Faşizm bitti, Yaşasın Liberal Faşizm

Turan

Sp Kullanıcı
31 Ocak 2017
2,092
360
Faşizm Bitti, Yaşasın Liberal-Faşizm!

Siyasal terimler sözlüğünde böyle yazıyor: Politik güçle ekonomik gücün aynı elde toplanması. Stalin, Hitler vb örneklerde olduğu gibi devlet bütün ekonomik faaliyeti kontrol altında tutunca adına “totalitarizm” deniyordu. Bürokrasi piyasayı eziyordu eskiden. Malların fiyatına devlet karar veriyor, ihracatı, ithalatı, üretimi ve hatta tüketimi devlet memurları planlıyordu.

Bugün tersi oluyor. Piyasa bürokrasiyi ele geçirdi. Devlet yönetenler enerji ve finans devlerinden gelen “danışmanların” ve lobilerin ablukası altında.
Netice? Halk iradesiyle, demokrasiyle verilen kararlar bankaların emriyle iptal oluyor. Ulus-devletler hem halkın hem de kurum olarak devletin aleyhine hareket ediyorlar. Büyük şirketler, bankalar, enerji devleri vergi ödemiyor. Devlet içinde bağımsız devletler gibi hareket ediyorlar.

Dahası ulus-devletlerin kilit adamları daha görevden ayrılmadan özel şirketlerle anlaşıyorlar ve müstakbel patronlarına “kolaylık” sağlıyorlar. Örnek? Goldman Sachs. G20 ve hatta Afrika ülkelerine kadar bir çok makam eski ve/veya müstakbel Goldman Sachs müdürlerine ait. Meselâ Avrupa merkez bankası (Mario Draghi), İngiltere merkez bankası (Mark Carney) İtalyan hükümeti (Mario Monti), İngiliz hükümeti (David Cameron)

Ama bu banka bir istisna değil. ingiltere eski başbakanı Tony Blair JP Morgan’a gitti. İngiliz eski ticaret bakanı lord Mandelson Lazard’da , 1998 ile 2005 yılları arasında Almanya Başbakanı olan Gerhard Schröder 250.000 € maaşla Rus enerji devi Gazprom’a geçti. Görevden ayrılmadan önce GazProm’un ihtiyacı olan bir çok projeyi onaylamış. Üstelik Deutsche Bank ve bir KOBİ destekleme bankası olan KfW 1 milyar € kredi vermiş GazProm’a. Tabi başbakanın yani Schröder’in garantisiyle! Aynı Schröder’in Goldman Sachs ve Rothschild’de danışmanlık yapması da ayrı bir anormallik. Son olarak BNP Parisbas’ya transfer olan Jean Lemierre’i hatırlayalım. EBRD’nin eski başkanıydı. (European Bank for Reconstruction and Development).

“Küresel oligarşi” diyebileceğimiz sistem giderek liberal totalitarizme evrildi. Bırakın kafa tutmayı, bu sistemi eleştirmek bile neredeyse imkânsız. Medya patronlarının baskısı eski totaliter rejimlerin sansürü gibi. “Sistem” aleyhine yazan gazetecilerin içinde işten atılan ve medyada iş bulması engellenen bir çok insan var.

Netice

Genelde insanlar “tehlike geliyor” uyarısını duyunca büyük bir hadise olmasını beklerler: Bir duvara toslamak yahut bir uçurumdan düşmek gibi. Oysa liberal faşizm daha çok bir bataklığa benziyor. Dizinize kadar giriyorsunuz, alışıyorsunuz. Sonra biraz daha batıyorsunuz. Ama o kadar yavaş batıyorsunuz ki her seferinde “duvara toslamadık, demek yanıldılar” diyorsunuz. Hayır duvara toslamayacağız ama dibi bulabiliriz!

alıntı
 

Son mesajlar