Sözü hiç dolaştırmadan son sözü, önsöz olarak kaydedeyim ki, biz demokrasi ve hoşgörü kültürünü nesillerin yüreğine nakşedemedik! Farklı inananlara, farklı düşünenlere, farklı giyinenlere kardeş gözüyle bakamadık
Bunun bir sonucu olarak da, insanın Ahsen-i takvim sırrında yaratılmış Eşref-i mahlûkat olduğu gerçeğini kavrayamayan, bunu kavrayamadığı için de Yaradandan ötürü yaradılanı hoş görme basiretini gösteremeyen ve bu yüzden, kendisi gibi inanmayan, kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi giyinmeyen, kendisi gibi yaşamayan herkesi hor gören nesiller yetiştirdik
Başörtüsü (ya da türban) yüzünden yıllar boyu bunun için kavga ediyoruz.
Eskiden hor görmez, hoş görürdük!
Eskiden anlayışlı ve barışçı idik
Şimdiki zamanda anlayışın yerini şiddet aldı, barışın yerini kavga
Sevginin tahtına kin oturdu
Müsamahanın yerine öfke geldi
Helâlinden kazanma düşüncesi, Ne pahasına olursa olsun kazanma hırsına dönüştü.
Tabiatıyla, devletlere de, insanlara da şiddet hâkim oldu. Artık güçlü devletler daha güçsüz devletlere saldırıyor (maddeci insan ihtirasına iki Dünya Savaşı yetmemiş olmalı ki, yeni savaşlarda kendini tüketiyor)
Olumsuz tabloyu normal yollardan değiştirme umudunu yitiren gruplar ve grupçuklar, terörden medet umuyor
Ne bir haksızlık yapma endişesi, ne bir kul hakkı korkusu, ne sevap, günah endişesi
Vicdanımıza çoktandır öfkelerimiz hükmediyor!
Bu tablo dünyaya Batının armağanıdır!
Yoksa Devr-i Saadeti en iyi şekilde kendi çağına yansıtan Selçuklu-Osmanlı terkibi içinde şiddete yer yok
Hoşgörüsüzlüğe yer yok Anlayışsızlığa yer yok Zorlamaya, horlamaya yer yok
Çünkü bu terkipte insan kutsal varlıktır ve Her şey insan içindir.
Bu anlayışı terk ettik edeli, gitgide İnsan insanın kurdu haline geldi
Batılı aydınlanmacıların (her konuda akla öncelik tanıyan düşünce sisteminin etkisi ile 18. Yüzyılda Avrupada bilimde ve felsefede büyük gelişmelerin olduğu döneme Aydınlanma Çağı deniyor) dünyaya dayattığı Yeni Yaşam Modeli böyle bir sonuç verdi işte. Dindarları da tuzağa düşürüp sürükledi.
Allah sadece insanın var ve yok olmasına karar verir dediler, bu ikisinin arasındaki bölgede, yani hayatın içinde (haşa) Allaha yer yoktur, her şeye akıl karar verir.
Kısacası deist (akılcı) eksende yeni bir dünya kuruldu. İnsanın Allahla irtibatı koparıldı
Böylece kendini yanlıştan ve günahtan koruyan manevi dizginlerinden kurtulan insanın, kutsal ile ilişkisi kalmadı.
Tabii olarak hem bencilleşti, hem de acımasızlaştı. Daha fazla para kazanma, kazanıp daha çok güçlenme ihtirası insan hayatına hükmetmeye başladı
Ezebildiğini ezdi, ezemediğine bende oldu; kendinden güçlüler karşısında eğilip büküldü, ezilip büzüldü; gitgide insanlıktan çıkıp alabildiğine vahşileşti, kural tanımayan bir canavara dönüştü.
Havayı kirletti, denizleri kirletti, ozon tabakasını deldi. Hiçbir tedbir almadan kurduğu fabrikalarla çevreyi, eğlence düşkünlüğüyle (uyuşturucu dâhil) hayatı kirletti!
Geliri arttı belki, ama hiçbir kural tanımayan kazanma hırsı, envai çeşit ayrımcılığı ve eşitsizliği de beraberinde getirdi
Sonuçta, insan olmak, anlamını iyice yitirdi. Başka bir şey de olamadığımız için, garip varlıklara dönüştük: Bencil, sorumsuz, hoşgörüsüz, çıkarcı, vurguncu, Ergenekoncu, darbeci, rüşvetçi vesaire...
Yavuz Bahadıroğlu
Bunun bir sonucu olarak da, insanın Ahsen-i takvim sırrında yaratılmış Eşref-i mahlûkat olduğu gerçeğini kavrayamayan, bunu kavrayamadığı için de Yaradandan ötürü yaradılanı hoş görme basiretini gösteremeyen ve bu yüzden, kendisi gibi inanmayan, kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi giyinmeyen, kendisi gibi yaşamayan herkesi hor gören nesiller yetiştirdik
Başörtüsü (ya da türban) yüzünden yıllar boyu bunun için kavga ediyoruz.
