Yıldıray Oğur yazısında, 1934de Nazilerden kaçıp Ankaraya gelerek burada jeoloji alanında çalışan profesör Wilhelm Salomon-Calvinin deprem öncesi önerilerini hatırlatıyor.
KARAR / Yıldıray*Oğur*
Bay Solomonu Hatırlamak...*
27 Ocak 1945 günü SSCBnin Kızıl Ordusu Polonyanın Krakow şehri yakınlarındaki Nazi konsantrasyon kampı*Auschwitze*girdi.**
Ve böylece bütün dünya soykırım gerçeğiyle yüzleşti.**
Daha sonra yapılan tespitlere göre sadece*Auschwitzde*1942den itibaren üç yılda*1.1*milyon insan öldürülmüştü. Bunların büyük çoğunluğu Nazilerin Avrupadan trenlerle taşıdığı Yahudilerdi. Kurbanların arasında ari ırkı bozduklarını düşünülen Çingeneler, eşcinseller de vardı.*
Bu yıl 75inci yıldönümü için kurbanlar*Auschwitzde*düzenlenen anma töreninde anıldı.*
1933de Almanyada iktidara gelen Naziler, 1942 yılında Nihai Çözüm yani Yahudi soykırımı kararını alana kadar adım adım ilerlemişlerdi.*
İktidara geldiklerinin üçüncü ayında Yahudi işyerlerine boykot hareketini başlatmışlar, 7 Nisan 1933de de Yahudilerin memur olmasını yasaklayan Devlet Memuriyetinin Meslek Olarak İfasına Yeniden Dönüş*Yasasını*çıkarmışlardı.*
Bu yasayla işini kaybedenlerden biri de 37 yıldır*Heidelberg*Üniversitesinde ders veren 67 yaşındaki jeoloji Profesörü Wilhelm*Salomon-Calviydi.**
Heidelbergin*meşhur termal su kaynağının da*kaşifi*olan profesör, kısa bir süre sonra Alman vatandaşlığından da çıkarıldı.*
67 yaşındaydı, 20 yıl önce eşini kaybetmiş, bir daha da evlenmemişti. Nereye gidecekti?**
Almanyadaki binlerce Yahudi, komşu Avrupa ülkelerine kaçmıştı.**
İsviçreye iltica etmiş tıp profesörü*Philipp*Schwartzın*kurduğu Yurtdışındaki Alman Bilim Adamlarına Yardım Cemiyeti, işsiz kalan Yahudi ilim adamlarına başka ülkelerde iş buluyordu.**
1933de Türkiyede de hükümet eskimiş olduğunu düşündüğü*Darülfünunu*kapatıp, yerine yeni bir üniversite kurmak için çalışmalar başlatmıştı.**
Prof.*Schwartz*ile Türkiye*Milli*Eğitim Bakanlığı ile arasında yapılan anlaşmayla Nazilerin kovduğu 82 Yahudi bilim insanının Türkiyedeki üniversitelerde çalışabilmesinin yolu açıldı.**
O 82 bilim insanından biri de 67 yaşındaki Profesör Wilhelm*Salomon-Calvi*oldu.***
1934 yılında daha önce hiç bilmediği Ankaraya geldi.*
Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsüne bağlı Tabii İlimler Fakültesi bünyesinde bulunan Jeoloji Enstitüsünün başına geçti.**
Uzun sakalları, ütüsüz pantolonu, dizlerine kadar inen gömleğiyle derbeder görünen bu yaşlı profesörün gelir gelmez ilk işi Türkiyeyi dolaşmak oldu.**
1936 yılında yayınladığı Türkiye Cumhuriyetinde*Jeolojik Görünümler kitabının girişinde söylediğine göre 1 yıl içinde Anadolu ve Egede 13 bin kilometre yol kat etmişti.**
Türkiyeyi adım adım dolaşmış, kimsenin gitmediği dağlara tırmanmış, vadilerden geçmişti.**
