Dini Terimler Sözlüğü 28 Y Harfi

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
YAĞMUR DUÂSI nedir? ne demektir?

Yağmur yağdırması için Allahü teâlâya yapılan duâ. (Bkz. İstiskâ)

Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz ve Eshâb-ı kirâm ve İslâm âlimleri yağmur duâsı yaptılar. Yağmur duâsı için çıkılan yerde imâm, evvelâ yalnızca veya cemâatle iki rek'at namaz kılar ve kalkmayıp, yerde asâya dayanıp bir hutbe okur. Sonra kıbleye dönüp, avuçları semâya karşı açık olarak omuzları hizâsına kaldırıp, ayakta duâ eder. Hazır olanlar, arkasında oturarak dinleyip âmin der. Yalnız yağmur duâsında kollar omuzdan yukarı kaldırılır. Bir şey istemek için yapılan duâlarda avuçları semâya karşı açmak sünnettir. Hadîs-i şerîfte; "Kul ellerini kaldırıp, duâ edince, Allahü teâlâ onun duâsını kabûl etmemekten hayâ eder" buyruldu. Hastalık, kaht (kıtlık) ve düşmandan kurtulmak için yapılan duâlarda avuç içleri yere çevrilir. Kollarını kaldıramayan, sağ elinin şehâdet parmağını uzatarak işâret eder. Yağmur duâsına ara vermeden, üç gün çıkmak, eski ve yamalı elbise giymek, çıkmadan sadaka vermek, üç gün oruç tutmak, çok tövbe ve istiğfâr etmek, kul haklarını ödemek, hayvanları da çıkarıp, yavrularından ayrı bulundurmak, ihtiyarları ve çocukları da çıkarmak sünnettir. Elbiseler ters çevrilmez. Kâfirler getirilmez. Onların müslüman cemâatine karışmaları mekrûhtur. Kadınlar erkeklerden uzak, sabîler (küçük çocuklar) analarından ayrı bulunur. (Süleymân bin Cezâ)

Yağmur duâsı kabûl olduğunda ânında yağmur yağar. Peygamber efendimiz yağmur duâsı yaptığında duâ biter bitmez derhal yağmur yağmış, Medîne sokaklarından seller akmış ve Peygamber efendimiz; "Yâ Rabbî! Rahmetini başka beldelere de gönder" diye duâ buyurmuştur. (S. Abdülhakîm Arvâsî)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
YAHYÂ ALEYHİSSELÂM kimdir ?

İsrâiloğullarına gönderilen peygamberlerden. Zekeriyyâ aleyhisselâmın oğludur. Annesinin ismi Elîsa olup, hazret-i Meryem'in kızkardeşi ve İmrân'ın kızı idi. Dâvûd aleyhisselâmın neslinden olan Yahyâ aleyhisselâm, hazret-i Meryem'in teyzesinin oğludur.

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:

Ey Zekeriyyâ! Biz seni Yahyâ isminde bir oğulla müjdeleriz. Ondan önce bu isimle kimseyi isimlendirmedik (bu adı vermedik). (Meryem sûresi: 7)

(Biz Zekeriyyâ'ya Yahyâ'yı ihsân ettik ve şöyle dedik:); "Ey Yahyâ! Kitâbı (Tevrât'ı) kuvvetle tut" ve biz ona (Yahyâ aleyhisselâma) daha çocuk iken (rivâyete göre henüz üç yaşındayken) hikmet verdik (Tevrât'ı ve fıkhî hükümlerini anlama kâbiliyeti verdik).(Meryem sûresi: 12)

Allahü teâlâ rahmet etsin kardeşim Yahyâ'ya ki o, küçük iken çocuklar kendisini oyun için çağırdıklarında; "Ben oyun için mi yaratıldım?" derdi. O küçük iken oyun için böyle söylerse, yetişkin kimsenin günâh işlemesindeki hâli nasıl olur? (Hadîs-i şerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)

Babası Zekeriyyâ aleyhisselâmın duâsı üzerine dünyâya gelen ve isminin Yahyâ olduğu Allahü teâlâ tarafından bildirilen Yahyâ aleyhisselâm, küçük yaşından îtibâren Tevrât'ı öğrendi. Rüşd (olgunluk) çağına ulaştığı zaman kendisine peygamberlik emri bildirildi. İsrâiloğullarını Tevrât'ın hükümlerine uymaya çağırdı. İlk önce Mûsâ aleyhisselâmın şerîatine (dînine) göre amel ediyordu. Îsâ aleyhisselâma İncîl indirildikten sonra, Tevrât'ın hükmünün kaldırılması üzerine, Îsâ aleyhisselâmın bildirdiği emir ve yasaklarla amel etti. Kavmini de İncîl'in hükümlerine uymaya dâvet etti. Zâlim yahûdî hükümdârı büyük Herod'un torunu, Birinci Herod tarafından şehîd edildi. Yahyâ aleyhisselâm şehîd edildiği zaman otuz dört yaşında idi. Îsâ aleyhisselâmla akran olan Yahyâ aleyhisselâmın mübârek bedeninin parçaları başka başka şehirlerdedir. Başı, Şam'daki Ümeyye Câmii'ndedir. Yahyâ aleyhisselâm kıldan elbise giyerek hayâtını devâm ettirir, gece-gündüz Rabbine ibâdet eder, Allah korkusundan çok ağlardı. (Nişâbûrî, Nişâncızâde, Kurtubî)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
YÂKÛB ALEYHİSSELÂM kimdir ?

Ken'an diyârındaki (Fenike denilen Sayda, Sur ve Beyrut ile Filistin ve Sûriye'nin bir kısmından ibâret olan eski bir memleket) insanlara gönderilmiş olan peygamber. İshâk aleyhisselâmın oğlu, Yûsuf aleyhisselâmın babasıdır. Yâkûb, İbrânice bir isim olup, "Allahü teâlânın saf ve temiz kıldığı kul" mânâsına gelmektedir. İkiz kardeşi Iys ondan önce doğduğu için Arabça "tâkib etmek" mânâsına Yâkûb denildiği de rivâyet edilir. Bir adı da İsrâil olup, onun on iki oğlunun neslinden gelenlere İsrâiloğulları adı verilmiştir.

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:

Kullarımız, İbrâhim, İshâk ve Yâkûb'u da hâtırla ki, onlar tâat ve ibâdette, kuvvet, kudret ve dinde basîret sâhibidir. (Sâd sûresi: 45)

Biz İbrâhim'e, isteği üzerine İshâk'ı ve isteğinden ziyâde olarak torunu Yâkûb'u ihsân ettik. Biz onların hepsini sâlihlerden kıldık. (Enbiyâ sûresi: 72)

Şam'da veya Medyen'de dünyâya gelen Yâkûb aleyhisselâmın çocukluğu, babasının; gençliği ise, Harran'da bulunan dayılarının yanında geçti. Kırk sene kadar dayılarının yanında kalan Yâkûb aleyhisselâmın on iki oğlu dünyâya geldi. Harran'da iken vahiy gelerek Ken'an diyârı ahâlisine peygamber gönderildiği bildirildi. Ken'an diyârına gidip insanları Allahü teâlânın emirlerine uymaya, yasaklarından kaçınmaya dâvet etti. En çok sevdiği oğlu Yûsuf aleyhisselâmı kıskanan kardeşleri, onu kuyuya attılar. Kuyunun yanından geçen bir kervancı onu kuyudan çıkararak Mısır'a götürdü ve köle diye sattı. Diğer oğulları Yâkûb aleyhisselâma gelerek kardeşimiz Yûsuf'u kurt yedi dediler.Yâkûb aleyhisselâm oğlu Yûsuf'a olan hasretliği sebebiyle üzüntüsünden ağlayarak gözleri görmez oldu. Yûsuf aleyhisselâm Mısır'a mâliye nâzırı (bakanı) olduktan sonra, babası Yâkûb aleyhisselâm ve kardeşlerini Mısır'a getirterek birlikte yaşadılar. Mısır'da oğullarıyla birlikte on seneden fazla yaşayan Yâkûb aleyhisselâm burada vefât etti. Oğulları cenâze namazını kıldılar. Vasiyyeti üzerine Kudüs yakınlarındaki Halîl-ür-rahmân'da bulunan babası İshâk aleyhisselâmın yanına defn edildi. (İbn-ül-Esîr, Nişâncızâde, Taberî)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
YE'CÛC VE ME'CÛC nedir? ne demektir?

Kur'ân-ı kerîmde adı geçen ve kıyâmete yakın, yeryüzüne yayılacak olan zararlı ve bozguncu iki kötü kavim.

Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki:

Nihâyet Ye'cûc ve Me'cûc'ün seddi açılıp da her tepeden saldırdıkları ve hak olan va'd (kıyâmet) yaklaştığı vakit, işte o zaman kâfir olanların gözleri hemen dikilecek: "Vah bizlere! Biz bundan gaflet ettik, doğrusu kendimize zulmetmiş olduk" diyecekler." (Enbiyâ sûresi: 96, 97)

Cenâb-ı Hak (kıyâmete yakın) Ye'cûc ve Me'cûc'ü gönderir. Bunlar, yüksek yerlerden akın edecekler, ilk kâfile Taberiyye gölüne uğrayıp oradan geçecektir. (Hadîs-i şerîf-Riyâz-üs-Sâlihîn)

Resûlullah efendimiz, Zülkarneyn'in inşâ ettiği sed hakkında buyurdular ki: "Ye'cûc ve Me'cûc, onu her gün oyuyorlar. Tam delecekleri sırada, başlarında bulunan reis; "Bırakın artık delme işini, yarına yaparsınız" der..." (Hadîs-i şerîf-Müslim)

Resûlullah efendimiz, kıyâmet alâmetlerinden her ne haber verdi ise hepsi doğrudur. Yanlışlık olamaz. O zaman güneş, âdet dışı olarak garbdan (batıdan) doğacaktır. Hazret-i Mehdî çıkacak, Îsâ aleyhisselâm gökten inecek. Deccâl çıkacak. Ye'cûc ve me'cûc denilen insanlar yeryüzüne yayılacaktır. (Ahmed Fârûkî)

Ye'cûc ve Me'cûc denilen kimseler, Nûh aleyhisselâmın oğlu Yâfes'in soyundandır. Yüzleri yassı, gözleri küçük, kulakları çok büyük, boyları kısadır. Herbirinin bin çocuğu olur. Arkasında kaldıkları seddi her gün oyarlar; sed, gece eskisi gibi olur. Hepsi kâfirdirler. Sed arkasından çıkınca insanlara saldırırlar. (Yûsuf Nebhânî)

Zülkarneyn, Avrupa ve Asya kıt'alarına mâlik oldu. Asya'nın kuzey doğusundaki mü'min Türkler'in ricâsı üzerine, Ye'cûc ve Me'cûc kavminden korunmak için büyük duvar yaptırdı. Bu, şimdiki Çin seddi değildir. (Nişâncızâde)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
Yed-i Beydâ nedir? ne demektir?

Parlak el. Mûsâ aleyhisselâmın mûcize olarak gösterdiği ve koynundan çıkardığında gözleri kamaştıran ve güneş ziyâsı saçan eli.
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
Yed-i Kudret nedir? ne demektir?

Allahü teâlânın kudreti.

Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemîn ederim ki; mü'min olmadıkça Cennet'e giremezsiniz ve birbirinizi sevmedikçe mü'min olamazsınız. Size; birbirinizi seveceğiniz bir şeyi bildireyim mi?Selâmı aranızda yayın. (Hadîs-i şerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)

Nefsim yed-i kudretinde olana yemîn ederim ki, sizlerden biriniz beni evlâd ve babasından fazla sevmedikçe lâyıkı ile mü'min olamaz. (Hadîs-i şerîf-Râmûz-ül-Ehâdîs)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
YEMÎN nedir? ne demektir?

Kuvvet. Bir haberi yâhut bir işi yapma veya yapmama husûsundaki azmi, iddiâyı (sözü); vallahi, tallahi şeklinde, Allahü teâlânın ism-i şerîfini anarak veya dînin izin verdiği sözlerle kuvvetlendirmek.

Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki:

Yeminlerinizi koruyun. (Mâide sûresi: 89)

Alış-verişte vallahi böyledir, vallahi öyle değildir diye yemîn edenlere ve san'at sâhiplerinden, yarın gel, öbür gün gel diye sözünde durmayanlara yazıklar olsun. (Hadîs-i şerîf-Kimyây-ı Seâdet)

Doğru olsa bile çok yemîn etmek, son nefeste îmânsız gitmeğe sebeb olur. Doğru olarak çok yemîn etmek Allahü teâlânın ism-i şerîfine ve yemîne kıymet vermemek olur. Bunlara kıymet vermeyerek yemîn etmek çok çirkin olur. Şarkılarda, temsillerde, eğlencelerde yemîn etmek böyledir. (A.Haskefî, İbn-i Âbidîn)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
Yemîn-i Gâmûs nedir? ne demektir?

Günâha ve Cehennem'e sokan yemin. Geçmişteki bir şey için, bile bile yalan söyleyerek, yemin etmek.

Yemîn-i gâmûs eden kimse için peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur:

Kim yalan yere yemîn ederse, Allahü teâlâ onu Cehennem'e koyar. (Merginânî)

Yemîn-i Gâmûs büyük günâhtır. Pişman olunca tövbe edilir. Keffâret verilmez. (İbn-i Âbidîn)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
Yemîn-i Mün'akıde nedir? ne demektir?

Geleceğe âit bir iş hakkında meselâ ilerde yapacağım veya yapmayacağım diyerek yapılan yemîn.

Mün'akıde yemin üç türlüdür: Birincisi zaman bildirmeden yapılır.Meselâ döğeceğim diye yemîn edince, ikisi de sağ kaldıkça, döğmezse yemîn bozulmaz.Biri ölünce bozulur. Döğmeyeceğim diye yemîn edince, ölünceye kadar döğmezse, sonsuz olarak bozulmaz. Bir kerre döğerse bozulur. Keffâret denilen cezâsını yerine getirir ve yemin biter. İkinci defâ döğerse, keffâret vermez. İkincisi, zaman bildirilerek yapılan yemindir. Zamânı gelmeden bozarsa, keffâret lâzım olur. Zamânı gelmeden önce ölürse yemin bozulmaz. Üçüncüsü, şarta bağlı yemindir. Yemin ettiği şeyin yapılıp, yapılmamasını, kendinin veya başkasının bir şeyi yapıp yapmamasına bağlamaktır. Zaman söylenmedi ise, hemen yapmak, zaman söylendi ise, zamânın sonuna kadar yapmak lâzımdır. Kalkıp gelmezsen vallahi seni döğerim demek bu çeşit bir yemindir. (Merginânî, İbn-i Âbidîn)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

SiyahSancaktaR

CEDDİ OSMANLI !...
Sp Kullanıcı
17 Eyl 2017
17,184
40,282
İstanbul..
YE'S nedir? ne demektir?

Ümitsizlik, ümîd kesmek.

Allahü teâlâ, âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki:

Allah'ın rahmetinden (af ve lütfundan) ye'se düşmeyiniz. Doğrusu, kâfirlerden başkası Allah'ın rahmetinden ye'se düşmez. (Yûsuf sûresi: 87)

Ye's hâlinde tövbe makbûldür. Fakat ye's hâlindeki îmân makbûl değildir. (Mâtürîdî)

Ey insan!.. Etrâfın, arzû ve emellerine uyduğu zaman, her şeyi, aklınla, ilminle, fenninle, gücünle, kuvvetinle yaptığına, bütün başarıları îcâdettiğine inanıyorsun. Hakk'ın sana verdiği vazîfeyi unutuyor ve o yüksek me'mûrluktan istifâ ediyor ve emânete sâhib çıkmaya kalkıyorsun. Kendini mâlik ve hâkim tanımak ve tanıtmak istiyorsun. Öte taraftan, etrâfın arzûlarına uymaz, dış kuvvetler seni mağlûb etmeye başlarsa, o zaman da kendinde hasret, hüsran, acz ve ye'sten başka bir şey görmüyorsun. (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî)
 
  • Beğen
Tepkiler: Hayali_delibal

Son mesajlar