Huccet

Ali

Sp Kullanıcı
15 Eyl 2017
5,923
10,677
HUCCET

Burhan, delil, senet, belge, fatura, seçkin âlimlere verilen ünvan. Çoğulu hucec ve hıcâc.

"İleri sürülen bir görüşün doğruluğuna delâlet eden, onu kuvvetlendiren şey" Bu şey aynı zamanda iki zıt şeyden birisinin geçerliliğini de gerekli kılar. "Delil" ile aynı anlamı taşıdığı da söylenir (Cürcânî, Ta'rifât, s. 82; Isfahânî, Müfredât, s. 155).

Bununla birlikte huccet, kullanıldığı ilim dalına göre farklı anlamlar ifade eder. Fıkıhtaki huccet ile, hadis ilmindeki huccet oldukça farklı ıstılâhî anlamlar taşırlar. Aynı şekilde bazı itikâdî fırkalar arasında da, meselâ, İsmâiliyye, Bâtıniyye ve İmamiyye'de huccet daha farklı şeyler ifâde eder. Ama bütün bunlarda ortak olan husus, hepsinin de genel olarak sözlük anlamını korumasıdır.

Kur'ân-ı Kerîm'de bu kelime huccet kalıbının dışında, "hâce", "hâcec" ve "hâcce" gibi benzer kalıplarda toplam olarak otuz üç yerde geçmektedir. Bunlardan onüçünde İsIâm'ın beş esasından birisi olan "Hac" ibâdeti (el-Bakara, 2/89, 196 ve 197) bir yerde de; "yıl" anlamında kullanılmıştır (el-Kasas, 28/27) Bu sonuncuların konumuzla fazla ilgisi yoktur.

Geriye kalan 19 yerden 11'inde daha çok "hâce" ve "hâcec" kalıplarında "tartışma" ve "delil getirme" anlamlarında kullanılmıştır. Bu anlamlar için şu âyetler örnek verilebilir:

"Milleti onunla (Hz. İbrahim) tartışmaya girişti. "Beni doğru yola eriştirmişken, Allah hakkında benimle mi tartışıyorsunuz? O'na ortak koştuklarınızdan korkmuyorum; meğer ki, Rabbim bir şeyi dilemiş ola. Rabbim ilimce her şeyi kuşatmıştır; hâlâ ögüt kabul etmez misiniz?" dedi" (el-En'âm, 6/80).

"Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken; güçsüzler, büyüklük taslayanlara "Doğrusu biz size uymuştuk, şimdi ateşin bir parçasını olsun, bizden sayabilir misiniz?'' derler" (el-Mü'min, 40/47).

"Ey Kitap ehli, ibrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de şüphesiz ondan sonra indirilmiştir. Düşünmezmisiniz? Siz, hadi bilginiz olan şey üzerinde tartışanlarsınız. Ama bilginiz olmayan şey hakkında niçin tartışırsınız? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz" (Âli İmrân, 3/65-66) .

Bizzat, "huccet" kalıbının kullanıldığı sekiz yerden birisinde, "tartışma" anlamında (eş-Şûrâ, 42/15), diğer yerlerde ise "delil ve burhan" anlamında kullanılmıştır. Bu anlam için de şu âyetler örnek verilebilir:

"Üstün delil (huccetu'l-bâliğa) Allah'ın delilidir. O dileseydi hepinizi doğru yola eriştirirdi" de" (el-En 'âm, 6/ 149) .

"Bu; İbrahim'e, milletine karşı verdiğimiz huccetimizdir. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Doğrusu Rabbin hakîmdir, bilendir" (el-En'âm, 6/83).

(Ayrıca huccetin bu anlamda geçtiği âyetler için bk. el-Bakara, 2/150; en-Nisâ, 4/165; es-Fûrâ, 42/16; el-Câsiye, 45/25).

Şimdi de bu kelimenin çeşitli ilim dallarına göre kullanılışlarını ele alalım:

Fıkıh İlminde Huccet: Fıkıh ilminde huccetin, genel olarak kat'î olsun veya olmasın "delil" anlamında kullanıldığı görülmektedir. Senetlere, vesîkalara, mahkemelerden verilen bir kısım îlâmlara da huccet denilir. Aynı zamanda, baş tarafında hâkimin imzâsı, sonunda da şâhitlerin imzaları bulunup, alış-verişe, nafakaya, vasiyyete, vekâlete, ikrâra, borçlanmaya, kefâlete ve buna benzer şeyler için yazılan vesîkalara da huccet denir. (Ömer Nasûhi Bilmen, Hukûk-ı İslâmiyye ve Istılâhât-ı Fıkhiyye Kamusu, İstanbul, t.y, VIII, 119).

Eskiden bir hükmü ihtivâ etsin veya etmesin hâkim tarafından hukûkî bir hâdiseye dair düzenlenen vesikaya da bu ad verilirdi. Şer'iyye mahkemelerinden verilen huccetler ta'lik yazı ile yazılırdı (M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 1983, I, 865).

Ayrıca, yine bu sahada hucec-i hattiyye, tabiri kullanılmaktadır ki, bu; berât, defter-i hâkâni kaydıyla dava olunanın mahkeme tarafından verilip, herhangi bir kötü zan ve suçlamadan uzak olan vesika ve îlamlar hakkında kullanılan bir tabirdir. Bunlar kanunen kesin delil (beyyine) sayılır ve iddia edilen şey bununla sabit olur (M. Zeki Pakalın, a.g.e, 1/865).

Hadis İlminde Huccet: Bir hadis terimi olarak huccet hadis râvilerinin adaleti için kullanılan bir tabirdir. İbn Ebî Hatim'in usûlüne göre, hakkında "huccet" tabiri kullanılan râvî, adâlet ve zabt yönünden en yüksek mertebededir. Başka bir deyimle de, hadis alanındaki ehliyeti herkes tarafından kabul edilen, rivâyet ettiği hadisler delil olarak kullanılabilen, "sika"nın üstünde daha güvenilir bir râvîye "huccet" denilir.

Ayrıca, üçyüz bin hadisi ezbere bilen hadis âlimine "huccet" denildiği gibi, râvilerinin durumlarıyla beraber sekizyüzbin hadis bilen hadis âlimine de "huccet" denilmektedir. (bk. Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s.138).

Mantık İlminde Huccet: Mantık ilminde huccet, "delil"in müterâdifi olarak kullanılır. Hasmı ilzâm etmek ve onun delilini geçersiz kılmak için kullanılırsa el-huccetu'l-İlzâmiyye adını alır. Bu tür bir huccet, hasmın kabul ettiği mukaddimeler üzerine binâ edilir; hasmın ileri sürdüğü mukaddimelerden hareketle, hasmın delilleri çürütülmeye çalışılır ki, bu bir çeşit hasmı kendi deliliyle kendisini geçersiz kılmak olur (bk. Tehânevî, Kitâbu Keşşâfı Istılâhâti'l-Funûn, İstanbul, 1984, s. 1/384; İA., "Huccet" maddesi, 5/575).(Samil islam Ansiklopedisi, Ct,3 Sf.5-6/Heyet)
 

Son mesajlar