İsrail oğulları Mısırda yaşarlardı.[FONT="]Allahü teâlâya ibadet yaparlardı.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Kıbtilerse, tapardı yıldızlara, putlara.[/FONT]
[FONT="]Eziyet ederlerdi müslüman insanlara.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Firavn da, kıbtilere mensuptu, bundan sebep,[/FONT]
[FONT="]Köle gibi görürdü beni İsraili hep.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]O günlerde Firavun rüya gördü bir gece.[/FONT]
[FONT="]Uyanınca, korktu ve telaşlandı bir nice.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Çağırdı huzuruna cümle kâhinlerini.[/FONT]
[FONT="]Rüyasını anlatıp, istedi tabirini.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dedi: (Beyt-ül makdisten, çıktı ateş ve alev.[/FONT]
[FONT="]Mısırın evlerini yaktı ve kalmadı ev.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Kıbtileri tek be tek, yakıp kül ediyordu.[/FONT]
[FONT="]Beni İsrail ise, hiç zarar görmüyordu.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dediler: (Şöyledir ki tabiri bu rüyanın,[/FONT]
[FONT="]Bu beni İsrailden bir kimse çıkar yarın.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Büyüyüp gelişince, olur güçlü bir kişi.[/FONT]
[FONT="]Senin saltanatını almak olur ilk işi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Seni ve kıbtileri, çıkarır yurdumuzdan.[/FONT]
[FONT="]O çocuğun doğması, yakındır hem de şu an.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Firavn bunu duyunca, kin ile doldu içi.[/FONT]
[FONT="]Dedi: (Kim yapabilir bana karşı bu işi?)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="](Benim saltanatıma kim son verir?) diyerek,[/FONT]
[FONT="]Düşündü: Öyle ise, bir tedbir almam gerek.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Merhamet hislerinden mahrum idi o zaten.[/FONT]
[FONT="]Kendine yakışacak şu emri verdi hemen:[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="](Kim beni İsrailden bir erkek çocuğunu,[/FONT]
[FONT="]Doğurursa, öldürün, yaşatmayın hiç onu.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Cümle ebeleri de yanına çağırarak,[/FONT]
[FONT="]Söyledi onlara da, bir hayli korkutarak.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hatta tayin etti ki bazı vazifeliler,[/FONT]
[FONT="]Bu hususta gevşeklik göstermesin ebeler.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bir kadın, doğursaydı bir erkek çocuğunu,[/FONT]
[FONT="]Doğar doğmaz, anında öldürürlerdi onu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu tüyler ürpertici, insanlık dışı vahşet,[/FONT]
[FONT="]Bütün şiddeti ile sürmüştü uzun müddet.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Böyle devam ederken onun bu işkencesi,[/FONT]
[FONT="]Hazret-i Musaya da hamileydi annesi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Doğum da yakın olup, korkardı ki o hatun,[/FONT]
[FONT="]Eğer oğlum olursa, öldürür bu Firavun.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]O zalimin, onlara musallat eylediği,[/FONT]
[FONT="]Ebelerden birini, tanırdı gayet iyi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Sevdiği bu ebeyi çağırarak gizlice,[/FONT]
[FONT="]Dedi ki: (Senin ile dostluğumuz var nice.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]İşte doğum zamanım yaklaştı, bil de bunu,[/FONT]
[FONT="]Göster bana bu babta sevgi ve dostluğunu.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]O da gelip gizlice, girdi bir gün odaya.[/FONT]
[FONT="]Musa aleyhisselam teşrif etti dünyaya.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ebe de, çocuktaki parlak nuru görerek,[/FONT]
[FONT="]Aşık oldu çocuğa, çok muhabbet ederek.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dedi ki: (Bu oğlunu, sakla gizli bir yere.[/FONT]
[FONT="]Ben çıkınca, memurlar girerler içeriye.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hakikaten o ebe çıkar çıkmaz o evden,[/FONT]
[FONT="]Firavnın memurları, kapıya koştu hemen.[/FONT]
Musa Peygamberin de vardı bir kız kardeşi.[FONT="]Memurları görünce, ürperdi hemen içi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Koşarak, annesine korkuyla verdi haber:[/FONT]
[FONT="](Anneciğim, Firavnın adamları geldiler.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Şaşırdı annesi de neye uğradığını.[/FONT]
[FONT="]Gitti aklı başından, bilmedi n'aptığını.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bebeği, bir hırkaya sararak can havliyle,[/FONT]
[FONT="]Koyuverdi tandırın dibine o haliyle.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Tandır ise, bir hayli kızmış idi ateşten.[/FONT]
[FONT="]Lakin düşünemedi bunu o telaşeden.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Fir'avnın adamları girdiler içeriye,[/FONT]
[FONT="]Didik didik ettiler bir bebek var mı? diye.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Her yeri aradılar, tandırın içi hariç.[/FONT]
[FONT="]Onu açıp bakmaya lüzum görmediler hiç.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Çünkü kızgın olduğu, belli idi haliyle.[/FONT]
[FONT="]Oraya çocuk koymak, gelmezdi akla bile.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Koymuştu zaten o da, bir şey düşünemeden.[/FONT]
