]Siz neredeyseniz Allah sizinle beraberdir ve o yaptıklarınızı görmektedir.
Siz neredeyseniz Allah sizinle beraberdir. Siz neredeyseniz? Hangi ortamdaysanız, zama-nın ve mekânın hangi bölümündeyseniz Allah sizin yanı başınızdadır,sizinle beraberdir.Gerçekten mi? Gerçekten öyle mi inanıyorsunuz?Yani her an,her zaman Allahın sizinle beraber olduğuna gerçekten inanıyor musunuz? Arabayla yolda giden kişiye arkanda trafikler var denince, tavrı na-sıl hemen değişiyor değil mi?Veya dükkanında ticaretle meşgul olan birine, maliyeciler burada! denince nasıl değişiyor değil mi? Veya şu anda radar kontrolü altındasınız! filân denince adamın hareketlerini nasıl kontrol altına aldığını bilirsiniz. Peki şu anda Allah yanında,yanı başında, se-ninle beraber denince de insan değişmeliydi değil mi? Hani küllî bir imanımız var bizim. Kuran ne demişse doğrudur. Allah,Kuranında ne anlatmışsa doğrudur. Kuranda anlatılanların tümüne ina-nıyoruz. Onun için Müslümanız zaten. Münafık ve kâfirler tümüne böyle inandık derlermiş de, biz-zat inandık dedikleri ayetlerle,tek tek ayetlerle yüz yüze gelince de reddediverir,yan çiziverirler-miş. Siz neredeyseniz Allah oradadır. Siz neredeyseniz Allah sizinle beraberdir. Kendinizi Allah-la beraber bir düşünseniz! Bir saatliğine, iki saatliğine kendinizi Allahla beraber bir düşünün. Dü-şünün ki, Allah sürekli yanı başınızda. Bir gününüzü, bir saatinizi düşünün. Düşünün ki, Allah ya-nı başınızda. Düşünün ki, siz Onun huzurundasınız. Allah atlatılmaz, Allahtan gizlenilmez, Allah diskalifiye edilmez biliyorsunuz. O zaman bir saat da olsa Allahla beraberliğinizi bir düşünün. Adım atarken de Allah yanınızda, konuşurken de Allah yanınızda,severken,küserken, alırken, sa-tarken, giyinirken, soyunurken de Allahı yanınızda düşünün. İnsan çok farklı olur değil mi?
Ama tabii Allahı tanımamız gerekecek bunun için. Esmasıyla, sıfatlarıyla tanımamız gere-kecek. O zaman etkili olacaktır bu beraberlik. Değilse Allahı tanımıyorsak, nasıl güç kudret sahibi, nasıl azamet sahibi bir Allah olduğunun farkında değilsek elbette Onun huzurunda oluşumuz biz-de pek fazla etkili olmayacaktır. Dilim varmıyor söylemeye ama, Allah korusun, biz Allahın hayatı-mıza karıştığına inandığımız konularda Allahın bizimle beraber olduğuna inanıyoruz,diğer konu-larda sanki Allah hâşâ bizimle beraber değil. Kimileri faiz konusunda çok titiz davranırken, çocu-ğunu eğitmeye dikkat etmiyor. Sanki faiz konusunda Allah yanı başında da, çocuklarının Müslü-manca eğitimi söz konusu olduğu zaman Allah yanında değil. Kimileri annesiyle bir hafta görüş-memeye tahammül edemezken, aylar, yıllar hiç rahatsız olmadan Kuranla ve Resulüyle görüş-meden hayatını sürdürebiliyor. Her hafta annesiyle görüşmesi gerektiği konusunda Allahı yanı başında biliyor, ama aylar yıllar Kitapla ve peygamberle görüşmezken sanki Allah yanında değil. Veya sofrada ekmek kırıntılarının yere saçılması konusunda yanı başındaki Allahın görmesinden utanan kimi Müslümanlar,ayet ve hadislerin hükümlerinin kendi hayatında, toplum hayatında pa-ramparça, darmadağın olması konusunda Allahla beraber olduğunu düşünmüyor bile. Ekmek kı-rıntılarını yere saçmamaya dikkat ederken, dökülenleri toplama çabası içine girerken Allahı ya-nında bilen adam, karısının, kızının namusunu çarşı-pazarda, dükkanlarda, tezgahtarların önünde yerlere saçarken sanki Allahın yanında olduğunun hiç farkında değil. Kimileri kazanırken Allah yanında da, harcarken yanında değil. Kazanırken çok dikkatli, ama harcarken sanki Allah huzu-runda değil, sanki Allah kendisini görmüyor. Kimileri ayet ve hadisleri başkalarına anlatırken Al-lahla beraber de, anlattıklarını kendine mal etme, yani kendine duyurma, onlarla amel etme veya çoluk-çocuğuna duyurma konusunda sanki Allahla beraber değil.
