Ebubekir küfre düşmedi(mi)

  • Konbuyu başlatan BndD
  • Başlangıç tarihi
B

BndD

Öncelikle Bakara suresi 124. Ayet ne demiş ona bir bakalım.

Bir zamanlar Allah İbrahim’i bir takım sınavlardan geçirmişti ve
Seni insanlara imam yapacağım demişti.
İbrahim de;
Benim zürriyetimi de deyince.
Hâk Teâlâ;
Benim ahdim zalimler nail olamaz dedi.


Demekki Herşeyden münezzeh olan Allah zalimi sevmiyor, yalancıyı, kirliyi, iki dilli olanları sevmiyor.

Böyle bir giriş yapmış olalım.


Ne diyor Her şeyden münezzeh olan Yüce Allah İbrahim'e:
"kuşkusuz ben seni insanlara imam yapacağım."

Bunun üzerine ibrahim şöyle dua etti;

Benim zürriyetimden (neslimden) de...

Allah onun bu isteğine şöyle cevap verdi:
Benim Ahtim zalimlere erişmez!

Yani, Allah diyor ki imamet benim Ahtimdır ve Ahtim, senin neslinden Zalim olanlara ulaşmaz.
Çünkü Tanrı, İmam da zulmü reddetmiştir.

Zülüm iki kısımdır:
Biri kendi nefsine zalimlik,
ötekisi ise başkalarına zalimliktir.
Bu iki zulümden uzak olan herkes masumdur.
İsmet, imamet için temel şarttır.

Öyleyse şirk hakikaten büyük bir zulümdür.
Lokman suresi ayet 13
Ayeti uyarınca, tövbe edenin müşrik, imamet makamına ve mertebesine layık değildir.

Çocuğun, iman sahibi olabileceği ve sözüne itibar edilmesi.
Ata Sözü vardır hatırlarsınız değilmi:
"Akıl yaşta değil başta dır"

Aşağıdaki yazdıklarım Tam Hüsniye Risalesi adlı Kitaptan alıntıdır ve yere göğe sığdıramadıklarınızın, birde Hz ünvanı verdiklerinizin, Şahı Merdan İmam Alinin hakkını gasp edenleri, Fatıma Anamızın evine baskın düzenleyenlerin Din de nasıl küfre düştüklerini yazan bir eser.

Bir söz vermiştim ve o sözümü yerine getirmekten, şarlatanları, Din tüccarlarını tevşir etmekten ve de Hakka şükür Hak ile batılı ayırt edebildiğim için çok mutluyum.

LEBBEYK YA ALLAH-YA MUHAMMED-YA ALİ

Kuran Ayetleri ike konuşuruz Allah'a şükür.

MESAJIMIZ SİLİNMESİN!!!

CISSSS !!!

--------------------------------------

İbrahim Hüsniye'nin karşısında kızarak dediki:
Allah'ın Resulünden sonra halife, vekil ve İmam-ı makam (yerine geçen) kimdi?

Hüsniye cevap verdi:
İslam'da önceliği olan. (İlk iman eden kişi)

İbrahim, İslam'da önceliği olan kimdi?

Hüsniye şöyle dedi:
Onun damadı, amcasının oğlu ve kardeşliği olan kimse.

Bu söz üzerine Harun'un keyfi kaçtı.
Halit Harun'un kızdığını görünce cesaretlendi ve dediki:
Ey Hüsniye, Ali'nin İslam'da öncelikli olduğunu neye dayanarak söylüyorsun?
Ben diyorum ki;
Ebubekir İslam'da önceydi.
Bunun sebebi şudur:
Peygamber davete başladığında, ebubekir 40 yaşında İslamiyeti kabul etti.
Ali ise çocukken iman etti.
Oysa Çocuğun iman ve ibadetini, küfür ve günahına itibar edilmez.

Hüsniye dediki:
Eğer çocuğun iman ve küfrüne, günah ve ibadetine itibar edileceğini, çocuğun da sevap ve cezayı hak edebileceğini ispatlarsam;
Emirül Müminin Ali Bin Ebu Talib'in imamet ve vesayetini ikrar edecekmisin?

