[h=1]DIHYE BİN HALİFE (R.A.) KİMDİR?[/h]
Bedir Gazvesinden sonraydı. Cebrail aleyhisselam Resülullah (s.a.) Efendimize geldi ve Ya Muhammed! Allah sana selam ediyor ve haber veriyor ki, Dıhye şimdi senin huzuruna geliyor dedi. İki Cihan Güneşi Efendimiz Dıhyeyi bizzat kendisi karşıladı. Üzerindeki hırkayı çıkarıp oturması için yere serdi Ona Dıhye şöyle buyur' diyerek hırkanın üzerine oturması için eliyle işaret etti. Resül-ı Ekrem (s.a.) Efendimizin bu keremine, hilmine ve al-i cenaplığına dayanamayan Dıhye ağlamaya başladı. Ridây-ı şerîfi yerden kaldırıp yüzüne gözüne sürdü ve başının üstüne koydu. Artık iman nuru gönlünde parlamıştı. Heyecanla Ya Resülallah İslâmın şartları nelerdir? dedi. Rahmet Peygamberi Efendimiz de önce La ilahe illallah Muhammed Resülullah demendir buyurdu. Dıhye de bu kelimeyi söyleyerek İslâmla şereflendi.
O, Enes ibni Malık (r.a.)ın ifadesine göre nur yüzlü, iri cüsseli, beyaz tenli ve endamı ashabın en güzel olanıydı. Cebrail aleyhisselam çoğu kere onun suretine girerek Resülullaha gelirdi. Nitekim, Efendimiz (s.a.) Gördüğüm kimselerden Cibrile en fazla benzeyeni Dıhye-tül-Kelbidir buyurmuştur. Bu yüzden ashab-ı kiram Dıhyeyi çok sever, yanından ayrılmak istemezdi. O da Medine sokaklarında yüzünü gözünü örtüp sarmalayarak gezerdi.
HZ. CEBRAİLİN HEDİYESİ
Bir gün Resül-ı Ekrem (s.a.) Efendimiz torunları Hasan ve Hüseyin radıyallahu anhum île birlikte mescidde oturuyorlardı. Cebrail aleyhisselam yine Dıhye (r.a.) suretinde huzura geldi. Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz onun etrafını sardılar. Ondan sanki bir şeyler bekliyorlardı. İki Cihan Güneşi Efendimiz torunlarının bu hareketlerini izah babında Ey kardeşim Cebrail Onlar seni Dıhye sandılar. Dıhye ne zaman gelse onlara hediye getirirdi buyurdu. Bu söz üzerine Cebrail aleyhisselam elini uzattı, Cennetten bir salkım üzüm kopardı ve Hz. Hasana verdi. Bir daha uzattı bir nar kopardı ve onu da Hz. Hüseyine verdi. İki cennet efendisi yavrular hediyelerini alınca oradan uzaklaşıp oyunlarına daldılar.
HERAKLİUSUN İSLAMA DAVET EDİLMESİ
Dıhye (r.a.) Rumcayı iyi bilirdi. Resül-i Ekrem (s.a) Efendimiz Hudeybiye antlaşmasından sonra komşu kabile ve devlet başkanlarına elçiler göndererek onları İslâma davet etti Bizans imparatoru Herakliüse yazdığı mektubu Dıhye (r.a.) île Busra (Filistin) valisine gönderdi. Busra valisi de imparatorun bu sırada Kudüste bulunması sebebiyle bizzat eline verilmesi teklifinde bulundu. Ona imparatorun huzuruna varıldığında başını secdeye koyup kaldırmaması gerektiğini söyledi. Dıhye (r.a.) bunu kabul etmedi ve Biz müslümanlar Allahtan başka kimseye secde etmeyiz dedi. O zaman mektubu kendisine ulaştırmanın bir yolu da, bahçedeki minberin üzerine koymaktır. İmparator öğleyin bahçeye çıkar ve orada dinlenir. Mektubu görür alır ve sahibini çağırttırır dediler. Dıhye (r.a.) mektubu söylenen yere bıraktı. Herakliüs mektubu alınca arapça bilen bir tercüman çağırtıp okuttu. Mektupta şunlar yazılıydı.
