[h=1]ŞEYH AHMED YASİN KİMDİR?[/h]
Yasin, Filistinin Britanya Mandası olarak yönetildiği dönemde Aşkelon yakınlarındaki küçük bir köy olan El-Curada doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Filistin pasaportuna göre 1 Ocak 1929da doğmuştur. Ancak kendisi 1938de doğduğunu iddia etmiştir. Henüz 3 yaşında iken, babası Abdullah Yasini kaybetti. İsrailin kurulmasının ardından yaşanan 1948 Arap-İsrail Savaşının ardından o da binlerce Filistinli gibi mülteci konumuna düştü ve Gazze Şeridindeki Curat Şams bölgesine sığındı.
EĞİTİM HAYATI VE ÇALIŞMALARI
Ahmed Yasin, 1952 yılında Gazze şehrindeki İmam Şafii Okulunda ilköğrenimini tamamladı. Sonra er-Rihal Ortaokulunda ortaöğrenimini tamamladı. Lise öğrenimini de 1958 yılında Filistin Lisesinde tamamladı. Ahmed Yasin, hayatının gerek bu döneminde gerekse sonraki dönemlerinde pek çok önemli olaya şahit oldu. Bütün bu olayların onun üzerinde önemli etkileri oldu.
1952 yılında bir yüzme faaliyeti sırasında kafasının üzerine düştü ve boyun kemiği kırıldı. Boynundan aşağısı felç oldu. Lise eğitiminin ardından Kahiredeki El-Ezher Üniversitesine gitti ve burada Müslüman Kardeşlere katıldı.
Liseyi bitirdikten sonra bazı ilim adamlarından özel dersler aldı. Bunun yanı sıra kendi özelçalışmalarıyla da kendini çok iyi yetiştirdi. Çevresinde zeki ve kültürlü biri olarak tanınırdı. Özel öğrenimini tamamladıktan sonra öğretmen olarak görev aldı.
1967 yılında Filistinin tamamının Siyonist işgalcilerin eline geçmesi üzerine insanlar, vatanlarını işgalden kurtarma mücadelelerinde kendilerine önderlik edecek birilerini aramaya başladılar. İşgalci Yahudilerden gelen tehlike konusunda insanların şuurlandırılmasında Şeyh Ahmed Yasinin büyük rolü oldu.
Şeyh Ahmed Yasin, Gazzede İslâm Merkezini kurmasından sonra iyice tanındı ve Filistinin her tarafında adı duyulmaya başladı. Bu durum işgal yönetimini son derece rahatsız etti ve işgal yönetimi Şeyh Ahmed Yasini defalarca polis merkezine çağırdı.
ŞEYH AHMED YASİN TUTUKLANDI
1984 yılında Şeyh Ahmed Yasin ve yardımcılarından pek çok kimse tutuklandı. Yürütülen soruşturma sonunda Ahmed Yasin, İsrail devletini yıkarak yerine İslâmi bir devlet kurmak için çalıştığı gerekçesiyle 13 yıl hapse mahkûm edildi. Ancak on bir ay sonra Filistinlilerle işgalciler arasında gerçekleştirilen bir esir değişiminde serbest bırakıldı. 1985te gerçekleştirilen bu uygulamadan sonra Şeyh Ahmed Yasin, yine Filistinli kitlelerin Siyonist işgalcilere karşı sürdürdükleri cihadlarında başlarına geçti. Ahmed Yasin 8 Aralık 1987 tarihinde başlayan intifadanın öncüsü durumundaki İslâmi Direniş Hareketi HAMASın liderliğini yürüttü. Bu teşkilatın manevi lideri ve intifadanın devamında bir motor görevi gördü.
Siyonistler, 18 Mayıs 1989 tarihinde Şeyh Ahmed Yasini yeniden tutukladılar. Onunla birlikte İslâmi Direniş Hareketi mensubu pek çok kimseyi de tutukladılar. Bu tutuklama, intifadayı durdurmayı amaçlayan sonuç getirmeyecek bir uygulamaydı. Ancak siyonistler umduklarını bulamadılar. Çünkü bu olay üzerine intifada daha da şiddetlendi.