[FONT="]Yoktu aklı başında, korku ve endişeden.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Belli de olmuyordu doğum yapmış bir hali.[/FONT]
[FONT="]Firavnın adamları şaşırdılar bir hayli.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dediler: (Biraz önce, bu evden çıktı ebe.[/FONT]
[FONT="]Muhakkak doğum yaptın, söyle, bebek nerede?)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dedi: (O gördüğünüz, ebe idi ve lakin,[/FONT]
[FONT="]Ziyarete gelmişti, gelmedi doğum için.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu cevabı alınca, hep gittiler geriye.[/FONT]
[FONT="]Lakin o, çok korkmuştu onu bulurlar diye.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]O dehşeti, üstünden kolay atamamıştı.[/FONT]
[FONT="]Bir müddet kendisini toparlayamamıştı.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ne zaman ki bir ara gelince kendisine,[/FONT]
[FONT="](Çocuk nerede?) diye sordu kerimesine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hadisenin şokundan, o anda çocuğunu,[/FONT]
[FONT="]Hiç hatırlayamadı nereye koyduğunu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Kız dedi: (Anneciğim, bilmem ki nerde çocuk?[/FONT]
[FONT="]Memurlar geldiğinde, sendeydi, düşün çabuk.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Onlar, onu aramak telaşesinde iken,[/FONT]
[FONT="]Bir ağlama sesleri geldi tandır içinden.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu, hazret-i Musanın ağlama sesleriydi.[/FONT]
[FONT="]Sanki, (Ben buradayım) diye haber verirdi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Can havliyle seğirtip, tandırdan aldı onu.[/FONT]
[FONT="]Bağrına bastı hemen bu göz nuru oğlunu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Sıcak tandır içinde, görmemişti bir zarar.[/FONT]
[FONT="]Allah, onu ateşten korumuştu aşikâr.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Nasıl Halilullahı yakmadıysa ateşte,[/FONT]
[FONT="]Yakmadı onu dahi tandırda böyle işte.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]İlk tehlike, böylece atlatılmıştı, fakat,[/FONT]
[FONT="]Mübarek validesi değildi henüz rahat.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Firavnın casusları, bunu öğrenirlerdi.[/FONT]
[FONT="]Bu yüzden yine korku, endişe içindeydi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ve lakin Hak teâlâ, ilham etti ki ona:[/FONT]
[FONT="](Bir zarar gelmeyecek, kâfirlerden oğluna.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Eğer öğrenirlerse bir zaman onlar bunu,[/FONT]
[FONT="]Bir sandığın içinde, Nile bırak oğlunu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Korkma, geri veririz biz onu sana yine.[/FONT]
[FONT="]Ve Peygamber eyleriz hem de Mısır iline.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hak teâlâ, kalbine verince bu ilhamı,[/FONT]
[FONT="]Kalmadı bu hususta endişesi, evhamı.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Oğlunu Nil nehrine bırakmak istiyordu.[/FONT]
[FONT="]Ve lakin bu iş için sandık gerekiyordu.[/FONT]
Kıbti bir marangozun giderek dükkanına,[FONT="]Dedi ki: (Şu evsafta sandık yap hemen bana.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu teklif, tuhafına gitti o marangozun.[/FONT]
[FONT="]Dedi: (Ne yapacaksın bu sandığı ey hatun?)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hakikati, ayniyle izah etti kendine.[/FONT]
[FONT="]Ertesi gün sandığı alıp geldi evine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Halbuki müminlerin düşmanıydı kıbtiler.[/FONT]
[FONT="]O da hemen gitti ki, polise versin haber.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ve lakin polislere gider gitmez o kıbti,[/FONT]
[FONT="]Bir tek söz söylemeye, olmadı hiç takati.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Zira dili tutuldu o kıbti marangozun.[/FONT]
[FONT="]Bir şey konuşamadan, bekledi uzun uzun.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Firavnın memurları, ona sinirlendiler.[/FONT]
[FONT="](Niçin konuşmuyorsun, niye geldin?) dediler.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bir şeyler söylemeye çalışıyordu, fakat,[/FONT]
[FONT="]Tek bir söz söylemeye, yok idi onda takat.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Canları sıkılmıştı onların bu kıbtiye.[/FONT]
[FONT="]Dövüp kovaladılar (akıldan noksan) diye.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dayak yiyip, dükkana gelince geri tekrar,[/FONT]
[FONT="]Gördü ki konuşuyor, dilinde açılma var.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Heyecan ve telaşla, yine gitti bu defa.[/FONT]
[FONT="]İstedi ki, kendini ediversin müdafa.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Lakin söyleyemedi, yine de tek bir kelam.[/FONT]
[FONT="]Bu defa da gözleri kör olmuştu bittamam.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Memurlar baktılar ki, bu marangoz anormal.[/FONT]
[FONT="]Dövüp, hakaretlerle, kovdular yine derhal.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Acınacak bir hale geldi kıbti büsbütün.[/FONT]
[FONT="]Sağa sola çarparak, hor, zelil oldu o gün.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu hali, hidayete getirdi lakin onu.[/FONT]
