Nasıl Bir Sistem?

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
İslam, yola bir "Amentü"den çıkar. En merkezde Allah vardır. Dilemiş ve insanı yaratmıştır. Onun önüne en güzel yaratılış" ufku ile, en aşağılara düşme" ihtimalini koymuş, bu salıncağın disiplini olarak da, bir takım ilkeler vaz'etmiştir. İlkeler kitapla gelir. Kitabı peygamber getirir. Peygamber aynı zamanda, Allah'ın belirlediği ilkeler adına insani eğiten bir mürebbidir. Sonra da dünya hayatının her şeyinin değerlendirileceği bir başka dünya "Ahiret" gelecektir. Sistem ve devlet, insanın en güzel yaratılış" ikliminde yaşatılması için kurulan düzenektir. Çünkü insan yalnız değildir, ilişkide bulunacağı ve o noktada da bir takım ilkelere ihtiyaç duyacağı çok başka varlıklar söz konusudur.

Üstün ilkeyi Allah belirleyecektir. Peygamber'in önderliği bile, Allah'ın murakabesi altındadır. Başka hangi varlığın tüm insanlar için üstün ilke belirleme hakkı olabilir? Neden o varlık da diğeri değil, neden o insan da diğeri değil?" sorusu her zaman variddir. İnsana o üstün ilke içinde, pratik çözümler üretme alanı bırakılmıştır. Thomas Hobbes, insanların ortak iradeleri ile bile olsa, bula bula bir "Ejder-Leviathan"i bulmuştur. İnsan ve toplum hayatında her şeyin belirleyicisi olarak görülen Leviathan, "ölümlü bir tanrı"dır. İnsandan yola çıkınca bile, insan için belirleyici varlık olarak bir tür "Tanrı"ya ulaşılmıştır. Bilfiil yönetim fonksiyonunu yürüten bir tanrı...

Oysa İslam'ın anlayışında, Allah bilfiil yöneten değildir. İlke koyandır. murakabe edendir ve bir başka dünyada yargılayandır. İnsanın dünyadaki imtihan"ı da bu özgürlük alanının kendisine tanınmış olmasındadır.

İnsan, bir islami sistemde hiç kimseye kayıtsız şartsız itaat konumunda değildir. İlkelerin (Hukukun) üstünlüğü vardır. Devlet de, devleti yönetenler de, ancak Allah'ın belirlediği ustun değere iman ettikleri ve onu hayata geçirdikleri ölçüde meşrudurlar. Herkes tek basına Allah'ın vahyine muhatabdır. Ahirette de özel hayat dosyasının hesabini tek basına verecektir. Peygamber bile Resul kendisine indirilene iman etti" diye anılır Kur'an'da... İman etti", yani vahyi bir hayat ilkesi olarak kabul etti, ona uymaya söz verdi" demektir bu. Ancak Sana ibadet ederiz ve ancak Sen'den yardim dileriz" çerçevesi, bir yandan Allah'ı tüm hayatin ve değerlerin merkezine yerleştirmek, diğer yandan da, insani sonsuz bir özgürlük çerçevesine ulaştırmaktır. . Bu ilkenin uygulamasında ilk Halife Hazreti Ebubekir, halka hitabederken Ben Allah ve Rasulüne itaat ettikçe siz de bana itaat ediniz. Eğer ben Allah'a ve Resulüne karşı gelirsem, artık bana itaat etmenize lüzum kalmaz" diye seslenir. Bu, Kur'an'ın Allah'a itaat edin, Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine...." Yöneticiye itaat hem Allah ve Resulüne itaatle kayıtlı olacak, hem de yönetici sizden" kaydıyla, İslam toplumunun değer yargılarına sadık olacak. Ve eğer şahsiyeti bu niteliklerle donanmışsa, yönetim sorumluluğunu üstlenen kişinin, özel bir itibara sahip olması gerekmez. Çünkü bir İslam toplumunda irk, renk gibi belirlenmesinde kişinin katkısı bulunmayan özellikler kimseye özel statü kazandırmaz. kişinin farklılığı, Allah'la ilişkisinin niteliğindedir. O yüzden Başı kuru uzum gibi olan Habeşli bir köle" bile bu sorumluluğu üstlenmeye ve itaate layıktır. Yöneticinin Allah ve Rasülünün belirlediği ustun ilkeyi değiştirmesi söz konusu değildir, ancak ilkenin ana çerçevesi içinde yorumu söz konusudur. Bu niteliğiyle islami sistem, kendi çıkarları için sürekli özel ilkeler üretme yetkisine sahip bir ruhbanlar sultası değildir. Kur'an, Allah'ın ayetlerinin heva ve hevesler için, özel çıkarlar için az bir paha ile değiştirilmesini" ağır ifadelerle reddeder.

