Ebed ve bir damla-Ayşe Yıldız

sükutu-ezber

Öyle işte,,,
Sp Kullanıcı
11 Şub 2017
16,660
59,511
Türkiye'de dizi izlemenin ne kadar da çok külfeti var. Saat sekizde başlıyor ve gece yarılanana kadar da bitmiyor. İşin garibi bu durum sadece bizde öyle, dünyanın geri kalanı dizi izlemek için en fazla bir saatini harcıyor.

Neyse, Ramazan Ramazan sizi dizi eleştirisi ile yoracak değilim. Ama takip ettiği dizisi olan biri olarak gerçekten çok yoruluyorum.

O gece yine geç saatte yatmıştım. Kafam davul gibi şişmişti. Zor bela uykuya dalmıştım ki sabah namazının alarmıyla uyandım. Ama nasıl kalkma! Her tarafım dökülüyor, gözlerim bedenimden de yorgun. Soğuk suyla aldığım abdest de çare olmadı. Yapacak bir şey yoktu. Artık Allah kabul etsin iki rekât kılıp bu çileyi bitirmeliydim.

Hızlıca bir telaş. Abdestti, üst baştı, seccadeydi derken en fazla bir dakika sonra namaza durmaya hazırdım. Önce sünnet diyecektim, takatim yoktu. Hemen farzı kılıp tekrar dalmalıydım. “Niyet ettim Allah rızası için bu günkü sabah namazının iki rekât farzını kılmaya” dedim ki, aklıma geldi.

Üç saatlik dizilerin en heyecanlı yerinde çocuklardan biri bir şey isteyince nasıl da çileden çıkarım bilemezsiniz. Ve bilemiyorum sizde de oluyor mu? O an sahneyi kaçırmamak için, o can alıcı diyalogları, senaristin bütün maharetini konuşturduğu, görüntü yönetmeninin tüm teknikleri seferber ettiği, yönetmenin kallavi bir şekilde imzasını attığı o ana şahitlik etmek isteyen ben ve hakikaten böyle sıradan bir isteği için direten sevimli yarmaz arasındaki şaşkınlık ve çaresizliğimi nasıl tarif edebilirim ki. İyi günümdeysem tatlılıkla savuştururum, vesselam.

Şu an yaşadığım durum bundan fazlası galiba. Daha çok izlediğim dizilerdeki asıl karakterin en zor anında, yani varlık ve yokluk noktasında karşısına çıkan kurtuluş umudu gibi bir şeydi. Yok yok daha öte bir şey olmalı.

"Sabah namazından önce kılınan iki rekât nafile namaz dünyanın tamamından daha hayırlıdır."

Bu hadisi daha geçenlerde okumuştum bir kitapta. Ve ben şu an dünyanın tümünü elimin tersiyle itiyordum. Üstelik bir damlacık uyku için!

Durdum, niyetimi bozdum, daha doğrusu düzelttim. “Niyet ettim Allah rızası için bu günkü sabah namazının iki rekât sünnetini kılmaya…”

Ama olmadı bu. Nasıl olsun ki? Abdestimi yenilemeliydim. Nasıl abdest aldığımı hatırlamıyordum bile. Oysa bilinçsizce yapılan her ibadet sadece adet olabilirdi. Âdeti ibadete dönüştürmeli ve ayağıma kadar gelen dünyanın tümünden daha hayırlı olan bu fırsatı güzel bir şekilde karşılamalıydım. Ne muhteşem bir kazanç, değil mi?

O an gecemi mahveden diziye lanet etim. Sonra da kendime kızdım. Ne dizisi yahu, dedim. Her gün kaç saatimi anlamsızca harcamıyor muydum sanki? Resmen dünya sarhoşu olmuşum. Sonra da “Sarhoşken namaza yaklaşmayın” ayetini içki için olduğunu düşünecek kadar saf mıydım? Dizi arası reklam kuşağında kıldığım namazlarımı, “gidelim mi” diye karar verince ayaküstü ede ettiğimi düşündüğüm namazları ve buna benzer çok önemli(!) işlerimin arifesinde kıldığım namazları düşündüm, başım önüme düşmüştü.

Bu dünyanın değeri bu olmamalıydı, onca siyer kitabını ne için okumuştum ben?

“Benimle dünyanın hali ancak bir ağacın gölgesinde bir müddet dinlenip de bırakıp giden bir yolcu gibidir.” Diyen. Ve yine; “Dünya*nın faydası ahiretin faydası yanında ancak sizden birinin parmağını denize daldırması gibidir, parmağı ile denizden al*mış olduğu suya baksın (yani ahiretin faydası deniz gibi, dün*yanın faydası ise parmağa yapışan su gibidir)” diye buyuran Nebiyi Ekrem'i (sav) anlamamıştım.

Secdede ağlamalıydım bu gece, daha doğrusu bu sabah, gün doğana kadar. Her gün ayağıma serilen fırsatları öylesine kolayca teptiğim için ağlamalıydım…

Dünyada yaşadığım sıkıntılar bir dizi film gibi geçti gözlerimin önünden. Ve yaşadığım onca güzellikler… Ne güzel günlerdi. İkisinin de tek ortak yanı geçici olmasıydı. Sonra bir damla su ile okyanusu mukayese edince güldüm, acı acı.

Neyin hüznüydü bu? “Ebed Ve Bir Gün” diye bir film izlemiştim, İran sineması…

Ebed ve bir an, ebed ve bir dakika, ebed ve bir saat, ebed ve bir ömür…

Ebed ve bir damla…

Ayşe Yıldız
Yenisöz gazetesi
 

Son mesajlar