Güzel Söz Hz. Muhammed (sav) için söylenmiş güzel sözler

Eylül Başak

Administrator
Yönetici
Adminiçe
31 Mar 2020
18,367
86,920
Dr. Gustav Weil şöyle diyor:
Muhammed, halkının parlak bir örneğiydi. Karakteri tertemiz ve saftı. Evi, yemeği, elbisesi nadir bulunan bir sadeliğin sembolüydü. Yani ne arkadaşlarından gördüğü özel bir saygı şekli vardı, ne de kölelerinin kendisi için yapabileceği bir hizmeti kabul etme iddiasındaydı. Her an herkes için ulaşılabilir bir insandı. Hastaları ziyaret ederdi ve herkese acırdı. Yardımseverliği, cömertliği ve toplumun refahı için çalışma isteği sınırsızdı. (History of the Islamic Peoples)
 

Eylül Başak

Administrator
Yönetici
Adminiçe
31 Mar 2020
18,367
86,920
Dünya üzerinde hiç kimse Hz. Muhammed (s. a. v) kadar sevilmedi ve sevilmeyecek.

Duyduğum güzel bir söz ama kime ait olduğunu bilmiyorum emeğine sağlık çok güzel bir konu konuyu görünce hemen girdim foruma 😊
Allah razı olsun gülüm. Beğendiğine sevindim.
Emin değilim ama Eyyub El Ensari diye hatırlıyorum
 

Eylül Başak

Administrator
Yönetici
Adminiçe
31 Mar 2020
18,367
86,920
“Tarihteki Yüz Büyük İnsan” adlı kitabıyla bütün dünyada yankılar uyandıran Amerikalı bilim adamı Prof. Michael Hart’a kitabın ilk yayınlandığı tarihten on yıl sonra, Kahire’de çağırıldığı bir ödül töreninde, El-Ahram Gazetesi muhabirlerince sorulan; “kitabınızın yayınlanmasının üzerinden 10 yıl geçti neredeyse. ‘100 ünlü Adam’ adlı kitabınızda birinci yeri Hz. Muhammed’e (s.a.v.) ayırmıştınız, hâlâ bu görüşünüzde ısrarlı mısınız?” şeklindeki soruya şu cevabı vermişti:

“Bu ünlülerin ilk listesi. Bu sayı 200-300’e bile çıkarılsa Hz. Muhammed’in (s.a.v.) listenin başındaki yeri sabittir.

Ben ünlüleri incelerken bazı sabit kriterler ortaya koydum. Bunlardan biri de, ünlülerin insanlık tarihinde bıraktıkları geniş ve derinlemesine izlerdir. Benim, ünlülerin en ünlüsü olarak Hz. Muhammed’i (s.a.v.) tercihim ise, O’nun hem peygamberliği, hem de dinî ve dünyevî seviyede fevkâlâde başarılı olmasıdır. İnsanlık ahlâkı, felsefî ve hukukî olarak İslâm’dan daha mükemmel bir din görmemiştir. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in vefatından sonra da İslâm, dünyanın doğusunda ve batısında yayılmaya devam etti. Dünyada hâlâ bir çok insan kalpleriyle ve akıllarıyla İslâm’a yöneliyor. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) davet ettiği din, 14 yüzyıl önce medeniyetin ve kültür merkezlerinin dışındaki bir bölgede doğmuştu. Ve zor şartlar altında yol aldı. Buna rağmen İslâm, dünyanın her yönüne yol buldu. Ve inanıyorum ki Hz. Muhammed (s.a.v.) gibi, her yönüyle mükemmel bir insan, bir daha gelmez.”
Prof. Dr. Michael Hart
 

