Secde Saltanâtımdır

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
* Bu yazı, İdris Arpat'ın Fatih Suuçak isimli öğrencisi tarafından Ömer Sevinç Gül'ün "Kulluğum Sultanlığımdır" isimli eserinden derlenmiştir.

Dar ufuklarla bol duygulara ve geniş fikirlere ulaşmak pek zordur. Çocuklarımıza kabuktan öze geçmeyi öğretelim. Ölüleri dirilten, sonra da öldüreni tanıtalım onlara.

Güzellik, eşyânın sessiz konuşan lisânıdır. Güzel, maddeden mânevîye doğru yükseldikçe derinleşir. Allah güzeldir, güzeli sever. Şübhesiz her sanat gibi kâinatta seyircisini bekler.

İnsana verilen özellikler yaratını tanımak için bir vâsıtadır.

Peygamber Efendimiz (s.a.) bir hadisinde; "Ben, insanlara muallim olarak gönderildim" buyuruyor. O, Allah'ın (yetiştirip) tayin ettiği bir öğretmen. Yapan bilir, bilen konuşur. Esas olan Allah'ın rızası ve âhirettir. Dünya huzûru ve rahâtı ikinci plânda gelir.

Allah ancak kendisi için yapılmış ibâdeti kabûl eder. Bunun için Peygamberimiz Efendimiz (s.a.) şan, şöhret, makam, mâl gibi fânî serâplar peşinde koşmadı. Onun, talebesi durumundaki ümmetine merhameti emsâlsizdi. Hangi öğrenci kendisi için gözyaşı döken bir öğretmenin tesirinde kalmaz? O, namazı emretmiş, herkesten çok o namaz kılmıştır. "Ahlâkınızı güzelleştiriniz" derken O, ahlâk merdivenlerinin zirvesindedir. Isınmayan soba başkalarını ısıtmadığı, yanmayan lamba aydınlatmadığı gibi, güzel sıfatlarla süslenmeyen bir eğitimci de başkalarını eğitemez. Hocasını sevmeyen talebe onun dersini de sevmez. Dinlemek azap, çalışmak işkence olur. Peygamberimiz de Allah'tan sonra en çok sevilen zattır.

Zorla yapılan eğitim faydasızdır. Talebe mecbûriyet karşısında bazı meseleleri öğrense bile uygulamak istemez.

O, insanları ilmi yaymağa teşvik etmiştir. "Hazır olup dinleyenler, burada bulunmayanlara işittiğini anlatsın" buyurur. İlmi yaymanın iki yolu vardır, anlatmak ve yazmak.

Öğrencisini dinlemeyen, tanımayan, kâbiliyetlerini bilmeyen öğretmen, görünmez hedeflere kurşun atan avcıya benzer. Efendimiz talebesini dinlemekte gâyet sabırlı ve anlayışlıdır. İnsanlar O'na her derdini anlatmıştır. O, insanların özel meseleleriyle yakından ilgilenmiştir. Muhataba göre eğitim vermiştir. O'nun anlatışında ilminin derecesini gösterme gayreti yoktur. Maksat, muhâtabın irşâdıdır.

Akıllar muallimi Peygamberimiz'de ferdî eğitim büyük yer tutar. Bunu, "göze bakıp kâlbe hitâb etmek" diye niteleyebiliriz. Hz. Enes (r.a.) nakleder: "Yavrum, kâlbinde kimseye karşı kötülük düşüncesi olmadan gününü ve geceni geçirmeye çalış. Bu, benim sünnetimdir. Kim sünnetimi yaşatırsa beni sevmiş olur. Ve beni seven de Cennette benimle berâber olur."

Peygamberimiz geleceğin mürşitlerini câmide yetiştirmiştir. Kısaca ifâde edersek, Peygamber Mescidi, İslâm târihinin ilk yatılı üniversitesidir. Peygamberimiz çok programlı bir zattı. Buna binâen, Cuma günü ve hergün sabah namazı sonrasını derse ve sohbete ayırmıştır. Bir hadiste; Peygamberimiz sabah namazını kılınca, güneş açık ve parlak oluncaya kadar, yerinde bağdaş kurar ve ashâbıyla sohbet ederdi. Sohbetlerinde temel kabûl edilen imânî bilgiler, arkasından dînî hükümler, haram ve helâle dâir konular öğretilmiştir.

Hadiste; "İlmi çocukken öğrenen sanki taş üzerine nakşetmiştir, büyüdüğü zaman öğrenen sanki su yüzüne yazı yazmış gibidir." buyurulur. Yapıcı bir disiplin eğitimin vazgeçilmez şartıdır. Peygamber aleyhisselâm, gördüğü hatâlar karşısında susmamış, gereken ikaz vazîfesini münâsib bir lisanla yapmıştır. O'nun sözü gibi sükûtu da altındır. Görüp te müdâhale etmediği hususlar meşrû kabûl edilmiştir.

Hadiste; "Kolaylaştırınız güçleştirmeyiniz, Müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz." buyrulmuştur. Bu hadis, her muallimin hâfızasına nakşetmesi gereken bir hadistir.

Her meseleyi bütün teferruâtıyla öğretmeye kalkışıp ta, esâsı unutturmak ondan ne kadar uzaktır. O, ayrıntılarla öğrencinin beynini bulandırmazdı. O'nda esas meseleleri tam öğretmek düstûru hâkimdir. İslâmî hakîkâtleri tam öğretir, tekrarlar, misâller verir, benzetmeler yapar, kıssalar anlatırdı.