Uzun oyalamalardan sonra Şeyh Ahmed Yasin, 3 Ocak 1990 tarihinde mahkeme önüne çıkarıldı ve 15 ayrı suçlamadan yargılandı. Ahmed Yasinin mahkeme mensuplarına söylediği söz şu olmuştu: Bu mahkeme kanuni olarak beni yargılama hak ve yetkisine sahip değildir. Çünkü bu mahkeme işgalciler tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla tamamen gayri meşru ve kanundışıdır.
ZALİMİN MAHKEMESİNDE ADALET OLUR MU?
Bu ilk duruşmadan sonra yargıç yeniden duruşmayı belirsiz bir tarihe kadar erteledi. Daha sonra Siyonist yönetim Şeyh Ahmed Yasinin 6 Ekim 1991 tarihinde mahkeme önüne çıkarılacağını açıkladı. HAMAS bu sırada, Şeyh Ahmed Yasinin yargılanmasını protesto için genel grev ilan etti. 16 Ekim 1991 tarihinde de Şeyh Ahmed Yasin hakkında mahkemenin verdiği zulüm hükmü açıklandı. İsrail askeri mahkemesi HAMASın kurucusu Şeyh Ahmed Yasini ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme; Ahmed Yasine ayrıca öldürme emirleri verdiği ve İsraili yıkarak yerine İslâmi bir devlet kurmayı amaçlayan kanun dışı (!) örgüt kurduğu iddiasıyla on beş yıl hapis cezası verdi.
Ahmed Yasin, sağlık durumunun kötüleşmesine, maruz kaldığı kötü uygulamalara ve bedensel özürlü olması dolayısıyla zindanda çektiği sıkıntılara rağmen işgalciler karşısında hiçbir taviz vermedi. Onun şu sözü davası ve inancı konusunda ne kadar kararlı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır: Benim için hapiste 100 yıl kalmak karşılığında birtakım tavizler vererek çıkmaktan daha iyidir.
Şeyh Ahmed Yasin, sekiz yıl süren zindan hayatı boyunca kararlılığından hiç bir şey kaybetmedi ve Siyonist yönetimi muhatap kabul etmeme konusundaki tutumunu değiştirmedi.
Bir süre sonra Şeyh Ahmet, Ürdünün başkenti Ammanda Hamas Siyasi Birimi Başkanı Halid Meşale karşı başarısız bir suikast girişiminde bulunan iki Mossad ajanına karşılık 30 Eylül 1997 Salı akşamı serbest bırakılarak tedavi edilmek üzere Ürdünün başkenti Ammana getirildi.
Şeyh Ahmed Yasin, Ammanda bir süre tedavi gördükten sonra vatanı Filistine ve ailesinin ikamet ettiği Gazzeye döndü. Zindan hayatı boyunca çektiği sıkıntılar, eziyetler onu yıldırmamıştı. Çünkü Gazzeye dönüşünün ardından hemen Filistin direnişindeki manevi lider mevkiine yeniden oturarak mücadelesini kaldığı yerden devam ettirmeye başladı.
Şeyh Ahmed Yasin, Gazzeye dönmesinden sonra da mücadelesine devam etti. Bu sebeple 29 Eylül 2000de başlayan Aksa İntifadasının da manevi lideri olarak biliniyordu. İşgalci Siyonistler tarafından da sürekli takip ediliyordu. Bu takip sebebiyle daha önce de bir suikast girişimine hedef olmuş ama Allahın izniyle mucizevî bir şekilde saldırıdan sağ kurtulmuştu.
ŞEYH AHMED YASİNE SUİSKAST
İsrail ordusu, 15 Aralık 2001de başlattığı geniş çaplı bir saldırı hareketiyle, özellikle HAMAS üzerinde etkili olmaya çalışırken, bu saldırı esnasında Şeyh Ahmed Yasinin içinde bulunduğu cami, İsrail ordusunun füzelerine hedef oldu, fakat Yasin bu saldırıdan yara almadan kurtuldu.
24 Haziran 2002de, Şeyh Ahmed Yasin Filistin Yönetimi tarafından Gazze Şeridindeki evinde göz hapsine alındı. Bir yetkili, Şeyh Yasinin, Filistin halkının ulusal çıkarlarını korumak için önceki günden başlayarak evinde göz hapsine alınmasına karar verildi dedi. Yetkili, kararın Yasir Arafat tarafından alındığını kaydetti.
2003 Eylülünde HAMAS liderlerinin toplantı yaptığı bir yeri İsrail bombaladı ve Şeyh Yasin, bu bombardımandan elinden hafif bir yara olarak kurtuldu.
Filistinde işgale karşı iki ayrı intifadanın öncülüğünü yapan, vücudunun felçli olmasına rağmen Allah yolunda mücadeleden, direnişten geri kalmayan büyük insan, büyük lider, HAMASın manevi lideri Şeyh Ahmed Yasin, Siyonistlerin düzenledikleri bir suikast neticesi 22 Mart 2004 tarihinde hayatını kaybetti. Şeyh Yasin, evinin yakınındaki camide sabah namazını kılmasının ardından işgalci Siyonistlerin helikopterleri tarafından fırlatılan füzelere hedef olarak şehit oldu. Saldırıda ikisi Ahmed Yasinin yardımcısı olmak üzere dört kişi daha hayatını kaybetti.
GAZZE DİRENİŞİNİN LİDERİ
Yirmili yaşlarına geldiğinde Şeyh Ahmet, siyasi eylemlere katılmaya başlamıştı. 1956da üç düşmanın (İsrail, İngiltere, Fransa) Mısırla yaptığı savaşa karşı Gazzede isyan eden grubun en önündeydi. Güçlü hitabetiyle dikkatleri çeken Şeyh, arkadaşlarıyla beraber düzenlediği organizasyonlarda Gazzedeki uluslarası denetimi reddediyor ve bölge yönetiminin Mısıra geri verilmesi gerekliliğini vurguluyordu.
İLK İNTİFADAYI BAŞLATTI
1987 yılına gelindiğinde Şeyh Ahmet Yasin, İsrail işgaline karşı Filistinin özgürlüğü için Gazzede İslami bir teşkilatın kurulmasını ve bu teşkilatın liderliğini üstlenmeyi kabul etti. Kısa adı Hamas olan İslami direniş hareketi, bu tarihte Filistinde ilk intifadayı başlattı ve bu dönemden itibaren Şeyh Ahmed Yasin, hareketin ruhani lideri sayıldı.
1948 hezimeti, Şeyhin zihnini bulandıran en önemli hadiseydi. Bu yüzden Şeyh, Filistin halkının silahlanmasının ve özgürlüklerini geri kazanmaları için milli şuura sahip olmaları gerekliliğini düşünüyordu. Çünkü Şeyh, ne diğer Arap devletlerinin ne de uluslararası toplumların Filistintopraklarının özgürlüğü için fizibilite sahibi olduklarına inanıyordu.
İslami direniş hareketi Hamas, aslında Mısırda kurulan ve 1949 da suikaste uğrayan Hasan El Bennanın önderliğini yaptığı Müslüman Kardeşlerin bir uzantısıydı.
ŞEYH AHMED YASİNİN ŞEHADETİ
Ahmed Yasin 22 Mart 2004 tarihinde bir İsrail saldırısıyla öldürüldü. Sabahın erken saatlerinde namazdan dönerken bir İsrail helikopteri Yasin ve iki korumasının üzerine füze fırlattı. Yasin ve korumaları, çevreden geçmekte olan dokuz kişiyle birlikte olay yerinde öldü. İddialara göre aralarında Yasinin iki oğlunun da olduğu ondan fazla kişi de saldırıda yaralandı. Yasinin yerine Abdülaziz El Rantisi Gazze Şeridinde HAMASın yeni lideri oldu ancak Rantisi de 17 Nisan 2004 tarihinde İsrail tarafından öldürüldü.
