümüz mümkün) olsaydı da iman edenlerden olabilseydik." Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler. (Şuara Suresi, 96-103)


Mutsuzluk ve Acıyla Nefes Alıp Verirler

Mutsuz olanlar ateştedirler, onlar için orada (kahırla ve acıyla) nefes alıp vermeler vardır. (Hud Suresi, 106)

Orada Kemikleri Çatırdatan İnlemeler Vardır

Orada kendileri için, ´kemikleri çatırdatan inlemeler´ vardır. Onlar orada işitmezler de. (Enbiya Suresi, 100)

Alçaltıcı Bir Azap Vardır

İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) "Siz dünya hayatınızda bütün ´güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız." (Ahkaf Suresi, 20)

Kim Allah´a ve elçisine isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır. (Nisa Suresi, 14)

Allah´a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah´ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri, ölümün ´şiddetli sarsıntıları´ sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah´a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O´nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azapla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen. (Enam Suresi, 93)


Orada Hiçbir Sıcak Dost Yoktur

"Bundan dolayı bugün, kendisine hiçbir sıcak dost yoktur." (Hakka Suresi, 35)

İnkarcılar Yerlerde Sürükleneceklerdir

Hayır; eğer o, (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursa, andolsun, onu perçeminden tutup sürükleyeceğiz; O yalancı, günahkar olan alnından. O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın. (Alak Suresi, 15-17)

Cehennem ateşine, ´küçültücü bir sürüklenme ile´ sürüklenecekleri gün; (Onlara şöyle denir:) "İşte sizin yalanladığınız ateş budur." "Bu da bir büyü mü, yoksa siz mi görmüyorsunuz." "Girin ona; artık ister sabredin, ister sabretmeyin. Sizin için birdir. Siz ancak, yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz." (Tur Suresi, 13-16)

Ateşin içinde yüzükoyun sürüklenecekleri gün Cehennemin dokunuşunu tadın" (denecek). (Kamer Suresi, 48)

Onu Ben, cehenneme sürükleyip-atacağım. Cehennem (sakar) nedir, sen bilir misin? Ne alıkoyar, ne bırakır. Beşere delicesine susamıştır. (Müddessir Suresi, 26-29)

Boyunlarında demir-halkalar ve (ayaklarında) zincirler olduğu halde sürüklenecekler; (Mümin Suresi, 71)


İnkarcıların Duası Asla Kabul Olmaz

Ateşin içinde olanlar, cehennem bekçilerine dediler ki: "Rabbinize dua edin; azaptan bir günü (olsun) bize hafifletsin." (Bekçiler:) "Size kendi Resulleriniz açık belgelerle gelmez miydi?" dediler. Onlar: "Evet" dediler. (Bekçiler:) "Şu halde siz dua edin" dediler. Oysa kafirlerin duası, çıkmazda olmaktan başkası değildir. (Mümin Suresi, 49-50)

Dediler ki: "Rabbimiz, mutsuzluğumuz bize karşı üstün geldi, biz sapan bir topluluk imişiz." "Rabbimiz, bizi (ateşin) içinden çıkar, eğer yine (inkara) dönersek, artık gerçekten zalim kimseler oluruz." Der ki: "Onun içine sinin ve Benimle söyleşmeyin." "Çünkü gerçekten Benim kullarımdan bir grup: "Rabbimiz, iman ettik, Sen artık bizi bağışla ve bize merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın, derlerdi de," "Siz onları alay konusu edinmiştiniz; öyle ki, size benim zikrimi unutturdular ve siz onlara gülüp duruyordunuz." (Müminun Suresi, 106-110)


Ateşe Yüzükoyun Atılırlar

Kim bir kötülükle gelirse, artık onlar da ateşe yüzükoyun atılır (ve onlara:) "Yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandırılıyorsunuz?" (denir). (Neml Suresi, 90)

Birbirlerinden Kaçarlar, Aralarındaki Tüm Bağları Koparırlar

Öyle ki (o gün) kendilerine tabi olunanlar, kendilerine tabi olanlardan uzaklaşıp-kaçmışlardır. (Artık) Onlar azabı görmüşlerdir ve aralarındaki bütün bağlar (ve ilişkiler) de parçalanıp-kopmuştur. (O zaman, yönetilip) Uyanlar derler ki: "Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) muhakkak (şimdi) onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır)dık." Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak değildirler. (Bakara Suresi, 166-167)

Çok Büyük Pişmanlık Yaşarlar

Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki: "Eyvahlar bize, keşke Allah´a itaat etseydik ve Resûl´e itaat etseydik." Ve dediler ki: "Rabbimiz, gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmış oldular." "Rabbimiz, onlara azaptan iki katını ver ve büyük bir lanet ile lanet et." (Ahzab Suresi, 66-68)

Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: "Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve müminlerden olsaydık." (Enam Suresi, 27)

Onlar: "Evet" derler. "Bize gerçekten bir uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık ve: "Allah hiçbir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz, dedik." Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık." Böylece kendi günahlarını itiraf ettiler. Çılgınca yanan ateşin halkına (Allah´ın rahmetinden) uzaklık olsun. (Mülk Suresi, 9-11)

Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki: "Andolsun Allah´a, biz gerçekten apaçık bir sapıklık içindeymişiz," "Çünkü sizi (yalancı olanları) alemlerin Rabbiyle eşit tutuyorduk. "Bizi suçlu-günahkarlardan başka saptıran olmadı." "Artık bizim için ne bir şefaatçi var," "Ne de candan-yakın bir dost." "Bizim bir kere daha (dünyaya dönüşümüz mümkün) olsaydı da iman edenlerden olabilseydik." Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler. (Şuara Suresi, 96-103)

O gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda? Der ki: "Keşke hayatım için, (önceden birşeyler) takdim edebilseydim." (Fecr Suresi, 23-24)


Birbirlerinİ Ayaklarının Altına Almak İsterler

İnkar edenler dediler ki: "Rabbimiz, cinlerden ve insanlardan bizi saptırmış olanları bize göster, ayaklarımızın altına alalım, en aşağılarda bulunanlardan olsunlar." (Fussilet Suresi, 29)

Cehennemin İçine Dökülürler

Artık onlar ve azgınlar onun içine dökülüverilmiştir. (Şuara Suresi, 94)

Orada Başları Öne Düşmüş Şekilde Hüsran İçinde Kalırlar

Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İman edenler de: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem yakın akraba (veya yandaş)larını da hüsrana uğratmışlardır" dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azap içindedirler. (Şura Suresi, 45)

DÜNYADA VERİLEN AZAP ÇEŞİTLERİ

Allah´ın Dünyada Belaya Çarptırdığı Kişiler

Görmüyorlar mı ki, gerçekten onlar her yıl, bir veya iki defa belaya çarptırılıyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve öğüt alıp (ders çıkarıp) düşünmüyorlar. (Tevbe Suresi, 126)

Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp-gelen bir bela´ onun üstünü sarıp-kuşatıverdi. (Kalem Suresi, 19)


Hasret İçindedirler

Ey iman edenler, inkar edenler ile yeryüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: "Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah´tır. Allah, yaptıklarınızı görendir. (Al-i İmran Suresi, 156)

(O zaman, yönetilip) Uyanlar derler ki: "Eğer bize bir kere (daha dünyaya dönme) fırsatı verilse(ydi) muhakkak (şimdi) onların bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşır (onları yüzüstü bırakır)dık." Böylece Allah, onlara bütün yaptıklarını onulmaz hasretlerle gösterecektir. Ve onlar ateşten çıkacak değildirler. (Bakara Suresi, 167)


Mutsuz ve Bedbahttırlar

(Kıyametin) Geleceği günde, O´nun izni olmaksızın, hiç kimse söz söyleyemez. Artık onlardan kimi ´bedbaht ve mutsuz´, (kimi de) mutlu ve bahtiyardır. (Hud Suresi,105)

"Ashab-ı Meş´eme" ne (mutsuz ve uğursuzdur o) "Ashab-ı Meş´eme". (Vakıa Suresi, 9)

´Mutsuz-bedbaht´ olan ondan kaçınır. Ki o, en büyük ateşe yollanacaktır. (Ala Suresi, 11-12)

Artık sizi, ´alevleri kabardıkça kabaran´ bir ateşle uyardım. Ona, ancak en bedbaht olandan başkası yollanmaz; (Leyl Suresi, 14-15)


Kalpleri Dar ve Sıkıntılıdır, Üstlerine Pislik Çökmüştür

Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam´a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir. (Enam Suresi, 125)

(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O´nun dışında (yine) Allah´tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. (Tevbe Suresi, 118)


Boş Emellerin Peşindedirler

O inkar edenler Müslüman olmayı nice kereler dileyecekler. Onları bırak; yesinler, yararlansınlar ve onları (boş) emel oyalayadursun. İleride bileceklerdir. (Hicr Suresi, 2-3)

Kuruntular İçinde Yaşarlar

(Şeytan) Onlara vaatler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka birşey va´detmez. (Nisa Suresi, 120)

(Münafıklar) Onlara seslenirler: "Biz sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki: "Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allah´a ve İslam´a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah´ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldaltıcı da sizi Allah ile (Allah´ın adını kullanarak, hatta masumca sizden görünerek) aldatmış oldu." (Hadid Suresi, 14)