Bismillahirrahmanirrahim
Allahın kulu ve Resulü Muhammedden Rumların büyüğü Hırakle Hidayete erip doğru yolu tutanlara selam olsun. Bundan sonra, sem İslâma davet edenin İslâm ol kurtul! Allah sana iki kat ecir versin Eğer yüz çevirirsen bütün halkın vebali, günahı senin boynuna olsun.
De ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramada müşterek olan bir söze geliniz. Allahtan başkasına tapmayalım, Ona hiçbir şeyi eş tutmayalım. Allahı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman Şahit olun ki biz müslümanlarız! Deyiniz. (Al-i İmran/4) iki Cihan Güneşi Efendimizin bu kıymetli mektubunu okuduktan sonra Herakliüs müşaviri Üsküfün fikrini sordu. O da O, Musa ve İsa aleyhim esselamın müjdelediği peygamberdir. Biz onun gelmesini bekliyorduk dedi. Herakliyüs bu konudaki araştırmalarını genişletti. Şam valisinden Mekkeli Peygambere yakın kimseler göndermesini istedi. Ebü Süfyan bulundu ve Kudüse getirildi. Herakliyüs ondan geniş bilgiler aldı. Ama tam teslim olamadı. Bunun üzerine İslâmın nuruyla gönlünü doldurmuş, tebliğ aşkıyla yanan genç şahabı Dıhye (r.a.)son olarak Herakliyüsa şunları söyledi.
Ey Kayseri! Biliyor musun Mesih namaz kılar mıydı?O da Evet, dedi Öyleyse ben seni Mesihin kendisine namaz kıldığı Allaha davet ediyorum. Ben seni Musanın ve İsanın geleceğini müjdelediği şu ümmî Peygambere imana davet ediyorum. Eğer kendin için dünya ve ahiret mutluluğu istiyorsan onları gözlerinin önüne getir. Yoksa ahiret saadetin elinden gider. Dünyada da küfür ve şirk karanlığında kalırsın. Şunu iyi bil ki, Allah cebbarları helak edici ve nimetleri değişimcidir dedi.
Dıhye (r.a.)ın bu müessir sözleri Herakliyüsün gönlünde bir takım heyecanlar uyandırdı ama Rumların kendisini öldürmesinden korktu. Onu bir mektupla hrıstiyanların alimi Dağatıra gönderdi. Sevgili Peygamberimizin ona da mektubu vardı. Dağatır okur okumaz İslâmiyeti kabul etti. Rumları kilisede topladı ve onları da müslüman olmaya davet etti. Vahşî Rumlar çok sevdikleri, bağlı bulundukları bilginleri Dağatırı döverek öldürdüler. Herakliüs, Dıhye (r.a.)a bahşişler, hediyeler ve elbiseler vererek Medineye uğurladı. Bir de mektup gönderdi.
Uhud Gazvesinden itibaren önemli savaşlarda bulunan Dıhyetu1-Kelbî (r.a.) Yermük savaşına kumandan olarak katıldı. Suriye fethinden sonra Şamın Mizze semtine yerleşti. Muaviye devrine kadar orada yaşadı 5 hadis-i şerif rivayet ettiği nakledilen Dıhye (r.a.) 670 m. yıllarında vefat etti
Cenab-ı Haktan, İslâmı tebliğde onun heyecanını, aşkını, sevgisini, cesaret ve kahramanlığını bizlere de vermesini ve şefaatlerine erdirmesini niyaz ederiz. Amin.
Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, 1997 Mart, Sayı: 133, Sayfa: 023
DIHYE BİN HALİFE (R.A.) KİMDİR? | İslam ve İhsan
Dıhye Bin Halifenin ismi, Dıhye ibni Halife ibni Ferve ibni Hazrec olup, Dıhyetul-Kelbi diye meşhur olmuştur.
