Hz. Musa Aleyhisselam

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,677
HAZRET-İ MUSA ALEYHİSSELAM

Hz. Musa´nin dogumu

Dogan erkek cocuklar gözler önünde öldürülürken, İsrailogullarin ufuklari iyice kararmis; artik tahamümülleri kalmamisti. Bir seyler olmaliydi. Bu halin devamina, daglar taslar bile tahammül edemezdi. İsrailogullari, Allah´in izniyle kendilerini kurtaracak bir zati beklerken Firavun da onun gelmemesi icin bütün gücünü sarfediyordu. Ama, heyhat! Onun bütün calismalari bosa gidecekti.

Firavunun bu katliami devam ederken, İmran adinda bir zatin, nur topu gibi bir yavrusu dünyaya gelmisti.(Bilmen, a.g.e.)

Allah dogmundan evvel onu annesinin karninda saklamisti. Hamile degil gibiydi annesi. Dünyaya geldigi zaman da yine kimsenin haberi olmadi. Fakat bu dehsetli terör havasi icinde cocugun gizlice yetismesi ve büyümesi büyük bir meseleydi. Vazifeli olarak dogan bu cocugu, Cenab-i Hakkin hifz ve himaye edecegini de bilemiyordi. Onun icin anne ve baba büyük bir endise icindeydiler. Bilhassa annesi iyice heyecanlanmis, heyecanindan ne yapacagini sasirmisti. Cünkü, Firavun her an nur topu gibi yavrusundan haberdar olabilir ve hic acimadan canina kiyabilirdi.

Hz. Musa´yi bekleyen vazifeler

Hz. Musa, Firavunun sarayinda bir prens gibi yasiyordu. Firavunun dirayetli hanimi Asiye, Hz. Musa´yi büyük bir ihtimamla yetistiriyordu. Furavun, Beni İsrail´in cocuklarini öldürmekten vaugecmisse de eski zulüm ve istibdadini hala devam ettiriyordu. Yine halk, Apis öküzüne tapiyor; Firavunu da ilah kabul ediyorlardi.

İsrailogullari Misirlilarla beraber yasadiklari icin onlarin adetlerini farkinda olmadan benimsemislerdi. Fakat gerek onlarin Beni İsrail´i köle muamelesi yapmasi ve gerekse bunlarin Misirlilara besledikleri kin; onlar gibi yasamalarina mani oluyordu. Beni İsrail, Firavunu ilah kabul etmiyor ve öküze de tapmiyorlardi gerci, ama Hz. İbrahim´in “Hanif” olan dinine lakayd idiler. Gerek Hz. Yusuf´la aralarinda zaman uzamasi ve gerekse bu kahredici esaret, onlarin inanclarini yasamalarina mani olmustu. “Yasanmayan bir sey unutulur” kaidesince, zamanla bildiklerini de unutmuslardi.

Şimdi ortada üc mesele vardi:

1. Misirlilarin islahi.

2. Beni Israil´in, Misirlilarin esaretinden kurtarilarak arz-i mukaddese götürülmesi.

3. Beni Israil´in islahi

Iste Hz. Musa´yi bibirinden cetin bu üc mesele bekliyordu. Hz. Musa 18-20 yaslarina geldigi sirada, Cenab-i Hak, Hz. Yusuf gibi ona da ilim ve hikmet ihsan etti. (Kasas Suresi, 14; M.Vehbi, X/4075-4076) Sempatik ve sevimli olmasi vasfina, ilim ve hikmet de ilave olunca, seref ve itibari daha da artmis; saray mensublari arasindaki mevkii daha da yükselmisti.

Hz. Musa´nin evlenmesi

Fesaret sahibi olmakla meshur olmus üc kisiden birisi de, Hz. Şuayb´in kizlarindan biri olan Safura´dir. Hz. Musa´yi görür görmez ondaki baskalarindan farkli hali hemen sezmis ve ona ici isinmisti. Babasi ihtiyardi. Öteki kardesleriyle kendisi sürülere bakmakta güclük cekiyorlardi. Hz. Musa ise, güclü, kuvvetli bir civanmertti. Su anda yapacagi belli basli bir is ve gidecegi bir yer de olmadigina göre, onu Medyen´de kendi yanlarinda biraktirabilirdi. Bu fikrini söylemek üzere derhal babasinin yanina kostu:

"Babacigim! Biz ücretli bize hizmet etmesi icin birini aramiyor muyduk? Iste Musa! Bu zat, ücretle tutmak istedigin kimselerin en hayirlisi, en kuvvetlisi ve en emniyetlisidir. Dün aksam bize yardim edip hayvanlarimizi sulayivermisti. Ayrica son derece edep ve haya sahibi. Bizimle konusurken, hic basini kaldirip yüzümüze bakmadi." (Kasas Suresi, 26; M.Vehbi, X/4090)

Hz. Şuayb, kizinin bu teklifini müsbet karsiladi. Derhal Hz. Musa´ya gidip söyle dedi:

"Ya Musa! Sana bir teklifim var. Sekiz sene koyunlarimi güderek bana hizmet etmen mukabilinde, su iki kizimdan birini sana nikahlamak istiyorum. Fakat sen bu sekiz senelik müddeti on seneye tamamlarsan, o senin bilecegin bir istir. Sana fazla mesakkat de vermek istemem. Insallah sen beni salih, hizmetcisine nazik ve mülayim bir sekilde muamele eden ve verdigi sözde duranlardan bulacaksin." (Kasas Suresi, 27)

Hz. Musa zaten basini sokacak bir yuva, siginacak bir yer ariyordu. Hz. Şuayb´in bu teklifini olumlu karsiladi ve söyle dedi:

"Teklifinizi kabul ediyorum. Şartlarini ileri sürdügünüz mukavele de sizinle benim aramda gecerlidir. Sekiz veya on sene olarak teklif ettiginiz bu iki zamandan hangisini tamamlarsam bana kizmak yok. Bu anlasmamiz üzerine, Allah vekil ve sahittir." (Kasas Suresi, 28)

Anlasma geregince Hz. Şuayb, kizi Safura´yi Hz. Musa´ya nikahladi. Hz. Musa da o günden itibaren Hz. Şuayb´a hizmete basladi.

Hz. Musa´nin asasi

Hz. Musa, yapilan anlasma müddetince, Hz. Şuayb´a hizmet etti. ilerde bir cok mucizelere mazhar olacak olan asasini da, bu sirada elde etmisti. Gerek asanin asli ve gerekse Hz. Musa´ya gecisi hakkinda, muhtelif rivayetler varsa da, (M.Vehbi, X/4092) muhakkak olan su ki, Hz. Musa bu asayi Medyen´de iken elde etmis ve koyunlarini da bununla gütmüstür.

Bütün bu hadiseler, ahalinin gözleri önünde cereyan ediyordu. Sihirbazlarin iman etmesiyle, Hz. Musa´nin hakli oldugu ap acik ortaya cikmis; Firavun iyice rezil olmustu. Sihirbazlarin yaptigi bu hareket onu, tamamen cileden cikarmisti.

Firavunun amcazadesi de, onun gittigi yolun, bundan önce helak olan kavimlerin yolunun ayni oldugunu ve dolaysiyla onlarin baslarina gelenlerin aynisinin, kendilerinin de baslarina geleceginden korktugunu söyledi.

Hz. Asiye´nin öldürülmesi

Amcazadesinin imana gelmesinden baska haniminin da tavir ve hareketlerinde degisiklikler hisseden Firavun, onu da sIkistirmaya ve zulmetmeye basladi.

Hz. Asiye, Hz. Musa´da bir cevher sezdigi icin, daha cocuklugunda itibaren ona kendi öz evladi gibi sefkat kanatlarini germisti. Hz. Musa´nin peygamberlini ilan ettigini duyunca hemen iman etti. Zaten ondan böyle bir hareketin zuhurunu bekliyordu.

On Emir

İsrailogullari, nerede ise baslarina düsecek durumda Tur Daginin altinda korkudan nefes alamaz vaziyette iken, Cenab-i Hak, Hz. Musa vasitasiyla onlardan on hususa riayet edeceklerine dair söz aldi. Bunlar söylece siralanabilir:

1.Allah´tan baskasina ibadet etmeyeceklerdi.
2.Anne babaya itaat edecekle ve onlara güzel muamelede bulunacaklardi.
3.Anne baba gibi, sair akrabalara da iyi muamele edeceklerdi.
4.Babalari ölmüs yetim cocuklara iyi davranacaklardi.
5.Gecimlerini temin edemeyen yoksul ve düskünlere de iyilik edeceklerdi.
6.İinsanlara güzel söz söyleyecelerdi.
7.Namaz dos dogru kilacaklardi.
8.Zekat vereceklerdi.
9.Bibirlerinin kanlarini dökmeyeceklerdi.
10.Yekdigerlerini vatanlarindan cikarmayacaklardi.(Bakara Suresi, 83-84.)