İbrahim cevap verdi:
Hüccet ve delillerini söylersen ikrar edeceğim.

Bunun üzerine Hüsniye şöyle dedi:
Hz.Hızır ve Hz.Musa hakkında, Kuran'da yer alan hükme ne diyorsun?
Hz.Hızır'ın öldürdüğü çocuktu ve Ayet'i Kerim bununla ilgili şöyle dedi:
Sonra gemiden indiler ve yola düştüler.
Genç bir erkek çocuğa rastladıklarında Hızır onu öldürdü.
Musa dediki:
Hiç kimseyi öldürmemiş birini mi öldürdün?
Gerçekten çirkin bir iş yaptın.
Kehf suresi ayet 74

Musa çocuğu öldürdüğü için ona itiraz edince, Hızır şöyle dedi:
Çocuğa gelince; annesi ve babası mümin idi.
Bu çocuğun, küfür ve isyankarlıkla o ikisini sıkıntıya sokmasından ve eziyet etmesinden korktuk.
Kehf suresi ayet 80

Şimdi söyle bakalım; o çocuğun öldürülmesi, bunu hak ettiği için miydi, yoksa Hz.Hızır zalim mıydı?
Eğer Hz.Hızır'ın zalim olduğunu söylersen; her şeyden münezzeh olan Allah'a Kuran'da bir zalimi övmek yakışmaz.

Ey İbrahim, neden başın öne düştü ve cevap vermeyip inadı tercih ediyorsun?
Her şeyin yaratıcısı olan Allah hakkı için doğru söyle:
Şu aktaracağım hadisi biliyor muydun?
Onu hadis Ehlinden işittinmi?
Burada hazır bulunan bütün âlimlerden de şahitlik etmelerini istiyorum.

İbrahim, anlatta duymuş olalım dedi.

Hüsniye anlatmaya başladı:
Mücahid'in, Ebu Amr ile Ebu Said Hudrinden rivayet ettiğine göre, bu ikisi şöyle dediler:
Allah Resul'ünün yanında oturuyorduk.
Selmanı Farisi, Ebuzer Gaffari, Mikdad Bin Esved, Ammar Bin Yasir, Huzeyfe Bin Yeman, Ebul Heysem Bin Teyyihan, Ebut Tufeyl Amir Bin Vasile de onunla birlikteydi.
Hepsi Hz.Resul'ün emrine amaydeydiler.
Canının sıkkın olduğu belliydi.
Dediler ki:
Ya Resulullah bir grup hasetçiden, kardeşin ve amcanın oğlu hakkında;
Bizi neredeyse üzüntüden mahvedecek bazı sözler işitiyoruz.

Allah Resulü kardeşim Ali Bin Ebu Talip hakkında ne diyorlar?

Dediler ki:
Diyorlar ki, arkadaşınız Ali'nin diğerlerinden önce İslam'a girmesinde ne üstünlük var?
O ozamanlar daha çocuktu.

Hz.Resul şöyle buyurdu:

Kalplerinizi aydınlatarak sizi bu üzüntüden kurtarayım.
Ayeti Kerimin bana haber verdiği bir olayı anlatayım.
İbrahim annesinden doğduğunda;
Onu o asi ve azgın krallardan kaçırdılar.
Annesi onu, bir örtüye sarıp nehrinin kenarına bıraktı.
Güneş battığında, İbrahim bırakıldığı yerde ayağa kalktı, elini başına ve yüzüne sürdü, dilinden Kelime i Tevhit döküldü.
Üzerindeki örtüyü çıkardı, üstünü başını temizledi.
Annesi o hali müşahade ettiğinde çok korktu.
Nitekim Hak Teala Ayet'i Kerim de şöyle buyurmuştur:
Böylelikle, kesin bilgiye erenlerden olursun diye, İbrahim'e göklerin ve yerin melekutunu gösteriyorduk.
En'am suresi ayet 75-78


Yine bilirsiniz ki, Firavun, Musa bin İmran'ı arayıp durdu.
Musa'yı öldürme umuduyla hamile kadınların karınlarını yardılar ve bebekleri öldürdüler.
Annesi Musa'yı doğurduğunda,
o an Annesine dediki:
Ey anne, beni bir sandukaya koy ve suya bırak.