Devlet görevi, bir tur emanettir. Emanet göklerin ve dağların üstlenmekten kaçındığı çok ağır bir yüktür. Onun için emanetler ehline verilmelidir. Ehil birisi dururken, herhangi bir özel yakınlık sebebiyle ehil olmayan birisine sorumluluk verilmesi, Peygamberin lanet tehdidi"ne muhatabdır. Emanete ehil olmak, Allah'ın, yer yüzünde Allah'ın ehlü iyali" diye nitelenen tüm varlıklar arasında inşa edilmesini öngördüğü Allah'a kulluk, sadece Allah'a kulluk" nizamini inşa etmektir. Bu, devleti ve orada hizmet üstlenenleri, bir tur Allah'ın halifesi" yapar. Allah'ın halifesi" olmak, karşı konulmaz bir kudretle donanmak değil, ağır bir hizmeti sırtlanmaktır. Onun için ikinci halife Ömer, kendi kendine Ömer Ömer, neden aldın bu bari sırtına sen?" diye feryad eder. Bar" yük demektir. Bu yük, bir İslam devleti yöneticisini, Fırat kenarında kurdun kaptığı bir koyunla ilgilenmek" ya da Bizim halimizden haberi olmayacaksa, neden bu görevi üstüne aldı?" diye soran bir kimsesiz fukara kadıncağızın karşısında lal u ebkem kalmak sorumluluğunu yükler.

İslam sistemi, toplum vasatında adaleti ikame eder, zulmü kaldırır. Asla ve asla zalim değildir. Zalimin, Allah'ın hasmı" olduğu ve Allah'ın, zalimin hesabini çabuk göreceği" şuuruyla eğitilmiştir. Ne devlet olarak zulmeder, ne de güç odaklarının zulmetmesine fırsat verir. Kur'an, zulme karşı bir olumsuz bildiridir. Ama Kur'an'ın bu olumsuz çağrısı, ilk Halife Hazreti Ebubekir'in ilk nutkunda, Sizin içinizde zayıf olanlar Allah'ın yardımıyla benim yanımda kuvvetlidir. Çünkü onun hakkını kuvvetliden alırım. Kuvvetliniz ise yanımda zayıftır. Ondan da başkasının hakkını alırım?" ifadeleriyle sistemin pratik uygulamasına dönüşür.

Daha ötede, Allah Rasulü, Veda Hutbesi'nde insanlık tarihinde esine rastlanmayacak bir erdem anıtı diker. Şöyle seslenir binlerce sahabiye: Benden alacağı olan varsa, iste malim; gelsin alsın. Bende hakkı olan varsa, iste sırtım; gelsin vursun." Peygamberdir, devlet başkanıdır ve kendisine aşkla bağlı yüzbinlere "Veda" hitabında bulunurken bir ahiret terbiyesi verir; İşte sırtım, gelin vurun."

İslam sisteminde yönetime toplum katkısı her zaman aranan bir gerekliliktir. Yöneticinin secilisinde biat" bir tür meşruiyyet sureci olarak devreye girer. Ve Kur'an mü'minlerin meselelerini sura" ile halletmelerini öngörmüştür. Bir şey daha vardır: Emr bi'l ma'ruf, nehy ani'l-münker, toplumdaki her ferdin sorumluluğudur. Yani, yönetim üzerinde, iyiliği emreden, kötülükten sakındıran duyarlı milyonların gözetimi söz konusudur.

