Dostun kim!

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
Uzun yaz günlerine rastlayan bir Ramazan gününde delikanlının canı kadayıf dolması çekmiş.


Aramışlar taramışlar kadayıf bulamamışlar. Oruçlunun canının çekmesi bazen aş eren kadınları bile aratır.


İlle kadayıf diyormuş da delikanlı başka bir şey demiyormuş.


Bak oğul demişler. Bu sıcakta kurt da kuş da uykuda. Kafadan akıl uçuyor sıcağın hükmüne yenilip.


Canım çekti diyorsun da oruçsun unuttun mu! Nefsini terbiye edeceksin. Fırın yakan yoktur. Fırın yakan olmayınca kadayıfı nereden bulacağız da dolmasını yapacağız.


Gel sen bu sevdadan vazgeç. Buz gibi ayran, buz gibi karpuz. Bu sıcakta kadayıf dolmasını yememek daha evladır.


Delikanlı yok demiş ille de kadayıf.


Bakmışlar söz dinlemiyor uzak mı uzak bir yeri tarif etmişler.


Nasıl olsa gözünde büyür, şu sıcakta kadayıf alacağım diye kendini vurmaz yollara.


Şehrin demişler girişinde. Eski bir fırın vardır. Orada yaşlı bir usta olacak. Tek başına çalışır. Hayattaysa muhakkak fırınını yakmış, kadayıfı tepsilere dökmüştür.


Delikanlı ta oraya gidilir mi dememiş adresi tekrar tekrar tarif ettirip düşmüş yola.


Yol uzun. Hava sıcak.


Kendisine verilen tarife göre bir fırının önüne gelmiş.


Bakmış bacasından duman tütüyor.


Tamam demiş yakmış işte usta fırını.


Selam verip içeri girmiş. Lakin selamını duymamış kolları sıvalı ateşin başında eğleşen usta.


Delikanlı ustanın dudaklarının kıpırtısına takılmış. Bir müddet seyretmiş. La ilahe illAllah. La ilahe illAllah.


Dudakların kıpırtısı zikre teslim.


Tekrarlamış delikanlı selamını.


Üçüncü tekrarda kendisini işine mi yoksa zikre mi kaptırdığı anlaşılamayan usta nihayet duymuş delikanlının sesini.


Selamını almış, bir an delikanlıya bakmış ve kadayıfları hazırlamaya zikrini çekmeye devam etmiş.


Yaşlı adam tam fırının önünde.


Lakin ne bir şikayet var dilinde, ne halinde bir perişanlık. Sanki limonata gibi bir havada keyif ile işini yapmaya devam etmektedir.


Delikanlı yaşlı adama bakmış bakmış.


Yaşlı adamın kemikleri sayılabilecek kadar kuru bedenine.


Sakalının beyazına ve yüzündeki o mutmain ifadeye. Bir anlam verememiş. Nasıl oluyor da böyle çalışmaya devam ediyor demiş.


Havanın sıcaklığından bir bahis açmayı denemiş. Mecbur olmasam şu ateşin başında, şu mübarek gün kendimi bunca yorar mıyım türünden bir şikayet bekleyerek.


Dayı demiş hava da pek sıcak.


Yaşlı adam delikanlıya kısacık bakmış. Elindeki tepsiyi fırına sürerken, ya demiş öyle diyorlar.


Ateş yakar. Rüzgar savurur. Yağmur ıslatır. Kar dondurur.


Ama ateş de,rüzgar da kar da Allah dostları için kendilerini bir ikram gibi sunarlar. Yalnız Allah'ı dost edinenlere Allah da kainatın bütün nimetlerini kuluna dost ederek mukabele eder. O zaman ateş yakmaz yağmur ıslatmaz olur.


Lakin yanlış oldu sözüm. Allah'ı dost edinenler değil. Yalnız Allah'a kulluk edenler, yalnız Allah'tan korkanlar olmalıydı doğrusu. Neden mi? Hz. İbrahim bile, -ki o “Biz İbrahim'i dost edindik” iltifatına muhatap olmuştur- kulluğum aklıma gelince dostluğu unutuyorum diyerek gece gündüz kendisini ibadete vermiştir.


Allah'a kul olabiliyor muyuz? İşte bütün mesele bu! Olduğumuzu söylüyorsak, öyleyse niye yelden oynaşıp duran saman çöpü misali şu dünyada tuttuğumuz yer!


Fatma K. Barbarosoğlu <ins class="adsbygoogle" data-ad-client="ca-pub-9036669762467275" data-ad-slot="8285243205" data-adsbygoogle-status="done" style="color: rgb(0, 0, 0); font-family: Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12.48px; background-color: rgb(231, 234, 239); display: inline-block; width: 728px; height: 90px;"><ins id="aswift_2_expand" style="display: inline-table; border: none; height: 90px; margin: 0px; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 728px; background-color: transparent;"></ins></ins>
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

Son mesajlar