Dıhye Bin Halife, Kelb kabilesinin reisiydi. Ticaretle meşgul olurdu. Müslüman olmadan önce de Resül-i Ekrem (s.a.) Efendimizi severdi. Hatta ticaret için Medineden her ayrılışında ve dönüşünde Efendimize hediyeler getirir, ziyaret ederdi. Fahr-ı Kainat (s.a.) Efendimiz her gelişinde ona Ya Dıhye! Beni memnun etmek istiyorsan iman et Cehennem ateşinden kurtul buyururdu. Onun müslüman olması için, ya Rabbi! Dıhyeyi İslâm île merzuk kili diye dua ederdi. Onun hidayete ermesini çok arzu ederdi, Ruhul-Beyan Tefsirinde onun İslâma girişi şöyle anlatılır.
Bedir Gazvesinden sonraydı. Cebrail aleyhisselam Resülullah (s.a.) Efendimize geldi ve Ya Muhammed! Allah sana selam ediyor ve haber veriyor ki, Dıhye şimdi senin huzuruna geliyor dedi. İki Cihan Güneşi Efendimiz Dıhyeyi bizzat kendisi karşıladı. Üzerindeki hırkayı çıkarıp oturması için yere serdi Ona Dıhye şöyle buyur' diyerek hırkanın üzerine oturması için eliyle işaret etti. Resül-ı Ekrem (s.a.) Efendimizin bu keremine, hilmine ve al-i cenaplığına dayanamayan Dıhye ağlamaya başladı. Ridây-ı şerîfi yerden kaldırıp yüzüne gözüne sürdü ve başının üstüne koydu. Artık iman nuru gönlünde parlamıştı. Heyecanla Ya Resülallah İslâmın şartları nelerdir? dedi. Rahmet Peygamberi Efendimiz de önce La ilahe illallah Muhammed Resülullah demendir buyurdu. Dıhye de bu kelimeyi söyleyerek İslâmla şereflendi.
O, Enes ibni Malık (r.a.)ın ifadesine göre nur yüzlü, iri cüsseli, beyaz tenli ve endamı ashabın en güzel olanıydı. Cebrail aleyhisselam çoğu kere onun suretine girerek Resülullaha gelirdi. Nitekim, Efendimiz (s.a.) Gördüğüm kimselerden Cibrile en fazla benzeyeni Dıhye-tül-Kelbidir buyurmuştur. Bu yüzden ashab-ı kiram Dıhyeyi çok sever, yanından ayrılmak istemezdi. O da Medine sokaklarında yüzünü gözünü örtüp sarmalayarak gezerdi.
HZ. CEBRAİLİN HEDİYESİ
Bir gün Resül-ı Ekrem (s.a.) Efendimiz torunları Hasan ve Hüseyin radıyallahu anhum île birlikte mescidde oturuyorlardı. Cebrail aleyhisselam yine Dıhye (r.a.) suretinde huzura geldi. Hz. Hasan ve Hüseyin Efendilerimiz onun etrafını sardılar. Ondan sanki bir şeyler bekliyorlardı. İki Cihan Güneşi Efendimiz torunlarının bu hareketlerini izah babında Ey kardeşim Cebrail Onlar seni Dıhye sandılar. Dıhye ne zaman gelse onlara hediye getirirdi buyurdu. Bu söz üzerine Cebrail aleyhisselam elini uzattı, Cennetten bir salkım üzüm kopardı ve Hz. Hasana verdi. Bir daha uzattı bir nar kopardı ve onu da Hz. Hüseyine verdi. İki cennet efendisi yavrular hediyelerini alınca oradan uzaklaşıp oyunlarına daldılar.
HERAKLİUSUN İSLAMA DAVET EDİLMESİ
Dıhye (r.a.) Rumcayı iyi bilirdi. Resül-i Ekrem (s.a) Efendimiz Hudeybiye antlaşmasından sonra komşu kabile ve devlet başkanlarına elçiler göndererek onları İslâma davet etti Bizans imparatoru Herakliüse yazdığı mektubu Dıhye (r.a.) île Busra (Filistin) valisine gönderdi. Busra valisi de imparatorun bu sırada Kudüste bulunması sebebiyle bizzat eline verilmesi teklifinde bulundu. Ona imparatorun huzuruna varıldığında başını secdeye koyup kaldırmaması gerektiğini söyledi. Dıhye (r.a.) bunu kabul etmedi ve Biz müslümanlar Allahtan başka kimseye secde etmeyiz dedi. O zaman mektubu kendisine ulaştırmanın bir yolu da, bahçedeki minberin üzerine koymaktır. İmparator öğleyin bahçeye çıkar ve orada dinlenir. Mektubu görür alır ve sahibini çağırttırır dediler. Dıhye (r.a.) mektubu söylenen yere bıraktı. Herakliüs mektubu alınca arapça bilen bir tercüman çağırtıp okuttu. Mektupta şunlar yazılıydı.
