Şiirlerle Menkıbeler_Efendimiz - UMRET-ÜL KAZA SEFERİ

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
ABDULLATİF UYAN

Umre için çıktılar

Bir sene geçmişti ki, Hudeybiye sulhünden,

Ve kurban bayramına, bir ay zaman var iken,

Peygamber Efendimiz, emretti Eshabına:
Ki, hemen başlasınlar umre hazırlığına.

Lüzumlu hazırlığı yapıp tamamladılar.
Yanlarına, kurbanlık yetmiş deve aldılar.

Muhammed bin Mesleme hazretlerinin dahi,
Emrine, Sahabeden verildi yüz süvari.

Onlar da, yanlarına, ok kılıç, zırh ve mızrak,
Ve daha bunlar gibi harpte kullanılacak,

Silahları alarak, önden yola çıktılar.
Zira bu müşriklere güvenilmezdi zinhar.

Eshaptan bazıları, dedi: (Ya Resulallah!
Hani almayacaktık yanımıza hiç silah?

Sırf kınına sokulmuş kılıçla gidecektik.
Zira Hudeybiye’de böyle sözleşmiş idik.)

Cevaben buyurdu ki o Server-i kainat:
(Biz bunları, Harem’e sokmayacağız fakat.

Bize bir saldırıda bulunurlarsa onlar,
Elimizin altında bulunsun bu silahlar.)

Velhasıl Resulullah, Medine’de hem yine,
Ebu Zer Gıfari’yi, vekil koydu yerine.

İki bin sahabiyle, o şerefli Peygamber,
O gün yola çıktılar, Mekke’ye hep beraber.

Eshabı, bir heyecan kaplamış idi gayet.
Zira edeceklerdi yurtlarını ziyaret.

Resulullah uğrunda bırakıp geldikleri,
İslamı yaymak için, hemen terkettikleri,

Ev ve ocaklarını göreceklerdi zira.
Bu, sevinç ve heyecan vermiş idi onlara.

Yıllardır gözlerinden yaş değil, kan akıtan,
Ve onlara, her türlü eza ve cefa yapan,

Kâfirlere, gösterip islamın şerefini,
Hayran kılacaklardı, Kureyş müşriklerini.

Belki de bunu gören müşrikler, bu sebeple,
Şerefleneceklerdi hep imana gelmekle.

Velhasıl Sahabeden Medine’de kalanlar,
Resulü, tekbirlerle o gün uğurladılar.

Zülhuleyfe denilen mevkiye gelince tam,
Durdu ve ihram giydi, Resul aleyhisselam.

Şanlı sahabiler de oldular Ona tâbi.
Beyazlara büründü, Resul ve her sahabi.

Ve telbiye yaparak yola devam ettiler.
Tekbir sedalarıyla gökleri inlettiler.

Muhammed bin Mesleme, teçhizatlı olarak,
Mekke’ye yaklaşınca, korkuya kapıldı halk.

Baktılar ki bir birlik, silahla gelmişlerdir.
Korku ile yaklaşıp, dediler ki: (Bu nedir?)

Dedi: (Askerleridir bunlar Resulullahın.
Allah izin verirse, onlar da gelir yarın.)

Dönüp, Mekke’lilere bunu haber verdiler.
Onlar da bunu duyup, savaş var zannettiler.

İşin hakikatini öğrenmek maksadiyle,
Bir heyet tertib edip, gönderdiler Resule.
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Lebbeyk, Allahümme lebbeyk!

Bir sene geçmişti ki, Hudeybiye sulhünden,

Ve kurban bayramına, bir ay zaman var iken,

Peygamber Efendimiz, emretti Eshabına:
Ki, hemen başlasınlar umre hazırlığına.

Lüzumlu hazırlığı yapıp tamamladılar.
Yanlarına, kurbanlık yetmiş deve aldılar.

Muhammed bin Mesleme hazretlerinin dahi,
Emrine, Sahabeden verildi yüz süvari.

Onlar da, yanlarına, ok kılıç, zırh ve mızrak,
Ve daha bunlar gibi harpte kullanılacak,

Silahları alarak, önden yola çıktılar.
Zira bu müşriklere güvenilmezdi zinhar.

Eshaptan bazıları, dedi: (Ya Resulallah!
Hani almayacaktık yanımıza hiç silah?

Sırf kınına sokulmuş kılıçla gidecektik.
Zira Hudeybiye’de böyle sözleşmiş idik.)

