Şiirlerle Menkıbeler_Efendimiz - RECİ VAKASI

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
ABDULLATİF UYAN


Kâfirlerin ihaneti

Sahabe-i kiramın meşhur okçularından,

Olan Asım bin Sabit, Uhud harbinde, bir an,

İki ok fırlatmıştı, iki müşrik kardeşe.
İkisi de düşerek, ölmüş idi peşpeşe.

Bunların anneleri, Sülafe binti Sa'd,
Bu sebeple, Asım’a düşman oldu o saat.

Bunun intikamıyla yanardı için için,
Ve hemen, şu vaatte bulundu bunun için:

Dedi: (Onun başını, kim getirirse bana,
Yüz deve vereceğim karşılığında ona.)

Lihyanoğullarından, yine Halid bin Süfyan,
Öldürüldü Uhud'da, müminler tarafından.

Bunun intikamını almak için, onlar da,
Bir plan düşündüler haince o arada.

Güç yetiremeyince müslümanlara mertçe,
Birtakım hiylelere başvurdular namertçe.

Hemen aralarından birkaçı toplanarak,
Medine’ye gittiler, sonra elçi olarak.

Resulün huzuruna çıkıp onlar böylece,
Dediler ki: (Müslüman olduk biz kabilece.

Lakin islamiyet’i iyi bilemiyoruz.
Bu yeni dinimizi öğrenmek istiyoruz.

Yine zenginlerimiz, zekat vermek istiyor.
Ama nasıl verilir, kimse birşey bilmiyor.

İşte bütün bunları öğretmek için, bize,
Bir gurup muallimler gönder kabilemize.)

O an Resulullah da, Mekke’deki Kureyş’in,
Halini tetkik edip, araştırması için,

Vazife vermiş idi, on kadar sahabiye,
Küffar, harp hazırlığı içindeler mi? diye.

Lihyanoğullarının, gelince bu heyeti,
Gönderdi onlar ile, bu hazır kafileyi.

Buyurdu ki: (O yere, gidip tetkik ediniz.
Bu haber doğru ise, gelip haber veriniz.)

Onlar, bu heyet ile yollara koyuldular.
Bir sabah, Reci denen su yanında oldular.

Gündüzleri gizlenip, gece yol alırlardı.
Zira hep oralarda, düşman kavimler vardı.

Yine gizlenmek için, oradan ayrıldılar,
Yakındaki bir dağın üzerine vardılar.

O elçi heyetinden bir tanesi, tam o an,
Gitti bir bahaneyle ayrılıp yanlarından.

Lihyanoğullarına gidip hemen o ara,
Gizlendikleri yeri, haber verdi onlara.

Onlar da bekliyordu zaten böyle bir haber.
Silahlanıp, o yere gittiler hep beraber.

Kâfirler, tam ikiyüz kişilik bir kuvvetle,
Kuşattılar o dağı, hiyle ve ihanetle.

Asım bin Sabit ile birlikte o an Eshap,
Aldatıldıklarını anladılar derakab.

Onlarla çarpışmaya, verdiler hemen karar.
Kılıçları sıyırıp, kınlarını kırdılar.

Sayıları on olan bu seçkin sahabiler,
Arslan kesiliverdi o anda hepsi birer.
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
Duası kabul oldu

Resulün huzuruna gelen elçi heyeti,

Dediler ki: (Biz artık seçtik islamiyet’i.

Ve lakin islamiyet nedir, hiç bilmiyoruz.
Bize muallim gönder, çok rica ediyoruz.)

Eshap’tan on kişiyi ayırarak o Server,
Gönderdi bu iş için, o heyetle beraber.

Lakin o kâfirlerin, yalandı bu sözleri.
Maksat, öldürmek idi gelen sahabileri.

Eshap, halis niyetle giderlerken nihayet,
Kâfirler pusu kurup, eylediler ihanet.

Onlar, Reci suyunun yanındaki bir dağda,
Gizlenmek gayesiyle bulundukları anda,

Birden ikiyüz kâfir peyda olup o zaman,
O dağın etrafını sardılar dört bir yandan.

Önce seslendiler ki: (Gelip teslim olunuz!
Aksi halde bilin ki, ölüm olur sonunuz.)

Asım bin Sabit ise, hiç de aldırmayarak,
Önce bir ok fırlattı, buna cevap olarak.