Annesi onun bu sözünden korktu.
Dedi ki:
Ey oğlum, suda boğulmandan korkarım.
Musa dediki:
Ey annem, korkma!
Çünkü Hak Teala Beni koruyup selamete ulaştıracaktır.

Bunun üzerine annesi onu sandukaya koyup suya bıraktı.
Nihayet Allah'u Teala onu selametle annesine ulaştırdı.
Allah onun halini şöyle bildirdi:
Benim nezaretimde yetiştirilmem için, sana kendimden sevgi verdim.
Hani, kız kardeşin giderek onlara şöyle demişti:
Onun bakımını üstlenecek birini size önereyim mi?
Böylece gözü aydın olması ve üzülmemesi için, seni tekrar annene kavuşturmuştuk.
Taha suresi ayet 39-40

Allah İsa hakkında şöyle buyurdu:
İsa annesine, onun altından seslendi:
Üzülme!
Rabbin senin altından bir nehir akıtacaktır.
Meryem suresi ayet 24

Yani, İsa doğar doğmaz annesi ile konuştu.
O haldeyken annesi Meryem, isteyenlerin soru sormaları için çocuğuna işaret etti.
Onlar, Beşikteki bir çocukla nasıl konuşalım? dediler.
İsa şöyle dedi:
Ben Allahın kuluyım.
Allah bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı.
Nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı ve hayatta olduğum sürece salat'ı yerine getirip zekat vermemi vasiyet etti.
Meryem suresi ayet 29-31

Görüldüğü gibi, henüz İsa yeni doğmuşken konuştu ve Allah ona, o haldeyken kitap ve peygamberlik lütfetti.
O haldeyken, ona salâtü yerine getirmeyi ve zekat vermeyi emretti.
İsa konuştu sırada henüz üç günlüktü.

Demekki, Yüce Tanrı çocuğun bile iman sahibi olabileceğini belirtiyor ve hatta Peygamber yapıyor.


Hz.Peygamberin Ebubekir ile Hicret yoldaşlığı.

İbrahim dediki:
Ey Hüsniye, sen fazlasıyla kendini kaybettin ve küstahlık, edepsizlik ve rezillik meydanında sevgi ve saldırıya başladın.

Sahabe ve tabiini lanetleyip (tan edip/ eleştirip) tekfir ediyorsun (Dinden çıkarma) .

Herhalde, Resul'ün Ehli Beyti'ne muhabbet ve meveddet herkes için gerekli ve kesin olan bir şeydir.

Bu konuda hiç kimse seninle tartışmaya girmez.
Ama büyük saha veya Seyyidi Muhtarınn vekilleri olan kadri yüksek halifelerede muhabbet meveddet hepimiz için gereklidir.
Onların hilafetinde ümmetin icması vardır.
Özellikle, Tanrının, mağara ayetinde Resul'ün arkadaşı olarak zikrettiği Ebubekir de bu faziletlere sahiptir.


Hüsniye dediki:
Allah aşkına ey İbrahim, mağara ayetinde ebubekirin hiçbir fazileti zikir edilmemiş değildir.
Bilakis söz konusu ayet onun küfrünü ve rüsvalığını göstermektedir.
Ey İbrahim, mağara ayetinde ebubekirin hangi faziletin anlatıldığını açıklar mısın?

İbrahim dedi ki:
Allah şöyle buyuruyor:
Eğer siz ona (Peygambere) yardım etmezseniz...(bilin ki)
Allah onazaten yardım etmişti.
Hani kâfirler Onu iki kişinin ikincisi olarak (yurdundan) Çıkarmışlardı. O ikisi mağarada bulundukları sırada, sahibine (yoldaşına) "Tasalanms, Allah muhakkak bizimledir."
diyordu.