[FONT="]Anladı ilahi bir ikazın olduğunu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hem dilsiz, hem kör idi, olmuştu çok perişan.[/FONT]
[FONT="]Yapmak istediğine gönülden oldu pişman.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dedi: (Bu musibetten kurtulursam ben eğer,[/FONT]
[FONT="]Saklarım bu hususu, kimseye vermem haber.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ne zaman ki zihninden geçirdi bu sözleri,[/FONT]
[FONT="]Başladı konuşmaya ve açıldı gözleri.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bir iman ve hidayet gelmişti kendisine.[/FONT]
[FONT="]Sevincinden kapandı şükrane secdesine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Velhasıl bu korku da atlatıldı pekala.[/FONT]
[FONT="]Zira hıfzediyordu onları Hak teâlâ.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Sandığı, bir kamıştan yapmış idi o kişi.[/FONT]
[FONT="]Ülülazm bir Resulü taşımaktı tek işi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Annesi, pamuk koyup bu sandığın dibine,[/FONT]
[FONT="]Yatırdı ihtimamla evladını içine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Kucaklayıp, gizlice Nil nehrine giderek,[/FONT]
[FONT="]Bıraktı su üstüne, Rabbine güvenerek.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Elbet bir anne için, zor bir şeydi bu gerçi.[/FONT]
[FONT="]Lakin Hakk'a güvendi, rahattı gayet içi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Taşırdı nehir onu, gayet rahat ve sakin.[/FONT]
[FONT="]Sanki idrakindeydi yaptığı bu hizmetin.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Firavnın sarayının civarından geçerken,[/FONT]
[FONT="]Bir kanal ayrılırdı saraya bu nehirden.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Tam o yere gelince, dönüp girdi kanala.[/FONT]
[FONT="]Sanki onu, birisi, sevk etmişti o yola.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Su üstünden süzülüp, geldi kıyıya kadar.[/FONT]
[FONT="]Ağaçlar arasına girdi ve kıldı karar.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Saray hizmetçileri, su için o nehire,[/FONT]
[FONT="]Gelince, o sandığı gördüler birden bire[/FONT]
Nehirden o sandığı alıp merak ettiler.[FONT="]Ve hemen Asiyeye koşup teslim ettiler.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hazret-i Asiye ki, eşiydi Firavunun.[/FONT]
[FONT="]Lakin Hak teâlâya imanı tamdı onun.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Sandığı açtığında, kaldı hayret içinde.[/FONT]
[FONT="]Yeni doğmuş bir bebek vardı zira içinde.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bir oğlan çocuğuydu, güzeldi hem de gayet.[/FONT]
[FONT="]Kalbinde, o çocuğa duydu büyük muhabbet.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Sandıktan çıkararak, bastı onu bağrına.[/FONT]
[FONT="]Ve hemen söylemedi bu işi Firavuna.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Çünkü haber verseydi bu erkek çocuğunu,[/FONT]
[FONT="]Derhal emir vererek, (Öldürün!) derdi onu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Lakin çabuk yayıldı bu haber her tarafa.[/FONT]
[FONT="]Casuslar, Asiyeye koşup geldi bu defa. [/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dediler: (Yanınızda varmış bir erkek çocuk.[/FONT]
[FONT="]Bize teslim eyle ki, boğalım onu çabuk.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Fakat hemen vermedi, dedi: (Biraz sabredin.[/FONT]
[FONT="]Bununla mı artacak sayısı müminlerin?[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ben rica edeceğim gidip de Firavuna.[/FONT]
[FONT="]Bu erkek çocuğunu bağışlar belki bana.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dediler: (Firavunun emridir bu iş bize.[/FONT]
[FONT="]Hiç erkek çocuğunu bağışlar mı o size?[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Biz nerede görürsek bir erkek çocuğunu,[/FONT]
[FONT="]Firavunun emriyle öldürüyoruz onu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ey Asiye, hiç gitme boş yere Firavuna.[/FONT]
[FONT="]Katiyen bağışlamaz, imkan yok zira buna.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dedi ki: (Az bekleyin, bir gidip söyliyeyim.[/FONT]
[FONT="]Eğer bağışlamazsa, gelip size vereyim.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ve derhal bebek ile seğirtti Firavuna.[/FONT]
[FONT="]Dedi ki: (Bu çocuğu bağışla lütfen bana.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Firavn şöyle bir baktı, dedi: (Fakat bu, oğlan.[/FONT]
[FONT="]Bilmez misin oğlanlar öldürülür hep şu an.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Götür de öldürsünler bunu da ilgililer.[/FONT]
[FONT="]Eğer biz öldürmezsek, o bizi helak eder.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bana öyle gelir ki, bu, İsrail oğludur.[/FONT]
[FONT="]Beni helak edecek o çocuk belki budur.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Asiye Hatun ise dedi ki: (Ey Firavun![/FONT]
[FONT="]Niçin öldürtüyorsun, ne suçu var ki bunun?[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu, masum bir çocuktur, öldürme bunu zinhar.[/FONT]
[FONT="]Bundan, kati surette gelmez sana bir zarar.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Daha başka şeyler de söyliyerek zevcine,[/FONT]
[FONT="]Bağışlattı çocuğu, nihayet kendisine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]O günden itibaren, Musa aleyhisselam,[/FONT]
