Samimi Dostluklar Fedakarlıkla Artar

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
Son zamanların en moda terimlerinden biri de “sahte dostluklar” kavramıdır. Dostundan beklediği tavrı göremeyen hemen herkes başlar serzenişlere; “gerçek dost kalmadı”, “nerede eski dostluklar”…


Evet, inkâr edilmeyecek bir gerçek şu ki maalesef hiçbir şey eski gerçekliğini, doğallığını koruyamamıştır. Dostluklar da tabi…


Toplumsal bozulmanın hemen her şeye sirayet ettiği bir zamanda, olumsuzluğun dostluklara yansıması da o kadar doğaldır. Yaşadığımız dünya hayatının ve toplum yapısının bir anda beklenilen seviyeye gelmesini beklemek zordur. Fakat gelinen bu seviyenin daha iyiye doğru gitmesi her zaman ve zeminde asla imkânsız değildir. Şahsi çabalarla, bulunulan ortam bir nebze olsun güzelliklerle süslenebilir. Bir çiçekle yaz gelmez, fakat bir çiçeğin bulunduğu ortam yazdan bir şeyler yansıtır.


Samimi dostlukların artırılması, yaşanılan toplum yapısını doğrudan ilgilendirdiğinden, bencillik olgusunun da ortadan kalkmasına, dolayısıyla arzulanan toplumsal yapının oluşmasına zemin hazırlayacaktır.


Bu duygunun gelişmesi için kimseden bir beklentiye girmeden herkes kendi çapında “samimi dostlukları” artırmanın çabasına girmelidir. Yardımlaşma ve dayanışmada; iyi niyet, samimi dostluğun temelini teşkil eder. Fedakârlıkla gelişir ve boyut kazanır. Dostlukları verimli bir ağaca benzetirsek, tohum devresinden başlayan süreç, sürekli bakım ve mücadele ile bir noktaya gelir.


Samimi dostlukların fedakârlıkla gelişeceğini asla unutmamalıyız. Nedir fedakârlık? Mutluluk ve üzüntü, hastalık ve sağlık, darlık ve bolluk anlarında dostunun yanında olabilmektir. Ona destek verebilmektir. Bu destek, herkesin kendi imkânları çerçevesinde olur. Hani bir söz vardır. “An beni bir koz(ceviz) ile o da; çürük olsun”...

Bazen bir tebessüm, bazen bir selam, bazen bir ses, küçücük bir ilgi bile dostun gönlünde sevgi tohumlarının yeşermesine sebebiyet verebilir.


Dostun gönlü de hassas olur! Ona da dikkat etmek lazımdır. Hikâye edilir; birleri başkaları tarafından taşlanır. Bunu gören bir dost, ona bir gül atar. Gülün atıldığı anda dost feryat eder. Ne olduğu sorulunca; “başkalarının attığı taştan çok dostumun attığı gül canımı yaktı” diye cevap verir. Dostun gönlü, dostuna karşı hassastır, çok şeyler bekler ondan...

Onun içindir “dost umduğuna küser” demişler.


Kişinin kendi nefsinden başka kişilere yaptığı lütuf ve ikramlar sadaka olarak kabul edilmiştir. Bu konuda Peygamberimiz (sav); "Her iyi iş sadakadır" (Riyâzü's-Salihîn, I,167) buyurmuştur. Sadakanın da en çok sevilen şeylerden verilmesi daha faziletlidir.


Kur'ân-ı Kerim'de; "Siz sevdiğiniz mallardan infak etmedikçe iyilik ve taate nail olamazsınız" (Âlu İmran, 3/92)


Başka bir hadisi şerifte

“Bir hurmanın yarısı ile, bunu da bulamazsanız güzel sözle ateşten korununuz" (Müslim, Zekât, 95); duyurularak gerçek dostlukların temelleri tarif ve teşvik edilmiştir. Hem kişinin yaptığı her iş aslında kendi menfaatinedir.


Kur’anı Kerim’de "Bir kimse iyi bir iş işlerse faydası kendisinedir" (Câsiye, 45/15). Buyrularak iyilik ve yardımlaşma teşvik edilmiştir.


Bu tavsiyelere uyulmadan bencil bir toplum yapısından kurtulmak ya da samimi dostluklar beklemek beyhude bir arayıştır. Selam olsun, dostunu kendi nefsinden üstün görebilenlere…


Uğur Kepekçi
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

Son mesajlar