Birincisi, ebubekir hazır bekliyor Resule yoldaş idi.
Bir başkasını ondan daha çok sevmiş olaydı, kendisi ile arkadaşlık etmek ve birlikte oturup kalkmak üzere yanında onu götürürdü.
İkincisi, Hak Teala onu Resul'ün sahibi olarak adlandırmıştır.
Üçüncüsü, Allah ve Resulü onu mahzun görmek istemediklerinden, hüznünü ve korkusunu gidermek için 'La tahzen!' buyurdular.
'Yani üzülme!'
Dördüncüsü, 'İnnalllahe meane' Çoğul kalıpta söylenmiştir.
Bu durumda ayetin manası
'Allah Hz.Resul İle ve ebubekir ile birlikteydi.' demek olur.
Ey Hüsniye, Bekir'in faziletlerini sayıp döken bu ayet hakkında ne dersin?

Hüsniye gülümsedi ve şöyle dedi:
Ey İbrahim, şimdi cevabını dinle.
Bu saydığın faziletlerle sadece avamın gözünü boyayabilirsin.
Fakat basiret gözü açık ve kamil akla sahip olanlar, bu gibi süslü laflara kulak veripte yoldan çıkmazlar.
Bu türden menkıbelere dayanarak, bir kimseyi ümmetin en üstünü görüp, onu İsmet ve risalet hanedanının önüne geçirmezler.
Bilesin ki, öncelikle, birinci fazilet olarak beyan ettiğin;
Resul'ün onu herkesten çok sevdiği için yanında götürdüğüne ilişkin iddian, vallahi yanlıştır.
Böyle inananlar da hatalıdır.
Ey İbrahim, Cebrail Hazreti Resulullah'a gelerek şöyle dedi:
Kâfirler bu gece seni öldürmeyi planlıyorlar.
Bu gece sahabenden kimsenin evinden dışarı çıkmamasını emret.
Canı seninkine eşit olanın, kardeşliğin Ali bin Ebu Talib'i kendi yerine yatağa yatır.
Senin için canını feda edecek birisi varsa;
O da Ali'dir.
Sen de felan mağaraya doğru yola koyul.
Bu ilahi emir doğrultusunda, Allah Resulü karanlık battığında asabına,
'Ashab Ve ahbabından hiç kimse, bu gece kesinlikle evden dışarı çıkmasın;
Allah bunda Maslahat görüyor.
Sonra kardeşliğini çağırtarak şöyle dedi:
"Ya Ali!
Küffarın şerrinden emin olmak için, bu gece Mekke'den çıkıp filan mağaraya gideceğim.
Allah bu gece benim yerime, yatağa senin yatmanı emrediyor."
Bu emir hiçbir şekilde Emiril Mümine ağır gelmedi.
Muhabbet ve ihlasla şöyle karşılık verdi:
"Benim bin canım, İlahi emre feda olsun.
Hele de Resul'ün canını korumak için se"
Hazreti Ali'nin yaşı küçük olmasına rağmen hiçbir korkusu yoktu.
Hazreti resul onu kucakladı, yüzünü öptü diye uzunca bir süre ağlayarak;
"Ey Ali, seni Allaha emanet ediyorum. " buyurdu.
Ve onu kendi yatağına yatırdıktan sonra yola çıktı.
Bir süre yol aldığında, karşıdan birisinin geldiğini gördü, durup onu bekledi.
Şahıs yaklaştığında onun ebubekir olduğunu anladı.
Şöyle buyurduğu:
"Ben size Allah hükmünü ulaştırıp, bu gece evinizden çıkmamanızı gerektiğini söylemedim mi, neden ilahi hükme muhalefet ettin?
Dediki:
Ya Resulallah, kalbim senin için korku ve kaygı içindeydi.
O yüzden evimde kalamadım.
Hazreti peygamber şaşırmıştı, çünkü kendisi ile birlikte birini daha mağraya götürmesine dair ilahi hüküm yoktur.
O sırada Cebrail yetişti ve dediki:
Ya Resulullah, Allah'a yemin olsun ki, eğer onu bırakırsın kâfirler onu yakalar ve peşinden gelip seni katil ederler.
Bunun üzerine Hazreti peygamber, mecburen onu da yanında götürüp mağaraya girdi.
Ey İbrahim,
Şunu bilesin ki, ebubekir Allah'ın hükmüne ve Resul'üne muhalefet edip evinden çıktı.
Hazreti Peygamber'in onun yanında mecburen götürdüğü;
aksi taktirde kâfirlerin onu yakalayacakları konusunda ümmetin icması vardır.
Hak Teala ebubekir ve çevresindekilerin nifakını ve Resulünden sonra Ehlibeyt ile ilgili yaşanacakları Resul'üne haber vermiştir.
Hazreti peygamber ona güvenmediği için yanında götürmüştür.
Allah şöyle buyuruyor:
'Onlar dilleriyle, kalplerinde olmayan şeyler söylüyorlar.'
Onların nifakları hakkında başka ayetlerde nasıl olmuştur.
İyi ibrahim, Resul'ün yol arkadaşına, oturup kalkacağı Ürünü ihtiyacı yoktu. Onun ünsiyeti Allah Teala Hazretleri ile idi.
Cebrail onun yoldaşı ve arkadaşıydı.
'Görmediğini sporcularla onu destekledi.' ayeti bu durumun şahididir.
İbrahim, Allah'ın onun Resul'ün sahibi olarak adlandırdığını söyledin.
Sadece sohbet ona hiçbir şeref ve üstünlük kazandırmaz.
O, sohbet sırasında Resul'den hiçbir zararı gidermedi, dünkü ünlü düşmanlarıyla muharebe ve mukalete etmedi, hiçbir geçitten Resule yardım ulaştırmadı.
Eğer bunlar olsaydı, kısalarda ve tarihlerde onunda varlığı mutlaka zikredilirfi..
Kaldı ki, kuru anda kafirin müminle sohbeti de açıkça belirtilmiş ve kafir müminin müsait olarak nitelendimiştir. Ayette şöyle buyrulmuştur:
Sahibi onunla konuşurken onun şöyle dedi:
"Seni topraktan, sonra meniden yaratanın ve ardından senin bir adam olarak biçimlendireni inkar mı ettin?"
Ayrıca Nuh'un karısı, imansız olmasına rağmen Nuh'un sahibesi idi.
Hazreti Şut'un karısı da böyleydi.
Eşek bile adla adlandırılmıştır.
Araplar "Bi'se's-Sahibu el Hımar derler yani; "Eşek ne kötü musahiptir!
Ashab-ı Kehf'in köpeğiyle bu arada onların sahibi idi.
Ebubekir in Hazreti Resul İle yoldaşlığı da bu çerçevede ele alınmalıdır.
Çünkü o, kalbi nifakla dolu olarak Resûl'a yoldaşlık etmiştir!
Üçüncü fazilet olarak Lâ tahzen'i saydın.
Yani peygamber büyük bir şefkat mihbanlıkla "Üzülme" buyurdu.
Ey İbrahim, ebubekir'in resul ile birlikteyken yaşadığı korku ve endişe, takvasından mı kaynaklanıyordu yoksa masiyetindenmi?

İbrahim korkudan cevap vermedi.

Hüsniye dediki:
Eğer ebubekir in hüzün ve korkusu takvasındansa, Allah'ın Resulü onu kulluktan menetmiştir demektir.
Çünkü onun hüzünlenmektenmeli etmişti.
Neûzû billah!
Allah'ın Resulü birisini kulluktan men eder mi?
Yok eğer onun hüznü mayetten, Korku ve kaygısı inancındaki zayıflıktan, Allah'a ve Resulü'ne iman yoksunluğundan kaynaklandığıysa;
Böyle bir masiyetle onun hazreti Peygambere yoldaşlığında ne fazilet vardır?
Peygamber kulluk talep eder, masiyet değil;
masiyete mani olur ve onu yasaklar, kulluğu değil.
Ey İbrahim, ebubekir'in hüznü, ondaki sabrın azlığına, Hak Tealanın kaza ve kaderine ve Resul'ün arkadaşlarına rıza göstermediğine delildir.
Ayrıca Resul'ün kabulüne itimat etmediğini de göstermektedir. Çünkü mağaraya doğru giderken, Allah'ın Resulü ona şöyle demişti:
"Allah'ın hükmüyle şu numaraya gidiyorum.
Orada düşmanların şerrinden emin olup korunacağım."
Sizin görüşünüze göre ise Ebubekir Resul'ün yoldaşıydı;
Onu çok sevdiğinden yanında götürmüştü.
Eğer böyle idiyse;
Ebubekir, peygamberin Allah'ın hükmü ile kurtarılmak üzere mağaraya gittiğini neden biliyordu da bağırıp çağırıyordu?
Neredeyse peygamberi ifşa edecekti!
Kim bilir, belki de bütün of feryad-u figan ve bağrış çağrısından maksadı da kâfirleri haberdar etmektir!
Onun gayesi Allah'ın emri olmadığından, halk Teala Resul'ünün koruyucusu ve yardımcısıydı.
Ey İbrahim, eğer ebubekir Hazreti Peygambere inansaydı, hak Teala onun ayağını yılanın ısırmasına izin vermez ve onu korurdu.
Nitekim kâfirler kalabalık halde gelip, mağaranın etrafında toplanmalarına ve Hazreti Peygamber'in ayak izini mağaranın girişine kadar sürmüş olmalarına rağmen, Hak Teala onu düşmanlarının şerrinden korudu.
Ey İbrahim, Allah'ın Resul'ünün Ebubekire "İnnallâhe meanâ" yani "Allah bizimle birliktedir" buyurmasından da fazilet çıkarmıştın.
oysa Resulullah bununla
"Allah, benim koruyucum ve yardımcımdır." demek istemiştir.
Ayet ebubekir'in durumunu da içine alacak olsa bile, bundan kendisine nasıl bir fazilet çıkabilir?
Kuranda açıkça şöyle buyrulmuştur:
"Üç kişi, aralarında Fısıldaşmaya görsün, dördüncüları muhakkak O'dur.
5 kişi Fısıldaşlamaya görsün, altıncıları O'dur.
Bundan azda olsalar, çokta olsalar, O mutlaka onlarla beraberdir."
Yani üç kişi aralarında bir sır konuşsalar, dördüncüleri Allah'tır.
5 kişi olsalar, altıncısı Allah'tır.
Bundan fazla veya noksan olsalar bile, her halükarda Allah onlarla birliktedir.
Bu durumda mezkur ayet bütün kâfirleri, Yahudileri, Hıristiyanları, müminleri ve diğerlerine şamildir. Öyleyse ebubekir ve dostları için buradan bir şey çıkmaz.
Ey İbrahim, mesela bir adamın atı, katırı yahut eşeği olsa, hırsızlar ve haramilerden korkup bir eve ya da vadiye sığınsa ve
"Allah bizimledir." bizi, yani beni ve benimle olan hayvanları koruyacaktır dede, o hayvana buradan nasıl bir fazilet doğar?