Peribacalarını ilk o fark etmiş, Ankara için su kaynakları keşfetmiş ve projeler geliştirmiş, 1936 yılında Başbakan İsmet İnönüye Türkiye Cumhuriyeti Jeoloji Kurumu Organizasyonunun Bir Zaruret Olduğunu Gösteren Esaslar başlıklı bir rapor sunarak Türkiyede sadece jeolojik araştırmalar yapan bir kurum kurulmasını teklif etmişti.*
Bu teklifi üzerine 1936 yılında çalışmaları yürütmek için Tarım Bakanlığı bünyesinde görevlendirildi. Fakat istediği kurum kurulamadı. Bunun üzerinde 1939 yılında yeni kurulmuş Maden Tektik Arama Enstitüsünde jeolog olarak göreve başladı.**
Anadolu ve Egedeki gezileri ve araştırmaları sırasında Türkiyenin çok acil bir meselesi olduğunu keşfetmişti; Türkiyenin şehirleri fay hatları üzerine kuruluydu.* Ve bu şehirlerdeki yapılaşma depremlerde yerle bir olabilirdi.***
MTAdaki çalışmalarını deprem üzerine yoğunlaştırdı.**
Hatta bu sırada kendisine teklif edilen ülkenin en prestijli akademik kurumu olan İstanbul Üniversitesindeki Jeoloji Kürsüsü başkanlığını MTAdaki araştırmalarını gerekçe göstererek reddetmişti.***
Nihayet 22 Ocak 1939da deprem ve depreme karşı alınacak önlemler üzerine bir kanun tasarısını ve raporunu (Yer sarsıntıları hakkında bir kanun kabulüne müteallik layiha ve yer sarsıntılarından mütevellit zararlarını tenkisine ait kanun projesi)* hazırlayarak*hükümete sundu.*
Hazırladığı kanun tasarısında Türkiyedeki 17 birinci derecedeki deprem bölgesini ve bu deprem bölgelerinde depremin zararlarına karşı alınacak tedbirleri anlatmıştı.**
O bölgelerden biri de Erzincandı.**
Ama geç kalmıştı. Teklifi sunduğu 1939un son günlerinde Erzincan büyük bir depremle yıkıldı. 40 bin insan enkaz altına can verdi.**
Ankarada nihayet yaşlı profesörün uyarılarının değeri anlaşılmıştı.**
Artık 70 yaşına basmış olan Prof.*Salomon-Calvi, Erzincan deprem bölgesini gezdi, oturup geniş bir rapor daha hazırladı.**
1940 tarihli Türkiyedeki* Zelzelelere*Müteallik*Etüdler adlı raporu okuyanlardan biri de o sırada Sanayi İşleri Tektik Dairesi başkanı olan Şevket Süreyya Aydemirdi.***
Aydemir daha sonra yazdığı bir yazıda raporu okuduğunda hissettiklerini şöyle anlatmıştı: Okudum ve irkildim.**Salomon*Kalvi*gerçek bir bilgindi. Raporunda halkın hayatından sorumlu olanların uykularını kaçıracak bilgiler, uyarılar vardı...*
Prof.*Salomon-Calvi*raporunda şöyle diyordu:**
İstikbalde zelzele*hasaratını*azaltmak arzu edildiği takdirde, birinci derecede ehemmiyeti haiz zelzele mıntıkaları için bir kanun kabul edilerek binaların inşası, temellerin*intihabı,* tesis*ve imar edilecek mevkilerin seçilmesi hususunda tedbirler ittihazı*icab*eder. Bu meyanda zelzelelere maruz Japonya, İtalya, Kaliforniya ve Güney Amerikanın batı kısımları gibi memleketlerde elde edilen tecrübeleri nazari itibara almak ve bunları Türkiyenin hususi jeolojik, iklim ve iktisadi vaziyetlerine intibak ettirmek lüzumlu olacaktır.*
Ankara bu kez profesörün önerilerini uygulamaya geçirmekte kararlı gözüküyordu.* Şevket Süreyyanın başında olduğu daire, Bayındırlık Bakanlığı ile anlaşarak, bütün şehir planlarının ve sanayi bölgesi taslak planlarının bu rapordaki önerilere göre hazırlanmak üzere kendilerinin onayından geçmesini sağlamıştı.**