AHMED YASİNİN MEŞHUR ÜMMETE MEKTUBU
Ahmet Yasin, ölmeden bir yıl önce dünya Müslümanlarının Gazzede ve Filistinde yaşananlara karşı sessiz kalmasından sitemkâr olmuştu. Yasin, yazdığı bir mektupla ümmeti Allaha şikayet ediyordu.
İşte o mektup:
Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!
Allahım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belâlarının estiği biriyim!
Tek isteğim, benim gibi Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler!
Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felâketler karşısında? Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken?
Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış! Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilâtları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye;
Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! diye çağıramaz mı? Buna da mı gücünüz yetmiyor?
Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek! Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz.
Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!
Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! Temennimiz, Allahın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız!
Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın!
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!
Allahım!
Sana şikâyette bulunuyorum
Sana şikâyette bulunuyorum
Gücümün azlığını, imkânımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı Sana şikâyet ediyorum.
Sen mustazafların Rabbisin Sen bizim Rabbimizsin Bizi kime bırakıyorsun? Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?
Allahım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına Sana şikâyette bulunuyorum.
Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı Birliğimiz bozuldu Yollarımız ayrıldı
Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikâyet ediyoruz
Kaynak: tr.wikipedia.org islamivahdet.com timeturk.com/tr
ŞEYH AHMED YASİN KİMDİR? | İslam ve İhsan
Şeyh Ahmed İsmail Hasan Yasin, yaşadığı birçok zulüm ve zorluklara rağmen İslamı kendine dava edinmiş, zalime karşı dimdik durmuş, yaşadığı Filistin topraklarında zulme baş kaldıran ve hayatının sonuna kadar şehadet aşkı ile mücadele etmiş yiğit bir dava adamıdır. Aynı zamanda doktor Abdülaziz El Rantisi ile birlikte Filistinin bağımsızlığı için mücadele veren Hamasın kurucusudur.
ŞEYH AHMED YASİNİN HAYATI
Yasin, Filistinin Britanya Mandası olarak yönetildiği dönemde Aşkelon yakınlarındaki küçük bir köy olan El-Curada doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Filistin pasaportuna göre 1 Ocak 1929da doğmuştur. Ancak kendisi 1938de doğduğunu iddia etmiştir. Henüz 3 yaşında iken, babası Abdullah Yasini kaybetti. İsrailin kurulmasının ardından yaşanan 1948 Arap-İsrail Savaşının ardından o da binlerce Filistinli gibi mülteci konumuna düştü ve Gazze Şeridindeki Curat Şams bölgesine sığındı.
EĞİTİM HAYATI VE ÇALIŞMALARI
Ahmed Yasin, 1952 yılında Gazze şehrindeki İmam Şafii Okulunda ilköğrenimini tamamladı. Sonra er-Rihal Ortaokulunda ortaöğrenimini tamamladı. Lise öğrenimini de 1958 yılında Filistin Lisesinde tamamladı. Ahmed Yasin, hayatının gerek bu döneminde gerekse sonraki dönemlerinde pek çok önemli olaya şahit oldu. Bütün bu olayların onun üzerinde önemli etkileri oldu.
1952 yılında bir yüzme faaliyeti sırasında kafasının üzerine düştü ve boyun kemiği kırıldı. Boynundan aşağısı felç oldu. Lise eğitiminin ardından Kahiredeki El-Ezher Üniversitesine gitti ve burada Müslüman Kardeşlere katıldı.