“Size verdigimiz emirlere kuvvetle sarilin. Ve onlari ciddiyetle yerine getirin. Onlardaki hükümlerimizi belleyip, ince ve derin manalarini iyice düsünün. Umulur ki, bu sayede sakinip korunursunuz da iki cihanda saadete erersiniz.”(Bakara Suresi, 63.)

İsrailogullari, bütün bunlara riayet edeceklerine dair hep birden söz vediler. Zaten buna bir nev´i mecburdular. Zira Tur Dagi, neredeyse baslarina düsecek vaziyette, dehset ve heybetle arz-i endam ediyordu. Fakat daha sonra bu tehlikeli an gecince “Kulamizla dinledik, kalbimizle isyan ettik”dediler.(Bakara Suresi, 93.)(Peygamberler Tarihi, Sf. 246. 250. 264. 288. /Bünyamin Ates)

 

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,677
Musa Aleyhisselam

Hazret-i Musa, Beni İsrail´den (İsrail Ogullarindan) İmran adindaki bir sahsin ogludur, Misir´da dogmustur. İsrail Ogullari Misir´da cogalarak on iki kabileye ayrilmislardi. Bunlara “Beni İsrail esbati (İsrail ogullarinin torunlari)” denirdi. Bunlarin böyle cogalmalari, Misir´in eski halki olan Kibti´lerin hosuna gitmiyordu. Onun icin bunlara eziyet ediyorlar ve dedelerinin ili olan Kenan yurduna cikip gitmelerini engelliyorlardi.

Bir güün Misir hakinlerinden biri, Firavun´a (Kabus İbni Mus´ab adli hükümdara) söyle bir haber vermisti: “İsrail Ogullarindan gelecek bir cocuk, Misir devletinin batmasina sebeb olacak.” Firavun da, İsrail Ogullarinin yeni dogan cocuklarini öldürmeye baslatmisti. İste bu sirada Hazret-i Musa dogdu. Annesi, onu, Firavun tarafindan öldürülmesin diye bir sandik icine koyarak Nil nehrine atmayi uygun buldu. Nil nehrinin kenara attigi bu sandigi, Firavun´un zevcesi Asiye ele gecirip acti. İcinden cikan pek sevimli ve nurlu cocugu cok sevdi ve onu kendisine evlad edindi. Hazret-i Musa´nin annesi de, bir yolunu bularak, kendisini bu seckin cocuga süt anne tayin ettirdi.

Hazret-i Musa, kendisine düsman olarak Firavun´un sarayinda besleniyordu. Bu, Yüce Allah´in ibret alinacak pek büyük bir hikmeti idi.

Hazret-i Musa büyüdü. Bir gün İsrail Ogullarindan biri ile sokakta kavga eden bir Kibti´ye tokat atti. Kibti yere düsüp can verdi. Hazret-i Musa yaptigina pisman oldu. Firavun´dan korkarak Meyden sehrine cikip gitti. Orada Şuayb aleyhisselam´in kizi “Safura” ile evlendi. Bir süre sonra Misir´a dönüp gitmek üzere zevcesi ile beraber yola cikti. Giderken Tur dagina ugradi. Orada Yüce Allah´in hitabina kavustu, kendisine peygamberlik verildi. Büyük kardesi Harun´la Firavun´u dine cagirmaya Allah tarafindan görevli kilandilar.

