Ekranıma bir görüntü düştü. Yer Afrin kırsalındaki toplanma merkezi. Yüzlerce Mehmet oğlu Mehmet gecenin zifiri karanlığında toplanmış...
Öyle sinerek, saklanarak değil...
Bir dağın tepesine çıkmış dağ gibi, başları gökyüzüne değercesine dimdik duruyorlar.
Sanki yerde değil, gökteymiş gibi...
Allah'ın yeryüzündeki arslanları gibi kükrüyorlar. Sanki her biri birer Hamza...
Duruşlarıyla, naralarıyla ölümü korkutuyorlar.
"Alparslan'ın, Sultan Fatih Han'ın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ordusu geliyor" diyerek meydan okuyorlar.
Ebabiller, gökten yağan alevli taşlardan kaçan Ebrehe'nin Ordusu'na, "Hani nerde ordunuz, hani gururlanıyordunuz, hani nerde kaçış yurdunuz. Hem nereye kaçıyorsunuz. Takip eden Allah! Galip olan Allah! Biliniz ki sonunuz alevli bir ahdır. İntikam alanların en hayırlısı Allah'tır" diyordu ya hani...
Onlar da aynı şeyi yapıyorlar...
Birazdan Ebrehe'nin ordusunu ateş ırmaklarında kavuracak Ebabil Kuşları gibi kanat çırpıyorlar.
Onlar da aynı şeyi söylüyorlar...
Dağın dağa, çeliğin çeliğe sürtünmesi gibi bir sesle haykırıyorlar.
"Hani bu topraklar bizim diye gururlanıyordunuz. Hani nerede ordunuz, işte geliyoruz!" diyerek etek fistan giyerek halkın arasına karışan PKK itlerine meydan okuyorlar.
Öyle bir ses ki..
"Vallahi melekler gökyüzünün kapılarını açmış, gecenin karanlığında bu nidayı seyrediyor" dedim izledikçe...
"Onlar bizimleydi" diyor en ön saftaki yiğit... Karşısında saf saf dizilmiş Peygamber Ocağı'nın fertleri tekrar ediyor:
Kapı açar gibi çağ açıp kapatan,
Cennet mekan Fatih Sultan Mehmet Han
Yeniden kükredi bugün Alparslan.
Bizimleydi, Sur'da bizimle.
Allah'sız zalimin zulmüne karşı,
Allah'u Allah diye inlettik arşı.
Semayı titretti İstiklal Marşı,
Bizimleydi, Yüksekova'da bizimle...
Vallahi var bize kanat gerenler,
Bizimleydi, gönül gözü görenler,
Evliyalar enbiyalar, erenler.
Bizimleydi, İdil'de bizimle.
Ne kadar savaşsak bitmez yolumuz,
Gövdemiz hür, lakin esir kolumuz.
Tepeden tırnağa Anadolumuz
Bizimleydi, Silvan'da bizimle...
Kırklar ve yediler açtı kucağı,
Alevlendi her gün iman ocağı.
Resulü ekremin tevhit sancağı.
Bizimleydi, Nusaybin'de bizimle.
Dilde ve gönülde var oldukça Kuran,
Olmaz vatan, olmaz Türk yurdu viran.
Yaşasın Türk oğlu, yaşasan Turan.
Bizimleydi, Bozkurtlar bizimle.
Ne hain PKK itleri,
Ne kahpe FETÖ'nün piçleri,
Ne de bunların emperyalist güçleri.
Yıldıramaz hiç bir kuvvet bizleri.
Bu vatan için ölmek şeref verir bizlere.
Bu bayrak için ölmek şeref verir bizlere.
Bu dava için ölmek şeref verir bizlere.
Tekbir, Allah'u Ekber.
Allah'u Ekber, Allah'u Ekber...
Ozan Arif'in şiirinde anlattığı gibi...
Vatan diye vatan olan yiğitler haykırıyor, sanki isimli, isimsiz şehitler onlara eşlik ediyor. Sanki arşı alada yıldızlar, yerin altında karıncalar, canlı cansız tüm yaratılmışlar onlara şahitlik ediyor.
Onlar, birazdan Bedrin Arslanları gibi ileri atılacaklar.
"Ölürsek Cennet bizim, kalırsak Vatan bizim" diyen şehit kardeşleri gibi ölümü öldürürcesine yürüyecekler.
Yarabbi!...
Abdulmuttalib'in yetimi Bedir'de ellerini açmış, "Allahım! Bu bir avuç mücahid şu savaş meydanında kaybederse, artık sana yeryüzünde ibadet edecek kimse kalmayacak! Onları koru Allah'ım diyerek sana yalvarmıştı.
Bugün aynı durumdayız...
Ebrehe'nin, Kureyş'in ve dahi Haçlı'nın orduları bir olmuş, içteki düşmanlarla elele vermiş, İslam'ın son kalesini düşürmek için saldırıyor.
Bu kale düşerse; mazlumları, zalimlerin hüküm sürdüğü coğrafyada koruyacak başka kimse kalmayacak.
Çocuklar, gençler, yaşlılar ve rahminde bebek taşıyan kadınlar, günlerdir ellerini semaya açmış, sana yalvarıyor.
"'Allah'sız zalimin zulmüne karşı, Allah'u Allah diyerek inlettik arşı' diyen Mehmetçik'i sana emanet ettik" diyor...
Ellerini boş çevirme Allah'ım...
Ordumuzu muzaffer eyle, onları koru!..
Azabını ve gazabını onların düşmanlarına yoldaş eyle Allah'ım...
Amin!
Süleyman Özışık