Cevaben buyurdu ki o Server-i kainat:
(Biz bunları, Harem’e sokmayacağız fakat.

Bize bir saldırıda bulunurlarsa onlar,
Elimizin altında bulunsun bu silahlar.)

Velhasıl Resulullah, Medine’de hem yine,
Ebu Zer Gıfari’yi, vekil koydu yerine.

İki bin sahabiyle, o şerefli Peygamber,
O gün yola çıktılar, Mekke’ye hep beraber.

Eshabı, bir heyecan kaplamış idi gayet.
Zira edeceklerdi yurtlarını ziyaret.

Resulullah uğrunda bırakıp geldikleri,
İslamı yaymak için, hemen terkettikleri,

Ev ve ocaklarını göreceklerdi zira.
Bu, sevinç ve heyecan vermiş idi onlara.

Yıllardır gözlerinden yaş değil, kan akıtan,
Ve onlara, her türlü eza ve cefa yapan,

Kâfirlere, gösterip islamın şerefini,
Hayran kılacaklardı, Kureyş müşriklerini.

Belki de bunu gören müşrikler, bu sebeple,
Şerefleneceklerdi hep imana gelmekle.

Velhasıl Sahabeden Medine’de kalanlar,
Resulü, tekbirlerle o gün uğurladılar.

Zülhuleyfe denilen mevkiye gelince tam,
Durdu ve ihram giydi, Resul aleyhisselam.

Şanlı sahabiler de oldular Ona tâbi.
Beyazlara büründü, Resul ve her sahabi.

Ve telbiye yaparak yola devam ettiler.
Tekbir sedalarıyla gökleri inlettiler.

Muhammed bin Mesleme, teçhizatlı olarak,
Mekke’ye yaklaşınca, korkuya kapıldı halk.

Baktılar ki bir birlik, silahla gelmişlerdir.
Korku ile yaklaşıp, dediler ki: (Bu nedir?)

Dedi: (Askerleridir bunlar Resulullahın.
Allah izin verirse, onlar da gelir yarın.)

Dönüp, Mekke’lilere bunu haber verdiler.
Onlar da bunu duyup, savaş var zannettiler.

İşin hakikatini öğrenmek maksadiyle,
Bir heyet tertib edip, gönderdiler Resule.
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Çekilin ey müşrikler!

Peygamber Efendimiz, Sevgili Eshabiyle,

Şehre giriyorlardı, tekbir sedalarıyle.

Kâbe’yi ziyaret ve tavaf yapacaklardı.
Müşriklerde hayranlık uyandıracaklardı.

Nitekim onlar bakıp, Sahabe-i kirama,
Kalplerinde bir meyil hissettiler islama.

Sonunda Resulullah onlara galip geldi.
Ve o gün, kalplerinden onları fetheyledi.

Darünnedve denilen bir mahalde, müşrikler,
Çoluk çocuklarıyla yollara dizilmişler,

Sevgili Peygamberle, yüksek sahabileri,
Seyredip, hayranlıkla doluyordu kalpleri.

Kusva’nın yularını, şair-i Nebi olan,
Abdullah bin Revaha tutuyordu ki o an,

Ağır adımlar ile ve vakarlı olarak,
Yürürdü, şu şekilde beyitler okuyarak:

(Ey kâfirler, çekilin Peygamberin yolundan!
Ki, Allahü teâlâ gönderdi Ona Kur’an.

Vardır Onun dininde hep iyilik ve hayır.
Ona inananlara ebedi Cennet vardır.

O, gerçek Peygamberdir, kabul ettik gönülden.
Biz bu yola baş koyduk, hiç korkmayız ölümden.

Ey müşrikler, Kur’anı inkâr ettiğinizde,
Nasıl patladı ise, darbeler beyninizde,

Onun manasına da, inanmazsanız eğer,
İner aynı şekilde, başınıza darbeler.)

Hazret-i Ömer Faruk bunları işitince,
İkaz etmek istedi, Abdullah’ı şöylece:

(Sen Resulün önünde, Kâbe’ye giriyorsun.
Nasıl böyle şiirler söyleyebiliyorsun?)

Lakin Peygamberimiz, buyurdular ki ona:
(Ya Ömer, mani olma onun okuduğuna.

Yeminle söylerim ki, müşriklere, bu sözler,
Ok’tan daha çabuk ve daha çok tesir eder.)