Denizin Yarılması ve İnkarcıların Suda Boğulmaları

Ve sizin için denizi ikiye yarıp sizi kurtardığımızı ve Firavun´un adamlarını -gözlerinizin önünde- boğduğumuzu hatırlayın. (Bakara Suresi, 50)

Gökten İnen Azaplar

Ama zulmedenler, kendilerine söylenen sözü bir başkasıyla değiştirdiler. Biz de o zalimlerin yaptıkları bozgunculuğa karşılık, üzerlerine gökten iğrenç bir azap indirdik. (Bakara Suresi, 59)

Ve onların üzerine bir (azap) sağanağı yağdırdık. Suçlu-günahkarların uğradıkları sona bir bak işte. (Araf Suresi, 84)

"Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten ´yakıp-yıkan bir afet´ gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir." (Kehf Suresi, 40)


Suda Boğulmaları

Böylelikle, onları o yerden sürüp-sarsıntıya uğratmayı istedi, Biz de onu ve beraberindekileri hepbirlikte boğuverdik. (İsra Suresi, 103)

Sonra bunun ardından geride kalanları da suda-boğduk. (Şuara Suresi, 120)

Onu yalanladılar. Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık, ayetlerimizi yalan sayanları suda-boğduk. Çünkü onlar kör bir kavimdi. (Araf Suresi, 64)

Fakat onu yalanladılar; Biz de onu ve gemide onunla birlikte olanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Uyarılanların nasıl bir sonuca uğratıldıklarına bir bak. (Yunus Suresi, 73)

Nuh´un kavmi de, elçileri yalanlandıklarında onları suda boğduk ve insanlar için bir ayet kıldık. Biz zulmedenlere acıklı bir azap hazırladık. (Furkan Suresi, 37)

Bunun üzerine Musa´ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu. Ötekileri de buraya yaklaştırdık. Musa´yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk. Sonra ötekileri suda boğduk. (Şuara Suresi, 63-66)

Ve ayetlerimizi yalanlayan kavimden ´ona yardım edip-öcünü aldık´. Şüphesiz onlar, kötü bir kavimdi, Biz de onların tümünü suya batırıp boğduk. (Enbiya Suresi, 77)

Bunun üzerine, onu ve askerlerini tutup suya attık. Böylelikle zulmedenlerin nasıl bir sona uğradıklarına bir bak. (Kasas Suresi, 40)

Sonunda Bizi öfkelendirince, Biz de onlardan intikam aldık, böylece onları toplu olarak suda boğduk. (Zuhruf Suresi, 55)

"Denizi durgun ve açık bırak. Çünkü suda boğulacak bir ordudur." (Duhan Suresi, 24)

Bunun üzerine, Biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) ´kınanacak işler yapıyordu.´ (Zariyat Suresi, 40)


Sarsıntı Tutması-Deprem

Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da, kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar. (Araf Suresi, 78)

Ancak onu yalanladılar; bunun üzerine onları amansız bir sarsıntı yakalayıverdi, böylelikle kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar. (Ankebut Suresi, 37)


Kuraklık-Ürün Kıtlığı Olması

Andolsun, Biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık. (Araf Suresi, 130)

Allah bir şehri örnek verdi: (Halkı) Güvenlik ve huzur içindeydi, rızkı da her yerden bol bol gelmekteydi; fakat Allah´ın nimetlerine nankörlük etti, böylece Allah yaptıklarına karşılık olarak, ona açlık ve korku elbisesini tattırdı. (Nahl Suresi, 112)


Çeşitli Hayvanların Musallat Edilmesi

Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular. (Araf Suresi, 133)

Sel Afeti

Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece Biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az birşey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük. (Sebe Suresi, 16)

Yeri de ´coşkun kaynaklar´ halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir işe karşı (hükmümüzü gerçekleştirmek üzere) birleşti. (Kamer Suresi, 12)

Denildi ki: "Ey yer, suyunu yut ve ey gök, sen de tut." Su çekildi, iş bitiriliverdi, (gemi de) Cudi (dağı) üstünde durdu ve zalimler topluluğuna da: "Uzak olsunlar" denildi. (Hud Suresi, 44)


Dayanılmaz Bir Ses

O zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar. (Hud Suresi, 67)

Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir rahmetle Şuayb´ı ve onunla birlikte iman edenleri kurtardık; o zulmedenleri dayanılmaz bir ses sarıverdi de kendi yurtlarında dizüstü çökmüş olarak sabahladılar. (Hud Suresi, 94)

Derken, tan yerinin ağarma vaktine girdiklerinde onları (o korkunç ve dayanılmaz) çığlık yakalayıverdi. (Hicr Suresi, 73)