Liseyi bitirdikten sonra bazı ilim adamlarından özel dersler aldı. Bunun yanı sıra kendi özelçalışmalarıyla da kendini çok iyi yetiştirdi. Çevresinde zeki ve kültürlü biri olarak tanınırdı. Özel öğrenimini tamamladıktan sonra öğretmen olarak görev aldı.
1967 yılında Filistinin tamamının Siyonist işgalcilerin eline geçmesi üzerine insanlar, vatanlarını işgalden kurtarma mücadelelerinde kendilerine önderlik edecek birilerini aramaya başladılar. İşgalci Yahudilerden gelen tehlike konusunda insanların şuurlandırılmasında Şeyh Ahmed Yasinin büyük rolü oldu.
Şeyh Ahmed Yasin, Gazzede İslâm Merkezini kurmasından sonra iyice tanındı ve Filistinin her tarafında adı duyulmaya başladı. Bu durum işgal yönetimini son derece rahatsız etti ve işgal yönetimi Şeyh Ahmed Yasini defalarca polis merkezine çağırdı.
ŞEYH AHMED YASİN TUTUKLANDI
1984 yılında Şeyh Ahmed Yasin ve yardımcılarından pek çok kimse tutuklandı. Yürütülen soruşturma sonunda Ahmed Yasin, İsrail devletini yıkarak yerine İslâmi bir devlet kurmak için çalıştığı gerekçesiyle 13 yıl hapse mahkûm edildi. Ancak on bir ay sonra Filistinlilerle işgalciler arasında gerçekleştirilen bir esir değişiminde serbest bırakıldı. 1985te gerçekleştirilen bu uygulamadan sonra Şeyh Ahmed Yasin, yine Filistinli kitlelerin Siyonist işgalcilere karşı sürdürdükleri cihadlarında başlarına geçti. Ahmed Yasin 8 Aralık 1987 tarihinde başlayan intifadanın öncüsü durumundaki İslâmi Direniş Hareketi HAMASın liderliğini yürüttü. Bu teşkilatın manevi lideri ve intifadanın devamında bir motor görevi gördü.
Siyonistler, 18 Mayıs 1989 tarihinde Şeyh Ahmed Yasini yeniden tutukladılar. Onunla birlikte İslâmi Direniş Hareketi mensubu pek çok kimseyi de tutukladılar. Bu tutuklama, intifadayı durdurmayı amaçlayan sonuç getirmeyecek bir uygulamaydı. Ancak siyonistler umduklarını bulamadılar. Çünkü bu olay üzerine intifada daha da şiddetlendi.
Uzun oyalamalardan sonra Şeyh Ahmed Yasin, 3 Ocak 1990 tarihinde mahkeme önüne çıkarıldı ve 15 ayrı suçlamadan yargılandı. Ahmed Yasinin mahkeme mensuplarına söylediği söz şu olmuştu: Bu mahkeme kanuni olarak beni yargılama hak ve yetkisine sahip değildir. Çünkü bu mahkeme işgalciler tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla tamamen gayri meşru ve kanundışıdır.
ZALİMİN MAHKEMESİNDE ADALET OLUR MU?
Bu ilk duruşmadan sonra yargıç yeniden duruşmayı belirsiz bir tarihe kadar erteledi. Daha sonra Siyonist yönetim Şeyh Ahmed Yasinin 6 Ekim 1991 tarihinde mahkeme önüne çıkarılacağını açıkladı. HAMAS bu sırada, Şeyh Ahmed Yasinin yargılanmasını protesto için genel grev ilan etti. 16 Ekim 1991 tarihinde de Şeyh Ahmed Yasin hakkında mahkemenin verdiği zulüm hükmü açıklandı. İsrail askeri mahkemesi HAMASın kurucusu Şeyh Ahmed Yasini ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme; Ahmed Yasine ayrıca öldürme emirleri verdiği ve İsraili yıkarak yerine İslâmi bir devlet kurmayı amaçlayan kanun dışı (!) örgüt kurduğu iddiasıyla on beş yıl hapis cezası verdi.