Sonra da Abdullah bin Revaha’ya hitaben,
Buyurdu: (Ey Abdullah, devam et yine aynen.)

Ona izin verince Resul aleyhisselam,
Hazret-i Abdullah da şöylece etti devam:

(Allahü teâlâdan başka yoktur bir ilah.
Yoktur asla şeriki, la ilahe illallah.

Odur müslümanların askerine güç veren.
Ve Odur kâfirleri dağıtıp mağlub eden.)

Velhasıl Resulullah Beytullaha girdiler.
Ve sağ omuzlarını, biraz açıverdiler.

Teninin güzelliği, gözleri alıyordu.
Sevgili Eshabına dönüp şöyle buyurdu:

(Kendinizi küffara gayet güçlü ve zinde,
Gösterin ki, Rabbimiz affeylesin sizi de.)

Bu emir üzerine, bilcümle sahabiler,
Hepsi, sağ omuzunu derhal açıverdiler.

Heybetli bir şekilde, hızlı hızlı bu defa,
Kâbe’nin etrafında başladılar tavafa.

Hacer-ül esved ile, hem Rükn-ü yemani’nin,
Arasını, yavaşça yürüdüler velakin.
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Mekke içten fethedildi

Peygamber Efendimiz ve şanlı sahabiler,

Beytullahı, üç defa, önce tavaf ettiler.

Ve sağ omuzlarını, hepsi açık tutarak,
Yürürlerdi çok güçlü ve heybetli olarak.

Müşrikler de onları, hem seyrediyorlardı.
Hem de bu hallerine, hayret ediyorlardı.

Zira müslümanların, gidince oralara,
Çok zayıf düştükleri söylenmişti onlara.

Medine’nin havası güya iyi değilmiş.
Bu yüzden sıhhatleri hemen bozuluvermiş.

Yıllardır böyle sözler işitmişlerdi onlar.
Şimdiyse tam tersini görünce şaşırdılar.

Velhasıl tavafların, geri kalan dördünü,
Ağır ağır yaptılar müslümanlar o günü.

Tavaftan sonra dahi, makam-ı İbrahim’de,
İki rekat bir namaz kıldılar hep birlikte.

Sonra Safa ve Merve arasında hem dahi,
Yürüyüp, yedi defa sa’y yaptı her sahabi.

Getirilen kurbanlık develeri kesip hem,
Sonra tıraş ettirdi başını Fahr-i âlem.

Henüz yere düşmeden, mübarek saç kılları,
Müslümanlar, havada kapıştılar onları.

Sahabe-i kiram da, Onun gibi yaparak,
Hepsi tıraş oldular, Ona tâbi olarak.

İşte Resulullahın, bundan bir sene önce,
Gördükleri o rüya, gerçekleşti böylece.

Bu umre ziyareti, artık sona ermişti.
Ve öğle namazının, ezan vakti gelmişti.

Peygamber Efendimiz, Bilal-i Habeşi’ye,
Emir verdi: (Kâbe’de bir ezan oku!) diye.

Resulün müezzini, ifa etti bu emri.
Adeta çalkalandı ezanla Mekke şehri.

Eshabın, senelerdir bekledikleri bu an,
Gelmiş ve Beytullahta okunuyordu ezan.

Bilal-i Habeşi’nin sedası, dalga dalga,
Mekke ufuklarından yayıldı uzaklara.

Eshap da huşu ile onu dinliyorlardı.
Ve hepsi, yavaş sesle tekrar ediyorlardı.

Ezanı müteakip, imam oldu o Server.
Namazı, cemaatle kılıp eda ettiler.

Resulullah Ebtah’da bir çadır kurdurmuştu.
Eshap da, etrafında birer çadır kurmuştu.

Üç gün, bu çadırlarda ikamet eylediler.
Namaz vakitlerinde bir araya geldiler.

Diğer vakitler ise, dolaşıp haneleri,
Akraba ziyareti yaparlardı her biri.

İslamın bahşettiği o güzel ahlak ile,
Örnek oluyorlardı müşriklere haliyle.

Müşrikler, hayranlıktan içleri erimişti.
Üç günde, sanki Mekke, içten fethedilmişti.

Üç gün müddet bitince, emreyledi o Server.
Dönüş için derlenip toplandılar bu sefer.

Âlimler buyurur ki iş bu sefer hakkında:
(Mekke, bu umre ile fethedildi aslında.)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

Son mesajlar