Hz. Ömer Hakkında Doğru Bilinen 5 Yanlış

Mutlu

Sp Kullanıcı
25 May 2018
277
24
[h=1]Hz. Ömer Hakkında Doğru Bilinen 5 Yanlış[/h]

[FONT=&quot]Hz. Ömer (ra), 581 yılında Mekke’de dünyaya geldi. Babası Hattab bin Hufeyl, annesi Ebu Cehil’in kardeşi veya amcasının kızı olan Fatıma bin Haşam’dır. Hicretten kırk sene evvel kadar doğmuştur. Hz. Ömer (ra) yani Ömer bin Hattab Hz. Ebubekir’den sonraki ikinci halifedir. Bu yazımızda Hz. Ömer hakkında çok duyduğumuz ve doğru bilinen 5 yanlışı inceleyeceğiz;

[/FONT]

[FONT=&quot][h=4]1. Hz. Ömer gerçekten kendi elleriyle kız çocuğunu toprağa gömdü mü?[/h][h=4][/h][h=4][/h]
Bunun hakkında 2 rivayet var.
1. Hz. Ömer cahiliye dönemini anlatırken söyledikleri, onun üzerinden gerçek sanıldı. “Cahiliyede 2 şeye güler ve ağlarım. Biri helvadan put yapar, sonra da onu yerdik. İkincisi ise kız çocuklarımızı diri diri toprağa gömerdik.”

2. Hilafet döneminde gençler cahiliye dönemini sorunca anlattıkları, yine sanki o yapmış gibi üzerinden anlaşılmıştır. Oysa o dönemde herkes kızını gömmüyordu, daha alt sınıflar ve fakir olanlar kızlarını gömmek durumunda kalıyordu.






[h=4]2. Hz. Ömer gerçekten 40. Müslüman mıdır?[/h][h=4][/h][h=4][/h]
Hz. Ömer 6. Yılda iman etmeden az önce veya sonra 2. Habeşistan hicreti olmuştu. Ona da 101 sahabi katılmıştı. Öyleyse nasıl Hz. Ömer 40. Müslüman olabilir?
Efendimizin özel davetinde 129. Müslüman Hz.Ömer olmuştur. Bu 40. Olma mevzusu ise, Hz. Ömer o gün Darul Erkam’ın 40. Talebesi olmuştur.






[h=4]3. Hz. Ömer Efendimizi sadece öldürmek için çıktığı yolda mı hidayete erdi, dirildi?[/h][h=4][/h][h=4][/h]
Hz. Ömer’in iman yolunda önemli 3 olay vardır. Bu Efendimizi öldürme olayı ise son hadisedir. Bunun evvelinde önce, ilk Habeşistan hicreti sırasında Hz. Ömer’in azatlı köleleri de hicret hazırlığına giriyor. Ömer bunu duyunca onların yanına gidip kölesinin hanımına soruyor. Kadın “Biz senin yüzünden doğduğumuz bu toprakları terk ediyoruz” deyince, Hz. Ömer duygulanıyor, kötü oluyor. Çünkü onlara çok eziyet etmiş, dövmüş. Sonra Hz. Ömer kölelerine gidin deyince, kadın seviniyor ve eşine “Gör bak, yakında Ömer’de Müslüman olacak” diyor. Eşi ise buna ihtimal bile vermiyor. İkinci olay ise bir gün Efendimiz Kabe’de ibadet ederken Hz. Ömer görüyor ve yanına doğru gidiyor. Efendimiz bunu hissedince Hakka suresini yüksek sesle okumaya başlıyor. Hz. Ömer etkilenince Efendimizi şair olarak nitelendirir ve 41. Ayet Efendimizin dilinden dökülür, “O, bir şâirin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!”, Hz. Ömer sarsılır ve biraz korkar, bu kez de içimi okuyan bir kahin olmalı diye düşünür ve diğer ayet duyulur “Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az düşünüyorsunuz!”, sorgularken cevap gelir, “O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.” İşte Hz. Ömer bu olaydan da çok etkilenir ve hemen oradan uzaklaşır. Efendimizi öldürme yolunda dirilmesine zemin hazırlayan bu olaylar da çok mühimdir.






[h=4]4. Hz. Ömer gerçekten de İslami sahada istediği gibi maslahat öncelikli bir duruş mu ortaya koymuştu?[/h][h=4][/h][h=4][/h]
Hz. Ömer zamanında yenilikler olmuştur, hicri takvim, şehirleşme, hastane… Ancak hiçbiri Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in koyduğu ölçü dışında değil. Nitekim Medineli gençler bir gün Hz. Ömer’e gelerek bir şikayetlerini dile getiriler. Kızların fazla mihir isteğini, bu yüzden de evlenmenin güçleştiğini söyleyip, daha makul mihir istemeleri için bir hutbe vermesini isterler. Hz. Ömer’de kabul eder ve bir hutbe verir. Kızlara bundan sonra ancak Efendimizin eşleri kadar mihir isteyebileceklerini söyleyince, kadınlar tarafından bir genç kız kalkar ve itiraz eder. “Ya Ömer, sen Allah’ın bize verdiği bir hakkı mı kısıtlıyorsun? Allah dilediğiniz kadar isteyin diyor, vallahi de bu bizim hakkımızdır!” deyince, Hz. Ömer şöyle der, “Vallahi Ömer hata etti, hanım ise isabet etti. İstediğiniz kadar isteyebilirsiniz, bu sizin hakkınızdır.” Ve bunun gibi nice örnekler varken, bugün Hz. Ömer’i moderncilik ile adlandırmak ona ancak iftira olur.






[h=4]5. Hz. Ömer gerçekten de sadece celal sıfatına mı sahipti?[/h][h=4][/h][h=4][/h]
Hz. Ebu Bekir vefatından önce Hz. Ömer’i halife ilan edince, Talha b. Ubeydullah, “Ya Ebu Bekir, Ömer celallidir, ona hilafet bırakılır mı?” der. Oysa Ebu Bekir iyi bilmektedir ki, Ömer adaletin timsalidir. Adalet ancak şöyle gerçekleşir, bir keseye kuvvet, diğerine ise rahmet konulursa. İşte Ömer bunu çok iyi yapmaktadır.

Hz. Ebu Bekir halife olduğu sırada, İslam ordusunu sefere yollamaya hazırlanmaktadır. Sahabe ise Efendimizin yeni vefatından dolayı biraz beklenmesi gerektiğini düşünür. Bunu gidip direk Ebu Bekir’e söyleyemezler. Çünkü Ebu Bekir halife olunca, merhametinin yanına gerekli olan celal sıfatı da gelmiştir. Öyle ki, sahabeler Hz. Ömer’in yanına gidip, biz söyleyemeyiz, sen söyle demişlerdir. Düşünebiliyor musunuz, Ebu Bekir’e söyleyemediklerini, Hz. Ömer’e söylüyorlar. İşte denge yolu budur. Ebu Bekir halife olduğunda celal sıfatını bürünmüş, Ömer halife olduğunda merhameti kuşanmıştır. Eksik olduğundan değil, ancak burada söylenmek istenen nasıl bir denge yolu tuttuklarıdır.






[/FONT]

[FONT=&quot]Allah onlardan ebeden razı olsun, ki oldu da, bizi de onların kervanlarına katsın.

[/FONT]

[FONT=&quot]Kaynak; Muhammed Emin Yıldırım, 82 İlde 82 Sahabi Konferansları – Hz. Ömer


suffagah.com
[/FONT]
 

Son mesajlar

Cevaplar
2K
Görüntüleme
59K