İslam Cuma Hutbesi - 2 Ekim 2020

Kenshi

Hafız'ı Kur'an
Sp Kullanıcı
24 Şub 2018
3,253
18,714
BaşkenT..
gfdgf.jpg

Tarih: 02.10.2020




وَهُوَ مَعَكُمْ اَيْنَ مَا كُنْتُمْۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ.


وَقَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّي اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:


اَلْإِحْسَانُ أَنْ تَعْبُدَ اللَّهَ كَأَنَّكَ تَرَاهُ فَإِنْ لَمْ تَكُنْ تَرَاهُ فَإِنَّهُ يَرَاكَ .



MURAKABE VE MUHASEBE BİLİNCİ

Muhterem Müslümanlar!

Okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir. ”


Okuduğum hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “İhsan, sanki O’nu görüyormuş gibi Allah’a kulluk etmendir. Sen O’nu göremesen de O seni görmektedir.”

Aziz Müminler!

Yüce Allah, kâinatın gözbebeği olarak yarattığı insanı başıboş bırakmamış, kendi haline terk etmemiştir. İnsan, daima ilahi bir denetim ve gözetim altındadır. Vakti geldiğinde muhasebe edilmek üzere bütün yapıp ettiklerimiz kaydedilmektedir. Kur’an-ı Kerim’de bu gerçek şöyle ifade edilir: “İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında yaptıklarını gözetleyen ve kaydeden hazır bir melek bulunmasın.”

Kıymetli Müslümanlar!

Dünya ahiretin tarlasıdır. Her gelen göçer ve her kul ektiğini biçer. Kim dünyada zerre miktarı iyilik yaparsa, onun karşılığını görecektir. Kim de zerre miktarı kötülük yaparsa, ahirette bununla yüzleşecektir. Rabbimiz, “Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın!” buyurarak ahiret için hazırlıklı olmamızı emreder. Bizleri murakabeye yani iç dünyamıza dönerek bir muhasebe yapmaya davet eder.


Murakabe, niçin yaratıldığımızı, nereden gelip nereye koşmakta olduğumuzu kendimize sormaktır. Hatalarımızın ve günahlarımızın hesabını tutarak telafi etmek için uğraşmaktır. Allah’ın her an bizimle beraber olduğu bilinciyle yaşamaktır. İmanımızdan güç alıp aklımızı kullanarak nefsimize hâkim olmaktır. Şeytanın tuzaklarına ve dünyanın bitmek bilmez arzularına kapılmamak için daima uyanık olmaktır. Murakabe, gönlünü Allah’a bağlayarak samimiyetle ibadet etmek, hayırda ve takvada yarışmaktır.

Değerli Müminler!

Kendini bilerek ve Rabbine güvenerek yaşamak, bir Müslüman’ın hayat sermayesidir. Geçmişinden ders alarak bugünün değerini bilen, geleceğini iman ve ihsan üzerine planlayan kişi, kemale erer. Nitekim Peygamberimiz de bizleri böyle bir iç denetime çağırmaktadır: “Kıyamet günü insan şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe, Rabbinin huzurundan bir yere kıpırdayamaz: Ömrünü ne uğruna tükettiğinden, gençliğini nasıl geçirdiğinden, malını nereden kazandığından, nereye harcadığından ve bildiği ile amel edip etmediğinden.”

Aziz Müslümanlar!

Hutbemi bitirirken, salgın hastalıkla mücadele hususunda da kendimizi muhasebe etmemiz gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Bu mücadelede üzerimize düşen bilinçli davranmaktır. Zira alınan tedbirler kadar, bu tedbirlere uyma konusundaki hassasiyetimiz de son derece önemlidir. Rehavete ve ihmalkârlığa kapılmayalım. Uyarılara kulak verelim ki kul hakkına girmeyelim. Hastalığın başlangıcından bugüne kadar gösterilen gayretleri boşa çıkarmayalım. Bu vesileyle salgınla mücadele sürecinde vefat eden başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere bütün kardeşlerimizi şehâdet mertebesine eriştirmesini, hastalarımıza acil şifalar ihsan etmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
 

Eylül Başak

Administrator
Yönetici
Adminiçe
31 Mar 2020
18,367
86,917
“İnsanlar helâk olur, ancak bilenler kurtulur. Bilenler de helâk olur, ancak bildiklerini yaşayanlar kurtulur. Bildiklerini yaşayanlar da helâk olur, ancak ihlâslı olanlar kurtulur. İhlâslı olanlar da her an onu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar.’’
Hadis-i Şerif

Kuran-ı Kerim'de bir çok yerde
"İman eden ve salih amel işleyenler için cennetler vardır" benzeri ayetler mevcut.
Demek ki sadece bilmek, inanmak yeterli değil. İnandığın şeyi pratiğe geçirmek gerekiyor.
Pratikte uygulanmayan hiçbir bilginin insana faydası yoktur.
Bu dünyevi mesleklerde böyle olduğu gibi uhrevi hayat için de geçerli.
Birşeyi öğrenmenin hükmü ne ise yapılmasının hükmüde odur
Namaz kılmanın farz olduğunu bilen biri onu kılmakla yükümlüdür. Kılmadığı takdirde bildiğiyle amel etmemiş olur.
Hesap gününe inanıyoruz ve bunun için yapmamız gereken şeyleri de biliyoruz ama uygulama aşamasında nefsin istek ve arzularına yenik düşüyoruz.
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Aslında hepimiz üç aşağı beş yukarı dinin emir ve yasaklarını biliyoruz. Bu dünyaya gönderiliş amacımızı biliyoruz. Yaratıcının bizden ne istediğini biliyoruz ama bildiğiniz şeyleri uygulama aşamasında sıkıntı yaşıyoruz. Bu aslında irade zayıflığından ve imandaki zaafiyetten kaynaklanıyor.

"Kendilerine Tevrat verilip de sonra ona göre yaşamayanların hali, kitap yüklü merkebin haline benzer." Cuma Suresi /5
Taşıdığın, bildiğin bilgi ne kadar değerli olursa olsun onu amele dönüştürmedigin sürece ayette ki merkepten farkın olmuyor.
😔😔😔😔😔😔😔😔😔😔

Cenâb-ı Allah bildiklerimiz ile amel etmeyi nasip etsin. Amin
 

Son mesajlar