Sonra da seslendi ki: (Ey kâfirler, duyunuz!
Siz, Eshab-ı Resulü ne zannediyorsunuz?

Biz, asla çekinmeyiz savaşmaktan ve cenkten.
Hatta şeref duyarız, din için can vermekten.)

Yedi oku var idi, atıp peşi peşine.
Gönderdi yedisini, Cehennem ateşine.

Peşinden mızrağını havaya kaldırarak,
Öldürdü birçoğunu, şiddetle fırlatarak.

Sonra da kılıcını, çekip kırdı kınını.
Saldırıp, kâfirlerden öldürdü bir kısmını.

Uğraşırdı küffar da, onu öldürmek için.
Zira yüz deve vardı akabinde bu işin.

Çünkü onun başını getirecek kimseye,
Yüz deve vadetmişti müşriklerden bir kimse.

Hazret-i Asım ise, dua etti ki hemen:
(Ya Rabbi, vücudumu hıfz et bu kâfirlerden.

Ben, senin rızan için sahip çıktım dinime.
Sen dahi dokundurma onları bedenime.)

İhanete uğrayan bu on mesut sahabi,
Kılıçları sıyırıp, dövüştü arslan gibi.

Sonunda, sekizine nasib oldu şehadet.
Asım bin Sabit dahi, şehid oldu nihayet.

Kâfirler, öldüğünü görünce bu kişinin,
Koşuştular yanına, başını kesmek için.

Lakin bir şey oldu ki, gözlerinin önünde,
Hiçbiri, böyle bir şey görmemişti ömründe.

Gönderdi Hak teâlâ, bir arı sürüsünü.
Bulut gibi örttüler, cesedinin üstünü.

Arılardan, yanına hiç yanaşamadılar.
Bu sebeple başını kesip alamadılar.

Sonunda dediler ki: (Akşamı bekleyelim.
Arılar dağılsın da, öyle gelip keselim.)

Lakin akşam olunca, sel gelip birdenbire,
Mübarek bedenini, götürdü başka yere.

Çok aradılarsa da o dağın her yerini,
Asla bulamadılar mübarek bedenini.
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
Muradım şehidliktir

Lihyanoğullarının hiylesine uğrayan,

Sahabeden sekizi, şehid oldular o an.

Hubeyb bin Adiy ile, bir de Zeyd bin Desinne,
İkisi esir düştü, müşriklerin eline.

Resulullah onları, dini öğretmek için,
Lihyanoğullarına göndermişti ve lakin,

İhanet eylediler kâfirler pusu kurup.
Saldırdılar bunlara, kalabalık bir gurup.

İkiyüz kişi olup, hepsi okçu idiler.
Müminlere seslenip, (Teslim olun!) dediler.

On sahabi dedi ki: (Hiç teslim olmayız biz.
Gelin de dövüşelim, varsa cesaretiniz.)

Arslan gibi dövüşüp, şehid oldu sekizi.
Nihayet esir düştü, geri kalan ikisi.

Bunlar düşündüler ki: O Resul-i kibriya,
Bizi, vazife ile göndermişti buraya.

Bir miktar sabredelim ikimiz bunun için.
Belki imkan buluruz, icrasına bu işin.

Mekke’ye götürdüler bunları o hainler.
Çok sevindi bu işe, Mekke’deki kâfirler.

İntikam hırsı ile yanıyorlardı zira.
Hepsi diş biliyordu, bütün müslümanlara.

Bedir ile Uhud’da, yakın akrabaları,
Ölenler, fırsat bilip satın aldı onları.

Maksat, bu ikisini öldürüp bir an önce.
O intikamlarını almak idi böylece.

Lakin haram aylarda bulunuyorlardı tam.
O aylarda savaşmaz, öldürmezlerdi adam.

Bekleyip, haram aylar tamamen geçsin diye,
Hapsettiler onları, ayrı birer hücreye.

Nihayet günler geçti ve çıktı haram aylar.
O iki sahabiyi, hücrelerden aldılar.

Ve iki darağacı kurdular bir meydanda.
Müşrikler, seyir için toplandılar o anda.

Hubeyb’i asarlarken, buyurdu: (Durun biraz!
Önce eda edeyim iki rekat bir namaz.)

Namazı, huşu ile kılarken melek gibi,
Müşrikler, heyecanla seyrettiler Hubeyb’i.