[FONT="]Firavnın sarayında gördü hürmet, ihtimam.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ne garip bir tecelli, ne büyük hikmettir ki,[/FONT]
[FONT="]Kucağında büyüttü onu Firavn kâfiri.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hem de büyük itina, izzet ve ikram ile,[/FONT]
[FONT="]Yetişip, bir sıkıntı görmedi zerre bile.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Halbuki o Peygamber, varınca kırk yaşına,[/FONT]
[FONT="]Onun saltanatını yıkacaktı başına.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Esasen Bu çocuğu arıyordu Firavun.[/FONT]
[FONT="]Onu bulup öldürmek, tek arzusuydu onun.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Nice masum yavruyu öldürtmüştü malesef.[/FONT]
[FONT="]Bu yolda hazineler ederdi sarf ve telef.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Halbuki yanındaydı aradığı o bebek.[/FONT]
[FONT="]Kendisi büyütürdü, bizzat hizmet ederek.[/FONT]
Musa aleyhisselam saraya vasıl oldu.[FONT="]Lakin hiçbir kadının sütünü emmiyordu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ona, bir süt annesi bulmak arzu ettiler.[/FONT]
[FONT="]Bu iş için, her yere haberler ilettiler.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu hizmete, o kadar oldu ki fazla talep,[/FONT]
[FONT="]Firavunun sarayı, kadınlarla doldu hep.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Musa Peygamberin de vardı bir kız kardeşi.[/FONT]
[FONT="]O, hep takip ederdi gerilerden bu işi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Duydu ki, süt annesi ararlar kardeşine.[/FONT]
[FONT="]Sevincinden, sığmadı onun içi içine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Sair kadınlar ile, o da geldi saraya.[/FONT]
[FONT="]Bilgi toplamak için giriverdi araya.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Gördü ki, biraderi, o gelen hatunların,[/FONT]
[FONT="]Emmiyor hiçbirini, olmuyor hatta yakın.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Onlara söyledi ki: (Buna, süt anneliği,[/FONT]
[FONT="]Yapacak bir kadın var, tanırım gayet iyi.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Pek de heyecanlıydı bunu söylediğinde.[/FONT]
[FONT="]Hiç belli etmemeye çalışırdı yine de.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Firavunun veziri, Haman da sezdi bunu.[/FONT]
[FONT="]Anladı bu çocuğun yakını olduğunu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dedi: (Senin telaşın nedir böyle ey çocuk?[/FONT]
[FONT="]Niçin ilgilenirsin bu işle, söyle çabuk.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Sen, bunu emzirecek hatunu ne bilesin?[/FONT]
[FONT="]Yoksa bir yakının mı, kardeşin mi bu senin?)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Çocuk da idrak etti işin ciddiyetini.[/FONT]
[FONT="]Hamanın karşısında topladı kendisini.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dedi: (Hayır efendim, değilim ben kardeşi.[/FONT]
[FONT="]Yalnız bu gün işitip, merak ettim bu işi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Gördüm ki, bu çocuğa süt anne arıyorlar.[/FONT]
[FONT="]Şöyle bir yardım etmek istemiştim, o kadar.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Lakin iyi olmuştu Biliyorum demesi.[/FONT]
[FONT="]Çünkü bulunmamıştı ona bir süt annesi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dediler: (Bir kız çocuk, bir şeyler söylüyordu.[/FONT]
[FONT="]İyi bir süt annesi biliyorum diyordu.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Kalabalık içinden, buldular onu tekrar.[/FONT]
[FONT="]Süt anne hususunda, ondan medet umdular.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dediler: (Süt annesi biliyordun ey çocuk![/FONT]
[FONT="]Koş, ona haber ver de, saraya gelsin çabuk.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dedi ki: (Bahsettiğim o hatun, benim annem.[/FONT]
[FONT="]Gidip söyliyeyim de acele gelsin madem.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Sevinç ve heyecanla koşup gitti evine.[/FONT]
[FONT="]Bu müjde haberini söyledi annesine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Az sonra, ikisi de vasıl oldu saraya.[/FONT]
[FONT="]Girdiler Firavunun bulunduğu odaya.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Firavnın kucağında ağlardı çocuk o an.[/FONT]
[FONT="]O ise, susturmaya çalışırdı durmadan.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Lakin o, görür görmez bir anda annesini,[/FONT]
[FONT="]Ağlamayı bırakıp, kesiverdi sesini.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Aldı onu annesi sevgiyle kucağına.[/FONT]
[FONT="]Sarıldı çocuk dahi, hemen anacığına.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hiç kimsenin sütünü emmezken daha evvel,[/FONT]
[FONT="]Annesine sarılıp, emdi onu mükemmel.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dikkatini çekmişti bu durum Firavunun.[/FONT]
[FONT="]Dedi: (Annesi misin yoksa sen bu yavrunun?)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]O böyle söyleyince, endişe etti birden.[/FONT]
[FONT="]Dedi ki: (Hayır hayır, annesi değilim ben.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dedi ki: (Bu, yüzlerce kadından, hiçbirinin,[/FONT]