1940 yılında yazdığı bir makalede Prof.*Salomon*da bu kez ümitli görünüyordu:*
Salâhiyettar makamlar ileride vuku mümkün zayiatı önlemek üzere lazım gelen tedbirleri almaya karar vermiş bulunmaktadırlar."*
Ama yaşlı profesörün ömrü, deprem için hazırladığı önlemlerin hayata geçirilip geçirilmediğini görmeye yetmedi.**
15 Temmuz 1941 günü Ankarada hayatını kaybetti.**
Kendisini Türkiyeye adamış profesör, Nazilerin savaş meydanında zafere yürüdüğü ve Ankaraya da Türkiyeye sığınmış Alman Yahudilerinin kovulması için baskı yaptığı günlerde hükümet yetkililerinin de katıldığı bir cenazeyle hala mezarının bulunduğu Cebeci Asri mezarlığında toprağa verildi.*
Onun ölümünden sonra, Türkiye pek çok büyük deprem meydana geldi ve bu depremlerde binlerce insan yine enkazlar altında kalarak hayatını kaybetti.**
Prof.*Salomon-Calvinin*raporları, önerileri hatta adı bile unutuldu.**
1971 yılında yine bir depremin ardından adını tekrar hatırlatansa Şevket Süreyya Aydemir oldu.**
Artık ünlü bir yazar olan Aydemir, Cumhuriyet gazetesinde yazdığı köşe yazısında profesörü anlattıktan sonra 1940da okuduğunda irkildiği deprem raporundaki bir bölümü hatırlattı:*
Bu rapor devlette vardır. Bunlardan parçalar naklederek, bugün en tehlikeli sahalarda yerleşmiş olan bütün vatandaşlarımızı tedirgin etmek istemem. Ama*Salomon*Kalvinin*o kadar açık, o kadar kesin olarak üstünde durduğu bir bölge veya şehir üzerinde bir şeyler yazmaktan kendimi alamayacağım. Çünkü bu bölge ve şehirden her geçişimde, bir taraftan*Salomon*Kalviyi*hatırlarım bir taraftan da oradaki gamsız, gözü kapalı ve sahipsiz yerleşme hareketine bakarak ürperirim. Tanrı saklasın. Fakat Tanrı da evvela tedbirinizi alın demiştir herhalde. Bu bölge İzmit bölgesidir. Bu şehir İzmit şehridir.*
Salomon*Calvinin*1940larda yerleşim yapılmaması için uyardığı, 1971de gördüğü yerleşimler karşısında Şevket Süreyyayı ürperten İzmitte kıyamet 1999da koptu.*
1999 depreminden bu yana artık depremle ilgili bilmediğimiz*hiç bir*şey yok.**
Türkiyenin yetişmiş jeologları, deprem bilimcileri var, tehlikenin ne olduğu ve hangi tedbirlerin alınması gerektiği de herkesin malumu.**
Ama profesörün 1940da söylediği*Salâhiyettar makamlar ileride vuku mümkün zayiatı önlemek üzere lazım gelen tedbirleri almaya karar vermiş bulunmaktadırlar"* cümlesinin*gereği hala yerine getirilmedi.*
75inci yıldönümünde*Auschwitzde*yaşanan büyük insanlık suçu dünyanın her yerinde hatırlıyoruz sloganıyla anılıyor.**
Biz de bu yıldönümünde, 1934de Nazilerden kaçıp Ankaraya gelerek*Auschwitze*gönderilmekten kurtulan ve ömrünün son yıllarını yüzbinlerce insanın hayatını kurtarmak için Türkiyeyi depreme karşı uyarmaya adayan profesör Wilhelm*Salomon-Calviyi*hatırlayabiliriz.*
