Benim Donattığım Ordunun Okları Ta Arşa Ulaşır

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
Tarihte öyle şahsiyetler vardır ki isimleri her daim sultanlardan, şahlardan, padişahlardan daha fazla anılır olmuştur. Osmanlı devrinde Sokullu Mehmed Paşa ve Köprülü Mehmed Paşa buna örnek gösterilebilir. Selçuklular devrinde de sultanlardan sonra en mühim devlet adamı şüphesiz Vezir Nizâmülmülk’tür.
Tarihin gördüğü en başarılı devlet adamları arasında gösterilen Nizâmülmülk, Sultan Alp Arslan devrinden itibaren otuz sene kadar devlete ve millete büyük hizmetlerde bulunmuştur. Şiî-Bâtınî hareketlerini engelleyip Ehl-i Sünnet ve’l-cemaat itikadını muhafazaya çalışmış; Müslümanların huzuru için idarî, askerî, mimarî ve ilmî bir faaliyet ve gayret içerisinde olmuştur. Bağdat, Nişabur, Tus, Isfahan gibi İslam şehirlerinde Nizâmiye medreselerini yaptırarak ilmin yayılmasına hizmet etmiştir. Büyük bir hazine niteliğinde olan ve devlet yönetiminde dikkat edilmesi gereken hususlara dair tavsiyelerde bulunduğu Siyasetname adlı eseri ise onun yarım asırlık devlet adamlığı tecrübesini müşahhas bir hale getirmiştir.

Âlim, âdil, cömert, dindâr, yumuşak huylu biri olan Nizâmülmülk’ün meclisi ulema ve sâlihlerle dolup taşardı. Tasavvuf ehline çok büyük hürmette ve ihsanda bulunurdu. Ziyaretine Silsile-i Sâdât’tan Ebû Ali Fârmedî (k.s.), İmâm-ı Gazâlî, Ebulkasım Kuşeyrî, İmam Ebulmeali Cüveynî ( r. anhüm) gibi devrin önde gelen şeyh ve âlimleri geldiği zaman saygıyla ayağa kalkarak karşılar, onlara yer gösterirdi.

Bütün bunlar olurken etrafında onu çekemeyen bir topluluk da oluşmaya başlamıştı. Ona muhalif olanlardan biri de Ebulganâim Tâcülmülk idi. Yeri geldikçe Nizâmülmülk’ü Sultan Melikşah’a şikâyet eden bu zât, Büyük Divan üyelerini de kendi tarafına çekmeye çalışıyordu. Bu bakımdan malî işlerle uğraşan Müstevfi Mecdülmülk ile askerlerin işlerine bakan Ârızulceyş Sedîdülmülk, Vezir Nizâmülmülk’e muhalefet etmek için onunla birlik olmuşlardı. Çok geçmeden Tâcülmülk sultana, “Nizâmülmülk, her yıl fakihlere, sûfilere, Kur’ân-ı Kerîm okuyanlara 300 bin altın veriyor. Eğer bu para ile bir ordu donatılsa onunla İstanbul surlarını bile fethetmek mümkün olur.” diyerek Nizâmülmülk’ü fazla para harcamakla suçladı.

Sultan Melikşah, bunu işittiği zaman Nizâmülmülk’ü yanına çağırarak bu mesele hakkında fikrini sordu. Nizâmülmülk de cevap olarak, “Ey dünya sultanı! Ben ihtiyar bir adamım. Eğer beni mezada versen bana kimse üç altından fazla para vermez. Sen gençsin, seni de mezada verseler sen de 100 altından fazla etmezsin. Allah, sana ve bana, kullarından hiç kimseye nasip etmediği ikramlarda bulunmuştur. Buna karşılık sen, Allah’ın dinini yüceltmeye çalışan, onun aziz kitabına hizmet edenlere yılda 300 bin altın sarf etsen çok mudur? Sen her yıl askerlere bunun iki katını sarf ediyorsun. Hâlbuki bunların en kuvvetlisi ve en nişancısının attığı ok, bir milden ileri gitmez. Bunlar ellerinde bulunan kılıçlarıyla yalnız kendi yakınındaki kimseleri öldürebilirler. Ben ise sarf ettiğim bu para ile öyle bir ordu donatıyorum ki, onların duaları ok gibi tâ Arş’a kadar gider ve Allah’a ulaşmasına hiçbir şey engel olamaz.” dedi.

Sultan Melikşah onun bu sözleri üzerine duygulanarak ağlamaya başladı ve Nizâmülmülk’e, “Sen, bu ordunun sayısını elinden geldiği kadar artır; sana istediğin kadar para hazır, dünyanın serveti senindir.” dedi.

Tarihe altın harflerle geçen Vezir Nizamülmülk’ün Sultan Melikşah’a cevabı leşker-i duanın yani dua ordusunun ehemmiyetini gayet güzel bir şekilde izah etmiştir.

İmâm-ı Rabbânî hazretleri de bu konu hakkında “Bir savaş iki ordunun ittifakıyla kazanılır. Biri leşker-i gaza, diğeri leşker-i duadır.” buyurmuşlardır.





Haber Merkezi..
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

Son mesajlar