Bir İslam toplumunda devlet, mali, cani, nefsi, nesli ve akli koruyucu bir yapı kurmak zorundadır. Burada başvuracağı kaynak öncelikle Allah'ın kitabi ve Rasulünün sünnetidir. Zaten bu iki ana kaynağın ortaya koyduğu ilkeler çerçevesi, insanın bu en temel kanuniyetlerinin sağlıklı biçimde islerlik kazanmasına yöneliktir. İnsanın yaratılış gayesi olan Allah'a kulluk" da, bu temel kanuniyetlerin sağlıklı işlemesine bağlıdır. Dolayısıyla İslam, insanla, onun hayata geçirdiği tüm kurumları, böylece Allah'a kulluk çerçevesi" içine yerleştirmiş olmaktadır. (Eğer bir insan Allah'a kulluğu tartışıyorsa, onunla, belki taa baştan, yani yaratılma meselesinden itibaren konuşmaya başlamak lazımdır.)

Bu nazari çerçeveden sonra, uygulamada ortaya konan mantığı da sergilemek lazımdır. Onun için, burada, bir şekilde yönetim sorumluluğu üstlenmiş, İslam büyüklerinden bazı sözler nakletmek gerekir.

Rasulullah buyuruyor:

-İçindeki zayıfın hakkı güçlüden serbestçe alınmayan bir ümmet hiçbir zaman kurtuluşa eremez..

Hazreti Ebubekir'den Hazreti Ömer'e:

-Müslümanların işlerini deruhde ederken ellerini kanlarından, mideni mallarından uzak tut, dilini koru, haysiyetini kırma. Güç ve kuvvet ancak Allah'ın elindedir.

Hazreti Ömer'den valilere:

-Ben sizin zalimlere, hakkı gasbedenlere dayanıp güvenmenizden korkuyorum. Servet sahiplerine bel bağlamayın. Kur'an'a sarılın. Aydınlık ve şifa ondadır. Onun ötesi sapıklıktır.

-Müslümanları dövmeyiniz ki zillete duçar olmasınlar. Onları haksız yere methetmeyiniz ki, şımarmasınlar. Kapılarınızı yüzlerine kapatmayınız ki, güçlüler zayıfları yemesinler. Kendilerinizi Müslümanlardan üstün görmeyiniz ki, zulme duçar olmasınlar.

-Müslümanların arasında helali haram, harami helal yapacak bir sulh caiz değildir.

Bir İslam toplumunda devlet, mali, cani, nefsi, nesli ve akli koruyucu bir yapı kurmak zorundadır. Burada başvuracağı kaynak öncelikle Allah'ın kitabı ve Rasulünün sünnetidir. Zaten bu iki ana kaynağın ortaya koyduğu ilkeler çerçevesi, insanın bu en temel kanuniyetlerinin sağlıklı biçimde islerlik kazanmasına yöneliktir. İnsanın yaratılış gayesi olan Allah'a kulluk" da, bu temel kanuniyetlerin sağlıklı islemesine bağlıdır.

Hazreti Ali'den vali Malik el-Eşter'e:

-Kendini Allah'ın şeriatine muhalefete, zulüm ve haksızlığa yöneltme. Sonra Allah'ın intikamına uğrarsan nefsini korumaya muktedir olamazsın. Haiz olduğun makam sende azamet tekebbür hasıl ederse, üzerindeki Allah'ın kudretini düşün. Halka karşı ganimet yiyici bir aslan kesilme.

-Askerlerinin başına öyle birini geçir ki, Allah'a ve Resulüne ve imamına karşı sence hepsinden daha muhlis bulunsun.

-İhtiyaç sahipleri için sırf kendileri ile meşgul olacağın bir zaman ve mekan ayır. Sakin büyüklenmek seni onlarla meşgul olmaktan alıkoymasın. Ve hepsiyle beraber otur da, seni yaratan Allah'ın rızasını celbedecek bir tevazu göster.

-Mü'minlere merhametli ol. Sakin halkından uzun sure saklı durma.