[FONT="]Sütünü emmez iken, seni emdi, ne için?)[/FONT]
O dedi ki: (Ey melik, değil yalnız bu bebek,[FONT="]Her çocuk da, sütümü emerler pek severek.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Çünkü sütüm tatlıdır, her çocuk bunu sezer.[/FONT]
[FONT="]Her hangi çocuk olsa, onlar da böyle emer.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Odada bulunanlar tasdik ettiler hemen.[/FONT]
[FONT="]Hediyeler verdiler altın ve cevahirden.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu mübarek hatunu, Firavun böylelikle,[/FONT]
[FONT="]Süt anne tayin etti, bir dinar gündelikle.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Çocuğunu alarak, dönerken hanesine,[/FONT]
[FONT="]Asiye hazretleri dedi ki kendisine:[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="](İstersen bu sarayda emzir onu ey hatun![/FONT]
[FONT="]Çünkü ayrılığına dayanamam ben onun.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bil ki ben, hiçbir şeyi sevmedim bunun kadar.[/FONT]
[FONT="]Burada emzirirsen, gelmez sana bir zarar.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ve lakin validesi, özür beyan ederek,[/FONT]
[FONT="]Sarayda emzirmeyi arzu eylemedi pek.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dedi ki: (Bir çocuğum daha var benim fakat.[/FONT]
[FONT="]Ondan ayrı kalırsam, kalbim hiç etmez rahat.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Müsade ediniz de, ben evime gideyim.[/FONT]
[FONT="]İkisini beraber, evimde emzireyim.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Asiye peki dedi onun bu teklifine.[/FONT]
[FONT="]O da, oğlunu alıp, avdet etti evine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bir gün evvel, nehire bırakarak oğlunu,[/FONT]
[FONT="]Öldürürler mi? diye, düşünürken hep onu,[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ertesi gün, her türlü korkudan kurtularak,[/FONT]
[FONT="]Yanında besliyordu, endişesiz olarak.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Yaralı olan kalbi, şimdi mesrur ve rahat.[/FONT]
[FONT="]Zira bitmişti artık, her musibet ve afat.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Diyecek yoktu onun, sürur ve sevincine.[/FONT]
[FONT="]Neşeden sığmıyordu o gün içi içine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Zaten ilham etmişti Allah da ona bunu.[/FONT]
[FONT="]Bir gün içerisinde geri verdi oğlunu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Musa aleyhisselam gelişince bir miktar,[/FONT]
[FONT="]Asiye, görmek için eyledi yine ısrar.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dedi: (Çok özlüyorum ben o senin oğlunu.[/FONT]
[FONT="]Şimdi arzum odur ki, göreyim hemen onu.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="] O da peki dedi ve bir gün tayin ettiler.[/FONT]
[FONT="]Asiye çok sevinip, dedi: (Ey hizmetçiler![/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Falan gün, sarayıma geliyor benim oğlum.[/FONT]
[FONT="]O gün hepinizi de, burada istiyorum.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Karşılasın oğlumu, herkes bir hediyeyle.[/FONT]
[FONT="]Ve hatta bunda herkes, yarışsın birbiriyle.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu babta kim daha çok gösterirse itina,[/FONT]
[FONT="]Daha fazla itibar ederim ben de ona.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]O gün yola çıktılar iltifat ve izzetle.[/FONT]
[FONT="]Hazret-i Asiyeye geldiler bu suretle.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Öyle bir karşılama merasimi oldu ki,[/FONT]
[FONT="]Olmamıştı evvelce bir tören bunun gibi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Zira hanelerinden çıkıp o bahtiyarlar,[/FONT]
[FONT="]Asiyenin yanına vasıl olana kadar,[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Her bir adımlarında, yapıldı tezahürat.[/FONT]
[FONT="]Verildi çok kıymetli hediye ve mükafat.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hazret-i Asiye de, sevindi gayet buna.[/FONT]
[FONT="]Çocuğu, muhabbetle alıp bastı bağrına.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Meliklere yakışır bir tarzda etti ikram.[/FONT]
[FONT="]Ve yenildi sarayda çeşitli leziz taam.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Asiye, daha sonra çocuğu Firavna da,[/FONT]
[FONT="]Götürdü ki, o dahi bulunsun bir ikramda.[/FONT]
Firavun, kucağına oturttu onu, fakat,[FONT="]O, onun sakalını çekip vurdu bir tokat.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu hareket, fazlaca kızdırdı Firavunu.[/FONT]
[FONT="]İçinden, emir verip öldürtmek geldi onu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Çocuk ise, eline kamçı alıp bir yerden,[/FONT]
[FONT="]Yaklaşıp, Firavunun başına vurdu birden.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Firavun daha kızıp, yorumladı kötüye,[/FONT]
[FONT="]Düşündü, aradığım düşmanım budur diye.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hemen cellatlarına gönderdi ki bir haber,[/FONT]
[FONT="]Derhal gelip, çocuğu orada öldüreler.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ve lakin bu haberi duyar duymaz Asiye,[/FONT]
[FONT="]Koşup, çalıştı onu bundan vazgeçirmeye.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dedi ki: (O, çocuktur, bilmeden yaptı bunu.[/FONT]
[FONT="]Bilemez yaptığının uygunsuz olduğunu.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Lakin bu olanlara, çok kızmıştı Firavun.[/FONT]
[FONT="]Öldürtmek hususunda kararı tamdı onun.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Asiye hazretleri dedi ki: (Az dur hele.[/FONT]
[FONT="]İstersen deneyelim çocuğu bir şey ile.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Mesela bir yakutla, bir de ateş korunu,[/FONT]
[FONT="]Önüne bırakarak, takip edelim onu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bunlardan hangisine bakalım el uzatır?[/FONT]
[FONT="]Çocuk mudur, değil mi, o zaman belli olur.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Yakutu almak için uzanırsa o şayet,[/FONT]
[FONT="]Deriz, aklı eriyor, cezasını ver elbet.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Eğer ateş koruna uzatırsa elini,[/FONT]
[FONT="]Anlarız çocuk olup, aklı ermediğini.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu imtihan şeklini kabul etti Firavun.[/FONT]
[FONT="]İkisini getirip, önüne koydu onun.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Çok heyecanlanmıştı Asiye de o ara.[/FONT]
[FONT="]Yakuta uzanırsa, ölecekti o zira.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Çocuk, yakuta doğru uzanıyordu ki tam,[/FONT]
[FONT="]Süratle indi gökten Cibril aleyhisselam.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ve hazret-i Musanın elini tutup birden,[/FONT]
[FONT="]Ateş koruna doğru çevirdi onu hemen.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Musa aleyhisselam, bir kor aldı eline.[/FONT]
[FONT="]Götürüp koydu onu dilinin üzerine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hatta mübarek dili, bu kordan yandı biraz.[/FONT]
[FONT="]Bu yüzden, lisanında bir miktar kaldı araz.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ve lakin Tur dağında, niyaz etti Rabbine.[/FONT]
[FONT="]Düzelip, çok fasih ve beliğ konuştu yine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Asiye, Firavuna dedi ki son olarak:[/FONT]
[FONT="](Aklı ermediğini sen de gördün işte bak.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]O, henüz bir çocuktur, bilmez ne yaptığını.[/FONT]
[FONT="]Anlamaz o bu yaşta zararını, kârını.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Öyleyse vaz geç artık, öldürmekten onu sen.[/FONT]
[FONT="]Bir günahsız masumu, ne çıkar öldürmekten.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu hadiseyi görüp, vaz geçti Firavn dahi.[/FONT]
[FONT="]Hatta onu sevmeye başladı bizatihi.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Çünkü onda vardı ki bir melahat, güzellik,[/FONT]
[FONT="]Derhal aşık olurdu, kim görseydi onu ilk.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Büyüyüp erginleşti Firavnın sarayında.[/FONT]
[FONT="]Ne istese, önüne geliyordu anında.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Onun bineklerine binip dolaşıyordu.[/FONT]
[FONT="]Herkes onu, Firavnın oğlu zannediyordu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Büluğ yaşına gelip, erdi rüşd kemaline.[/FONT]
[FONT="]Hak teâlâ, ilim ve hikmet verdi kendine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Firavunun dininin, bozuk din olduğunu,[/FONT]
[FONT="]Bilip, insanlara da anlatırdı hep bunu.[/FONT]
Firavnın sarayında, Musa aleyhisselam,[FONT="]Büyüdü, erginleşti, delikanlı oldu tam.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bir gün şehri gezerken, rastladı bir kıbtiye.[/FONT]
[FONT="]Eziyet ediyordu müminlerden birine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ondan yardım istedi, o mümin bağırarak.[/FONT]
[FONT="]O da, gelip kıbtiye dedi ki: (Onu bırak!)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ayırmak istiyorken onları birbirinden,[/FONT]
[FONT="]O kıbti sendeledi, düştü ve öldü birden.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Firavn verdi emrini şöylece askerine:[/FONT]
[FONT="](Onu bulup öldürün, ceza gelsin yerine!)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Musa aleyhisselam, alınca bunu haber,[/FONT]
[FONT="]Mısır'dan hicret ile, eyledi o gün sefer.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hiç de yol bilmiyordu, şaşa kaldı o saat.[/FONT]
[FONT="]Zira hiç önceleri etmemişti seyahat.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ana yolu takiben yürüdü yavaş yavaş.[/FONT]
[FONT="]Yoktu hiç yol azığı, yoktu ona bir yoldaş.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Firavnın askerleri, onu yakalamaya,[/FONT]
[FONT="]Dağıldılar bilhassa gizli, tali yollara.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Lakin o, ana yoldan, açıkça gidiyordu.[/FONT]
[FONT="]Onun böyle gitmesi, hiç akla gelmiyordu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Cibril aleyhisselam girip insan şekline,[/FONT]
[FONT="]Rehber olup götürdü, onu Medyen şehrine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Sekiz gün yolculukta, çekmişti çok meşakkat.[/FONT]
[FONT="]Oturup, insanların haline etti dikkat.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Çobanları gördü ki, önlerinde sürüler.[/FONT]
[FONT="]Sırayla, bir kuyudan onlara su verirler.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Görülmemiş izdiham, sıkışıklık vardı hem.[/FONT]
[FONT="]İnsanlar, bir su için çekerlerdi çok elem.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Onların içlerinde, iki kız vardı, ama,[/FONT]
[FONT="]Kenarda beklerlerdi, girmeyip izdihama.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Yanlarına giderek, buyurdu ki: (Niçin siz,[/FONT]
[FONT="]Diğer çobanlar gibi sıraya girmezsiniz?)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dediler: (Onlar erkek, biz aciz kadınlarız.[/FONT]
[FONT="]Onlar gider, biz sonra hayvanları sularız.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Gerçi Şuayb namında, bizim bir babamız var.[/FONT]
[FONT="]Lakin o da acizdir, çünkü hayli ihtiyar.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Onlara şefkatinden dedi ki: (Buralarda,[/FONT]
[FONT="]Başka kuyu var ise, sulayın siz de orda.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dediler: (Şu ilerde başka bir kuyu vardır.[/FONT]
[FONT="]Ve lakin üzerinde bir kaya var, çok ağır.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Buyurdu ki: (Gösterin bana siz o kuyuyu.[/FONT]
[FONT="]Açayım üzerini, belki de boldur suyu.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Dediler: (O kayayı kaldıramaz on kişi.[/FONT]
[FONT="]Sen nasıl yapacaksın tek başına bu işi?)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Buyurdu: (Hak teâlâ ederse bana yardım,[/FONT]
[FONT="]O kayayı inşallah kolayca kaldırırım.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Geldi kuyu başına, andı Hak teâlâyı.[/FONT]
[FONT="]Ve Bismillah diyerek kaldırdı o kayayı.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Kızlardan ip ve kova isteyip daha sonra,[/FONT]
[FONT="]Su çekip, rahatlıkla su verdi koyunlara.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Kızlar, hayret içinde bakıp birbirlerine,[/FONT]
[FONT="]Dediler: (Rastlamadık böyle müşfik birine.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Müteşekkir kalarak ettiler eve avdet.[/FONT]
[FONT="]Lakin onun haline, etmişlerdi çok hayret.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Şuayb Nebi sordu ki: (Ne oldu ki bugün siz,[/FONT]
[FONT="]Her günküne nazaran daha erken geldiniz?)[/FONT]
Dediler: (Babacığım, salih bir kimse vardı.[FONT="]Halimize acıyıp, koyunları suladı.)[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Birine buyurdu ki: (Git çağır onu bana!)[/FONT] [FONT="]Kız, utana sıkıla geldi onun yanına.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Dedi: (Yardımınıza sevindi babam gayet.[/FONT] [FONT="]Ücretini vermeye, ediyor eve davet.)[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]O önde, kız arkada, yürüdüler beraber.[/FONT] [FONT="](Siz kimsiniz?) diyerek, sordu Şuayb Peygamber.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Dedi: (Yakub neslinden, Musa bin İmranım ben.[/FONT] [FONT="]Mısırdan hicret ettim Firavunun şerrinden.)[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Buyurdu: (Bu yer girmez, onun mülk sahasına.[/FONT] [FONT="]Müsterih ol, burada hiç zarar gelmez sana.)[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]İzin alıp, istedi biraz istirahati.[/FONT] [FONT="]Çünkü çok meşakkatli geçmişti seyahati.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Kızlardan bir tanesi gelip Şuayb Nebi'ye,[/FONT] [FONT="]Arz etti: (Onu bize, ücret ile tut!) diye.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="](Babacığım, bu kişi çok hayırlı biridir.[/FONT] [FONT="]Otlatır hayvanları, kuvvetli ve emindir.)[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Şuayb Nebi, kızının beğendi bu fikrini.[/FONT] [FONT="]Ve Musa Peygambere yaptı şu teklifini:[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="](Yanımda sekiz sene kal ve yardım et bana.[/FONT] [FONT="]Kızlarımdan birini, nikah edeyim sana.)[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Dedi ki: (Ben garibim, hiç yok ki dünyalığım.[/FONT] [FONT="]Mehrini eda edip, düğünümü yapayım.)[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Buyurdu ki: (Lüzum yok dünya mal-ü mülküne.[/FONT] [FONT="]Sekiz yıl hizmet eyle, geçer mehir yerine.)[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Peki deyip, evlendi o kızla en nihayet.[/FONT] [FONT="]Yanında, sekiz sene kaldı ve etti hizmet.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Hizmete başlayınca o gün hazret-i Musa,[/FONT] [FONT="]Şuayb aleyhisselam verdi ona bir asa.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Cennette bir ağaçtan yapılmıştı vaktiyle.[/FONT] [FONT="]Ve hazret-i Âdemden gelmişti elden ele.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Şuayb aleyhisselam, o gün sürülerini,[/FONT] [FONT="]Ona teslim ederek, yaptı şu tembihini:[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="](Ya Musa, koyunları al götür otlatmağa.[/FONT] [FONT="]Ve lakin şu kavşaktan sola dön, sapma sağa.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Çünkü o sağ tarafta, büyük bir ejderha var.[/FONT] [FONT="]Korkarım o ejderden zarar görür hayvanlar.)[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Musa aleyhisselam, peki deyip, oradan,[/FONT] [FONT="]Ayrılıp, o noktaya vasıl oldu birazdan.