80 yıl sonra hala Ankara Cebecideki mezarında o uyarıların gereğinin yerine getirilmesini bekliyor.*
Sevgi Platformu / Qasem
KARAR / Yıldıray*Oğur*
Bay Solomonu Hatırlamak...*
27 Ocak 1945 günü SSCBnin Kızıl Ordusu Polonyanın Krakow şehri yakınlarındaki Nazi konsantrasyon kampı*Auschwitze*girdi.**
Ve böylece bütün dünya soykırım gerçeğiyle yüzleşti.**
Daha sonra yapılan tespitlere göre sadece*Auschwitzde*1942den itibaren üç yılda*1.1*milyon insan öldürülmüştü. Bunların büyük çoğunluğu Nazilerin Avrupadan trenlerle taşıdığı Yahudilerdi. Kurbanların arasında ari ırkı bozduklarını düşünülen Çingeneler, eşcinseller de vardı.*
Bu yıl 75inci yıldönümü için kurbanlar*Auschwitzde*düzenlenen anma töreninde anıldı.*
1933de Almanyada iktidara gelen Naziler, 1942 yılında Nihai Çözüm yani Yahudi soykırımı kararını alana kadar adım adım ilerlemişlerdi.*
İktidara geldiklerinin üçüncü ayında Yahudi işyerlerine boykot hareketini başlatmışlar, 7 Nisan 1933de de Yahudilerin memur olmasını yasaklayan Devlet Memuriyetinin Meslek Olarak İfasına Yeniden Dönüş*Yasasını*çıkarmışlardı.*
Bu yasayla işini kaybedenlerden biri de 37 yıldır*Heidelberg*Üniversitesinde ders veren 67 yaşındaki jeoloji Profesörü Wilhelm*Salomon-Calviydi.**
Heidelbergin*meşhur termal su kaynağının da*kaşifi*olan profesör, kısa bir süre sonra Alman vatandaşlığından da çıkarıldı.*
67 yaşındaydı, 20 yıl önce eşini kaybetmiş, bir daha da evlenmemişti. Nereye gidecekti?**
Almanyadaki binlerce Yahudi, komşu Avrupa ülkelerine kaçmıştı.**
İsviçreye iltica etmiş tıp profesörü*Philipp*Schwartzın*kurduğu Yurtdışındaki Alman Bilim Adamlarına Yardım Cemiyeti, işsiz kalan Yahudi ilim adamlarına başka ülkelerde iş buluyordu.**
1933de Türkiyede de hükümet eskimiş olduğunu düşündüğü*Darülfünunu*kapatıp, yerine yeni bir üniversite kurmak için çalışmalar başlatmıştı.**
Prof.*Schwartz*ile Türkiye*Milli*Eğitim Bakanlığı ile arasında yapılan anlaşmayla Nazilerin kovduğu 82 Yahudi bilim insanının Türkiyedeki üniversitelerde çalışabilmesinin yolu açıldı.**
O 82 bilim insanından biri de 67 yaşındaki Profesör Wilhelm*Salomon-Calvi*oldu.***
1934 yılında daha önce hiç bilmediği Ankaraya geldi.*
Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsüne bağlı Tabii İlimler Fakültesi bünyesinde bulunan Jeoloji Enstitüsünün başına geçti.**
Uzun sakalları, ütüsüz pantolonu, dizlerine kadar inen gömleğiyle derbeder görünen bu yaşlı profesörün gelir gelmez ilk işi Türkiyeyi dolaşmak oldu.**
1936 yılında yayınladığı Türkiye Cumhuriyetinde*Jeolojik Görünümler kitabının girişinde söylediğine göre 1 yıl içinde Anadolu ve Egede 13 bin kilometre yol kat etmişti.**
Türkiyeyi adım adım dolaşmış, kimsenin gitmediği dağlara tırmanmış, vadilerden geçmişti.**
Peribacalarını ilk o fark etmiş, Ankara için su kaynakları keşfetmiş ve projeler geliştirmiş, 1936 yılında Başbakan İsmet İnönüye Türkiye Cumhuriyeti Jeoloji Kurumu Organizasyonunun Bir Zaruret Olduğunu Gösteren Esaslar başlıklı bir rapor sunarak Türkiyede sadece jeolojik araştırmalar yapan bir kurum kurulmasını teklif etmişti.*