Ey İbrahim,
Dikkatini verirsen, mağara ayetinde ebubekir'i tahkir eden sayısız şeyler görürsün.
Ama hep sinden fazla rezil eden ve imandan nasipsizliğini gösteren de şu ayettir:
"Feenzelallâhû sekînetehû aleyhi" Yani:...Allah sûkûnetini onun üzerine indirdi.
Cümledeki "aleyhi" "onun" zamiri, Hazreti Resule İşaret etmektedir.
Çünkü buradaki zamir, Müfret ve müzekker bir sen zamirdir.
Buda indirilen sekinetin Ebubekir ile hiç ilgisinin olmadığını ve bundan nasibinin bulunmadığına delildir.
Eğer ona da sekinet indirilmiş olsaydı, Ayette "Feenzelallâhü sekinetehü aleyhima" yani "Allah sukunetini o ikisinin üzerine indirdi." buyurulurdu.
Vallahi bu, ebubekir'in küfrüne ve imandan yoksulluğuna açık delilidir.
Çünkü Hak Teala Kuran'da iki yerde; hazreti Resule sekînet indirdiğini haber vermiştir.
Bunlardan ilki, şu az evvelki mağara ayetidir.
Diğeri ise Huneyn gazasında İslam ordusu bozguna uğrayıp;
Ebubekir, Ömer, Osman ve sahabenin bir çoğunun, Resulü küffarın ortasında bırakarak firar ettikleri sırada gerçekleşmiştir.
O gün sadece Hazreti Emirul Mümin ile sahabe ve ensardan 79 kişi kaçmayıp , Emirul Mümin İle birlikte savaş meydanında sebat ederek, yiğitçe çarpıcımışlar, canlarından vazgeçmişlerdir.
Allah Teala onlar hakkında şöyle buyurdu:
"Gerçek şu ki, Allah size bir çok savaş meydanlarında yardım etti.
Huneyn günü de.
O vakit, sayınızın çokluğu sizi şımartmıştı!
Ama bu size hiçbir yarar sağlamamış, bütün o genişliğine rağmen, yer yüzü size dar gelmişti.
Sonunda arkanıza dönüp kaçmıştınız.
Bunun üzerine Allah Sekinetini; hem elçisinin üzerine, hem de müminlerin (direnen) üzerine indirilmiştir."
Ey İbrahim,
Huneyn savaşı'nda sahabenin çoğu Resulullahı bırakarak kaçtı.
Kaçmayanlara gelince, onların ayakları sabit ve kendiları iman ehli olduklarından Allah Teala, elçisi ile onların üzerine sekinet indirdiğini beyan buyurdu.
Oysa bu arada elçisinin yanında ebubekirden başka kimse yoktu.
Allah orada sadece elçisini sekinet indirdi ve bu sekinet ebubekiri içine almadı.
Demekki, eğer ebubekir iman ehli olsaydı, tıpkı Huneyn Savaşı'nda bulunan müminlerde olduğu gibi, sekinet ona da indirilir; ayette geçen müfred zamirin yerine, müsennâ (tesniye) zamiri kullanılarak buyurulurdu.
Ey İbrahim, ebu Bekir'in mağarada korkuya kapılıp sarsılması mutlaka masiyetten kaynaklanıyor ve kendisi güç (huzur ve güven) veren sekinetten mahrum bırakılmışsa, bu durumda mağara ayetinde onun hiçbir nasibinin olmaması gerekir.
Hatta bu iman yoksunluğunu da ispat etmiş olur.
Siz ise onun küfürünü ispatlayan şeyleri fazilet diye aktarıyorsunuz.
Bu uğurda, uyduruk hadisleri halkın arasında yayarak, bir grup fasit, facir, hatta en kötü kâfirlerin, masumlar ailesine ve Ali bin E u Talib'e Üstün olduklarını ispata çalışıyorsunuz.