Sual ilmin anahtarıdır. Allah Resûlü sahabeyi soru sormak hûsusunda teşvik ederdi. Kur'an-ı Kerim'de "eğer bilmiyorsanız ilim ehlinden sorun" buyuruluyor. Suâl-cevâp tarzının bulunmadığı bir eğitim yeknesaktır, ezbere dayanır. Talebenin kâbiliyetlerini geliştirmez. Ders saatleri sıkıntılı hülyâlarla geçer sahâbeler bir süre soru sormayınca, Cebrâil aleyhisselâm insan şeklinde gelmiş, Peygamberimize suâller sormuş, müslümanlara örnek olmuştur.

Efendimizin üslûbu sâdedir. Sanatkârca konuşmak için husûsi bir gayret göstermemiştir. Lafızdan çok manâya önem vermiştir. En küçük bir kelâm isrâfına gitmemiştir. İnsanların hukûken eşitliğini anlatırken benzetme yapar, "insanlar tarak dişleri gibi müsâvîdirler." der. Bu sözle, teşbih yoluyla, mücerret ve zor bir mânâyı, muşahhas ve kolay bir şekilde ifâde etmiştir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (s.a.) bir yağmurdur ki, doğrudan doğruya ruhlara yağmış, çorak gönülleri gülistana çevirmiş, çöllerde güller yetiştirmiştir.

Zevk gâye olalı âile müessesesi zayıfladı. Çünkü cemiyetin çekirdeği olan âile ancak fedâkârlıklarla ayakta durabilir. Kadını yasak zevklerin aracı kabûl eden zihniyet "Şefkât kahramını anayı" tanımaz. Çocuk ise, keyif aracı olan parayı paylaşarak azaltan düşmandır. Doğmadan öldürülmelidir. Yaşasın nüfus plânlaması. Şahsî arzûları peşinde sürüklenenler, kahraman olamazlar. Benciller ölüme gülümseyen, mânâ için yaşayıp, dâvâ için ölenleri anlayamazlar. Bunlardan meydana gelen toplum içinden çürümü?tür.

İnanmayan adam, geçip-giden güzel günleri hatırlıyarak hayıflanır. Gelecek zamânı ise meçhûl tehlikelerle dolu görür. Allah'a (c.c.) teslimiyeti olmadığı için her olay rûhunu titretir.

Masmâvi gökyüzünde uçan kuşlardan artakalan bir avuç tüydür. Elif gibi dik duran gençler bir de bakıyorum ki dal gibi eğilmişler. Zevk cilâsı ile parlayan gözlere toprak dolmuş. Bütün yollar sonuçta kabre çıkıyor. Zevkperest, ölüm karşısında titrerken, müslüman rahattır. Çünkü ölüm, toprağa girip çürümek değil, Allah ve Rasûlüne kavuşmaktır.

Karlar erir, karlar yağar. İnsanlar ölür, insanlar doğar. Ne dünya boş kalır, ne dağlar.

Yüce dağ başında bir top kar idim.

Yağmur yağdı, Güneş vurdu eridim. Ömür kar gibi eriyip gidecek hiç anlamadan. Ömür, sınırları tayin edilmiş bir zaman dilimi. Ne kadar kısa olduğunu, yaşadıktan sonra geriye bakınca anlıyoruz. Biz, istikbâlin hayâliyle avunurken, biricik sermâyemiz olan hayâtımız geçip-gidebilir. Beyhûde hedeflere doğru uçup-giden ömür kuşlarının ebediyyen geriye dönüşü yoktur.

"Azrâilin gelir kendi
Ne bey dinler, ne efendi
Sayılı günler tükendi
Yolun sonu görünüyor."

"Azrâil gelince çekilir zahmet
Kabre varınca kopar kıyâmet"

Organlar yaptıkları işe göre kıymet alırlar. Sâdece maddî zevkler için kullanılar kâbiliyetler değerlerini kaybederler. Hayâtın lezzetini ve zevkini isteyenler, hayatını iman ile hayatlandırmalı, farzları ifâ ile zînetlendirmeli, günâhlardan kaçınmakla korumalıdır. İnsan da bir yazı amma yazıların en güzeli. Hem kendini hem de diğer yazıları okumak onun vazîfesidir. Bir gül dalındaki hârika sanatı görmek de, yüzüne yazılan antika nakışları okumak da O'na vergi.

Belâlar, ya işlediğimiz bir hatânın sonucudur, veya imtihânın türüdür. Tevekkül tembellik değil, çalıştıktan sonra Allah'a güvenmektir. Kadere iman eden gamlardan kurtulur.

Kendini bilen Rabbini bilir. Görmemek olmamaya delil değildir. Aslına bakılırsa, görmeden inandığımız ama mâhiyetini bilmediğimiz varlıklar, görerek kabûl ettiklerimizden hiç de az değildir.

Şeytan hedefini belirlemiş: İnsanları Allah'tan alıkoymak, ibâdeti zor, günâhı kolay göstermek için her yola başvurur. Şeytanların görünmemesi olmamalarına delil değildir. Göz görmese de vicdan hisseder.

Namaz imânımızın ifâdesidir. Âcizliğimiz kulluğumuzun itirâfıdır. Secdedeki zilletimde izzetimi bulmuşum. Allah'a baş eğişim, başkalarına baş eğmeyeceğime dâir yeminimdir. Alnım yeri öperken, rûhum da, beni sayısız nîmetlerle yaşatan rahmet elini öpmektedir. Namazda ben âlem olurum, âlem de ben olur. Yüce divanda kâinâtın sözcülüğünü ederim.

Seccâde tahtım, secde saltânatım ve kulluğum sultanlığımdır.


İdris Arpat
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

Son mesajlar