Bir müslüman, çalışmadan kazanılamayacağını bilerek, dünya işleri için gerekli bütün tedbirleri aldığı gibi, ibadet etmeden ve Allahın emirlerini yapıp, yasaklarından kaçınmadan da cennete gidilemeyeceğini bilerek kulluk vazifesini yerine getirir ve sonunda Allaha tevekkül eder.
Kainatın her tarafında Allahın koyduğu kanunlar, cari olduğu gibi, rızkın taksiminde de yine Allahın kanunları geçerlidir. Mesela, rızkı hırs ile isteyenlerin rızkında darlık, sebeplere müracaat ettikten sonra tevekkül ile isteyip beklemek ise, rızıkta bolluk meydana getirir. Bu ilahi kanun ile görüyoruz ki, bir insan çok mal istiyorsa sebeplere müracaat edecek ve tevekkül ile isteyecektir. Bu kanuna müracaat edenlerin rızıklarında genişlik meydana gelecektir.
Bir Müslüman, çalışmadan kazanılamayacağını bilerek, dünya işleri için gerekli bütün tedbirleri aldığı gibi, ibadet etmeden ve Allahın emirlerini yapıp, yasaklarından kaçınmadan da cennete gidilemeyeceğini bilerek kulluk vazifesini yerine getirir ve sonunda Allaha tevekkül eder.
Tevekkül, sebeplere teşebbüs ettikten ve gerekli bütün tedbirleri aldıktan sonra, Cenab-ı Hakkın verdiği neticeye razı olmaktır. Böyle bir insan huzurlu yaşar, maişet noktasında endişeye kapılarak ruhuna elem çektirmez, Peygamberimizin (asm) şu hadis-i şerifi ona büyük bir ümit kaynağı olur:
Eğer siz Allaha hakkıyla tevekkül ederseniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır.
Tevekkül hiçbir zaman çalışmayı, sebeplere teşebbüs etmeyi men etmez. Cenab-ı Hak Kuran-ı Kerimde buyurmuştur:
Doğrusu, insan için kendi çalışmasından (gayretinin neticesinden) başka bir şey yoktur.(Necm, 53/39)
Bir adam Peygamberimize (a.s.m.) gelerek, Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı? demiştir. Efendimiz ise, Deveni bağla sonra tevekkül et. (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurmuş, böylece tevekkülün ölçüsünü en güzel şekilde ortaya koymuştur.
Rızkın genişlemesi ve bereketlenmesi için bazı tavsiyeler:
1. İnsana verilen maddi ve manevi, bedensel ve ruhsal, içimizde ve dışımızda olan her nimetin kıymetini bilmek. Onun bize Allahın bir ikramı, ihsanı ve lütfu olduğunu asla unutmamak. Çünkü nimeti vereni bilmek manevi bir şükürdür.
2. İsraf etmemek. Zaruri olmayan alışverişleri azaltmak ve sadece helal dairesinde harcama yapmak.
3. İman ve İslam esaslarını anlatan eserleri okumak ve aile içinde çoluk çocukla beraber imani, ahlaki ve diğer faydalı konularda sohbetler etmek.
4. Namazı tadili erkan ile kılmak.
Hadis-i Şerifte: Bir adamı namazın rüku ve secdesini hafifletir (tadili erkanı terk eder) görürseniz, onun çoluk çocuğuna acıyınız.(Ruhul Beyan)
Yani tadili erkanı terk eden maişet darlığına düşer, tadili erkana riayet eden ise maişet genişliğine kavuşur.
5. Namazlardan sonra okunması sünnet olan tesbihatı (33 sübhanellah, 33 elhamdülillah, 33 Allahü Ekber) okumayı asla terke etmemek. Çünkü kelime-i tenzih (sübhanellah) günahları söküp atar, kelime-i tahmid (elhamdülillah) her türlü nimete şükürdür, kelime-i tekbir (Allahu Ekber) ise kulun ibadetini ve tövbesini Allah Tealaya layık hale getirir.
6. Zekatını tam, hatta fazla fazla vermek. Malın şükrü mal iledir. Yani zekat, malın şükrüdür. Toprak mahsullerinin zekatı onda birdir ve öşür diye isimlendirilmiştir, ticari malların ve paranın zekatı ise kırkta birdir. Şükür ise malın artmasına sebeptir. Ayet-i kerimede,
Eğer nimetime şükrederseniz onu elbette ve elbette çoğaltırım (İbrahim, 14/7)
buyurmuştur. Yani zekat, malı hem telef olmaktan muhafaza eder, hem de ilahi hazineden artmasını temin eder,
7. Sabah vakti uyanık olmak. Hadis-i Şerif Sabah uykusu rızka manidir. (Beyhaki, Şuabul-İman, 6/401) Yani bir Müslüman sabah namazını ve manevi ilticalarını ihmal etmemelidir.
8. Vakıa suresini okumaya devam etmek. Hadisi Şerif
Kim ki vakıa süresini her gece okursa ona ebediyyen sefalet isabet etmez, kim ki bu sureyi her sabah okursa ona ebediyyen fakirlik yaklaşmaz. (Havassul Kuran, İmamı Yafi)
9. Kuşluk namazına devam etmek.
10. Kazancın da helal olması gerekir. Az da olsa haram karışmasına engel olmak.
11. Akrabaları ziyaret etmek, onların maddi ve manevi ihtiyaçlarına yardımcı olmak.
12. Misafir kabul etmek, özellikle fakir ve muhtaçlara destek olmak ve onları evine alarak bir yudum su da olsa ikramda bulunmak.