O Hazreti Ali ki, kâfirler Resulullah'ın yerinde kendisini katletsinler diye Resul'ün yatağına yatarak, canını onun için feda etmişti.
Allah Teala hazretleri de onunla gurur duyarak, gökteki ve yerdeki meleklere şöyle demişti:
Sizin her ikiniz arasında kardeşlik var, acaba içinizde canını kardeşi için feda edecek biri var mı?
Meleklerin hiçbiri cevap veremedi.
Allah emretti:
Girin ve Habibim ve Resulüm için canını feda Edin Âli bin Ebu Talib'i görün.
Melekler emri ilahi üzerine grup grup inerek Edin Âli bin Ebu Talib'i ziyarete gittiler.
Allah, Cebrail ve Mikaile,
Edin Âli bin Ebu Talib'in Baş ve ayak ucunda durmalarını ve kendisini kâfirlerin şerrinden, düşmanların canını kast etmesinden korunmalarını emir buyurdu.
"İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah'ın rızasını elde etmek için kendisini satar"
ayeti, o gece Ali hakkında nazil oldu.
Bunlar bütün kitaplarımızda kayıtlı ve tefsirlerimiz de yazılıdır.

Ey İbrahim,
Bu ve benzeri faziletlerin neden açıkça dile getirmiyorsunuz?

-----------------

Evet görüldüğü gibi kuran ayetlerine dayalı olarak yere göğe sığdıramadıklarınızın, imam Ali'nin velayetini gasp edenlerin Fatıma Anamızın evine baskın düzenleyenlerin ne kadar iman sahibi olduklarını gördük.

Gerçi güzel Peygamberimiz Ahmet'i Muhtar Muhammet Mustafa buyuruyor ki taşlaşmış kalplere aydınlatmak ne kadar zordur.


