İmam-ı Birgivi hazretleri buyuruyor ki;
İman edilecek şeyleri ve farzlardan, haramlardan meşhur olanları, lüzumu kadar öğrenmek farzdır. Bunları öğrenmemek haramdır.
Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâdan getirip bildirdiği şeylerin hepsine kalb ile inanıp dil ile söylemeye iman denir. İmanın yeri kalbdir. Kalb, yürek denilen et parçasında bulunan bir kuvvettir, buna gönül de denir. İmanı söylemeye mani bulunduğu zaman söylememek affolur. Mesela korkutulduğu, hasta, dilsiz olduğu, söyleyecek vakit bulamadan öldüğü zaman söylemek gerekmez. Anlamadan, taklit ederek inanmak da iman olur. Allahü teâlânın var olduğunu anlamamak, düşünmemek günah olur. Peygamber efendimiz tarafından açıkça bildirilenlerden birine bile inanmamak, hepsine inanmamak olur. Her birini bilmeden, "Hepsine inandım" demek de iman olur.
İman edilecek şeyleri ve farzlardan, haramlardan meşhur olanları, lüzumu kadar öğrenmek farzdır. Bunları öğrenmemek haramdır.
Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâdan getirip bildirdiği şeylerin hepsine kalb ile inanıp dil ile söylemeye iman denir. İmanın yeri kalbdir. Kalb, yürek denilen et parçasında bulunan bir kuvvettir, buna gönül de denir. İmanı söylemeye mani bulunduğu zaman söylememek affolur. Mesela korkutulduğu, hasta, dilsiz olduğu, söyleyecek vakit bulamadan öldüğü zaman söylemek gerekmez. Anlamadan, taklit ederek inanmak da iman olur. Allahü teâlânın var olduğunu anlamamak, düşünmemek günah olur. Peygamber efendimiz tarafından açıkça bildirilenlerden birine bile inanmamak, hepsine inanmamak olur. Her birini bilmeden, "Hepsine inandım" demek de iman olur.
Moderatör tarafında düzenlendi: