Erkekler için araba can dır

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,284
İstanbul..
Değerli okuyucularımız yeni yılın ilk yazısında yine birlikteyiz, bu ay da sizlerle sadece ülkemizde değil tüm dünyada geçerliliği olan bir konuyu irdeleyeceğiz: Erkekler ve araba sevdaları…

Efendiiiim, erkeklerin araba sevdası neredeyse anne karnında başlar desek inanınız ki abartmış olmayız. Doğup da biraz ele avuca geldiklerinde ailecek bir yere gidilirken erkek bebek direksiyona atlama eğilimi gösterirken -mukayese amacıyla söylüyorum- kız bebekler annelerinin kucağında hanım hanımcık dışarıyı seyretmekten keyif alırlar. Erkek çocuklarındaki araba sevdasının ilk dışa vurumu biraz yürümeye başlayıp da televizyonda araba reklamı gördüklerinde ekrana yapışırmalarıyla görülür; amblemlerinden markaları tanımak da bu döneme tekabül eder.

HALININ DÜZ ÇİZGİLİ YERİNDE ARABA YARIŞI OYNAMAK

Çocukluk döneminde ise bir erkek çocuğuna alınabilinecek en güzel hediye oyuncak arabadır. Bu hediye onların ayaklarını yerden keser. Refleks hareketleri diğer arabalarını da kapıp evdeki halının düz çizgili yerine dizip araba yarışı oynamak olacaktır. Dört yaşından itibaren basit de olsa araba sesleri çıkarmaya başlarlar. İlerleyen yaşlarsa ise bu yetenekleri alır yürür; beygir gücüne göre motor sesi, vites değiştirme sesi, diğer arabayı geçme sesi, fren sesi, arabaların çarpışma sesi ve dahi arabayı zorlarsa arabanın motorunu yakma sesini bile öyle bir yaparlar ki formula yarışlarındaki atmosferi size yaşatabilirler.

Yaşları büyüdüğünde ise ilk işleri ehliyet almak olacaktır. Kaldı ki bir çoğu ehliyet almadan önce babalarının başlarının etini yemek suretiyle araba kullanmayı çoktan öğrenmişlerdir. Ehliyetini alan erkek insanının bundan sonraki tek hedefi araba sahibi olmaktır. Ailelerinin mali durumu iyiyse üniversiteyi kazanmak şartıyla araba sahibi olan şanslı azınlıklar olabileceği gibi yıllar içinde çalışıp kazanıp kendi arabasını kendi alanlar çoğunluktadır.

HANGİ MARKAYI KİMLER KULLANIR?

Ülkemizdeki genel görünüş itibariyle, -marka veremeyeceğimizden ipuçlarıyla anlatmaya çalışacağım- yüksek gelirli mühendisler (inşaat, makine, elektronik gibi) ve doktorlar tercihlerini Alman arabalarından yana kullanırlar. Orta halli memurlar ile orta halli ticaret işletmecileri çekik gözlülerin ülkelerinin arabalarını, para kazanma konusunda yeni yeni palazlanmakta olanlar Fransız arabalarını, paraya para demeyen bir kitle ise (hatırlayacaksınızdır lokasyon olarak İstanbul’da kıyı şeridindeki büyük evlerde oturanlardan bahsediyorum) İtalyan küheylanlarını tercih ederler.
Bu konuyu yaş gruplarına göre incelecek olursak; 18-28 yaş arasında tek kapılı spor modeller, 28-45 yaş aralığında dört kapılı, güvenliği ön planda olan, aileye hitap eden geniş arabalar, 45-55 yaş aralığında erkeklerin çoğunda görülen “Ben hala gencim yaşlanmadım, yaşlanmayacağım” sendromu dolayısıyla tekrar spor ama bu kez dört kapılı spor arabalar, 55 yaş üstünde ise tekrar normale dönüş babında sedan araba modeller şeklinde tezahür eder.

Araba ne olursa olsun hele de ilk göz ağrıları ise, erkeklerin bakarken bile içlerinin yağlarını eritir. Arabaları onların canlarıdır, evlerindeyken bile arada sırada camdan arabalarına uzun uzun ve yüzlerinde sevgi dolu bir ifadeyle baktıkları, soğuk akşamlarda arabaları dışardayken onunla özdeşim kurup üşüdükleri de gözlemlenir. Arabalarını aldıktan sonra yakınlarının “arabayı ıslatalım” ritüelini şerbet deyip içerler, her ne kadar yıllarca yemeyip içmeyip para biriktirip son kuruşuna kadar arabalarına yatırsalar da arabayı ıslatmayı hak ve helal görürler, cimri dahi olsalar içleri sızlamadan arabalarını ıslatırlar.

BÖBREĞİMİ AL DAHA İYİ!

En yakın dostlarının ihtiyacı olma durumunda ise böbreklerini isteseler gözlerini kırpmadan verebilecekken, arabalarının anahtarlarını verirken ellerinin titrediğini de netçe görebilirsiniz. Bırakınız birine arabayı birkaç saat ya da birkaç günlüğüne vermelerini bazen otoparklarda otoparkçıya bile anahtarları vermeye imtina ederler. Bu yüzdendir ki parkın en ücra köşesine bizzat kendileri park edip içleri rahat bir şekilde anahtarları ceplerinde, çıkabilirler.

Sevgili okuyucularımız gördüğünüz üzere yine konum geniş, yerim dar. Daha konumuzun girizgah kısmındayken bana ayrılan köşenin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Gelecek ay tekrar buluşmak ve konumuza kaldığımız yerden devam etmek dileğiyle kalın sağlıcakla…
Akıl ermez arabaları konusunda erkeklere,
Kapıyı sert çarparsanız bile kızarlar.
Hele de bir kuş arabalarına pislerse,
Felaketleri olur, ağlarlar…

Ayşenur USLU
 

Son mesajlar

Cevaplar
2K
Görüntüleme
60K