 

Mizgin_TuRabii

Sizi Rahatsız Etmeye Geldim....
Sp Kullanıcı
31 Ocak 2017
3,380
10,460
Sen ne yin kafasini yasiyorsun Kuran Ayetleri ile konuşuyormuş Sen şeytanın sözleri ile konuşuyorsun bide Allah'a iftira atıyorsun, Çok sapık gördüm gercekten de sizin gibi sapık gormedim ,Işiniz gücünüz fitne,ıslam beldelerinin kan golüne cevirdiniz sizin iftira atdiginiz kişilerden daha çok küfre girmissiniz..

Insan zannedip başta kaç kelam etmiştim..Ali bin Talibin yandaşı değil düşmanı sınız..

 

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,677
[h=2]Ebubekir küfre düşmedi(mi)[/h]
Bak sana ne diyecegim bir seyler paylasiyorsan kisa olsun ve sonra var ise bildigin tek onu de.Sonra laf karabaligida yapma bilmedigin seyler hakkinda o aklinca da fikir de yürütme.Bir misal olarak delil akli ve mantikiden de ibaret olmasin tek yani ilmi olsun ve ister istemez acik ve kesin bilgiye dair olsun.
 

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,677
ilk önce böyle bir soru hos olmadigi gibi konu olarak acmak da nahos olmustur.Ben birisini sevmiyorum diye ona dair böyle bir soru sormam yada gelip konu acmam ister istemez abes ile istigal olur.Ve sonra o kisi de ehli iman oldugu gibi sahabenin de en faziletli birisi ise karsidaki kisi de kim olursa olsun sia da olsa ancak ona düsman olur.Bak Sia konusunda siteye bir yazi ekledim bugüne kadasr gelmis aleviler de her ne kadar sia da olmasa o firkaya da girmese fikir yada bakis acisi yada sahabe verilmesi gereken o kiymet meselesinde hepsini bir görüp sevip saymada adil degiller.Biz bütün sahabeyi sever vede sayariz aralarinda ayirim kayrim da yapmayiz ve tek su yönden aralarinda fark olur ve oda fazilet bakimindan ibarettir.
 

Karaton

GÜCÜ DOĞURAN DÜŞÜNCEDİR
Kurucu
27 Ocak 2017
4,299
18,123
Bolu
www.sevgiplatformu.info
laf kalabalığı yapıyorsun bndd..kurandan cevap verdiğini söylüyorsun ortada ayet yok iki ayeti orasından burasından kırpıp alakasız bağlantılar kurmaya çalışmısın olmamış kuran sana istediğini vermeyince geçmişsin bilmem kimin risalesine..sonrası uydur babam uydur

anlattıklarının ne islam diniyle nede kuranla uzaktan yakından bağlantısı yok.içi ehli sünnet düşmanlığıyla doldurulmuş tipik bir şia kafasından başka bişeydeğilsin...birdaha kurani konuşacağını söylediğin zaman ayetleri ortaya koy başkalarının hezeyanlarını yada siyasi argümanlarını değil.
 
B

BndD

laf kalabalığı yapıyorsun bndd..kurandan cevap verdiğini söylüyorsun ortada ayet yok iki ayeti orasından burasından kırpıp alakasız bağlantılar kurmaya çalışmısın olmamış kuran sana istediğini vermeyince geçmişsin bilmem kimin risalesine..sonrası uydur babam uydur

anlattıklarının ne islam diniyle nede kuranla uzaktan yakından bağlantısı yok.içi ehli sünnet düşmanlığıyla doldurulmuş tipik bir şia kafasından başka bişeydeğilsin...birdaha kurani konuşacağını söylediğin zaman ayetleri ortaya koy başkalarının hezeyanlarını yada siyasi argümanlarını değil.

Siz başkalarının hezeyanlarını din diye yuttururken iyi değilmi...
Biz dekillerle yazdığımızda hezeyen oluyor
 

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,677
Diyorum ki yazi kisa olsa ele alinip islenir ve üstünde durulur hepsine dair bir seyler denilir makul ve makbul acisindan biiznillah.Bunu da ilk yazi olarak 1.ci mesaj icin diyorum ve sonra ayet-i kerimeler de verecek olsa yada delil de getirip gösterecek olsa da her ayet-i kerimenin kendine dair bir nuzul sebebi vardir.
 

Son mesajlar