Mısır’da köle olarak kalmak isteyen akılsızlar

Mizgin_TuRabii

Sizi Rahatsız Etmeye Geldim....
Sp Kullanıcı
31 Ocak 2017
3,380
10,460
İslam inancı, dünya görüşü, kültür ve medeniyetinin çıkış noktası Allah olup, muhatap tüm insanlıktır. İslam’ın evrensel boyutu adaleti sağlamak ve zulümle mücadele etmektir. Fıtratında var olan vicdan ve özünde barındırdığı sorumluluk bilinciyle insan, Allah’la arasındaki bağı ya da ilişkiyi -insandan Allah’a- sadakat ve -Allah’tan insana- merhamet şeklinde kurar. Bu ilişkiyi anlayamayanlar ise insanı tek başına mide ya da maddiyatla ilişkili bir varlık olarak görmektedirler.

İslam’ı farklı bir biçimde anlamlandırma çabası güden insanların temelde düştükleri hata, düşüncelerini maddiyat ekseninde şekillendirmeleridir. Kur’an’ın mustaz’aflardan yana aldığı tavrı temel alan, ancak İslam’ın diğer yönlerini bir kenara bırakan anlayışlar da neticede aynı kapıya çıkmakta, fıtratın karşısına menfaati koymaktadır.

Menfaat, insanla hayvan arasındaki ortak noktadır, zira hayvanlar da kendi menfaatleri doğrultusunda hareket ederler. Vahiy ise insan olarak doğan ancak insan olarak yaşama şerefine nail olamayanları hayvandan da aşağı bir varlık olarak nitelemektedir.

İnsan topluluklarının kendilerine has kültür-sanat, medeniyet anlayışları olduğu gibi dini inanç noktasında da farklılık gösterirler. Temelde iki tür mütedeyyinden söz edilebilir: birincisi, ilahi vahyi içselleştiren ve hayata tatbik eden insandır, ikincisi ise dini kendine uydurur ve onu kendi dünyevi menfaatleri üzere işine geldiği gibi yaşar.

Dünya genelinde yoksullar en çok çalışanlardır, bunlar gayri ahlaki yollara başvurmaksızın çalışan, ancak emeklerinin karşılığını alamayan insanlardır ki bu modern çağda kapitalizm marifetiyle mümkün oldu. Öte yandan kapitalist düzen insanı hayvanlaştırdı, onu katıksız bir menfaatperest yaptı.

İslam ise dinin sadece Allah ile kul arasında, gönülde saklı bir inanç olarak değil, adaleti sağlamak üzere her alanda yaşanan bir hakikat olarak telakki edilmesidir ki bu telakkide maddi başarı hiçbir anlam ifade etmez. İslam, hâkim sınıf oluşturmanın, yığıp biriktirmenin, istifçiliğin, yoksulluğun, haksız kazancın ve politik istibdadın karşısındadır.

Dini kendi menfaatleri için kullananlar toplumu uyuşturmakta, insanları köleleştirmekte, çalışanın emeğini gasp etmektedir. Özellikle ülkemizdeki din bezirgânları, insanların emeklerini gasp etmede hiçbir hırsızın gösteremeyeceği hüneri sergilemektedir. Bunlar Allah’ın dinini topluma parayla satan kimselerdir, oluşturdukları sektörde istisnasız tüm dini değerler ticaret ve pazarlık konusudur. Sıradan hırsız sadece maddi olanı çalarken din bezirgânı maneviyat hırsızlığı yapmakta, bunu maddiyata dönüştürmektedir.

Kendilerini Allah’a ulaşmada “vesile” olarak gösteren din simsarları, samimi dindarların manevi kaynaklarını, enerjilerini, emeklerini sömürebilmek için şirki tevhit suretine sokarak, onlara aldananların ahiretlerini de yok ediyorlar. Ahiretlerini yok ettikleri insanlara aç ve yoksul hallerine şükretmeyi öğütlüyor, bun karşın kendileri Karunvari bir yaşam sürüyorlar. .

Yoksulu doyurmaya yanaşmayan, düşeni dışlayan zihniyet, hâkim sınıfın menfaatleri üzerine kurulu kapitalist sistemi devam ettirmek adına dini kullanırken, bundan memnuniyet duyan garibanlar ise günümüzün -Musa’dan yana tavır almak yerine- Mısır’da köle olarak kalmak isteyen akılsızları.

Mevlüt Hönül
 

Son mesajlar