Allah korusun, dilim varmıyor söylemeye de, sanki biz Allahı seccade başında düşünü-yoruz sadece. Sadece camide düşünüyoruz Allahı. Sadece camide Allah bizimle beraber, sadece camide Allah huzurundayız ama camiden çıkınca Allah bizimle beraber değil. Meselâ namaz bitin-ce adam soruyor:Efendim sağdan mı döneceğiz?Yoksa soldan mı döneceğiz?Niye? Rabbi ile işi bitti ya adamın. Sanki ya Rabbi tamam! seninle işim bitti! diyor ve camiden,seccadenin başından ayrılırken böyle gerisin geriye çıkmaya, kıbleye ensesini dönmemeye çalışıyor. Niye? Allah orada ya. Arkasında Allah yok ya.Allah hep orada ya!Sanki dışarıda Allah yok. Sanki dışarıdaki hayatına Allah karışmıyor. Veya işte camiden çıkarken takkesini, sarığını çıkarıp cebine indiriyor.Niye? Ta-pınma bitti ya.Allahın huzurundan çıktı ya. Tamam,bundan sonra artık başkalarının huzurundadır adam.Allah korusun, biz Allahı böyle düşünüyoruz. Bazen çok az onunla beraber, ama uzun za-man da ondan ayrılmış farz ediyoruz kendimizi. Sanki Hristiyan dünyadan nakil, kiliseye hapse-dilmiş, camiye veya seccadeye hapsedilmiş bir Allaha inanıyoruz. Mescide, vicdanlara hapse-dilmiş, sınırları, sahâlârı daraltılmış, dışarıda, sosyal hayatta hiç mi hiç etkinliği olmayan bir Al-laha inanıyoruz sanki. Böyle yapmayalım da Allahı sürekli yanımızda, yanı başımızda bilelim, o zaman hayat güzel olacak, o zaman ahiretimiz güzel olacaktır. Selam ve dua ile.
ALİ KÜÇÜK
Siz neredeyseniz Allah sizinle beraberdir. Siz neredeyseniz? Hangi ortamdaysanız, zama-nın ve mekânın hangi bölümündeyseniz Allah sizin yanı başınızdadır,sizinle beraberdir.Gerçekten mi? Gerçekten öyle mi inanıyorsunuz?Yani her an,her zaman Allahın sizinle beraber olduğuna gerçekten inanıyor musunuz? Arabayla yolda giden kişiye arkanda trafikler var denince, tavrı na-sıl hemen değişiyor değil mi?Veya dükkanında ticaretle meşgul olan birine, maliyeciler burada! denince nasıl değişiyor değil mi? Veya şu anda radar kontrolü altındasınız! filân denince adamın hareketlerini nasıl kontrol altına aldığını bilirsiniz. Peki şu anda Allah yanında,yanı başında, se-ninle beraber denince de insan değişmeliydi değil mi? Hani küllî bir imanımız var bizim. Kuran ne demişse doğrudur. Allah,Kuranında ne anlatmışsa doğrudur. Kuranda anlatılanların tümüne ina-nıyoruz. Onun için Müslümanız zaten. Münafık ve kâfirler tümüne böyle inandık derlermiş de, biz-zat inandık dedikleri ayetlerle,tek tek ayetlerle yüz yüze gelince de reddediverir,yan çiziverirler-miş. Siz neredeyseniz Allah oradadır. Siz neredeyseniz Allah sizinle beraberdir. Kendinizi Allah-la beraber bir düşünseniz! Bir saatliğine, iki saatliğine kendinizi Allahla beraber bir düşünün. Dü-şünün ki, Allah sürekli yanı başınızda. Bir gününüzü, bir saatinizi düşünün. Düşünün ki, Allah ya-nı başınızda. Düşünün ki, siz Onun huzurundasınız. Allah atlatılmaz, Allahtan gizlenilmez, Allah diskalifiye edilmez biliyorsunuz. O zaman bir saat da olsa Allahla beraberliğinizi bir düşünün. Adım atarken de Allah yanınızda, konuşurken de Allah yanınızda,severken,küserken, alırken, sa-tarken, giyinirken, soyunurken de Allahı yanınızda düşünün. İnsan çok farklı olur değil mi?