Hasan Basri'den Ömer b. Abdülaziz'e:

-Ey halife, hilafet Allah Teâlha'nın sana bir emanetidir. Sen idaren altındaki insanlardan sorumlusun.....İnsanlar arasında cahiller gibi hükmetmekten sakin. Zalimler gibi onlara zulmetme. Güçlü ve kibir sahibi olanları güçsüzlere musallat etme. Ey Halife, bugünkü iktidarına güvenme. Yarinki itibarına bak. Sen ölüm ipleri arasında bekleyen bir esir gibisin. Bir gün gelecek Allah'ın huzuruna çıkacaksın.

İbn Haldun'dan:

- Hükümdarların buyruklarına karşı şiddetli muamelelerde bulunmaları, çoğunlukla devletin nizam ve düzenini bozar. Allah elçisi, hükümet ve idare başında bulunanlara, insanların en zayıf olanlarının halini göz önünde bulundurarak iş görmelerini emretti. zulüm bayındır yerleri yıkar, yurdun bayındırlığını giderir. Ey hükümdar, devlet ancak şeriatın hüküm ve kaidelerini hakim kılmak ve Allah'a ibadet ve Allah'ın emirlerine uygun olarak ülkeyi idare etmekle devam eder.

Şeyh Sadi'den:

-Devlet adamları kerim olmalı ve ihsan elini açık bulundurmalı. Bütün nasihatlerin özü, (Elinden geldiği kadar ver) cümlesidir.

Tahir bin Hüseyin'den oğluna:

-Yüce Allah bir ihsanı olmak üzere idarelerini senin eline emanet etmekle kullarına karşı şefkatli ve merhametli bulunmak görevini sana yüklemiştir. Yüce Allah'a halis niyet ile ve yakın derecede inan. Bil ki hakiki devlet ve hakiki hükümdarlık Yüce Allah'a mahsustur.

Osman Gazi'den Orhan Gazi'ye:

-Oğul, din işlerini her şeyden evvele alıp, yürütmek gayret ve esasini daima göz önünde bulundur. Çünkü bir farzın yerine getirilmesini sağlamak, din ve devletin kuvvetlenmesine sebep olur.

-Din gayretine sahip olmayan, sefahete düşkün olan, tecrübe edilmemiş kimselere devlet işi verme. Zira Yaradanından korkmayan bir kimse, yarattıklarından da çekinmez. Devletin bedeninde kuvvet mesabesinde olan hakiki alimleri ve fazilet sahiplerini, edip ve yazarları, sanat erbabını gözet.

-Sakin orduya ve zenginliğe mağrur olma. Daima adalet ve insaf üzere bulun. Zulme meydan verme. Herhangi bir ise başlayacağın zaman Allah Teala'nın yardımına sığın.

Kutadgu Bilig'den:

-Beyliğin temeli doğruluk üzerine kurulmuştur. Hizmet et, kul hizmeti sayesinde bey olur. Adaletle iş gör. Zulmetme. Allah'a kulluk et ve O'nun kapısına yüz sur. Gafil olma, uyanık ol. Heves ve öfke anında iş yapma. İyilere hürmet et, kötülerden yüz çevir. Kötü teamül kurma, iyi kanun koy. İçki içme. Beylik baş üzerinde kılıç gibidir.

-İnsan temiz olmayan şeyleri su ile yıkayıp temizler, eğer su kirlenmişse o ne ile ve nasıl temizlenir?

-Memlekette bir kimse bir gece aç kalırsa onu Allah sana soracaktır, gözünü aç.

- Olumu unutma, uzun emeller besleme, olumun baskınına uğrama ey devletli hükümdar.

-Aç gözlü kimseye memlekette mevki verme.

Nizamülmülk'ten:

-Bu dünya padişahların amel defteridir. İyi olurlarsa iyilikle, kötü olurlarsa kötülükle anılırlar.

Koçibey Risalesi'nden:

-Fukara ahvalinin düzeni padişahların cennetlik olmasına sebep olur.

-İslam ülkelerinde bir memlekette zerre kadar bir kimseye zulüm olsa ceza gününde padişahlardan sorulur.

İşte size bir devlet felsefesi ya da bir erdem çerçevesi... Alin ve çağınızla kıyaslayın...


Ahmet Taşgetiren
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

Son mesajlar