Daha sonra bağlayıp, onu darağacına,
Dediler: (Dön dininden, kıyma tatlı canına.)

Buyurdu ki: (Vallahi, dönmem asla dinimden.
Dünyayı verseniz de, vazgeçmem bu fikrimden.)

Dediler ki: (Ey Hubeyb, cevap ver şu suale.
Seni, Peygamberiniz sokmadı mı bu hale?

Şimdi senin yerinde, O olsa idi eğer,
Daha iyi olurdu değil mi, bir cevap ver.

Eğer ki evet dersen, ölümden kurtulursun.
Ve şimdi eve gider, rahat rahat uyursun.)

Buyurdu: (Değil ki ben, Onun asılmasını,
İstemem, ayağına bir diken batmasını.

Razı olmam, zerrece bir zarar gelsin Ona.
Yüzbin canım olsa da, feda olsun yoluna.

Korkmam Onun uğrunda işkenceden, ölümden.
Muradım şehidliktir zira can-ü gönülden.)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
Aleyküm selam!

Hubeyb, darağacında sıkı bağlanmış iken,

Gözlerini kapayıp, şöyle dedi içinden:

(Benden selam ulaştır ya Rabbi Resulüne.
Bana bu yapılanı, göster Onun gözüne.)

O böyle dediğinde, o anda Fahr-i cihan,
Eshabiyle bir yerde, oturuyordu o an,

Zeyd bin Harise der ki: Resulullah ile biz,
Eshaptan bir kaç kişi, oturuyorduk sessiz.

Bir ara, sanki biri selam verdi gaibden.
(Aleyküm selam) dedi Resulullah aniden.

Lakin biz göremedik selam veren kişiyi.
Hemen Resulullahtan sual ettik bu işi.

Buyurdu ki: (Cebrail, biraz önce Mekke’den.
Bana selam getirdi, kardeşimiz Hubeyb'ten.)

O sıra bağırdı ki kâfirlerden birisi:
(İşte bu öldürmüştür baba ve annenizi.

Onların öclerini varsa almak isteyen,
Fırlatsın mızrağını üstüne bunun hemen.)

O böyle bağırınca, bir anda birçok mızrak,
Hubeyb’in vücuduna saplandılar uçarak.

Yüzü, başka tarafa doğru çevrili iken,
Sonra, kendi kendine Kâbe’ye döndü birden.

Müşrikler, başka yöne çevirdiyse de, tekrar,
Yine Kâbe yönüne döndü ve kıldı karar.

Saplanınca mızraklar, ard arda bedenine,
Halini, zerre kadar değiştirmedi yine.

Diyordu: (Bütün bunlar, Allah içindir ki hep,
Bu yüzden gam ve elem çekmeye yoktur sebep.)

Sonra, bir nazar edip sertçe o kâfirlere,
Dedi ki: (Ya ilahi, sen bunları kahreyle.

Sağ bırakma bunların hem de bir tanesini.
Canlarını tek be tek, al ve mahvet hepsini.)

Onlar, bu bedduayı işitince Hubeyb’ten,
Korkarak, herbirisi kaçıştılar o yerden.

O sırada bir kâfir, sapladı mızrağını.
Göğsünden giren mızrak, delip çıktı sırtını.

Vücudundan, sel gibi akarken kanları hep
(La ilahe illallah) diyordu yalnız Hubeyb.

Vererek bu şekilde, en son nefeslerini,
İçti masum olarak, şehadet şerbetini.

Kırk gün darağacında cesedi kaldı, lakin,
Kokmadı, çürümedi, taze kan aktı hergün.

Emretti Resulullah, Mikdad ile Zübeyr’e:
(Onun cenazesini alın da gelin) diye.

Bu arslanlar, Mekke’ye girdiler geceleyin.
Cesedini oradan, indirdiler Hubeyb’in.

Deveye yükleterek, Medine’ye dönerken,
Müşrikler, önlerini kestiler gelip birden.

Onlar da, cenazeyi yere koyup o ara,
Mukabele ettiler, o karşı koyanlara.

Onlar, kâfirler ile mücadele ederken,
Yer yarılıp, cesedi içine aldı hemen.

Hazret-i Mikdad ile Zübeyr bunu gördüler.
Gönül rahatlığıyle Medine’ye döndüler.
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

Son mesajlar