Kaynak :İhvanlar net.
Kainatın her tarafında Allahın koyduğu kanunlar, cari olduğu gibi, rızkın taksiminde de yine Allahın kanunları geçerlidir. Mesela, rızkı hırs ile isteyenlerin rızkında darlık, sebeplere müracaat ettikten sonra tevekkül ile isteyip beklemek ise, rızıkta bolluk meydana getirir. Bu ilahi kanun ile görüyoruz ki, bir insan çok mal istiyorsa sebeplere müracaat edecek ve tevekkül ile isteyecektir. Bu kanuna müracaat edenlerin rızıklarında genişlik meydana gelecektir.
Bir Müslüman, çalışmadan kazanılamayacağını bilerek, dünya işleri için gerekli bütün tedbirleri aldığı gibi, ibadet etmeden ve Allahın emirlerini yapıp, yasaklarından kaçınmadan da cennete gidilemeyeceğini bilerek kulluk vazifesini yerine getirir ve sonunda Allaha tevekkül eder.
Tevekkül, sebeplere teşebbüs ettikten ve gerekli bütün tedbirleri aldıktan sonra, Cenab-ı Hakkın verdiği neticeye razı olmaktır. Böyle bir insan huzurlu yaşar, maişet noktasında endişeye kapılarak ruhuna elem çektirmez, Peygamberimizin (asm) şu hadis-i şerifi ona büyük bir ümit kaynağı olur:
Eğer siz Allaha hakkıyla tevekkül ederseniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır.
Tevekkül hiçbir zaman çalışmayı, sebeplere teşebbüs etmeyi men etmez. Cenab-ı Hak Kuran-ı Kerimde buyurmuştur:
Doğrusu, insan için kendi çalışmasından (gayretinin neticesinden) başka bir şey yoktur.(Necm, 53/39)
Bir adam Peygamberimize (a.s.m.) gelerek, Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı? demiştir. Efendimiz ise, Deveni bağla sonra tevekkül et. (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurmuş, böylece tevekkülün ölçüsünü en güzel şekilde ortaya koymuştur.
Rızkın genişlemesi ve bereketlenmesi için bazı tavsiyeler:
1. İnsana verilen maddi ve manevi, bedensel ve ruhsal, içimizde ve dışımızda olan her nimetin kıymetini bilmek. Onun bize Allahın bir ikramı, ihsanı ve lütfu olduğunu asla unutmamak. Çünkü nimeti vereni bilmek manevi bir şükürdür.
2. İsraf etmemek. Zaruri olmayan alışverişleri azaltmak ve sadece helal dairesinde harcama yapmak.
3. İman ve İslam esaslarını anlatan eserleri okumak ve aile içinde çoluk çocukla beraber imani, ahlaki ve diğer faydalı konularda sohbetler etmek.
4. Namazı tadili erkan ile kılmak.
Hadis-i Şerifte: Bir adamı namazın rüku ve secdesini hafifletir (tadili erkanı terk eder) görürseniz, onun çoluk çocuğuna acıyınız.(Ruhul Beyan)
Yani tadili erkanı terk eden maişet darlığına düşer, tadili erkana riayet eden ise maişet genişliğine kavuşur.
5. Namazlardan sonra okunması sünnet olan tesbihatı (33 sübhanellah, 33 elhamdülillah, 33 Allahü Ekber) okumayı asla terke etmemek. Çünkü kelime-i tenzih (sübhanellah) günahları söküp atar, kelime-i tahmid (elhamdülillah) her türlü nimete şükürdür, kelime-i tekbir (Allahu Ekber) ise kulun ibadetini ve tövbesini Allah Tealaya layık hale getirir.
6. Zekatını tam, hatta fazla fazla vermek. Malın şükrü mal iledir. Yani zekat, malın şükrüdür. Toprak mahsullerinin zekatı onda birdir ve öşür diye isimlendirilmiştir, ticari malların ve paranın zekatı ise kırkta birdir. Şükür ise malın artmasına sebeptir. Ayet-i kerimede,
Eğer nimetime şükrederseniz onu elbette ve elbette çoğaltırım (İbrahim, 14/7)
buyurmuştur. Yani zekat, malı hem telef olmaktan muhafaza eder, hem de ilahi hazineden artmasını temin eder,
7. Sabah vakti uyanık olmak. Hadis-i Şerif Sabah uykusu rızka manidir. (Beyhaki, Şuabul-İman, 6/401) Yani bir Müslüman sabah namazını ve manevi ilticalarını ihmal etmemelidir.
8. Vakıa suresini okumaya devam etmek. Hadisi Şerif
Kim ki vakıa süresini her gece okursa ona ebediyyen sefalet isabet etmez, kim ki bu sureyi her sabah okursa ona ebediyyen fakirlik yaklaşmaz. (Havassul Kuran, İmamı Yafi)
9. Kuşluk namazına devam etmek.
10. Kazancın da helal olması gerekir. Az da olsa haram karışmasına engel olmak.
11. Akrabaları ziyaret etmek, onların maddi ve manevi ihtiyaçlarına yardımcı olmak.
12. Misafir kabul etmek, özellikle fakir ve muhtaçlara destek olmak ve onları evine alarak bir yudum su da olsa ikramda bulunmak.
Kaynak :İhvanlar net.