Sehâvet

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Fahr-i kâinât sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, İnsanların en sehavetlisi, en cömerdi, en engin gönüllüsü idi. Ellerinde bulunan herhangi bir şeyi, ehlini bulur, hemen veriverirdi. Kainatın tılsımı yed-i âlilerinde olduğu halde, fakirliği tercih ederler, aylar geçerdi de, devlet-hanelerinde ocak yanmazdı, yiyeceklerini ancak su ve hurma teşkil ederdi. Zaman gelirdi ki, açlıkdan karınları üzerine taş bağlamak mecburiyetini hissederlerdi. Ashabı kiram hazeratı da, ister zengin, ister fakir olsunlar aynı ölçüyü nefislerinde tatbik ederlerdi.

İnsanlara hizmet etmek pek kıymetli bir haslettir. Ancak gönlü zengin, sehavetli olanlarda, bu gibi haller tahakkuk eder. Cimrilerin bu güzel huydan nasibleri yokdur.

Sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hazretleri, sidre-i müntehâ'ya yükseldiklerinde, kendilerine cennet ve cehennem gösterildi. Bu meyanda cehennemde bir kimseyi ateş yakmıyordu. Ama buram buram terlemekde idi. Fahr-i kâinât efendimize o kimsenin sehaveti ile meşhur Hâtemi Tâî olduğu bildirildi.

Düşünelim, ey mü'min kardeşim, bir müşrik, imansız olarak öldüğü halde, sehavetine binaen Hak Celle ve Teâlâ hazretleri kendisine istisnai bir muamelede bulunuyor.

Bir mü'min bu güzel huyla ahirete intikal ederse, Hak celle ve alâ hazretleri nazarındaki kıymetini teemmül edelim de, bu güzel sıfatla sıfatlanmağa say u gayret edelim. Ellerimizde bulunan üç beş kuruşluk dünya malını Rabbımızın razı olacağı yerlerde sarf edelim. Hakikatte mal-mülk Cenâb-ı Hakk'ındır. Bizler onun emanetçisiyiz.

Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri hasisleri, cimrileri sevmez, kullarına da sevdirmez. Üç mezmum ahlâk vardır. Hasislik, kibirlilik, ahmaklık. Nitekim bir ölüm vukuunda cenazeyi mezara nakledenler, eğer, ölü cömert ise büyük sitayişlerle kendisini medh ü senâ ederler, hayatında ne kadar hatalı işleri var ise de... Yok cimri hasis bir kimse ise kendisini zem ederler, aleyhinde konuşurlar. Zahiren de gözle görünür günahı olmadığı halde.

Cömerdlik, Rabbımız Teâlâ hazretlerinin mühim sıfatlarındandır. Başta sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz olmak üzere bütün peygamberan hazeratı ve ashabı kiram ve kibarı ehlullah (aleyhim ecmaîn) hazerâtı bilâistisna bu güzel, ulvi ahlâkla huylanmışlardır.

Bir insan hem Allah dostu olsun, hem de cimri olsun tasavvur edilemez.

Cimriler ancak Hakk celle ve alâ hazretlerinin nazarında hiç itibarı olmayan kişilerdir.

Cömerdlik Allah'ı sevenlerin, aşıkların süsüdür.

Hasislik ise, değersiz olanların hastalığıdır, lekesidir.

Cömerdlik içerisine her güzelliği olan sıfatların anahtarıdır.

Cimrilik ise içerisine her kötülüğü alan seviyesizliklerin anahtarıdır.

İnsanların hali, her hangi bir müessesede bulunan veznedarın hali gibidir. Her ne kadar paralar veznedarın elinde ise de, hakikatde o müesseseye aiddir. Kulların elindeki servetler de hakikatte kendilerine ait değildir. Her ne kadar kendilerinin gibi görünürse de, yaratanlarının olduğunu iyice bilmelidirler. Ve ona göre hareket etmelidirler.

Allah'ı yakinen bilenler, kurb makamında olanlar, hakikat ehilleri oldukları için Rablarının emrinde olurlar. Dünya malının emanet olduğunu bildikleri için, ellerindekileri Allah'ın rızası yolunda sarf ederler. Deryalar gibi akıtırlar. Bizler için ashab ve evliyaullah menakıblarında çok büyük ibretler vardır.

Bizlere düşen bu hususları nefsimizde tatbik edib sehavet ellerimizi açarak yapılması gereken bütün maddi, bedeni hizmetleri ifa etmekdir. Dünya seriyuz-zevaldir. Sonu olan, muvakkat bir dünya hayatı için fazla sıkıntılara girmek, mal yığmak iptilâsına düşmemeğe azimli olmalıyız. Nice dünyalık yığanların akibetlerini görüyoruz. Aman gayretli olalım, bu dünya nimetlerini Allah'ın rızası yolunda harcayalım.

Allah Teâlâ ve Tekaddes hazretleri üzerimize tevfikini refik eylesin! amin.

Îsâr, cömertlikten daha fâziletlidir. Zirâ cömert kendine lâzım olmayanı verir. Îsâr ise insanın kendisine lâzım olanı vermesidir. Demek ki cömertliğin en yüksek mertbesi îsardır. İnsanın kendisinin ihtiyacı olduğu şeyi vermesidir.

Bahilliğin ileri derecesi, kişinin kendine lâzım olmayan birşeyi bile vermemesidir.

Sûfiyenin ahlâkından biri de, çoluk çocuğu dara düşürmeden, bolca dağıtmak ve mal birikdirmemekdir. Allah'ını bilen, Hakk'ın hazinelerini bir deniz, kendini de o denizin kenarında oturan biri olarak görür. Çünkü deniz kenarında oturan, her zaman suyun yakınında olduğu için, suyu saklayıp birikdirmeğe ihtiyaç duymaz.


SAdık DANA
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

Son mesajlar