Ahmed Yasin, sağlık durumunun kötüleşmesine, maruz kaldığı kötü uygulamalara ve bedensel özürlü olması dolayısıyla zindanda çektiği sıkıntılara rağmen işgalciler karşısında hiçbir taviz vermedi. Onun şu sözü davası ve inancı konusunda ne kadar kararlı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır: Benim için hapiste 100 yıl kalmak karşılığında birtakım tavizler vererek çıkmaktan daha iyidir.
Şeyh Ahmed Yasin, sekiz yıl süren zindan hayatı boyunca kararlılığından hiç bir şey kaybetmedi ve Siyonist yönetimi muhatap kabul etmeme konusundaki tutumunu değiştirmedi.
Bir süre sonra Şeyh Ahmet, Ürdünün başkenti Ammanda Hamas Siyasi Birimi Başkanı Halid Meşale karşı başarısız bir suikast girişiminde bulunan iki Mossad ajanına karşılık 30 Eylül 1997 Salı akşamı serbest bırakılarak tedavi edilmek üzere Ürdünün başkenti Ammana getirildi.
Şeyh Ahmed Yasin, Ammanda bir süre tedavi gördükten sonra vatanı Filistine ve ailesinin ikamet ettiği Gazzeye döndü. Zindan hayatı boyunca çektiği sıkıntılar, eziyetler onu yıldırmamıştı. Çünkü Gazzeye dönüşünün ardından hemen Filistin direnişindeki manevi lider mevkiine yeniden oturarak mücadelesini kaldığı yerden devam ettirmeye başladı.
Şeyh Ahmed Yasin, Gazzeye dönmesinden sonra da mücadelesine devam etti. Bu sebeple 29 Eylül 2000de başlayan Aksa İntifadasının da manevi lideri olarak biliniyordu. İşgalci Siyonistler tarafından da sürekli takip ediliyordu. Bu takip sebebiyle daha önce de bir suikast girişimine hedef olmuş ama Allahın izniyle mucizevî bir şekilde saldırıdan sağ kurtulmuştu.
ŞEYH AHMED YASİNE SUİSKAST
İsrail ordusu, 15 Aralık 2001de başlattığı geniş çaplı bir saldırı hareketiyle, özellikle HAMAS üzerinde etkili olmaya çalışırken, bu saldırı esnasında Şeyh Ahmed Yasinin içinde bulunduğu cami, İsrail ordusunun füzelerine hedef oldu, fakat Yasin bu saldırıdan yara almadan kurtuldu.
24 Haziran 2002de, Şeyh Ahmed Yasin Filistin Yönetimi tarafından Gazze Şeridindeki evinde göz hapsine alındı. Bir yetkili, Şeyh Yasinin, Filistin halkının ulusal çıkarlarını korumak için önceki günden başlayarak evinde göz hapsine alınmasına karar verildi dedi. Yetkili, kararın Yasir Arafat tarafından alındığını kaydetti.
2003 Eylülünde HAMAS liderlerinin toplantı yaptığı bir yeri İsrail bombaladı ve Şeyh Yasin, bu bombardımandan elinden hafif bir yara olarak kurtuldu.
Filistinde işgale karşı iki ayrı intifadanın öncülüğünü yapan, vücudunun felçli olmasına rağmen Allah yolunda mücadeleden, direnişten geri kalmayan büyük insan, büyük lider, HAMASın manevi lideri Şeyh Ahmed Yasin, Siyonistlerin düzenledikleri bir suikast neticesi 22 Mart 2004 tarihinde hayatını kaybetti. Şeyh Yasin, evinin yakınındaki camide sabah namazını kılmasının ardından işgalci Siyonistlerin helikopterleri tarafından fırlatılan füzelere hedef olarak şehit oldu. Saldırıda ikisi Ahmed Yasinin yardımcısı olmak üzere dört kişi daha hayatını kaybetti.