Eskiden hor görmez, hoş görürdük!
Eskiden anlayışlı ve barışçı idik
Şimdiki zamanda anlayışın yerini şiddet aldı, barışın yerini kavga
Sevginin tahtına kin oturdu
Müsamahanın yerine öfke geldi
Helâlinden kazanma düşüncesi, Ne pahasına olursa olsun kazanma hırsına dönüştü.
Tabiatıyla, devletlere de, insanlara da şiddet hâkim oldu. Artık güçlü devletler daha güçsüz devletlere saldırıyor (maddeci insan ihtirasına iki Dünya Savaşı yetmemiş olmalı ki, yeni savaşlarda kendini tüketiyor)
<ins data-ad-format="auto" class="adsbygoogle adsbygoogle-noablate" data-ad-client="ca-pub-9036669762467275" data-adsbygoogle-status="done" style="display: block; margin: auto; background-color: transparent;"><ins id="aswift_4_expand" style="display: inline-table; border: none; height: 200px; margin: 0px; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 1410px; background-color: transparent;"><ins id="aswift_4_anchor" style="display: block; border: none; height: 200px; margin: 0px; padding: 0px; position: relative; visibility: visible; width: 1410px; background-color: transparent;"><iframe width="1410" height="200" frameborder="0" marginwidth="0" marginheight="0" vspace="0" hspace="0" allowtransparency="true" scrolling="no" allowfullscreen="true" id="aswift_4" name="aswift_4" __idm_frm__="734" style="left: 0px; position: absolute; top: 0px; border-width: 0px; border-style: initial; width: 1410px; height: 200px;"></iframe></ins></ins></ins>
Olumsuz tabloyu normal yollardan değiştirme umudunu yitiren gruplar ve grupçuklar, terörden medet umuyor
Ne bir haksızlık yapma endişesi, ne bir kul hakkı korkusu, ne sevap, günah endişesi
Vicdanımıza çoktandır öfkelerimiz hükmediyor!
Bu tablo dünyaya Batının armağanıdır!
Yoksa Devr-i Saadeti en iyi şekilde kendi çağına yansıtan Selçuklu-Osmanlı terkibi içinde şiddete yer yok
Hoşgörüsüzlüğe yer yok Anlayışsızlığa yer yok Zorlamaya, horlamaya yer yok
Çünkü bu terkipte insan kutsal varlıktır ve Her şey insan içindir.
Bu anlayışı terk ettik edeli, gitgide İnsan insanın kurdu haline geldi
Batılı aydınlanmacıların (her konuda akla öncelik tanıyan düşünce sisteminin etkisi ile 18. Yüzyılda Avrupada bilimde ve felsefede büyük gelişmelerin olduğu döneme Aydınlanma Çağı deniyor) dünyaya dayattığı Yeni Yaşam Modeli böyle bir sonuç verdi işte. Dindarları da tuzağa düşürüp sürükledi.
Allah sadece insanın var ve yok olmasına karar verir dediler, bu ikisinin arasındaki bölgede, yani hayatın içinde (haşa) Allaha yer yoktur, her şeye akıl karar verir.
Kısacası deist (akılcı) eksende yeni bir dünya kuruldu. İnsanın Allahla irtibatı koparıldı
Böylece kendini yanlıştan ve günahtan koruyan manevi dizginlerinden kurtulan insanın, kutsal ile ilişkisi kalmadı.
Tabii olarak hem bencilleşti, hem de acımasızlaştı. Daha fazla para kazanma, kazanıp daha çok güçlenme ihtirası insan hayatına hükmetmeye başladı
Ezebildiğini ezdi, ezemediğine bende oldu; kendinden güçlüler karşısında eğilip büküldü, ezilip büzüldü; gitgide insanlıktan çıkıp alabildiğine vahşileşti, kural tanımayan bir canavara dönüştü.
Havayı kirletti, denizleri kirletti, ozon tabakasını deldi. Hiçbir tedbir almadan kurduğu fabrikalarla çevreyi, eğlence düşkünlüğüyle (uyuşturucu dâhil) hayatı kirletti!
Geliri arttı belki, ama hiçbir kural tanımayan kazanma hırsı, envai çeşit ayrımcılığı ve eşitsizliği de beraberinde getirdi
Sonuçta, insan olmak, anlamını iyice yitirdi. Başka bir şey de olamadığımız için, garip varlıklara dönüştük: Bencil, sorumsuz, hoşgörüsüz, çıkarcı, vurguncu, Ergenekoncu, darbeci, rüşvetçi vesaire...
Yavuz Bahadıroğlu