Hazret-i Musa´nin eli ay gibi parladi. Elindeki asa da, diledigi büyük bir ejderha oluverirdi. Bunlar birer mucize idi. O zaman Misir cevresinde büyücülük cok ilerlemisti. Firavun bu mucizeleri birer sihir (büyü) sanmisti. Büyücüleri topladi. Bunlar Hazret-i Musa´ya meydan okudular. Fakat Hazret-i Musa´nin asa mucizesini görünce, büyücülerin hepsi iman ettiler. Bunun bir büyü olmadigini hemen anladilar. Cünkü bu asa bir ejder kesilerek büyücülerin ortaya atmis oldugu hünerlerin hepsini yutmustu. Eger Hazret-i Musa´nin gösterdigi sey, bir gözbagcilik olsaydi, böyle yok etme üstünlügü meydana gelemezdi.

Cekinmeden Rab olma davasinda bulunan Firavun ile Misir´in eski halki Kibti´ler, Hazret-i Musa´nin bu mucizesini gördükleri halde, ne yazik ki, iman etmediler. Daha sonra bir gece, Musa aleyhisselam İsrail Ogullarini alip Misir´dan cikti. Suveys denizi bir mucize olarak yarildi. On iki yola ayrildi. İsrail Ogullarinin on iki kabilesi bu yollardan karsi yakaya gectiler. Bunlari izleyen Firavun ile onun ordusu, sularin tekrar kapanmasi üzerine bogulup gittiler. Yanliz Firavun´un cesedi, sularin carpmasi ile sahile atilmisti. Kendi ölümlü varligina güvenerek yaradanini unutmus, Tanrilik davasinda bulunmustu. İste böyle büyük bir gaflet icine düsen bir sahsin akibeti büyük bir ibret levhasi olmustu.

Musa aleyhisselam artik Firavun´dan kurtulmus, İsrail Ogullari ile beraber selametle denizi gecerek Tiyh sahrasina gelmisti. Onlari burada birakarak “Tur-i Sina” denilen Tur dagina gitti. Orada kirk gün kadar Yüce Allah´a ibadette ve yalvarista bulundu. Mekandan ve zamandan münezzeh olan Yüce Allah´in hitabina kavustu. Kendisine Tevrat kitabi verildi.


 

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,677
Hazret-i Musa, Tur-i Sina´dan Tiyh sahrasina dönünce kavminin bir kismini, Samiri adinda birinin altindan yapmis oldugu bir buzagiya tapar halde buldu. Buna cok üzülmüstü. Bunlar Harun peygamberin ögütlerini dinlemeyerek böyle bir sapiklik icine düsmüslerdi. Sonra tevbe edip yaptiklarina pisman oldular.

Musa aleyhisselam, Kenan topraklarini, Arz-i Mukaddes´i almak icin Amalika ile savasmak istiyordu. İsrail Ogullari ise savastan kacindilar. Böylece o mubarek peygamberin bedduasina ugrayarak kirk sene Tiyh sahrasinda kaldilar. Aradan bir hayli zaman gecti. İsrail ogullari arasinda cölde büyümüs yigitler yetisti. Hazret-i Musa bunlari alip Lut denizinin güney taraflarina götürdü. Daha ileriye giderek Amalika´dan Avc İbni Unk adindaki hükümdara savas acti. Şeria nehrinin dogu taraflarindaki beldeleri elde etti.

Hazret-i Musa, bir aralik gidip İbrahim aleyhisselam´in zamanindan beri yasayan veya Hazret-i İbrahim ile hicret eden kimselerin soyundan olan Hizir aleyhisselam ile görüsmüs, ona verilen “Ledun ilmine (Allah´in verdigi özel ilme)”Şahid olmustu.

Hizir aleyhisselam´in bir peygamber oldugunu ve kiyamete kadar yasacagini söyleyenler vardir. Zulkarneyn ile yolculukta bulunmus, hayat kaynagina varip ab-i hayattan (ölmezlik suyundan) icmekle böyle uzun bir ömre kavusmus oldugu söylenmektedir. Bir kisim alimlere göre de, ölmüs bulunmaktadir. Zaten bu gibi büyük sahsiyetlerin ölümleri ile hayatlari birdir. Onlar sonsuz ve yüksek bir hayata kavusmuslardir.

Musa aleyhisselam rivayete göre, Kenan ili hududuna yakin bir yerde yüz yirmi yasinda oldugu halde vefat etmistir. Hazret-i Adem devrinin üc bin sekiz yüz altmis sekizinci yilina ve Misir´dan cikislarinin kirkinci yilina rastlar.