GAZZE DİRENİŞİNİN LİDERİ
Yirmili yaşlarına geldiğinde Şeyh Ahmet, siyasi eylemlere katılmaya başlamıştı. 1956da üç düşmanın (İsrail, İngiltere, Fransa) Mısırla yaptığı savaşa karşı Gazzede isyan eden grubun en önündeydi. Güçlü hitabetiyle dikkatleri çeken Şeyh, arkadaşlarıyla beraber düzenlediği organizasyonlarda Gazzedeki uluslarası denetimi reddediyor ve bölge yönetiminin Mısıra geri verilmesi gerekliliğini vurguluyordu.
İLK İNTİFADAYI BAŞLATTI
1987 yılına gelindiğinde Şeyh Ahmet Yasin, İsrail işgaline karşı Filistinin özgürlüğü için Gazzede İslami bir teşkilatın kurulmasını ve bu teşkilatın liderliğini üstlenmeyi kabul etti. Kısa adı Hamas olan İslami direniş hareketi, bu tarihte Filistinde ilk intifadayı başlattı ve bu dönemden itibaren Şeyh Ahmed Yasin, hareketin ruhani lideri sayıldı.
1948 hezimeti, Şeyhin zihnini bulandıran en önemli hadiseydi. Bu yüzden Şeyh, Filistin halkının silahlanmasının ve özgürlüklerini geri kazanmaları için milli şuura sahip olmaları gerekliliğini düşünüyordu. Çünkü Şeyh, ne diğer Arap devletlerinin ne de uluslararası toplumların Filistintopraklarının özgürlüğü için fizibilite sahibi olduklarına inanıyordu.
İslami direniş hareketi Hamas, aslında Mısırda kurulan ve 1949 da suikaste uğrayan Hasan El Bennanın önderliğini yaptığı Müslüman Kardeşlerin bir uzantısıydı.
ŞEYH AHMED YASİNİN ŞEHADETİ
Ahmed Yasin 22 Mart 2004 tarihinde bir İsrail saldırısıyla öldürüldü. Sabahın erken saatlerinde namazdan dönerken bir İsrail helikopteri Yasin ve iki korumasının üzerine füze fırlattı. Yasin ve korumaları, çevreden geçmekte olan dokuz kişiyle birlikte olay yerinde öldü. İddialara göre aralarında Yasinin iki oğlunun da olduğu ondan fazla kişi de saldırıda yaralandı. Yasinin yerine Abdülaziz El Rantisi Gazze Şeridinde HAMASın yeni lideri oldu ancak Rantisi de 17 Nisan 2004 tarihinde İsrail tarafından öldürüldü.
AHMED YASİNİN MEŞHUR ÜMMETE MEKTUBU
Ahmet Yasin, ölmeden bir yıl önce dünya Müslümanlarının Gazzede ve Filistinde yaşananlara karşı sessiz kalmasından sitemkâr olmuştu. Yasin, yazdığı bir mektupla ümmeti Allaha şikayet ediyordu.
İşte o mektup:
Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!
Allahım! Ümmetin suskunluğunu sana şikâyet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belâlarının estiği biriyim!
Tek isteğim, benim gibi Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler!
Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felâketler karşısında? Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken?
Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış! Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilâtları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye;
Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! diye çağıramaz mı? Buna da mı gücünüz yetmiyor?
Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek! Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz.
Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!
Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! Temennimiz, Allahın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız!
Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın!
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!
Allahım!
Sana şikâyette bulunuyorum
Sana şikâyette bulunuyorum
Gücümün azlığını, imkânımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı Sana şikâyet ediyorum.
Sen mustazafların Rabbisin Sen bizim Rabbimizsin Bizi kime bırakıyorsun? Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?
Allahım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına Sana şikâyette bulunuyorum.
Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı Birliğimiz bozuldu Yollarımız ayrıldı
Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikâyet ediyoruz
Kaynak: tr.wikipedia.org islamivahdet.com timeturk.com/tr
ŞEYH AHMED YASİN KİMDİR? | İslam ve İhsan