Kötü doktor yoktur az anestezi vardır

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Sevgili ve de pek muhterem okuyucularım öncelikle bana yolladığınız maillere teşekkür ederek başlamak istiyorum. Beni ne kadar mutlu ettiğinizi tahmin bile edemezsiniz. Bu ay sizlerle tıp doktorları konusunu inceleyeceğiz.

Doktorluk bildiğiniz üzere altı yıllık tıp eğitiminden sonra alınan bir unvandır. İlk ve orta dereceli okullarını başarı ile bitiren ve dershanedeki sınavlarda sayısal alanlarda yüksek puanlar alan öğrenciler genellikle tıp okuması yönünde motive edilir. Kazanması ayrı, okuması ayrı, bitirdikten sonra ihtisas yapması apayrı, uzun ve ızdırap verici çalışma süreçleri içerir. Uzmanlaşıp görevlerine başladıklarında ise onları, hastalıkları dolayısıyla mutsuz, yerine göre kanlı revanlı, yerine göre enfeksiyon ve virüs deryasına bulaşmış, sağlığını yitirmiş ve derman derdine düşmüş insanlar bekler.

Doktorluk da öğretmenlik gibi yüceltilmiş ve kutsal olarak kabul edilmiş bir meslektir. Doktorlar anneanne babaanne gibi yaşı ilerlemiş, hastalığı artmış ebeveynlerin göz bebekleridir. Öyle ki bu kitle torunlarına doktor kısmet çıktığında, hiç görmeseler bile, yüz aday olsa içlerinden doktor olan kısmeti çok sever ve evliliklerini kayıtsız şartsız onaylarlar.

DOKTORUN KARISI “FAHRİ DOKTOR” SAYILIR

Söz doktorların evliliklerine gelmişken isterseniz doktor erkek ve doktor bayan açısından evliliklere de bir değinelim. Doktor beyler meslektaşlarıyla da evlenebildikleri gibi en fazla iletişimde oldukları hemşire hanımlarla da evlilik yapma yüzdeleri çoktur. Ayrıca öğretmen, eczacı, muhasebeci, memur, bankacı gibi çeşitli meslek gruplarından bayanlarla da evlendikleri görülür. Doktorun karısı olmak toplumumuzda gizli bir makamdır. Çünkü doktor eşi olan hanımlar nikah akdiyle birlikte toplum tarafından “fahri doktor” unvanı alır ve “Kulak dolgunluğu vardır elbet” mantığı ile yakın çevresinin hastalıklarını dinler, tanı koyar, ilaç dahi tavsiye edebilir. Hatta kendilerini geliştirip yetiştirerek eşlerinin doktor çevresinden faydalanmak suretiyle yan dal yaparak değişik alanlarda da öngörü sahibi olduklarını görebiliriz. Bu bağlamda eşi cerrah olan hanımların yapabileceklerini düşünmek dahi istemeyiz.
Doktor bayanların evliliği ise biraz zordur. Özellikle ailelerinin, doktor kızlarının mevki ve geliri itibariyle dengi ya da tercihen denginin üstünde biriyle evlenmesini istediklerinden damat adaylarını ince eleyip sık dokumaları muhtemeldir. Uzun eğitimleri sebebiyle zaten en iyi ihtimalle otuzlarında evlenmeye hazır hale gelen doktor bayanların, ailelerinin seçicilikte titiz davranmaları sebebiyle geç evlilik yapabilecekleri ya da evde kalabilecekleri ihtimali unutulmamalıdır.

“DOKTORUM” DEMEYE İMTİNA ETTİKLERİ YERLER

Doktorların bilinen görev yerleri hastane ve muayenehaneler olsa da onların doktor olduğunu bilen herkes için her zaman görevlerini yapma halindedirler. Öyle ki, çok gurur verici bir meslekleri olmasına rağmen kalabalık ve özellikle de orta yaş grubunun çokça olduğu yerler -misalen düğün davetleri ve bayram ziyaretleri gibi ortamlar- doktorların “doktorum” demeye imtina ettikleri yerlerdir. Zira etrafında bir anda insanlar toplanıp hepsi bir ağızdan ağrı ve sızılarını anlatmaya başlayacaklardır.