Hazret-i Musa´ya “Kelamullah” denir. (Yüce Allah, kendisi ile arada bir vasita bulunmaksizin, niteligi bilinemeyen bir sekilde dogrudan dogruya konustugu icin bu ismi almistir.) Pek büyük peygamberdir. Daginik bir halde yasayan İsrail Ogullarini bir araya toplamis, onlari esaret hayatindan kurtarmis ve özgürlüge kavusturmustu. Ne yazik ki, İsrail ogullari daha sonra zaman zaman yoldan cikmis, gercek dinlerini yitirmis, tekrar esaretten esarete düsmüsledir.(Büyük İslam İlmihali, Sf. 484-486/Ömer Nasuhi Bilmen)

HZ. MUSA ALEYHİSSELAM

Umran, Yutahir, Kahis, Lavey, Yakub Aleyhisselam sirasiyla atalaridir. Hz. Musa Tufan-Olayi´ndan 1506 yil sonra vucuda geldi. Babasi, Hz. Musa dogduktan bir ay sonra vefat etti. Babasi Firavun´un zevcesi Asiye Hatunun amcasiydi. Firavunun akrabalarindandi.

Hz. Musa dogdugu zaman validesi Naciye Hatun Firavun´un serrinden korkarak O´nu bir sandika icine koyarak Nil Nehri´ne birakti. Sanduka Firavunun kasrinin yanindan gecerken sudan alindi ve saraya götürüldü. Hz. Musa 41 yasina kadar sarayda büyüdü. Daha sonra Firavunun ekmekcisi olan Katevi adinda bir kibtiyi öldürerek kacti. Medine´ye giderek Hz. Şuayb´in yanina sigindi. O´nun Safira nam kiziyla evlendi.

Uzun bir müddet sonra valideleri Naciye Hatun ile kardesi Hz. Harun´u görmek icin Misir´a dogru yola cikti. Yolculuk esnasinda Tur-Dagi´nda yalvarista bulundu. Duasi kabul olunarak Risalet geldi. Risaletle beraber On-Emir teblig olundu. Daha sonra Tevrat nazil oldu.

Misir´a vardiktan sonra ise hem İsrailogullarini ve hemde Firavun´u imana davet etti. Hz. Harun´a da peygamberlik gelince, Hz. Musa´ya her hususta yardim etmeye calisti. Hz. Musa kendisine inanmayanlara mucizeler göstermeye basladi. İlk mucize (Yed-i Beyza – Beyaz bir el)idi. Kafirler bu mucizeye inanmadilar. Bu mucizeye inamayanlara daha sonra Cenab-i Allah´in izniyle sihirbazlar karsisinda asasi ejderha olarak, bunun bir sihir olmadigini isbatladi. Fakat ne yazik ki bunun da sihir oldugunu iddia edenler ortaya cikti. Bunlardan birisi de Firavunun kendisi idi.

Hz. Musa kendisine inanan İsrailogullari ile Firavun´un ülkesinden cikip, bugünkü yurtlarina dogru gelmek üzere harekete gecti. İsrailogullarinin sayisi, hepsinin eli silah tutan olmak üzere altiyüzbine ulasmisti. Ülkeden cikan Hz. Musa ve beraberindeki İsrailogullari bir gece Misir´dan ayrildilar. Kizil-Deniz´e kadar gelerek bir mucize eseri Kizildenizin ikiye ayrilmasiyla burdan raharlikla gectiler. Bu esnada bunlari takip eden Firavun iyice yaklasmis oldugundan olayi görmüstü. Kendisinin de gecebilecegini zannederek askerleriyle beraber atini denizin icine sürdü. Bu arada bütün İsrailogullari karsiya gectiginden mucize son buldu. Firavun askeriyle beraber sulara garkoldu.

Tarih kitablarinda Hz. Hizir ve bu Vakia yazilidir. Hz. Musa´nin bu seferlerinde Nun oglu YuŞa´da yanlarinda bulunuyordu. Ayrica Kissa-i Belami Baura ve Kissa-i Uc bin Unuk bunlar zamaninda vaki olmusdur.

İsrailogullari ile Tih-Vadisi´ne gelen Hz. Musa burada kirk yil yasadiktansonra 120 yasinda iken vefat etti.(Hadisat, Nisanci Mehmed Pasa, Sf. 29)


 

Son mesajlar