Hakikat nedir?

Beste

Sp Kullanıcı
10 Şub 2017
1,574
493

Hasan el Benna, "İnsan, değerleri için yaşar, mücadele verir ve gerekirse canını ortaya koyar. İnsanlığını kaybeden kişilerden bu beklenmez" diyor. (Öncü Şahsiyetler, Genç Düşünce Yayınları.) Bugün, Mısır"da yaşananlar, Müslüman Kardeşler"in duruşu, bu sözü tam olarak karşılıyor. "İnsanlığını kaybedenlerin" kimler olduğunu ise görmekte zorlanmıyoruz. Sadece zulmedenler yahut destek verenler değil, o büyük haksızlığa kayıtsız kalanlar da. "Bize ne" diyenler. Susanlar. Unutmayalım ki, "susmak da bir görüştür."
Aynı durum, Filistin için de geçerli. Orada yaşananlar, artık şiirlere, yazılara, dosyalara, kitaplara sığmıyor. O topraklarda, yetmiş yıldır, insanlar değil, insanlık katlediliyor. Sistemli ve örgütlü bir şekilde.

Bu söz, Cemil Meriç"e ait: "Taraf tutmayan insan, şahsiyeti felce uğramış insandır. Ben tarafım, hakikatin tarafıyım."

Hakikat, İsrail"in Filistinlilere devlet terörü uyguladığıdır. Bir mezalimin yaşandığıdır. Bir vatan, dünyanın gözü önünde, milletinden kaçırılmıştır.

Hakikat; hak ve batılın, mazlum ile zalimin mücadelesidir. Böyle bir mücadelede tarafsız kalmak, batıla / zalime yardımcı olmak anlamına gelir. Kimliğimiz hakkında bir fikir verir. Kimiz, kimlerdeniz?

Hakikat, bir milletin topyekûn mağdur edilmesidir. Neredeyse her ramazan ayında, iftar ve sahur sofralarının bombalanmasıdır. Arsızlığın, devlet politikası haline gelmesidir. Merhametsizliğin zirve yapmasıdır. "Arkalı köpek kurdu boğar" derler. Evet, hakikat budur.

Hakikat, İslâm"dır.

Cahit Zarifoğlu"nun uyarısı, hâlâ tazeliğini ve ciddiyetini koruyor: "Filistin bir sınav kâğıdı / Her mümin kulun önünde." (Şiirler, Mayıs 1989, sayfa 386)

Bu sınav, bizim için daha özeldir, önemlidir. Çünkü Filistin topraklarının, Kudüs"ün son hâmisi bizlerdik. Oralar, maalesef, bizim elimizden çıkmış oldu. "Koruyamadık" demeye dilim varmıyor; çünkü Birinci, İkinci ve Üçüncü Gazze Muharebeleri"nde nasıl bir çabanın sergilendiğini biliyoruz. (Bunu ayrıca yazmak gerekiyor.)

Özetle, Gazze, iki kritik savunma hattımızdan biriydi. Diğeri Çanakkale. Bu hat kırılırsa, geçilirse, neler olabileceğini, siperdeki askerler iyi biliyordu. Bana kalırsa, o müthiş direnişin nedeni buydu.

Dolayısıyla, "Filistin meselesinde tarafsız kalmalıyız" demek, en başta, atalarımızın aziz hatırasına ve tarihimize saygısızlık olur. Sonrası ise mesajdır, bir yerlerden medet ummaktır.

Sadece insanların değil, milletlerin, coğrafyaların da bir kaderi vardır. Kaderimiz ve ahlakımız, bu meselede tarafsız kalmayı bize yasaklar. Yaşanan, Alman - İngiliz çekişmesi değil ki, tarafsız kalalım?

Tekrar soralım: Ortada, tahammül sınırlarını aşan bir zulüm varken, insan, gerçekten de tarafsız kalabilir mi?

Elcevap: İnsan olan, kalamaz.