Bu teklifi üzerine 1936 yılında çalışmaları yürütmek için Tarım Bakanlığı bünyesinde görevlendirildi. Fakat istediği kurum kurulamadı. Bunun üzerinde 1939 yılında yeni kurulmuş Maden Tektik Arama Enstitüsünde jeolog olarak göreve başladı.**
Anadolu ve Egedeki gezileri ve araştırmaları sırasında Türkiyenin çok acil bir meselesi olduğunu keşfetmişti; Türkiyenin şehirleri fay hatları üzerine kuruluydu.* Ve bu şehirlerdeki yapılaşma depremlerde yerle bir olabilirdi.***
MTAdaki çalışmalarını deprem üzerine yoğunlaştırdı.**
Hatta bu sırada kendisine teklif edilen ülkenin en prestijli akademik kurumu olan İstanbul Üniversitesindeki Jeoloji Kürsüsü başkanlığını MTAdaki araştırmalarını gerekçe göstererek reddetmişti.***
Nihayet 22 Ocak 1939da deprem ve depreme karşı alınacak önlemler üzerine bir kanun tasarısını ve raporunu (Yer sarsıntıları hakkında bir kanun kabulüne müteallik layiha ve yer sarsıntılarından mütevellit zararlarını tenkisine ait kanun projesi)* hazırlayarak*hükümete sundu.*
Hazırladığı kanun tasarısında Türkiyedeki 17 birinci derecedeki deprem bölgesini ve bu deprem bölgelerinde depremin zararlarına karşı alınacak tedbirleri anlatmıştı.**
O bölgelerden biri de Erzincandı.**
Ama geç kalmıştı. Teklifi sunduğu 1939un son günlerinde Erzincan büyük bir depremle yıkıldı. 40 bin insan enkaz altına can verdi.**
Ankarada nihayet yaşlı profesörün uyarılarının değeri anlaşılmıştı.**
Artık 70 yaşına basmış olan Prof.*Salomon-Calvi, Erzincan deprem bölgesini gezdi, oturup geniş bir rapor daha hazırladı.**
1940 tarihli Türkiyedeki* Zelzelelere*Müteallik*Etüdler adlı raporu okuyanlardan biri de o sırada Sanayi İşleri Tektik Dairesi başkanı olan Şevket Süreyya Aydemirdi.***
Aydemir daha sonra yazdığı bir yazıda raporu okuduğunda hissettiklerini şöyle anlatmıştı: Okudum ve irkildim.**Salomon*Kalvi*gerçek bir bilgindi. Raporunda halkın hayatından sorumlu olanların uykularını kaçıracak bilgiler, uyarılar vardı...*
Prof.*Salomon-Calvi*raporunda şöyle diyordu:**
İstikbalde zelzele*hasaratını*azaltmak arzu edildiği takdirde, birinci derecede ehemmiyeti haiz zelzele mıntıkaları için bir kanun kabul edilerek binaların inşası, temellerin*intihabı,* tesis*ve imar edilecek mevkilerin seçilmesi hususunda tedbirler ittihazı*icab*eder. Bu meyanda zelzelelere maruz Japonya, İtalya, Kaliforniya ve Güney Amerikanın batı kısımları gibi memleketlerde elde edilen tecrübeleri nazari itibara almak ve bunları Türkiyenin hususi jeolojik, iklim ve iktisadi vaziyetlerine intibak ettirmek lüzumlu olacaktır.*
Ankara bu kez profesörün önerilerini uygulamaya geçirmekte kararlı gözüküyordu.* Şevket Süreyyanın başında olduğu daire, Bayındırlık Bakanlığı ile anlaşarak, bütün şehir planlarının ve sanayi bölgesi taslak planlarının bu rapordaki önerilere göre hazırlanmak üzere kendilerinin onayından geçmesini sağlamıştı.**