Eylül Başak

Administrator
Yönetici
Adminiçe
31 Mar 2020
18,367
86,920
Almanya’da Stuttgart şehrinde 1888’de yayınlanmış olan Kürschner ansiklopedisinin (Muhammed ve İslam dini) hakkındaki yazısından bir bölümü şöyle:
Hazret-i Muhammed, gayet güzel huylu, güler yüzlü, kibar tavırlı ve çok dürüst bir zattı. Daima hiddet ve şiddetten kaçmış, hiçbir zaman zulüm yapmamıştır. Müslümanların daima iyi huylu, güler yüzlü olmasını istemiş, Cennete iyi huy ve sabırla gidileceğini bildirmiştir. Doğru sözlülüğün, merhametin, fakirlere yardımın, misafirperverliğin, şefkatin, Müslümanlığın esas temelleri olduğunu beyan etmişti. Daima kanaat ile yaşamış, debdebe ve gösterişten kaçınmıştır. Müslümanlar arasında hiçbir sınıf farkı tanımamış, en fakir bir Müslümanın bile hatırını gözetmiştir. Büyük bir zaruret olmayınca, zora başvurmamış, bütün meseleleri tatlılıkla, anlaşmayla, nasihat ve izahla halletmeye uğraşmış ve başarılı olmuştur. 630’da tekrar Mekke’ye dönerek, bu şehri kolayca fethetmiş ve çok kısa zaman içinde, vahşi Arapları, dünyanın en medeni insanları haline getirmiştir.
 

Eylül Başak

Administrator
Yönetici
Adminiçe
31 Mar 2020
18,367
86,920
Fransa’nın dünyaca tanınmış büyük ediplerinden ve devlet adamlarından biri olan Lamartine, (1790-1869), vazifeyle bütün Avrupa’yı ve Amerika’yı dolaşmış ve bu arada, Sultan Abdülmecid han zamanında Türkiye’ye de gelmiştir.

Lamartine, (Histoire de Turquie = Türkiye Tarihi) adlı eserinde diyor ki:
Hazret-i Muhammed bir yalancı peygamber miydi? Onun eserlerini ve tarihini inceledikten sonra bunu düşünemeyiz; çünkü yalancı peygamberlik iki yüzlülüktür. İki yüzlülükte inandırma kuvveti yoktur; nasıl ki, yalanda da doğruluğun kudreti bulunmaz.

Mekanikte bir cisim atıldığı zaman onun varabileceği yer, fırlatma gücüyle orantılıdır. Bir manevi ilhamın gücü de onun meydana getirdiği eserle orantılıdır. Bu kadar çok şey taşıyan, bu kadar uzaklara kadar yayılan ve bu kadar uzun zaman aynı kudrette devam eden İslamiyet yalan olamaz. Bunun çok samimi ve çok inandırıcı olması gerekir. Onun hayatı, uğraşmaları, memleketinin hurafelerine ve putlarına kahramanca saldırıp onları parçalaması, puta tapan çoğunluğun hiddetlerine karşı koymak ataklığı, kendine saldırdıkları halde, 13 sene Mekke’de buna dayanması, hemşerileri arasında türlü hadiseler çıkartmak ve kendini adeta kurban yerine koymak gibi hallere tahammül etmesi, Medine’ye hicreti, durmadan yaptığı teşvikler ve verdiği vaazlar, çok üstün düşman kuvvetleriyle yaptığı savaşlar, kazanacağına olan güveni, en büyük felaket zamanında bile duyduğu insanüstü güvence, zaferde bile gösterdiği sabır ve tevekkül, dini tebliğ etme azmi, sonsuz ibadeti, Allah ile mukaddes konuşmaları, ölümü, ölümünden sonra da devam eden şan ve şerefi, zaferleri, Onun hiçbir zaman bir yalancı peygamber olmadığını, tam aksine büyük bir imana sahip bulunduğunu gösterir.