İbrahim Tenekeci
 

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..

Hasan el Benna, "İnsan, değerleri için yaşar, mücadele verir ve gerekirse canını ortaya koyar. İnsanlığını kaybeden kişilerden bu beklenmez" diyor. (Öncü Şahsiyetler, Genç Düşünce Yayınları.) Bugün, Mısır"da yaşananlar, Müslüman Kardeşler"in duruşu, bu sözü tam olarak karşılıyor. "İnsanlığını kaybedenlerin" kimler olduğunu ise görmekte zorlanmıyoruz. Sadece zulmedenler yahut destek verenler değil, o büyük haksızlığa kayıtsız kalanlar da. "Bize ne" diyenler. Susanlar. Unutmayalım ki, "susmak da bir görüştür."
Aynı durum, Filistin için de geçerli. Orada yaşananlar, artık şiirlere, yazılara, dosyalara, kitaplara sığmıyor. O topraklarda, yetmiş yıldır, insanlar değil, insanlık katlediliyor. Sistemli ve örgütlü bir şekilde.

Bu söz, Cemil Meriç"e ait: "Taraf tutmayan insan, şahsiyeti felce uğramış insandır. Ben tarafım, hakikatin tarafıyım."

Hakikat, İsrail"in Filistinlilere devlet terörü uyguladığıdır. Bir mezalimin yaşandığıdır. Bir vatan, dünyanın gözü önünde, milletinden kaçırılmıştır.

Hakikat; hak ve batılın, mazlum ile zalimin mücadelesidir. Böyle bir mücadelede tarafsız kalmak, batıla / zalime yardımcı olmak anlamına gelir. Kimliğimiz hakkında bir fikir verir. Kimiz, kimlerdeniz?

Hakikat, bir milletin topyekûn mağdur edilmesidir. Neredeyse her ramazan ayında, iftar ve sahur sofralarının bombalanmasıdır. Arsızlığın, devlet politikası haline gelmesidir. Merhametsizliğin zirve yapmasıdır. "Arkalı köpek kurdu boğar" derler. Evet, hakikat budur.

Hakikat, İslâm"dır.

Cahit Zarifoğlu"nun uyarısı, hâlâ tazeliğini ve ciddiyetini koruyor: "Filistin bir sınav kâğıdı / Her mümin kulun önünde." (Şiirler, Mayıs 1989, sayfa 386)

Bu sınav, bizim için daha özeldir, önemlidir. Çünkü Filistin topraklarının, Kudüs"ün son hâmisi bizlerdik. Oralar, maalesef, bizim elimizden çıkmış oldu. "Koruyamadık" demeye dilim varmıyor; çünkü Birinci, İkinci ve Üçüncü Gazze Muharebeleri"nde nasıl bir çabanın sergilendiğini biliyoruz. (Bunu ayrıca yazmak gerekiyor.)

Özetle, Gazze, iki kritik savunma hattımızdan biriydi. Diğeri Çanakkale. Bu hat kırılırsa, geçilirse, neler olabileceğini, siperdeki askerler iyi biliyordu. Bana kalırsa, o müthiş direnişin nedeni buydu.

Dolayısıyla, "Filistin meselesinde tarafsız kalmalıyız" demek, en başta, atalarımızın aziz hatırasına ve tarihimize saygısızlık olur. Sonrası ise mesajdır, bir yerlerden medet ummaktır.

Sadece insanların değil, milletlerin, coğrafyaların da bir kaderi vardır. Kaderimiz ve ahlakımız, bu meselede tarafsız kalmayı bize yasaklar. Yaşanan, Alman - İngiliz çekişmesi değil ki, tarafsız kalalım?

Tekrar soralım: Ortada, tahammül sınırlarını aşan bir zulüm varken, insan, gerçekten de tarafsız kalabilir mi?

Elcevap: İnsan olan, kalamaz.

İbrahim Tenekeci
Rabbim razı olsun değerli muhterem..
 

Son mesajlar