1940 yılında yazdığı bir makalede Prof.*Salomon*da bu kez ümitli görünüyordu:*
Salâhiyettar makamlar ileride vuku mümkün zayiatı önlemek üzere lazım gelen tedbirleri almaya karar vermiş bulunmaktadırlar."*
Ama yaşlı profesörün ömrü, deprem için hazırladığı önlemlerin hayata geçirilip geçirilmediğini görmeye yetmedi.**
15 Temmuz 1941 günü Ankarada hayatını kaybetti.**
Kendisini Türkiyeye adamış profesör, Nazilerin savaş meydanında zafere yürüdüğü ve Ankaraya da Türkiyeye sığınmış Alman Yahudilerinin kovulması için baskı yaptığı günlerde hükümet yetkililerinin de katıldığı bir cenazeyle hala mezarının bulunduğu Cebeci Asri mezarlığında toprağa verildi.*
Onun ölümünden sonra, Türkiye pek çok büyük deprem meydana geldi ve bu depremlerde binlerce insan yine enkazlar altında kalarak hayatını kaybetti.**
Prof.*Salomon-Calvinin*raporları, önerileri hatta adı bile unutuldu.**
1971 yılında yine bir depremin ardından adını tekrar hatırlatansa Şevket Süreyya Aydemir oldu.**
Artık ünlü bir yazar olan Aydemir, Cumhuriyet gazetesinde yazdığı köşe yazısında profesörü anlattıktan sonra 1940da okuduğunda irkildiği deprem raporundaki bir bölümü hatırlattı:*
Bu rapor devlette vardır. Bunlardan parçalar naklederek, bugün en tehlikeli sahalarda yerleşmiş olan bütün vatandaşlarımızı tedirgin etmek istemem. Ama*Salomon*Kalvinin*o kadar açık, o kadar kesin olarak üstünde durduğu bir bölge veya şehir üzerinde bir şeyler yazmaktan kendimi alamayacağım. Çünkü bu bölge ve şehirden her geçişimde, bir taraftan*Salomon*Kalviyi*hatırlarım bir taraftan da oradaki gamsız, gözü kapalı ve sahipsiz yerleşme hareketine bakarak ürperirim. Tanrı saklasın. Fakat Tanrı da evvela tedbirinizi alın demiştir herhalde. Bu bölge İzmit bölgesidir. Bu şehir İzmit şehridir.*
Salomon*Calvinin*1940larda yerleşim yapılmaması için uyardığı, 1971de gördüğü yerleşimler karşısında Şevket Süreyyayı ürperten İzmitte kıyamet 1999da koptu.*
1999 depreminden bu yana artık depremle ilgili bilmediğimiz*hiç bir*şey yok.**
Türkiyenin yetişmiş jeologları, deprem bilimcileri var, tehlikenin ne olduğu ve hangi tedbirlerin alınması gerektiği de herkesin malumu.**
Ama profesörün 1940da söylediği*Salâhiyettar makamlar ileride vuku mümkün zayiatı önlemek üzere lazım gelen tedbirleri almaya karar vermiş bulunmaktadırlar"* cümlesinin*gereği hala yerine getirilmedi.*
75inci yıldönümünde*Auschwitzde*yaşanan büyük insanlık suçu dünyanın her yerinde hatırlıyoruz sloganıyla anılıyor.**
Biz de bu yıldönümünde, 1934de Nazilerden kaçıp Ankaraya gelerek*Auschwitze*gönderilmekten kurtulan ve ömrünün son yıllarını yüzbinlerce insanın hayatını kurtarmak için Türkiyeyi depreme karşı uyarmaya adayan profesör Wilhelm*Salomon-Calviyi*hatırlayabiliriz.*
80 yıl sonra hala Ankara Cebecideki mezarında o uyarıların gereğinin yerine getirilmesini bekliyor.*
Sevgi Platformu / Qasem