İşte bu imanı, Rabbine olan itimadı, Ona, ortaya iki yeni itikad, iman koymasını sağladı: Biri, (Tek ve ebedi varlık olan bir Allah’ın bulunduğu), ikincisi ise (Putların tanrı olmadığı) idi. Birincisiyle Araplara, o zamana kadar bilmedikleri, bir olan Allahı tanıtıyor, ikincisi ile de, o zamana kadar tanrı zan ettikleri putları onların elinden alıyordu. Kısaca, bir kılıç darbesi ile yalancı ilahları, putları kırıyor, bunun yerine onlara (Tek Allah) inancını yerleştiriyordu.

Hatip, peygamber, kanun koyucu, cenkçi, insan düşüncelerini etkileyici, yeni iman esasları koyan ve yirmi büyük dünya imparatorluğu ile bir büyük İslam devleti kuran kişi: İşte Muhammed peygamber budur! İnsanların büyüklüğü ölçmek için kullandıkları bütün ölçülerle ölçülsün; acaba Ondan daha büyük bir şahıs var mıdır? Olamaz!
 

Eylül Başak

Administrator
Yönetici
Adminiçe
31 Mar 2020
18,367
86,920
Tarihe ünlü bir kumandan, aynı zamanda bir devlet adamı olarak geçen Fransa imparatoru birinci Napoléon (Napolyon) (1769–1821) Mısır’a girdiği 1798’de, İslamiyet’in büyüklüğüne, doğruluğuna hayran kalmış, hatta bir ara Müslüman olmayı bile düşünmüştü. Belki de aforoz edilirim korkusuyla bundan vazgeçmiştir. Aşağıdaki satırlar Cherfils’in, (Bonaparte et İslam) ismindeki eserinden aynen alınmıştır:
(Napolyon şöyle diyordu:
Allah’ın varlığını ve birliğini, Musa peygamber kendi milletine, İsa peygamber Romalılara; fakat Muhammed peygamber bütün dünyaya bildirdi. Arabistan tamamıyla putperest olmuştu. İsa aleyhisselamdan altı asır sonra Muhammed peygamber kendisinden önce gelmiş olan İbrahim, İsmail, Musa ve İsa’nın Allah’ını Araplara tanıttı. Arapların yanına sokulan Aryenler, hakiki İsa dinini bozarak onlara Allah, Allah’ın oğlu, Ruhulkudüs gibi, kimsenin anlayamayacağı inançları yaymaya çalışıyor, doğunun barış ve huzurunu tamamen bozuyorlardı. Muhammed peygamber onlara doğru yolu gösterdi. Araplara yalnız bir tek Allah olduğunu, Onun ne babası, ne de oğlu bulunmadığını, böyle birkaç Allah’a tapmanın puta tapmaktan kalan saçma bir âdet olduğunu anlattı.)

Kitabın başka bir yerinde Napolyon’un, (Öyle zannediyorum ki, yakında bütün dünyanın aklı başında kültürlü insanlarını bir araya toplayarak bir hükümet kurmak ve bu hükümeti idare etmek imkânını bulacağım. Ancak Kur’anda yazılı olan esasların doğruluğuna inanıyorum. Bunlar, insanları bahtiyarlığa götürecektir) sözleri yazılıdır.
 

Eylül Başak

Administrator
Yönetici
Adminiçe
31 Mar 2020
18,367
86,920
Tolstoy’un, Komünist Rusya’sında yazdığı fakat halka gösterilmesinde sakınca görülen kitabında Hz. Muhammed (s.a.v.) ve İslam dini hakkındaki güzel sözlerini şöyle sıralamıştır: “Muhammed her zaman Evangelizmin (Hıristiyanların) üstüne çıkıyor. O insanı Allah saymıyor ve kendini de Allah ile bir tutmuyor. Müslümanların Allah’tan başka ilahı yoktur ve Muhammed O’nun peygamberidir. Burada hiçbir muamma ve sır yoktur. Eğer insan seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her Hıristiyan ve her bir insan şüphe ve tereddüt etmeden Muhammediliği, tek Allah’ı ve O’nun peygamberini kabul ederdi.”
 

Son mesajlar