Kari Muhammed Sıddık Minşevi

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,677
Minşevi'nin ünü Mısır'ı aştı ama o hep mütevazı idi

Birçok kimseye göre gelmiş geçmiş en iyi kâri kabul edilen Muhammed Sıddık Minşevi'nin hayat tarzı ve yaşantısı, Kur’an ile iç içe bir hayat yaşadığını belli edercesine mütevazı idi. Deniz Baran yazdı.

Kur’an’ı ağzına çokça yakışandan dinlemenin lezzeti de tesiri de farklıdır düsturuyla yola çıktığım ve dünya çapındaki kârileri/ hafızları sizlere tanıttığım yazı dizisinde artık sona doğru yaklaşıyorum. Amiyane tabirle kişisel favori listemdeki isimlerden müteşekkil bu yazı dizisinde en son Mısır’a girmiş ve bir kâri/ hafız deryası olan Mısır’dan üst üste iki isimle, Ragheb Galvesh ve Ahmed Naina, açılışı yapmıştık. Kapanış ise –Naina yazısında belirttiğim üzere- üçüncü bir isimle olacak ve bu isim Türkiye’deki kârilerle final yapmadan evvel bahsedeceğimiz son yabancı kârimiz olacak demiştik. Ve eklemiştik: Bu isim öyle bir isim ki, hani derler assolist en sona kalır; öylesine bir mantık ile en son sakladığım ve hakkında yazmak için duyduğum bir isim: Birçoklarına göre kendi çağının en iyisi olan Muhammed Sıddık Minşevi. Allah ona rahmet etsin.

Abdüssamed, Mustafa İsmail ve Minşevi benzer dönemlerde yaşamış ve bulundukları çağa damga vurmuş; tüm İslam âlemine mâl olmuş hafızlar olarak tarihte yerlerini alırlar. Mısır ekolünü (ki ekolden ne kastedildiğinin tarifini Ragheb Galvesh yazısının girizgâhında yapmıştık) ekol yapan isimlerin başında da bu üç isim gelir dersek hiç de abartı olmaz. Birçokları bu üç isimden bir tanesini en iyi tilavete sahip olan isim olarak görür. Dolayısıyla bu isimlerin herhangi birinden bahsetmeksizin “Mısırlı hafızlar/ kâriler” konusu geçilemezdi. Ben ise reyimi Sıddık Minşevi’den yana koyduğum için ondan bahsedeceğim.

Tüm Mısırlı hafızlar için rol model oldu
1920 yılında Munsha’a kasabasında dünyaya gelen ve birçok kimseye göre gelmiş geçmiş en iyi kâri kabul edilen Muhammed Sıddık Minşevi, Kur’an âşığı bir ailenin çocuğudur. Kendisi kadar büyük bir üne sahip olmasa da aynı isme sahip babası da saygıdeğer bir kâridir. Hatta yazdığı kadarıyla 1958 yılında Kâbe’de imamlık yapmıştır ve bu şerefe erişmiş yegane Suud olmayan imamdır. Hakeza abisi Mahmoud Minşevi de ünlü bir kâridir. Böyle bir ailede yetişen Minşevi, bazı kaynaklara göre 11, bazı kaynaklara göre 8 yaşında hafızlık mertebesine erişir. Çocuk yaşta Minşat’ta Şeyh Muhammed El Nemeki’nin yanında Kur’an eğitimine başlayan Minşevi, daha sonra Kahire’de eğitimini devam ettirir ve döneminin ünlü hafızlarından kıraat dersleri alır.

Aldığı eğitim sonrasında Kur’an okurken birçok kıraati tatbik edebilecek duruma gelmiştir. Onlarca lakabından biri olan “Emirül Kurra” olmaya giden yol böyle başlayacaktır. Kıraat hususundaki derinliğini doğuştan huzurlu sesi ve muhteşem tilavetiyle birleştiren Minşevi, tüm Mısırlı hafızlar için rol model olacaktır. İnce, mükemmel şekilde tizleşebilen ancak yeri geldiğinde biraz daha kalın bir tondan ve daha dingin şekilde de çıkabilen bir sese sahiptir. Manaya uygun nağme verme hususunda adeta pir sayılan Minşevi’nin sesinde hüzünle okumaya dair hadisi hatırlatırcasına bir hüzün vardır. Kur’an okurken sesinin içinizde yankılandığını, adeta âlemin değiştiğini hissedersiniz. Bir diğer lakabı olan “Hançerey-i Bâkiye” de tam bu durumu anlatmak için seçilmiştir.

Hayat tarzı, genel tavırları öylesine mütevazı idi ki...
Bunca övgüye mazhar olan Minşevi elbette evvelâ ülkesinde çok meşhurdur. Yediden yetmişe herkesin bildiği ve saygı ile yad ettiği Minşevi’nin asıl lakabı “Bediül Kurra” idi yani gelmiş geçmiş en iyi kâri. Nitekim daha önce hakkında yazdığımız bir diğer meşhur kâri olan Ahmed El Acemi’ye göre de o en iyisidir. Bir ara Zemalik Camii’nde görev alan meşhur kâri, daha sonra muadili isimler gibi birçok ülkeye gitti. Endonezya’dan Pakistan’a, Libya’dan Cezayir’e, Suudi Arabistan’dan Kuveyt’e ve Irak’a kadar sesinin ulaşmadığı yer kalmadı. Hatta Abdüssamed ile Malezya’dan liyakat nişanı almışlardır. Bugün Minşevi’nin adına hem Mısır’da hem Mekke’de camiler bulunmaktadır.

Sıddık Minşevi’ye, bugün geldiği “Beidül Kurra” konumunu sağlayan tek şey sesi ve mükemmel tilaveti de değildir üstelik. Hayat tarzı, genel tavırları öylesine mütevazıdır ki sırf dışarı verdiği görüntüsü ve yaşantısı dahi Kur’an ile iç içe bir hayat yaşadığını belli eder mahiyettedir. Sıddık Minşevi deyince herkesin aklına aynı görüntü gelir: Sade bir entari ve takkesi ile huşu içinde Kur’an okuyan bir adam. Öyle mütevazı öyle olgun bir havası vardır ki Kur’an ile haşır neşir olup da bizim dünyamızdan bir adım öteye gittiğini, kemale ermek konusunda sıradan insanın ilerisinde bir halet-i ruhiyeye eriştiğini sezmek hiç de zor olmaz.

Nitekim ölümü dahi sezdiğimizi doğrular bir hikayeye sahiptir: O mütevazı duruşu ve Kur’an’a adanmış ömrünü hep hüzün içinde geçiren bir Minşevi’den bahsedilir hep. Kalpleri titreten sesindeki hüzün yüreğinden gelen bir hüzündür aslında. Henüz 49 yaşında, erkenden bu dünyadan göç edeceği sene ise bu hüzün yoktur artık. Anlatılanlara göre Minşevi’nin en neşeli senesidir. O, ölümü hepimizden fazla idrak etmişçesine bir heyecana sahiptir. Öyle ki dönemin Mısır lideri Cemal Abdulnasır tedavi için kendisini Londra’ya yollamak ister ancak kendisi kabul etmez ve bir Cuma gecesi hayata gözlerini yumar. Bizlere miras bıraktığı 150’den fazla kıraat ve hatim kaydıyla...

https://www.dunyabizim.com/portre/minsevinin-unu-misiri-asti-ama-o-hep-mutevazi-idi-h21817.html


 

Son mesajlar