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Ve lakin gelir gelmez sürüyle o kavşağa,[/FONT] [FONT="]Hayvanları, ısrarla saptılar birden sağa.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Gayret sarfettiyse de çevirmeye o kadar,[/FONT] [FONT="]Muvaffak olamadı, ilerledi hayvanlar.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Bir hikmet vardır deyip, bıraktı hallerine.[/FONT] [FONT="]Sonra yatıp uyudu, toprağın üzerine.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Birazdan o ejderha o yere geldi birden.[/FONT] [FONT="]Ve lakin asa dahi, canlanıp kalktı yerden.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]O da oldu ejderha, büyüktü hem de gayet.[/FONT] [FONT="]Saldırıp, ötekini öldürdü en nihayet.[/FONT] [FONT="] [/FONT] [FONT="]Uyandı uykusundan hazret-i Musa dahi.[/FONT] [FONT="]Ölü vaziyetinde gördü o ejderhayı.[/FONT]
Vakta ki söz vermişti o gün Şuayb Nebi'ye,[FONT="](Sekiz veya on sene hizmet ederim) diye.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]On sene hitamında, Mısıra dönmek için,[/FONT]
[FONT="]Kendisine arz edip, gitmeye aldı izin.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Eşiyle sürüsünü alarak yanı sıra,[/FONT]
[FONT="]Soğuk bir kış gününde, revan oldu Mısıra.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]En büyük arzusu da, bularak bir yolunu,[/FONT]
[FONT="]Mısır'dan çıkarmaktı biraderi Harunu. [/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Yön bilmeden, sahrada, devam eti yoluna.[/FONT]
[FONT="]Vasıl oldu nihayet mübarek Tur dağına.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Soğuk kış gecesiydi, sık sık gök gürlüyordu.[/FONT]
[FONT="]Şimşek çakıp, sel gibi yağmurlar iniyordu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Sürttü çakmak taşını, çalmadı taşı fakat.[/FONT]
[FONT="]Görmüyordu bir yeri, şaşa kaldı o saat.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Soğuktu, karanlıktı, sahrada bir ıssızlık.[/FONT]
[FONT="]Tur dağı cihetinden gördü parlak bir Işık.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Onu ateş sanarak, hanımına dedi ki:[/FONT]
[FONT="](Gideyim, şu ilerde ateş bulurum belki.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Yürüdü karanlıkta ateş bulmak üzere.[/FONT]
[FONT="]O ışık, bir ağaçtan yükselirdi göklere.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Kapıldı bir dehşete ve titredi her yanı.[/FONT]
[FONT="]Zira baktı bir ateş, fakat yok hiç dumanı.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Yaklaştıkça, o nur da çekilirdi geriye.[/FONT]
[FONT="]Hayreti daha arttı (Bu gördüğüm ne?) diye.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hanımının yanına gidecekti ki, fakat,[/FONT]
[FONT="]Eli boş dönecekti, etmedi kalbi rahat.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]O nur yükseliyordu yeryüzünden göklere.[/FONT]
[FONT="]O sırada bir nida işitti birden bire.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hak teâlâ buyurdu: (Ya Musa, ben muhakkak,[/FONT]
[FONT="]Alemlerin Rabbiyim, asanı yere bırak.)[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Bu nida üzerine, koyunca onu yere,[/FONT]
[FONT="]Yılan gibi canlanıp, titredi birden bire.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Ve buyurdu: (Elini, koynuna sok ve çıkar.[/FONT]
[FONT="]Görürsün güneş gibi, etrafa ışık saçar.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Git peygamber olarak, kavmini davet için.[/FONT]
[FONT="]Sen, benimle görür ve benimle işitirsin.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Seni gönderiyorum zaif, aciz birine.[/FONT]
[FONT="]Kul olmasına rağmen, gururlanır o yine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]O Firavn ki, bilirim niyetini, içini.[/FONT]
[FONT="]O ise zanneder ki, bilmem hiçbir işini.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Sonsuz olmasa idi eğer ki merhametim,[/FONT]
[FONT="]Muhakkak ki bir anda, onu helak ederdim.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]İzin versem, göklerden üstüne taş yağardı.[/FONT]
[FONT="]Yer yutar, dağlar ezer, deniz onu boğardı.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Git, resulüm olarak, ona haber ulaştır.[/FONT]
[FONT="]Ve bana ibadete, taate onu çağır.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Hatırlat azabımın şiddetli olduğunu.[/FONT]
[FONT="]Emrimi bildirerek, kulluğa çağır onu.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Yumuşak sözler ile söyle, belki inanır.[/FONT]
[FONT="]Ve belki kendisine gelir de, ibret alır.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Korkutmasın seni hiç onun o şatafatı.[/FONT]
[FONT="]Hep benim elimdedir onun hal-i hayatı.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]De ki, Rabbin sıhhat ve saltanat verdi sana.[/FONT]
[FONT="]Sen ise kalkışırsın ilahlık davasına.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]Buna rağmen, rızkını kesmiyor Rabbin yine.[/FONT]
[FONT="]Dünya nimetlerini saçıyor üzerine.[/FONT]
[FONT="] [/FONT]
[FONT="]İstese verir sana, O bir ceza ve bela.[/FONT]
[FONT="]Zira bunu yapmaya kadirdir Hak teâlâ.)[/FONT]