Bir başka doktor olma bedeli ise gerek cep gerekse ev telefonlarının gece gündüz, vakitli vakitsiz çalma durumudur. Ani sağlık sıkıntısı yaşayan bir tanıdıkları tarafından can havliyle aranırlar, elbette ki görevlerinin manevi yönü itibariyle seve seve yardıma koşarlar. Zaten ev halkı da gece çalan telefonlara karşı bağışıklık kazanmıştır.

Bunca özveri ile çalışan doktorların kendi zevkleri için yaptıkları hiçbir şey yok mudur derseniz, üzülmeyiniz elbette ki vardır. En yaygın görüleni arabalarının plakalarını “DR” şeklinde almaları ve mail adreslerinde ise isimlerinin önüne “dr” kısaltması eklemeleridir. Bazen düğün davetiyelerinde isimlerinin önüne “dr” unvanı koydukları da bilinenler arasındadır.

Doktorların her şeyi iyidir güzeldir de bir tek yazıları kötüdür. Tıbbiyede iken hızlı not tutmak, mesleğe başladığında daha çok hastaya bakmak için zaman sıkıntısından olsa gerek yazıları çivi yazısından beter, hiyeroglif yazısından hallicedir. Yeri geldiğinde kendi yazılarını bile okuyamazken onların yazılarını şiir gibi rahatlıkla okuyabilenler sadece eczacılardır.

DOKTORLARDA EMPATİ TAVAN YAPMIŞTIR

Mesleğine gönül vermiş doktorlar, yoğun tempoda çalışmalarına rağmen tüm hastalarıyla layıkıyla ilgilenmek isteler, ama maalesef az zamanda birçok hastaya şifa dağıtmak zorundadırlar. Gelenler ister hastalık hastası olsun, ister gerçekten hasta olsun hepsine özenli ve anlayışlı hizmet verme gayesi güderler. Empatik kişiliğe sahiptirler. Hastasıyla ruh birliği sağladıklarından en çok karşılaştığımız cümle ise “Neyimiz var, şikayetlerimiz ne?” gibi bir sorudur. Şu durumda doktor her yeni hasta ile yeniden hastalanmakta ve hastalığının ne olduğunu, nasıl tedavi edileceğini hastası ile birlikte aramaktadır. Bu hastane dili hemşirelere de geçmiştir. Hastanede yatan hastaları ziyaret ettiklerinde “Bugün nasılız?” diye sormalarından anlaşılmaktadır ki hemşirelerin de durumu hasta nasılsa odur.

VARLIĞI HUZUR VERSE DE MUHTAÇ OLMAK İSTEMEYİZ

Doktorluk enteresan meslektir vesselam, bir yandan var olduklarını bilmek huzur verir. Alanlarında uzman olan dünya çapında ünlü doktorların kendi ülkesinde mümkünse kendi şehirlerinde olmasını isteyen herkes, diğer taraftan sağlığı sıhhati yerinde olsun da doktorlara muhtaç olmasın ister. Hem “Allah yokluklarını göstermesin” hem de “Allah muhtaç etmesin” gibi kendi içinde çelişkilerle dolu duaları doktorlar için ederiz.

Hayranı olduğum Osmanlı’nın en önemli padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman’ın muhibbi mahlasıyla yazdığı şiirinden herkesin bildiği bir beyittir: “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.”

Sağlık her şeyin başı sevgili okuyucularımız. Yüce Rabbim hepimize sağlık sıhhat afiyet versin, doktorlarımızı da başımızdan eksik etmesin, gelecek ay tekrar buluşmak üzere…

Derde deva bulur, hastaya şifa dağıtır,
Tıp bir tek gönül yarasına çaresiz kalır.
Yanlış teşhis koydu diye doktoru suçlama,
Kötü doktor yoktur, az anestesi vardır.

Ayşenur USLU
 

DenizKızı

Beni Siz Delirttiniz
Sp Kullanıcı
11 Nis 2020
8,368
43,865
30
Kocaeli
Derde deva bulur, hastaya şifa dağıtır,
Tıp bir tek gönül yarasına çaresiz kalır.
Yanlış teşhis koydu diye doktoru suçlama,
Kötü doktor yoktur, az anestesi vardır.


Teşekkürler paylaşım için :)
 

Son mesajlar