Abdullah İbn Abbas radıyallahu anh, O İslam düşmanları olan müşriklerin, ihanet planlarını hazırlarken yaptıkları istişari toplantılarındaki görüşlerini şöyle anlatıyor:
Hacc mevsimi geldiğinde Velid b. Muğire Kureyşli birkaç kişiyle bir araya gelip toplantı yaptı. Velid onların arasında en yaşlı olan kimse idi.
-Artık Arab ziyaretçiler size geleceklerdir. Adamımız Muhammed'in durumunu da duymuşlardır. Gelin O'nun hakkında tek bir görüşte karar kılalım. Yabancılara farklı şeyler söylemileyim. Birbirimizi yalanlayacak ifadeler kullanmayalım. Birbirimizin sözlerini reddetmeyelim!
Bunun üzerine onlar:
-Ya Eba Abdi Şems, bize şöyle, bizim için bir görüş belirle, ona uyalım! dediler.
-Hayır, siz söyleyin, ben dinleyeyim! dedi.
Onlar:
-Muhammed, kahindir, diyelim, dediler.
Velid dedi ki:
-O, kahin değildir. Çünkü ben, kahinleri gördüm. O'nun söylediği sözler, kahinlerinkine benzememektedir.
-Deli olduğunu söyleyelim, dediler.
Velid dedi ki:
-O, deli değildir. Biz, deliliği görüp biliriz. Deliler gibi boğulup sıkıntı çekmiyor. Vesvese görmüyor.
-O'nun, şair olduğunu söyleyelim, dediler.
Velid dedi ki:
-O, şair değildir. Biz şiiri, receziyle, hecesiyle, karizi, makbuzu ve mebsutu ile bilmekteyiz. Her çeşidini biliriz. O'nun söyledikleri şiirde değildir!
-O'nun sihirbaz olduğunu söyleyelim, dediler.
Velid dedi ki:
-O, sihirbaz da değildir! Sihirbazları ve sihirlerini gördük. O, onlar gibi düğümlere de üflemiyor.
-Öyleyse O'nun için ne diyelim, ya Eba Abdi Şems? Diye sordular.
Velid dedi ki:
-Allah'a yemin ederim ki, O'nun sözünde bir tatlılık vardır. Kökü, hurma ağacı gibi, dalı da meyvelidir. O'nun hakkında bu söyleyeceklerinizden herhangi birini söylerseniz sözünüzün batıl ve asılsız olduğu hemen anlaşılır. Amma herhalde O'nun hakkında söyleyeceğiniz en uygun şey, O'nun sihirbaz olduğunu söylememiz olacaktır. O'nun sihirbaz olduğunu, kişiyi dininden ayırdığını, kişi ile babasını, kişi ile eşini, kişi ile aşiretini birbirinden kopardığını söylersiniz!
Müslümanın Duruşu samimi ve diktir. Hayatı davasına şahit olmalıdır..
Hacc mevsimi geldiğinde Velid b. Muğire Kureyşli birkaç kişiyle bir araya gelip toplantı yaptı. Velid onların arasında en yaşlı olan kimse idi.
-Artık Arab ziyaretçiler size geleceklerdir. Adamımız Muhammed'in durumunu da duymuşlardır. Gelin O'nun hakkında tek bir görüşte karar kılalım. Yabancılara farklı şeyler söylemileyim. Birbirimizi yalanlayacak ifadeler kullanmayalım. Birbirimizin sözlerini reddetmeyelim!
Bunun üzerine onlar:
-Ya Eba Abdi Şems, bize şöyle, bizim için bir görüş belirle, ona uyalım! dediler.
-Hayır, siz söyleyin, ben dinleyeyim! dedi.
Onlar:
-Muhammed, kahindir, diyelim, dediler.
Velid dedi ki:
-O, kahin değildir. Çünkü ben, kahinleri gördüm. O'nun söylediği sözler, kahinlerinkine benzememektedir.
-Deli olduğunu söyleyelim, dediler.
Velid dedi ki:
-O, deli değildir. Biz, deliliği görüp biliriz. Deliler gibi boğulup sıkıntı çekmiyor. Vesvese görmüyor.
-O'nun, şair olduğunu söyleyelim, dediler.
Velid dedi ki:
-O, şair değildir. Biz şiiri, receziyle, hecesiyle, karizi, makbuzu ve mebsutu ile bilmekteyiz. Her çeşidini biliriz. O'nun söyledikleri şiirde değildir!
-O'nun sihirbaz olduğunu söyleyelim, dediler.
Velid dedi ki:
-O, sihirbaz da değildir! Sihirbazları ve sihirlerini gördük. O, onlar gibi düğümlere de üflemiyor.
-Öyleyse O'nun için ne diyelim, ya Eba Abdi Şems? Diye sordular.
Velid dedi ki:
-Allah'a yemin ederim ki, O'nun sözünde bir tatlılık vardır. Kökü, hurma ağacı gibi, dalı da meyvelidir. O'nun hakkında bu söyleyeceklerinizden herhangi birini söylerseniz sözünüzün batıl ve asılsız olduğu hemen anlaşılır. Amma herhalde O'nun hakkında söyleyeceğiniz en uygun şey, O'nun sihirbaz olduğunu söylememiz olacaktır. O'nun sihirbaz olduğunu, kişiyi dininden ayırdığını, kişi ile babasını, kişi ile eşini, kişi ile aşiretini birbirinden kopardığını söylersiniz!
Müslümanın Duruşu samimi ve diktir. Hayatı davasına şahit olmalıdır..