Bismillahirrahmanirrahim
Allahın kulu ve Resulü Muhammedden Rumların büyüğü Hırakle Hidayete erip doğru yolu tutanlara selam olsun. Bundan sonra, sem İslâma davet edenin İslâm ol kurtul! Allah sana iki kat ecir versin Eğer yüz çevirirsen bütün halkın vebali, günahı senin boynuna olsun.
De ki: Ey ehl-i kitap! Sizinle bizim aramada müşterek olan bir söze geliniz. Allahtan başkasına tapmayalım, Ona hiçbir şeyi eş tutmayalım. Allahı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, işte o zaman Şahit olun ki biz müslümanlarız! Deyiniz. (Al-i İmran/4) iki Cihan Güneşi Efendimizin bu kıymetli mektubunu okuduktan sonra Herakliüs müşaviri Üsküfün fikrini sordu. O da O, Musa ve İsa aleyhim esselamın müjdelediği peygamberdir. Biz onun gelmesini bekliyorduk dedi. Herakliyüs bu konudaki araştırmalarını genişletti. Şam valisinden Mekkeli Peygambere yakın kimseler göndermesini istedi. Ebü Süfyan bulundu ve Kudüse getirildi. Herakliyüs ondan geniş bilgiler aldı. Ama tam teslim olamadı. Bunun üzerine İslâmın nuruyla gönlünü doldurmuş, tebliğ aşkıyla yanan genç şahabı Dıhye (r.a.)son olarak Herakliyüsa şunları söyledi.
Ey Kayseri! Biliyor musun Mesih namaz kılar mıydı?O da Evet, dedi Öyleyse ben seni Mesihin kendisine namaz kıldığı Allaha davet ediyorum. Ben seni Musanın ve İsanın geleceğini müjdelediği şu ümmî Peygambere imana davet ediyorum. Eğer kendin için dünya ve ahiret mutluluğu istiyorsan onları gözlerinin önüne getir. Yoksa ahiret saadetin elinden gider. Dünyada da küfür ve şirk karanlığında kalırsın. Şunu iyi bil ki, Allah cebbarları helak edici ve nimetleri değişimcidir dedi.
Dıhye (r.a.)ın bu müessir sözleri Herakliyüsün gönlünde bir takım heyecanlar uyandırdı ama Rumların kendisini öldürmesinden korktu. Onu bir mektupla hrıstiyanların alimi Dağatıra gönderdi. Sevgili Peygamberimizin ona da mektubu vardı. Dağatır okur okumaz İslâmiyeti kabul etti. Rumları kilisede topladı ve onları da müslüman olmaya davet etti. Vahşî Rumlar çok sevdikleri, bağlı bulundukları bilginleri Dağatırı döverek öldürdüler. Herakliüs, Dıhye (r.a.)a bahşişler, hediyeler ve elbiseler vererek Medineye uğurladı. Bir de mektup gönderdi.
Uhud Gazvesinden itibaren önemli savaşlarda bulunan Dıhyetu1-Kelbî (r.a.) Yermük savaşına kumandan olarak katıldı. Suriye fethinden sonra Şamın Mizze semtine yerleşti. Muaviye devrine kadar orada yaşadı 5 hadis-i şerif rivayet ettiği nakledilen Dıhye (r.a.) 670 m. yıllarında vefat etti
Cenab-ı Haktan, İslâmı tebliğde onun heyecanını, aşkını, sevgisini, cesaret ve kahramanlığını bizlere de vermesini ve şefaatlerine erdirmesini niyaz ederiz. Amin.
Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, 1997 Mart, Sayı: 133, Sayfa: 023
DIHYE BİN HALİFE (R.A.) KİMDİR? | İslam ve İhsan