Ama tabii Allahı tanımamız gerekecek bunun için. Esmasıyla, sıfatlarıyla tanımamız gere-kecek. O zaman etkili olacaktır bu beraberlik. Değilse Allahı tanımıyorsak, nasıl güç kudret sahibi, nasıl azamet sahibi bir Allah olduğunun farkında değilsek elbette Onun huzurunda oluşumuz biz-de pek fazla etkili olmayacaktır. Dilim varmıyor söylemeye ama, Allah korusun, biz Allahın hayatı-mıza karıştığına inandığımız konularda Allahın bizimle beraber olduğuna inanıyoruz,diğer konu-larda sanki Allah hâşâ bizimle beraber değil. Kimileri faiz konusunda çok titiz davranırken, çocu-ğunu eğitmeye dikkat etmiyor. Sanki faiz konusunda Allah yanı başında da, çocuklarının Müslü-manca eğitimi söz konusu olduğu zaman Allah yanında değil. Kimileri annesiyle bir hafta görüş-memeye tahammül edemezken, aylar, yıllar hiç rahatsız olmadan Kuranla ve Resulüyle görüş-meden hayatını sürdürebiliyor. Her hafta annesiyle görüşmesi gerektiği konusunda Allahı yanı başında biliyor, ama aylar yıllar Kitapla ve peygamberle görüşmezken sanki Allah yanında değil. Veya sofrada ekmek kırıntılarının yere saçılması konusunda yanı başındaki Allahın görmesinden utanan kimi Müslümanlar,ayet ve hadislerin hükümlerinin kendi hayatında, toplum hayatında pa-ramparça, darmadağın olması konusunda Allahla beraber olduğunu düşünmüyor bile. Ekmek kı-rıntılarını yere saçmamaya dikkat ederken, dökülenleri toplama çabası içine girerken Allahı ya-nında bilen adam, karısının, kızının namusunu çarşı-pazarda, dükkanlarda, tezgahtarların önünde yerlere saçarken sanki Allahın yanında olduğunun hiç farkında değil. Kimileri kazanırken Allah yanında da, harcarken yanında değil. Kazanırken çok dikkatli, ama harcarken sanki Allah huzu-runda değil, sanki Allah kendisini görmüyor. Kimileri ayet ve hadisleri başkalarına anlatırken Al-lahla beraber de, anlattıklarını kendine mal etme, yani kendine duyurma, onlarla amel etme veya çoluk-çocuğuna duyurma konusunda sanki Allahla beraber değil.
Allah korusun, dilim varmıyor söylemeye de, sanki biz Allahı seccade başında düşünü-yoruz sadece. Sadece camide düşünüyoruz Allahı. Sadece camide Allah bizimle beraber, sadece camide Allah huzurundayız ama camiden çıkınca Allah bizimle beraber değil. Meselâ namaz bitin-ce adam soruyor:Efendim sağdan mı döneceğiz?Yoksa soldan mı döneceğiz?Niye? Rabbi ile işi bitti ya adamın. Sanki ya Rabbi tamam! seninle işim bitti! diyor ve camiden,seccadenin başından ayrılırken böyle gerisin geriye çıkmaya, kıbleye ensesini dönmemeye çalışıyor. Niye? Allah orada ya. Arkasında Allah yok ya.Allah hep orada ya!Sanki dışarıda Allah yok. Sanki dışarıdaki hayatına Allah karışmıyor. Veya işte camiden çıkarken takkesini, sarığını çıkarıp cebine indiriyor.Niye? Ta-pınma bitti ya.Allahın huzurundan çıktı ya. Tamam,bundan sonra artık başkalarının huzurundadır adam.Allah korusun, biz Allahı böyle düşünüyoruz. Bazen çok az onunla beraber, ama uzun za-man da ondan ayrılmış farz ediyoruz kendimizi. Sanki Hristiyan dünyadan nakil, kiliseye hapse-dilmiş, camiye veya seccadeye hapsedilmiş bir Allaha inanıyoruz. Mescide, vicdanlara hapse-dilmiş, sınırları, sahâlârı daraltılmış, dışarıda, sosyal hayatta hiç mi hiç etkinliği olmayan bir Al-laha inanıyoruz sanki. Böyle yapmayalım da Allahı sürekli yanımızda, yanı başımızda bilelim, o zaman hayat güzel olacak, o zaman ahiretimiz güzel olacaktır. Selam ve dua ile.
ALİ KÜÇÜK