Meal okumak hatim yerine geçer mi?

GüLBeYaZ

Ehl-i sünnet
Sp Kullanıcı
21 Ağu 2017
2,433
8,008
Değerli kardeşimiz,

Kur'an-ı Kerim'in baştan sona okunmasına hatim denir. Bilgisayardaki sesli Kur'an-ı Kerim'i dinlemekle hatim indirilmiş olunur.

Kur'an-ı Kerim meali Kur'an yerine geçmediği için, meal okumakla hatim indirilmiş olunmaz.

Allah yolunda yapılan en küçük bir iş ve amel bile neticesiz kalmaz. Hele Kuran okumak gibi kainatın en büyük bir hadisesi hiç sevapsız kalmayacaktır. Kuran'ın yüzüne bakmak bile sevap olursa, Kuranın anlamını veren bir kitabı okumak elbette sevabı vardır. Fakat Kuran'ı aslından okumak ile mealinden okumak arasında fark vardır. Esas olan Kuran okumayı aslından öğrenmek ve manasını anlamak içinde mealden okumaktır. Ancak hiçbir Kuran meali aslının yerini tutmayacağından, namazda Kuran yerine okunmaz.

Namazlarımızda mutlaka Kuran-ı Kerim'i aslından okumalıyız. Allah kelamı olan Arapça olandır. Bunun yeri ve sevabı ayrıdır. Her harfine kat kat sevap verilir.

Bizi yaratan Allah, Kuran-ı Kerim'i Arapça olarak bize göndermiş. Elbetteki manasını öğrenmek için Türkçe, İngilizce gibi mealleri okumamız gerekir. Ancak namaz ibadetinde okuduğumuzda mutlaka aslından orjinalini okumalıyız. Çünkü onun aslı Arapçadır. Allah Kur'anı Arapça olarak indirmiştir. Tercümesi Kur'an yerine geçemez.

Örneğin bir çekirdeğin aslını bozarak parçalara ayırsak, sonra da toprağa eksek ağaç olamayacaktır. Çünkü özellikleri kaybolmuştur. Bunun gibi Kur'an ayetleri, kelimeleri ve harfleri birer çekirdek gibidir. Başka dillere çevrilince özelliğini kaybedeceği için Kur'an olmayacaktır.

Kur'an-ı Kerim'de altı yerde Kur'anen Arabiyyen ifadesi geçer. Yani Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'i Arapça olarak indirdiğini bildirir. İbrahim suresinin 4. ayetinin meali de şöyledir:

Hak dini onlara açıklasın diye, her peygamberi biz kendi kavminin lisanıyla gönderdik. Sonra Allah, dilediğini sapıklığında bırakır, dilediğini de doğru yola iletir. Onun kuvveti her şeye galiptir ve o her şeyi hikmetle yapar.
Bu durumda Kur'an'ın manası nasıl Allah'tan gelmişse, lafzı, ifadesi ve yazılışı bakımından da ilahidir. Kur' an dendiği zaman, hem onun Arapça olarak okunan lafzı ve kelimeleri, hem de anlaşılan manası akla gelir ve hakikatte de öyledir. Bu iki hususiyeti birbirinden ayırmak, farklı mütalaa etmek mümkün değildir. Kur'an ancak kendi lisanı üzerine okunabileceği için, sadece o lisanın kendi harfleriyle yazılır, o harflerle okunur.

Araplardan başka Farsça, Hintçe, Çince, Uzak Doğu dilleriyle konuşan Müslümanlar da, biz Türkler de Müslüman oluşumuzdan bu yana Kur'an'ı Arapça olarak yazmış, o dille okumuşuz. İslam alimlerinin de ortak görüşü, Kur'an'ın başka dille yazılamayacağı yolundadır. Bunda ittifak vardır.

Zaten Kur'an'ı başka bir dille yazmak mümkün olmadığı gibi, başka bir dille doğru olarak okumak da mümkün değildir. Çünkü Kur'an harflerinin kendisine has özellikleri vardır. Bu harflerin bazılarının karşılığı ve okunuş şekli başka dilin alfabelerinde mevcut değildir. Söyleniş bakımından birbirine benzer harfler olsa da, mahreçleri (ağızdan çıkış yerleri) itibariyle de farklıdır. Mesela, Arapça için lügat-ı dad denir; yani Fatiha suresinin sonundaki veleddallin deki dad harfi hiçbir lisanda bulunmamaktadır. Bu harfin bulunduğu bir kelimeyi başka bir lisanın ifade etmesi mümkün değildir.

Mesela Türkçede sadece h harfi yerine Arapçada üç çeşit h harfi vardır. Noktasız ha noktalı hırıltılı ha ve he. Aralarındaki farkı küçük bir misalle açıklayalım. Noktasız ha ile yazılan mahluk, noktalı hırıltılı ha ile yazılan mahluk ve he ile yazılan mahluk. Her üçünün de Türkçede yazılışı ve okunuşu aynıdır. Halbuki Arapçada birincisi tıraş edilmiş, ikincisi yaratılmış, üçüncüsü ise helak edilmiş anlamındadır. İşte Kuranı Latince yazıdan okuyan birisi bu farkları anlayamayacağından, söz gelimi Allahın yaratmasından bahseden bir ayeti, farkına varmadan tıraş etmek veya helak etmek manasına okuyabilecektir.

Yine Kur'an harflerinin içinde üç adet ze vardır. Biri ince ze, biri peltek zel, diğeri de zı dır.

Türkçedeki s yerine üç harf bulunur. sin, sad ve peltek se. Arapçaya has bir harf vardır ki, o da ayın olarak okunan harftir. Bu harf başka bir dilde pek bulunmamaktadır.

Şimdi Kur'an harflerini bilmeyen bir kişi, yukarıdaki harfler Türkçe ile yazıldığı zaman nasıl okuyacaktır? Bu harfleri çıkaramadığı gibi, okuduğu kelime ve ayetler de birer Kur'an kelimesi ve ayeti olmaktan uzak olmaz mı?

İşte latin harfleriyle yazılmış olan Kur'an'ı daha bunlar gibi pek çok mahzurlardan dolayı doğru olarak okumak mümkün değildir. Kur' an okumasını öğrenmek isteyen kimse ancak onu aslından okumak suretiyle öğrenebilir. Böylece sıhhatli bir neticeye varmış olur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 
Son düzenleme:

Son mesajlar