Ölüm ne acayip ülke,

Turan

Sp Kullanıcı
31 Ocak 2017
2,092
360
Ölüm korkusu ıskalanmış, eksik kalmış bir yaşamın sonucudur. Bir ihanetin dışa vurulmasıdır. (Franz Kafka [1])
İnsanlar doğarken ve ölürken birbirlerine benzerler. Onları birbirinden ayıran sadece doğum ile ölüm arasında yaptıkları şeylerdir. [2] Evet, hatta o kadar benziyorlar ki karıştırmamak için etiketliyoruz. Mezar taşları da öyle. Zenginlerin mezarları bazen biraz daha gösterişli ama isim yazmasa yine kimin kim olduğu belli değil. Doğumda ve ölümde bu kadar AYNI olan, bu kadar bir!-leşen insanları FARKLI yapan tek bir şey var: Doğum ile Ölüm arasında yaptıkları ve yapmadıkları şeyler… yani yaşamları… Peki nerede şimdi o yaşamlar? Tahsil, toplumdaki saygınlık, yapılmış iyilikler, edilen küfürler, tutulmamış sözler, diplomalar, hastalıklı ve sağlıklı günler, banka hesapları, iltifatlar ve riyakârlıklar nerede?
İnsan bir et parçası olarak geldiği şu dünyadan mezarlık gübresi olarak mı gidecek? Bütün sevinçler ve üzüntüler birer abartı mıydı? Hiç manevra kabiliyeti yok mudur İnsan’ın? Şu morgda yatan zavallıya bakın meselâ. Doğmayı o seçmemişti. Ölmeyi de istemedi. İteklenerek girdi bir kapıdan, kıçına bir tekme yiyerek bir başka kapıdan dışarı çıktı şimdi. İki kapı arasında geçen zaman onun eseri olabilir mi? Başını ve sonunu seçmediği yaşamını farklı ve özel yapabilecek ne kaldı geriye? Rolex marka saati mi? Kokmuş çoraplarının bile çıkardılar. Ölüm ne acayip ülke, yolcuların kredi kartları ve iç çamaşırları gümrüğe takılıyor…


m.yılmaz
 

Son mesajlar