Derken, hak (ettikleri cezaya karşılık) olmak üzere, o korkunç çığlık onları yakalayıverdi. Böylece onları bir süprüntü kılıverdik. Zulmeden kavim için yıkım olsun. (Müminun Suresi, 41)

Bu nedenle Semud (halkı), korkunç bir sesle helak edildi. (Hakka Suresi, 5)


Balçıktan Taş Yağması

Böylece emrimiz geldiği zaman, üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık; (Hud Suresi, 82)

Anında (yurtlarının) üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taş yağdırdık. (Hicr Suresi, 74)


Fırtına

Kara tarafında sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden veya üzerinize taş yığınları yüklü bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil bulamazsınız. Veya sizi bir kere daha ona (denize) gönderip üzerinize kırıp geçiren bir fırtına salarak nankörlük etmeniz nedeniyle sizi batırmasına karşı emin misiniz? Sonra onun öcünü Bize karşı alacak (kimseyi de) bulamazsınız. (İsra Suresi, 68-69)

Andolsun, Biz Nuh´u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi. (Ankebut Suresi, 14)

Biz, o uğursuz (felaket yüklü ve) sürekli bir günde üzerlerine ´kulakları patlatan bir kasırga´ gönderdik. İnsanları söküp atıyordu; sanki onlar, kökünden sökülüp-kopmuş hurma kütükleriymiş gibi. (Kamer Suresi, 19-20)

Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Yalnız Lut ailesini (bu azaptan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık; (Kamer Suresi, 34)

Ad (halkın)a gelince; onlar da, uğultu yüklü, azgın bir kasırga ile helak edildiler. (Allah) Onu, yedi gece ve sekiz gün, aralık vermeksizin üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o kavmin, orada sanki içi kof hurma kütükleriymiş gibi çarpılıp yere yıkıldığını görürsün. (Hakka Suresi, 6-7)


Yağmur

Ve üzerlerine bir yağmur yağdırdık; uyarılıp-korkutulanların yağmuru ne kötü. (Şuara Suresi, 173), (Neml Suresi, 58)

Andolsun, onlar, üstüne felaket yağmuru yağdırılmış bulunan o ülkeye uğramışlardır; yine de onu görmüyorlar mıydı? Hayır, onlar dirilmeyi ummuyorlardı. (Furkan Suresi, 40)

Biz de ´bardaktan boşanırcasına akan´ bir su ile göğün kapılarını açtık. (Kamer Suresi, 11)


Gölgelik Günün Azabı

Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik-gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı. (Şuara Suresi, 189)

Yıldırım

Bu durumda eğer onlar yüz çevirirlerse, artık de ki: "Ben sizi, Ad ve Semud (kavimlerinin) yıldırımına benzer bir yıldırımla uyardım." (Fussilet Suresi, 13)

Ancak Rablerinin emrine başkaldırdılar; böylece bakıp-dururlarken, onları yıldırım çarpıp-yakaladı. (Zariyat Suresi, 44)

Semud´a gelince; Biz onlara doğru yolu gösterdik, fakat onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Böylece kazandıkları şeyler yüzünden onları alçaltıcı azabın yıldırımı yakalayıverdi. (Fussilet Suresi, 17)


Göğün Duman Getirmesi

Öyleyse sen, göğün açıkça bir duman getireceği günü gözle; (Bu duman) insanları sarıp-kuşatıverir. İşte bu, acı bir azaptır. (Duhan Suresi, 10-11)

Rüzgar ve Bulut

Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azap vardır. Rabbinin emriyle herşeyi yerle bir eder. Böylece meskenlerinden başka, hiçbir şey(leri) görünemez duruma düştüler. İşte Biz, suçlu-günahkar bir kavmi böyle cezalandırırız. (Ahkaf Suresi, 24-25)

Ad (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onların üzerine köklerini kesen (akim) bir rüzgar gönderdik. Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka çürütüp-kül gibi dağıtıyordu. (Zariyat Suresi, 41-42)

Yoksa gökte olanın üzerinize ´taş yağdıran (fırtınalı) bir rüzgar´ göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o takdirde Benim uyarmam nasılmış bilip-öğreneceksiniz. Andolsun, kendilerinden öncekiler de yalanladı. Fakat Beni inkar (etmelerine karşılık verdiğim azap) nasılmış? (Mülk Suresi,17-18)


Çamurdan Taş Yağması

"Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı kesilmiş) taşlar yağdırmak için." (Zariyat Suresi, 33)

Yerin Dibine Geçme

Altı üstüne gelen (Lut kavminin) şehirlerini de O yerin dibine geçirdi. (Necm Suresi, 53)
 

Son mesajlar